Adana'da kaç-kaç
Bundan tam 96 yıl önce 10 Temmuz 1920 tarihinde Fransızlar ve özellikle Ermeniler tarafından Adanalılara uygulanan en korkunç zulüm işkence yağmalama ve taciz yapılmıştı. Bu olayın tarihteki ismi "Kaç-Kaç" tır.
Adanalıların işgal süresince uğradıkları en büyük işkence zulüm ve toplu katliam olayına tarih yazarları, Adana´nın "Kara günü" olarak tespit etmişlerdi.
"Kaç-Kaç" olayı, Adanalıları gerçekten sarsmıştı. Bu hadise Fransızlar içinde kötü bir puandı. Türkler kaçmışlardı, ancak bunu kendilerine yapılan işkence ve zulmün intikamını almak için hazırlanıyorlardı. Onlar, sadece canlarını kurtarmak için kaçmamışlardı. Toroslar´da Milli Teşkilata dahil olarak Adananın kurtuluşu için savaşmak amacıyla kaçmışlardır. "Kaç-Kaç" ta gizlenen milli ruh işte bu idi.
Fransızların silahlandırdığı her türlü yardımı esirgemediği Ermenilerin taşkınlıkları ve şımarıklığı sebebiyle Türklerde can, mal ve namus emniyeti kalmamıştı. Bunun sonucu olarak İskenderun ve Belen’de mahalli Türk direnişleri başladı. 19 Aralık 1918’de Dörtyol’un Özerli Köyü’nde Ermeni eşkiyalarının Türk baskınına uğramalarının ardından Ermeniler intikam amacıyla gördükleri her yerde ıssız yerlerde ellerine geçen Türkleri öldürmeye, linç etmeye kalkıştılar.
Fransız işgal kuvvetleri komutanı Albay Bremond’un 9 Ocak 1919’da Genel Vali sıfatıyla Adana Hükümet Konağı’na yerleşmesinden sonra Türklere yönelik olaylarda artış görülmeye başladı. İşgal Orduları Kumandanı General Allenby’nin 9 Ocak’ta Pozantı’yı teftişinin ertesi günü Adana’da Kâhyaoğlu civarındaki Abdo Ağa’nın çiftliğini basan Ermeni askeri Abdo Ağa, kızı ve 15 işçisini işgencelerle katlettiler. Türk esnaf ertesi gün dükkânlarını kapatarak olayı protesto etti. Topluluk "Artık ne olacaksa olsun, tahammülümüz sabrımız kalmadı. Biz de mukabil harekete geçeceğiz" dedi. Ancak bu olay ne ilk ti ne de sonuncusu olacaktı. Fransızlar işgali pekiştirerek genişletmek amacıyla bölgeye çoğunluğu Ermenilerden oluşan kuvvetler sevketmeye devam ettiler..
Fransız askeri eğitiminden geçirilip tam donanımlı bir kuvvet olarak Çukurova’ya getirilen Ermenilerin en büyük destekcisi ve her türlü tedarikcisi Fransız işgal makamları ve onların verdikleri vaatlerdi. Osmanlı Devleti idaresinde ayrıcalıklı bir topluluk iken batılılar ve misyonerleri marifetiyle hisleri körüklenen kışkırtılan Ermeniler, devlet kurma hayaliyle çok uzun yıllar sonra gelen bu fırsatı değerlendirmek için Türkleri acımasızca katlederken, kullanıldıklarını daha sonraları acı bir tabloda göreceklerdir.
20 Nisan’da, içerisinde kilise zamanından kalma haç olduğu iddiasıyla Ulucami’yi kilise yapma girişimlerinin ertesi günü Depo Olayı’na sebep oldular. Türk jandarması kontrolündeki silah deposuna yapılan baskında Jandarma Mektebi muallimi Osman Efendi ve , sivil Türk’ü şehit etmeleri. Türkleri çileden çıkardı. Adanalıların işgal idaresi önünde toplanarak cinayetleri protesto etmeleri sadece geçiştirilecektir.
