Gecekondulardan yükselen haksız çığlıklar!..
Yine gecekondu, yine ağıtlar yine evlatlarıyla devleti tehdit etmeler..
İstanbul'un %50 sini, İzmir'in %45 ini ve Ankara'nın da %55 ini kapsayan yerleşim biçimi. İlk zamanlar, hükümetlerin konut politikalarındaki yetersizliklerden dolayı fakir vatandaşların başlarını soktukları; kendi yaptıkları derme çatma ruhsatsız, kaçak tek katlı binalara denirdi. Asıl gecekondu tanımı da budur. Ama sonraları popülist yaklaşımlarla seçim zamanı oy deposu olarak görülen gecekondu mahallelerine verilen imar afları sonucu çıkar kapısı oldular. Ülkemizde o kadar çok sıklıkla imar affı çıkıyorki. Her seçimde bir kat daha üstüne çıkarlar binaların.. ee kolay değil kırsaldan oy vermek için taşınan halka barınak lazımdır. O yüzden Belediyeler de seçim zamanlarında çok ses çıkarmazlar. Alt yapıları olmayan derme çatma şekilde yapılmış bu yapıların insan sağlığına ne kadar zararlı oldugu kimsenin umurunda olmaz. Gerçi buradan rant sağlamaya gelenler için ise bu yapılarda yaşamak çok kolaydır çünkü köylerinde yaşadıkları şartlara çok uygundur bu durum.. Yani bu yaşam şekline zaten aşinadırlar. Özellikle seçim zamalarında çok daha fazla ortaya çıkan en üst katın inşaaat demirleri, bir sonraki seçimi bekler gibi göğe doğru yükselir bu binalarda. gecekondunun ilk sahibi belli bir süreç sonunda ve çıkar ilişkisi ile dört beş katlı bir binaya sahip olur. Sonra burdan taşınır ve kaçak olarak yaptığı binasını kiraya verir. Yani hiç bir arsa bedeli ödemeden kocaman bina sahibi olur. Nasıl olsa sorgulandığında duygu sömürüleriyle, yaşam şartlarınıda kullanarak bir şekilde kurtarmışlardır binalarını.. Bugün, bu tarz gecekonduların önemli bir kısmında kiracılar oturur. Yani gecekonduda gariban oturur ama evinin sahibi değildir. İlk sahibi artık yükünü almış ve yeni, sorunsuz mahallelerde yaşamaktadır.. Artık o orta sınıftır.. Bu da yasadışılığın, rantiyenin bir göstergesidir. Hem artık öyle gecekondu yapmak çok da kolay değildir, onun da mafyası vardır, çoğu şeyin olduğu gibi. birilerinden el almadan, izin koparmadan para yedirmeden yapamazsın. Bu birileri Devlet değil mafyadır tabi ki...
Kısaca, Göç'ün ilk evrimi böyledir.
Yine gecekondu yıkımları yüzünden içlerimizi yakan görüntüler vardı ekranlarda.. Duygusal milletiz ya canımız çok acıdı!
Ancak işin gerçeği o kadar acı değil. Yıllarca devletin arazisinde kaçak yapılar yaparak oturan, bunun için bir bedel ödemeyen, sonrada altyapımız yok deyip seçim zamanlarında mahallelerine yol, su, elektrik vs. getirttiren insanlar için imar affını onaylamıyorum. Bir süre sonra da Devletin tüm imkanlarını (okul, sağlık ocağı vs) o bölgeye getirtince ''Devlet buraya okul yaptı saglık merkezi açtı demekki burada ev yapmak suç değil'' düşüncesine giriyorlar. Dolayısıyla hükümetlerde bu işe ortak olmuş oluyor. O kadar sokakta yaşayan insan varken, evinin kirasını ödeyemediği için cinnet geçiren,kira ödedikten sonra çocuklarına ekmek alamayan insan varken, ''ben burada bu evi yaptım devlette bana vermek zorunda ,nasıl olsa sık sık imar affı çıkıyor'' mantığıyla hareket edilmesini algılayamıyorum. O zaman hazine arazilerinin hepsine yok yoksul olan bütün insanlar birer bina yapsın ve bedelsiz otursun .. yok öyle bir şey..
Günde 15 saat çalışan ve sadece kirasını veren insanlara haksızlık olmuyormu bu durum?
Birileri rant sağlayacak, seçim zamanlarında oy toplayacak, taraftarları çoğalacak adına bu yapılan, çalışan emekçilere karşı haksızlıktır. Sonra yıkıma gelen insanlara direnmenin hiç bir faydası yoktur. Orada oturanlarında diğer insanlara yıllarca haksızlık yaptıklarını bilmeleri lazım. Tabiki hiç bir insan mağdur olmasın, kimse kötü şartlarda yaşamasın ama insan haklarını elde etmek için emek vermelidir. Hele de Devletin malını kendi çıkarların için kullanmak KUL HAKKI dır. Her ne kadar iktidarımız halkımızdan alıp kendi sosyetesine versede Devletin malını, eminim ilahi adalet tecelli edecektir.
İnsanlarımızı suç'a ve haksızlığa teşvik etmemek için öncelikle yapılması gereken şey, işsizliğin önüne geçmektir.. Yoksa kalan bir kaç değerimizide kaybedeceğiz.
