Ekonomide son zamanların en uzun gecesinde ne oldu?..
Merkez Bankası 750 puan faiz artışı yaparak herkesi şaşırttı.
Olması gereken mi idi?
Kesinlikle evet. Hatta biraz daha ilerisi…
Neden şaşırtıcı geldi?
Çünkü piyasalarda hakim olan beklenti 250 puan civarı idi.
Peki ne oldu da böyle oldu ve bu karar alınabildi?
Önceki geceye gidelim,
Gece oldukça hareketli idi.
Vakitler gece yarısını geçerken hararetli bir toplantı hala devam ediyordu.
Erdoğan isteksizdi ama ekonomi kurmayları ulusal ve uluslararası donelerle iknaya çalışıyorlardı.
Aldığım duyumlara göre saat 02:00 sularında Erdoğan kerhen de olsa ikna oldu ve bu karar alındı.
Peki hangi delil ve doneler sunuldu?
—Piyasaların ikna edilmesi için gerekli olan sahicilik ve bilindik ekonomi politikalarına dönüş konusunda şiddetli bir kararlılığın sergilenmesinin olmazsa olmazlığı…
—Azar azar yapılan faiz artışlarının piyasalarda gerekli etkiyi göstermemesi,
—Yabancı yatırımcı ve finansörlerin iktidarın yeni ekonomi politikasına sahip çıktığının en büyük delili olarak faiz artışını görüyor olmaları…
Sadece bu kadar mı?
Hayır,
Uluslararası finans çevreleriyle iyi ilişkiler içinde olan bazı isimsiz etkili kişilerin de devreye girdiği ve onun sonucu Erdoğan'ın ikna olduğu duyumlarım arasında…
Özellikle seçimlerden sonra fon transferi için görüşmelerin hız kazandığı kimi kişi ve kuruluşların faiz artışı konusundaki beklentinin en sahici ve reel şekilde Erdoğan'a iletilmesi ve beklenen bu gelişmeler olduğu takdirde sıcak para transferinin çok daha iştahlı akacağının aktarılmasının, ikna da önemli bir komünikasyon olduğunu düşünüyorum.
Peki gece gel-gitler oldu mu?
Maalesef oldu ama bunun bir önemi yok artık. Çünkü son tahlilde olması gereken oldu ve bunun etkileri Merkez Bankası'nın faiz artış kararını açıklamasından hemen sonra görülmeye başladı.
Öyle ki; dövizdeki şiddetli düşüşün yanında, yarın veya pazartesi 10-15 milyar dolarlık bir kaynak transferinin olacağı da kulağıma geldi. Ki, doğruluğu konusunda pek de kuşkum olmayan bir kaynağımdan gelen bilgi bu…
Sonuç:
Piyasalarla kavga olmaz.
Ki, bunu gördük/görüyoruz ve görmeye devam edeceğiz.
Türkiye ve iktidar da, bunun farkına varmış olacak ki; yaşanan uzun gecenin gündüzünde yapması gerekeni yaptı ve piyasaları hem şaşırtıp hem de rahatlatacak önemli kararı aldı.
Daha ilk günde dövizde görülen düşüş bunun ilk ve en önemli delilidir.
Yeterli mi peki?
Değil.
Bundan sonra, bu kararı destekleyici mahiyette farklı enstrümanların hızla devreye girmesi gereklidir.
Neler mesela?
—Acilen hukuk reformu,
—İsrafın azaltılması ve kamusal tasarruf,
—Enflasyonla mücadelenin birincil hale getirilmesi,
—Alınan kararların tavizsiz ve istisnasız uygulanması…
Bunların yanında iktidarın, Merkez Bankası'nın bu kararının ardında net bir kararlılık göstermesi,
Gerektiğinde ve ekonomik gereklilikler doğrultusunda faiz artışlarının devam edeceğinin net bir dille belirtilmesi,
Kısa sürede Kur Korumalı Mevduat Sistemi'nin sona ereceğinin açıklanması,
Hatta ve hatta döviz istikrarı ve enflasyonun düşürülmesi konusunda büyümenin yavaşlatılacağının bile bir alternatif olarak kenarda tutulduğunun söylenmesi şarttır.
Arkadaşlar,
Çetin Altan'ın bir sözü var;
Enseyi karartmayın…
Evet, Türk ekonomisi zor durumda/sıkıntıda ve ciddi problemleri var.
Ama çözüme ulaşması için de gerekli ve yeterli enstrümanlar elde mevcut.
Aslolan, doğru politikaları doğru zamanda ve en yeterli dozda uygulamaya koyabilmektir.
750 puanlık faiz artışı da bu pratiklerden en önemlisi ve acil olanı idi.