Dünya Savaşı sırasında zararlı faaliyetlerinden dolayı tehcir edilen Ermenilerin geriye dönüşlerinin hızlandığı 3 Şubat’ta bütün şehir Ermeni bayrağı ile donatıldı. Kiliselerde bağımsızlık yanlısı konuşmalar yapılıp, intikam naraları atılıyor, silah dağıtılan Ermenilerden gönüllü ve jandarma teşkiline hız veriliyordu.
1920 Yılında Adana da Ermeni Fransız cinayetleri işbirliğinin ve ortaklığı nın en önemli olayı 'Kaç-Kaç' tır. Kaç Kaç olayı Kurtuluş savaşının en parlak gurur verici en önemli olaylarından biridir.
10 Temmuz 1920 tarihinde gerçekleşen Fransız Ermeni işbirliği ve ortaklığı Çukurova halkına yaşama hakkı tanımıyordu. Beraberce yürüttükleri bu taciz ve pervasızca infazlarla Adana halkı yok olmanın eşiğine gelmişti. Nihayet Toros Dağlarına çekilme hareketi başlamış ve Milli Mücadele tarihimize geçmiştir.
Kaç Kaç olayı adı verilen bu olayla Adana halkı kurtuluş hareketini ve mücadelesini başlatmış olur. Fransız kuvvetleri Ceyhan ve Seyhan nehirleri arasında ki bu verimli topraklara hakim olmak için 9 Temmuz 1920'de top ve tanklarla 2000'den fazla bir kuvvetle Yüreğir ovası harekatına başlamıştır.
20 günden fazla devam eden harekat sırasında Milli Kuvvetler ovada tutunma şansı bulamayarak kuzeye çekilmiştir, fakat gelişen olaylarda birçok küçük çarpışma düşmana önemli zaiyatlar vermiştir. Çukurova da Kurtuluş savaşının bu en acılı günleri, bölge insanının belleğine Kaç Kaç adıyla kazınmıştır.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Adana ve çevresi Fransa tarafından işgal edildi. Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı esnasında gösterdiği diplomatik başarı sonucu yapılan 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Anlaşması ile Fransa, Adana ve çevresinden çekilmek zorunda kaldı (5 Ocak 1922)
Adanalıların işgal süresince uğradıkları en büyük işkence zulüm ve toplu katliam olayına tarih yazarları, Adana´nın "Kara günü" olarak tespit etmişlerdi.
"Kaç-Kaç" olayı, Adanalıları gerçekten sarsmıştı. Bu hadise Fransızlar içinde kötü bir puandı. Türkler kaçmışlardı, ancak bunu kendilerine yapılan işkence ve zulmün intikamını almak için hazırlanıyorlardı. Onlar, sadece canlarını kurtarmak için kaçmamışlardı. Toroslar´da Milli Teşkilata dahil olarak Adananın kurtuluşu için savaşmak amacıyla kaçmışlardır. "Kaç-Kaç" ta gizlenen milli ruh işte bu idi.
Fransızların silahlandırdığı her türlü yardımı esirgemediği Ermenilerin taşkınlıkları ve şımarıklığı sebebiyle Türklerde can, mal ve namus emniyeti kalmamıştı. Bunun sonucu olarak İskenderun ve Belen’de mahalli Türk direnişleri başladı. 19 Aralık 1918’de Dörtyol’un Özerli Köyü’nde Ermeni eşkiyalarının Türk baskınına uğramalarının ardından Ermeniler intikam amacıyla gördükleri her yerde ıssız yerlerde ellerine geçen Türkleri öldürmeye, linç etmeye kalkıştılar.