İstanbul'un %50 sini, İzmir'in %45 ini ve Ankara'nın da %55 ini kapsayan yerleşim biçimi. İlk zamanlar, hükümetlerin konut politikalarındaki yetersizliklerden dolayı fakir vatandaşların başlarını soktukları; kendi yaptıkları derme çatma ruhsatsız, kaçak tek katlı binalara denirdi. Asıl gecekondu tanımı da budur. Ama sonraları popülist yaklaşımlarla seçim zamanı oy deposu olarak görülen gecekondu mahallelerine verilen imar afları sonucu çıkar kapısı oldular. Ülkemizde o kadar çok sıklıkla imar affı çıkıyorki. Her seçimde bir kat daha üstüne çıkarlar binaların.. ee kolay değil kırsaldan oy vermek için taşınan halka barınak lazımdır. O yüzden Belediyeler de seçim zamanlarında çok ses çıkarmazlar. Alt yapıları olmayan derme çatma şekilde yapılmış bu yapıların insan sağlığına ne kadar zararlı oldugu kimsenin umurunda olmaz. Gerçi buradan rant sağlamaya gelenler için ise bu yapılarda yaşamak çok kolaydır çünkü köylerinde yaşadıkları şartlara çok uygundur bu durum.. Yani bu yaşam şekline zaten aşinadırlar. Özellikle seçim zamalarında çok daha fazla ortaya çıkan en üst katın inşaaat demirleri, bir sonraki seçimi bekler gibi göğe doğru yükselir bu binalarda. gecekondunun ilk sahibi belli bir süreç sonunda ve çıkar ilişkisi ile dört beş katlı bir binaya sahip olur. Sonra burdan taşınır ve kaçak olarak yaptığı binasını kiraya verir. Yani hiç bir arsa bedeli ödemeden kocaman bina sahibi olur. Nasıl olsa sorgulandığında duygu sömürüleriyle, yaşam şartlarınıda kullanarak bir şekilde kurtarmışlardır binalarını.. Bugün, bu tarz gecekonduların önemli bir kısmında kiracılar oturur. Yani gecekonduda gariban oturur ama evinin sahibi değildir. İlk sahibi artık yükünü almış ve yeni, sorunsuz mahallelerde yaşamaktadır.. Artık o orta sınıftır.. Bu da yasadışılığın, rantiyenin bir göstergesidir. Hem artık öyle gecekondu yapmak çok da kolay değildir, onun da mafyası vardır, çoğu şeyin olduğu gibi. birilerinden el almadan, izin koparmadan para yedirmeden yapamazsın. Bu birileri Devlet değil mafyadır tabi ki...
Kısaca, Göç'ün ilk evrimi böyledir.
Yine gecekondu yıkımları yüzünden içlerimizi yakan görüntüler vardı ekranlarda.. Duygusal milletiz ya canımız çok acıdı!
Ancak işin gerçeği o kadar acı değil. Yıllarca devletin arazisinde kaçak yapılar yaparak oturan, bunun için bir bedel ödemeyen, sonrada altyapımız yok deyip seçim zamanlarında mahallelerine yol, su, elektrik vs. getirttiren insanlar için imar affını onaylamıyorum. Bir süre sonra da Devletin tüm imkanlarını (okul, sağlık ocağı vs) o bölgeye getirtince ''Devlet buraya okul yaptı saglık merkezi açtı demekki burada ev yapmak suç değil'' düşüncesine giriyorlar. Dolayısıyla hükümetlerde bu işe ortak olmuş oluyor. O kadar sokakta yaşayan insan varken, evinin kirasını ödeyemediği için cinnet geçiren,kira ödedikten sonra çocuklarına ekmek alamayan insan varken, ''ben burada bu evi yaptım devlette bana vermek zorunda ,nasıl olsa sık sık imar affı çıkıyor'' mantığıyla hareket edilmesini algılayamıyorum. O zaman hazine arazilerinin hepsine yok yoksul olan bütün insanlar birer bina yapsın ve bedelsiz otursun .. yok öyle bir şey..
Günde 15 saat çalışan ve sadece kirasını veren insanlara haksızlık olmuyormu bu durum?
Birileri rant sağlayacak, seçim zamanlarında oy toplayacak, taraftarları çoğalacak adına bu yapılan, çalışan emekçilere karşı haksızlıktır. Sonra yıkıma gelen insanlara direnmenin hiç bir faydası yoktur. Orada oturanlarında diğer insanlara yıllarca haksızlık yaptıklarını bilmeleri lazım. Tabiki hiç bir insan mağdur olmasın, kimse kötü şartlarda yaşamasın ama insan haklarını elde etmek için emek vermelidir. Hele de Devletin malını kendi çıkarların için kullanmak KUL HAKKI dır. Her ne kadar iktidarımız halkımızdan alıp kendi sosyetesine versede Devletin malını, eminim ilahi adalet tecelli edecektir.
İnsanlarımızı suç'a ve haksızlığa teşvik etmemek için öncelikle yapılması gereken şey, işsizliğin önüne geçmektir.. Yoksa kalan bir kaç değerimizide kaybedeceğiz.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.