Erdoğan ve iktidarın, bundan sonra başlayan bu yeni ekonomik süreci sürdüreceği ve genel ekonomik parametrelere göre hareket edeceği kanaat ve inancındayım.
Çünkü aklın yolu birdir ve tek akıllı/akılcı yol budur…
Bu arada, bu kararla birlikte Türkiye'nin kredi risk priminin 400'lerin altına düşeceğini de hep birlikte göreceğiz…
Rusya/Putin/Wagner ve Prigojin'in Ölümü…
26 Haziran tarihli yazımı Rusya/Putin ve Wagner isyanına ayırmış ve demiştim ki;
"Prigojin denen bu adam Putin'le kaç yıldır beraber ve cürüm ortaklıkları ne kadar çok ve derin?
Putinle anlaşan veya kamuoyunca öyle görünen ve Belarus'a taşınan Prigojin boş duracak mı?
Veya Putin'in derin sırlarına vakıf olduğu için öldürülecek mi?"
Ve ne tesadüf ki (ben tesadüflere inanmam. Lafın gelişi böyle diyorum.) Prigojin ve ona yakın dokuz kişinin içinde bulunduğu jet düştü.
Düşürüldü mü demeliydim yoksa…
Ve bugün Putin, Prigojin'in ailesine başsağlığı diliyor.
Çok ilginç değil mi…
Bu ilginçliği biraz daha artırmak için ortaya birkaç soru atmak istiyorum:
—Prigojin gerçekten o uçakta mı idi ve gerçekten öldü mü yoksa öldü gösterilmek mi istendi?
—Uçağın düşüş saati ve nereye düşeceği biliniyor mu idi? Çünkü düşen uçak henüz alev alev yanarken çekilen görüntüler servis edildi.
—Uçağı gerçekten Ruslar/Putin mi düşürdü yoksa Rusya ve Putin'in bile engelleyemediği bir güç düşürdü de; "ihaneti affetmem" diyen Putin, krizi fırsata çevirmeye çalışarak dışarı karşı "severim sevdirmem, döverim dövdürmem" misali bir şeyleri kapatmaya mı çalışıyor?
Son olarak;
Birkaç yıl sonra, birileri çıkıp "…falanca yerde Prigojin'i gördüm" der mi ki acaba?
Ve tüm bu gelişmeler, yeni dünya düzenini tesis etme yolunda ilerleyen Güç ve akıl Sahiplerinden bağımsız mı cereyan etti/ediyor?
Bu kadar…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Olması gereken mi idi?
Kesinlikle evet. Hatta biraz daha ilerisi…
Neden şaşırtıcı geldi?
Çünkü piyasalarda hakim olan beklenti 250 puan civarı idi.
Peki ne oldu da böyle oldu ve bu karar alınabildi?
Önceki geceye gidelim,
Gece oldukça hareketli idi.
Vakitler gece yarısını geçerken hararetli bir toplantı hala devam ediyordu.
Erdoğan isteksizdi ama ekonomi kurmayları ulusal ve uluslararası donelerle iknaya çalışıyorlardı.
Aldığım duyumlara göre saat 02:00 sularında Erdoğan kerhen de olsa ikna oldu ve bu karar alındı.
Peki hangi delil ve doneler sunuldu?
—Piyasaların ikna edilmesi için gerekli olan sahicilik ve bilindik ekonomi politikalarına dönüş konusunda şiddetli bir kararlılığın sergilenmesinin olmazsa olmazlığı…
—Azar azar yapılan faiz artışlarının piyasalarda gerekli etkiyi göstermemesi,
—Yabancı yatırımcı ve finansörlerin iktidarın yeni ekonomi politikasına sahip çıktığının en büyük delili olarak faiz artışını görüyor olmaları…
Sadece bu kadar mı?
Hayır,
Uluslararası finans çevreleriyle iyi ilişkiler içinde olan bazı isimsiz etkili kişilerin de devreye girdiği ve onun sonucu Erdoğan'ın ikna olduğu duyumlarım arasında…
Özellikle seçimlerden sonra fon transferi için görüşmelerin hız kazandığı kimi kişi ve kuruluşların faiz artışı konusundaki beklentinin en sahici ve reel şekilde Erdoğan'a iletilmesi ve beklenen bu gelişmeler olduğu takdirde sıcak para transferinin çok daha iştahlı akacağının aktarılmasının, ikna da önemli bir komünikasyon olduğunu düşünüyorum.
Peki gece gel-gitler oldu mu?
Maalesef oldu ama bunun bir önemi yok artık. Çünkü son tahlilde olması gereken oldu ve bunun etkileri Merkez Bankası'nın faiz artış kararını açıklamasından hemen sonra görülmeye başladı.
