Burhan Felek, Org. Evren'In Ellerini Öpmüştü!
Doğrusu Hıncal Uluç, yine medyayı eleştirisinde hedefi tam ortadan vuruyor.
''Yani, inanmıyorum. Nasıl birbirine benzeyen, nasıl klişe gazeteler yapıyoruz'' görüşünü ortaya atan Hıncal Uluç, belki de Türk yazılı basınının özellikle son yıllarda düçar olduğu bir hastalığı dile getiriyor.
Gerçekten de, mizanpaj dahil olmak üzere birbirine benzeyen gazetelerimiz piyasaya çıkıyor.
Üstelik ''farklı'' bir yayın yapılıyormuş gibi iddialar sergileniyor.
Ne var ki ve ne yazık ki, neredeyse hepsi birbirine benziyor.
Hatta son aylarda yayına başlayan bir gazete ''farklı'' olduğunu gösterebilmek ve iddia edebilmek için ''Taraf'' ismini almak bile zorunluluğunu duyuyor.
Aslında, gazetelerin farklı yayınlanmasının nedenleri arasında, ülkenin siyasi, ekonomik ve sosyal yapısının büyük etkileri bulunuyor.
Bu arada, gündemi medya değil, politika belirliyor.
Oysa, Uluç'un belirttiği gibi, gazetelerimizin her gün olmasa bile haftada bir, çok önemli bir sorunu, değişik bir konuyu kamuoyuna lanse etmesi hatta gündemi zorlaması icap ediyor.
Yapılanları veya yapılması düşünülenleri değil, mutlaka yapılması gerekenler, manşetleri kaplaması, mesleğimizin başlıca görevleri arasında yer alıyor.
Politikacıların, sanatçıların, sporcuların ''anlık'' malzeme haline geldiği televizyonlar ekranlarından, iddialı slogan, yorum ve değerlendirmelerle gitmek 2009'un gazeteciliğine yakışmıyor.
Yine Hıncal Uluç'un belirttiği gibi, halk zaten olan bitenleri sayıları gazeteleri çokça aşan televizyon kanallarından, bütün ayrıntılarıyla anında öğreniyor.
Ne yapıp edip, gazeteci yeni yeni ufuklara doğru kulaç atmanın mecburiyeti içinde bulunuyor.
Gerçi, zaman zaman çok güzel işlenmiş haberler, sayfalar yüzümüzü güldürüyor.
Ne var ki, durgunluk devam ederse, tirajların daha da düşmesi ''mukadder'' görünüyor.
Üstüne üstelik, gazetelerin sık sık televizyonda başlık başlık, satır satır aktarılması, soruna daha da ''hassas'' hale getiriyor.
Bu arada, Hıncal Uluç'un ''dördüncü güçmüşüz... püh... Bir zamanlar ihtilal liderlerinin ilk işi Gazeteciler Cemiyeti Başkanı'nı ziyaret etmek, hatta elini öpmek olurdu'' şeklindeki iddiası şaşırtıcı kalıyor.
Çünkü, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, üstad, şeyhül muharririn Burhan Felek'in, ihtilal lideri Org. Kenan Evren'in elini öptüğü hafızalarımızda canlanıyor.
Ne var ki;
''Bugün Cemiyetin yolunu bilen var mı?
Ne teker teker, ne toplu halde adam yerine konmuyoruz'' görüşleriyle Hıncal Uluç'un tespitine yine katılmamak elden gelmiyor.
kakin@ogunhaber.com
CRA- 01.Şubat.2009 Pazar - 04:07:00
Gazete baskısı için tıklayınız.
''Yani, inanmıyorum. Nasıl birbirine benzeyen, nasıl klişe gazeteler yapıyoruz'' görüşünü ortaya atan Hıncal Uluç, belki de Türk yazılı basınının özellikle son yıllarda düçar olduğu bir hastalığı dile getiriyor.
Gerçekten de, mizanpaj dahil olmak üzere birbirine benzeyen gazetelerimiz piyasaya çıkıyor.
Üstelik ''farklı'' bir yayın yapılıyormuş gibi iddialar sergileniyor.
Ne var ki ve ne yazık ki, neredeyse hepsi birbirine benziyor.
Hatta son aylarda yayına başlayan bir gazete ''farklı'' olduğunu gösterebilmek ve iddia edebilmek için ''Taraf'' ismini almak bile zorunluluğunu duyuyor.
Aslında, gazetelerin farklı yayınlanmasının nedenleri arasında, ülkenin siyasi, ekonomik ve sosyal yapısının büyük etkileri bulunuyor.
Bu arada, gündemi medya değil, politika belirliyor.
Oysa, Uluç'un belirttiği gibi, gazetelerimizin her gün olmasa bile haftada bir, çok önemli bir sorunu, değişik bir konuyu kamuoyuna lanse etmesi hatta gündemi zorlaması icap ediyor.
Yapılanları veya yapılması düşünülenleri değil, mutlaka yapılması gerekenler, manşetleri kaplaması, mesleğimizin başlıca görevleri arasında yer alıyor.
Politikacıların, sanatçıların, sporcuların ''anlık'' malzeme haline geldiği televizyonlar ekranlarından, iddialı slogan, yorum ve değerlendirmelerle gitmek 2009'un gazeteciliğine yakışmıyor.
Yine Hıncal Uluç'un belirttiği gibi, halk zaten olan bitenleri sayıları gazeteleri çokça aşan televizyon kanallarından, bütün ayrıntılarıyla anında öğreniyor.
Ne yapıp edip, gazeteci yeni yeni ufuklara doğru kulaç atmanın mecburiyeti içinde bulunuyor.
Gerçi, zaman zaman çok güzel işlenmiş haberler, sayfalar yüzümüzü güldürüyor.
Ne var ki, durgunluk devam ederse, tirajların daha da düşmesi ''mukadder'' görünüyor.
Üstüne üstelik, gazetelerin sık sık televizyonda başlık başlık, satır satır aktarılması, soruna daha da ''hassas'' hale getiriyor.
Bu arada, Hıncal Uluç'un ''dördüncü güçmüşüz... püh... Bir zamanlar ihtilal liderlerinin ilk işi Gazeteciler Cemiyeti Başkanı'nı ziyaret etmek, hatta elini öpmek olurdu'' şeklindeki iddiası şaşırtıcı kalıyor.
Çünkü, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, üstad, şeyhül muharririn Burhan Felek'in, ihtilal lideri Org. Kenan Evren'in elini öptüğü hafızalarımızda canlanıyor.
Ne var ki;
''Bugün Cemiyetin yolunu bilen var mı?
Ne teker teker, ne toplu halde adam yerine konmuyoruz'' görüşleriyle Hıncal Uluç'un tespitine yine katılmamak elden gelmiyor.
kakin@ogunhaber.com
CRA- 01.Şubat.2009 Pazar - 04:07:00
Gazete baskısı için tıklayınız.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.