Fransız işgal kuvvetleri komutanı Albay Bremond’un 9 Ocak 1919’da Genel Vali sıfatıyla Adana Hükümet Konağı’na yerleşmesinden sonra Türklere yönelik olaylarda artış görülmeye başladı. İşgal Orduları Kumandanı General Allenby’nin 9 Ocak’ta Pozantı’yı teftişinin ertesi günü Adana’da Kâhyaoğlu civarındaki Abdo Ağa’nın çiftliğini basan Ermeni askeri Abdo Ağa, kızı ve 15 işçisini işgencelerle katlettiler. Türk esnaf ertesi gün dükkânlarını kapatarak olayı protesto etti. Topluluk "Artık ne olacaksa olsun, tahammülümüz sabrımız kalmadı. Biz de mukabil harekete geçeceğiz" dedi. Ancak bu olay ne ilk ti ne de sonuncusu olacaktı. Fransızlar işgali pekiştirerek genişletmek amacıyla bölgeye çoğunluğu Ermenilerden oluşan kuvvetler sevketmeye devam ettiler..
Fransız askeri eğitiminden geçirilip tam donanımlı bir kuvvet olarak Çukurova’ya getirilen Ermenilerin en büyük destekcisi ve her türlü tedarikcisi Fransız işgal makamları ve onların verdikleri vaatlerdi. Osmanlı Devleti idaresinde ayrıcalıklı bir topluluk iken batılılar ve misyonerleri marifetiyle hisleri körüklenen kışkırtılan Ermeniler, devlet kurma hayaliyle çok uzun yıllar sonra gelen bu fırsatı değerlendirmek için Türkleri acımasızca katlederken, kullanıldıklarını daha sonraları acı bir tabloda göreceklerdir.
20 Nisan’da, içerisinde kilise zamanından kalma haç olduğu iddiasıyla Ulucami’yi kilise yapma girişimlerinin ertesi günü Depo Olayı’na sebep oldular. Türk jandarması kontrolündeki silah deposuna yapılan baskında Jandarma Mektebi muallimi Osman Efendi ve , sivil Türk’ü şehit etmeleri. Türkleri çileden çıkardı. Adanalıların işgal idaresi önünde toplanarak cinayetleri protesto etmeleri sadece geçiştirilecektir.
Dünya Savaşı sırasında zararlı faaliyetlerinden dolayı tehcir edilen Ermenilerin geriye dönüşlerinin hızlandığı 3 Şubat’ta bütün şehir Ermeni bayrağı ile donatıldı. Kiliselerde bağımsızlık yanlısı konuşmalar yapılıp, intikam naraları atılıyor, silah dağıtılan Ermenilerden gönüllü ve jandarma teşkiline hız veriliyordu.
1920 Yılında Adana da Ermeni Fransız cinayetleri işbirliğinin ve ortaklığı nın en önemli olayı 'Kaç-Kaç' tır. Kaç Kaç olayı Kurtuluş savaşının en parlak gurur verici en önemli olaylarından biridir.
10 Temmuz 1920 tarihinde gerçekleşen Fransız Ermeni işbirliği ve ortaklığı Çukurova halkına yaşama hakkı tanımıyordu. Beraberce yürüttükleri bu taciz ve pervasızca infazlarla Adana halkı yok olmanın eşiğine gelmişti. Nihayet Toros Dağlarına çekilme hareketi başlamış ve Milli Mücadele tarihimize geçmiştir.
Kaç Kaç olayı adı verilen bu olayla Adana halkı kurtuluş hareketini ve mücadelesini başlatmış olur. Fransız kuvvetleri Ceyhan ve Seyhan nehirleri arasında ki bu verimli topraklara hakim olmak için 9 Temmuz 1920'de top ve tanklarla 2000'den fazla bir kuvvetle Yüreğir ovası harekatına başlamıştır.
20 günden fazla devam eden harekat sırasında Milli Kuvvetler ovada tutunma şansı bulamayarak kuzeye çekilmiştir, fakat gelişen olaylarda birçok küçük çarpışma düşmana önemli zaiyatlar vermiştir. Çukurova da Kurtuluş savaşının bu en acılı günleri, bölge insanının belleğine Kaç Kaç adıyla kazınmıştır.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Adana ve çevresi Fransa tarafından işgal edildi. Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı esnasında gösterdiği diplomatik başarı sonucu yapılan 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Anlaşması ile Fransa, Adana ve çevresinden çekilmek zorunda kaldı (5 Ocak 1922)
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.