Öyle ki; dövizdeki şiddetli düşüşün yanında, yarın veya pazartesi 10-15 milyar dolarlık bir kaynak transferinin olacağı da kulağıma geldi. Ki, doğruluğu konusunda pek de kuşkum olmayan bir kaynağımdan gelen bilgi bu…
Sonuç:
Piyasalarla kavga olmaz.
Ki, bunu gördük/görüyoruz ve görmeye devam edeceğiz.
Türkiye ve iktidar da, bunun farkına varmış olacak ki; yaşanan uzun gecenin gündüzünde yapması gerekeni yaptı ve piyasaları hem şaşırtıp hem de rahatlatacak önemli kararı aldı.
Daha ilk günde dövizde görülen düşüş bunun ilk ve en önemli delilidir.
Yeterli mi peki?
Değil.
Bundan sonra, bu kararı destekleyici mahiyette farklı enstrümanların hızla devreye girmesi gereklidir.
Neler mesela?
—Acilen hukuk reformu,
—İsrafın azaltılması ve kamusal tasarruf,
—Enflasyonla mücadelenin birincil hale getirilmesi,
—Alınan kararların tavizsiz ve istisnasız uygulanması…
Bunların yanında iktidarın, Merkez Bankası'nın bu kararının ardında net bir kararlılık göstermesi,
Gerektiğinde ve ekonomik gereklilikler doğrultusunda faiz artışlarının devam edeceğinin net bir dille belirtilmesi,
Kısa sürede Kur Korumalı Mevduat Sistemi'nin sona ereceğinin açıklanması,
Hatta ve hatta döviz istikrarı ve enflasyonun düşürülmesi konusunda büyümenin yavaşlatılacağının bile bir alternatif olarak kenarda tutulduğunun söylenmesi şarttır.
Arkadaşlar,
Çetin Altan'ın bir sözü var;
Enseyi karartmayın…
Evet, Türk ekonomisi zor durumda/sıkıntıda ve ciddi problemleri var.
Ama çözüme ulaşması için de gerekli ve yeterli enstrümanlar elde mevcut.
Aslolan, doğru politikaları doğru zamanda ve en yeterli dozda uygulamaya koyabilmektir.
750 puanlık faiz artışı da bu pratiklerden en önemlisi ve acil olanı idi.
Erdoğan ve iktidarın, bundan sonra başlayan bu yeni ekonomik süreci sürdüreceği ve genel ekonomik parametrelere göre hareket edeceği kanaat ve inancındayım.
Çünkü aklın yolu birdir ve tek akıllı/akılcı yol budur…
Bu arada, bu kararla birlikte Türkiye'nin kredi risk priminin 400'lerin altına düşeceğini de hep birlikte göreceğiz…
Rusya/Putin/Wagner ve Prigojin'in Ölümü…
26 Haziran tarihli yazımı Rusya/Putin ve Wagner isyanına ayırmış ve demiştim ki;
"Prigojin denen bu adam Putin'le kaç yıldır beraber ve cürüm ortaklıkları ne kadar çok ve derin?
Putinle anlaşan veya kamuoyunca öyle görünen ve Belarus'a taşınan Prigojin boş duracak mı?
Veya Putin'in derin sırlarına vakıf olduğu için öldürülecek mi?"
Ve ne tesadüf ki (ben tesadüflere inanmam. Lafın gelişi böyle diyorum.) Prigojin ve ona yakın dokuz kişinin içinde bulunduğu jet düştü.
Düşürüldü mü demeliydim yoksa…
Ve bugün Putin, Prigojin'in ailesine başsağlığı diliyor.
Çok ilginç değil mi…
Bu ilginçliği biraz daha artırmak için ortaya birkaç soru atmak istiyorum:
—Prigojin gerçekten o uçakta mı idi ve gerçekten öldü mü yoksa öldü gösterilmek mi istendi?
—Uçağın düşüş saati ve nereye düşeceği biliniyor mu idi? Çünkü düşen uçak henüz alev alev yanarken çekilen görüntüler servis edildi.
—Uçağı gerçekten Ruslar/Putin mi düşürdü yoksa Rusya ve Putin'in bile engelleyemediği bir güç düşürdü de; "ihaneti affetmem" diyen Putin, krizi fırsata çevirmeye çalışarak dışarı karşı "severim sevdirmem, döverim dövdürmem" misali bir şeyleri kapatmaya mı çalışıyor?
Son olarak;
Birkaç yıl sonra, birileri çıkıp "…falanca yerde Prigojin'i gördüm" der mi ki acaba?
Ve tüm bu gelişmeler, yeni dünya düzenini tesis etme yolunda ilerleyen Güç ve akıl Sahiplerinden bağımsız mı cereyan etti/ediyor?
Bu kadar…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Ercan A.
Emin CAN
KB
Kemal BÜYÜK
Murat İ.
İsmail A.
Ergüven
Şefika
Seçil N.
Turgut