Seçime beş kala, Erdoğan'dan hamle mi geliyor?..
"Tarihin en kritik seçimine gidiyoruz" diyeceğim ama her seçim öncesi zaten hep böyle söylenir diyebilirsiniz.
Fakat seçime kadar yaşayacağımız süreci/seçim sonuçları ve sonrasını gördüğünüzde, eminim bu söylemime siz de hak vereceksiniz!
Bu durumun anlam ve ehemmiyetinin ve seçimin ne kadar kritik olduğunun Erdoğan da farkında.
Bu yüzden de olağanüstü bir yoğunluk içinde.
"Nedir bunlar" derseniz?
Küresel krizle beraber ülkemizin de birkaç yıldır yaşadığı ekonomik sıkıntılar hepimizin malumu.
Yaklaşmakta olan seçimler de işin cabasıydı.
Ama bir de, yüreğimizi yaktığı kadar ülkemizin ekonomik ve siyasal dengesini de sallayan ve her şeyi alt üst eden öyle büyük bir deprem oldu ki; bu durum, özellikle Erdoğan için ekstra hamleler gereğini doğurdu.
Neler bunlar?
Farklı/ilginç/manidar ve radikal adımlar içeren gelişmelerin masada olduğuna dair duyumlar alıyorum.
Bahsettiğim gibi, pek çok boyutu olan bu gelişmelerin bir vechesine; uluslararası finans ve ekonomi çevreleriyle oluşturulmaya çalışılan yeni konsensüs ve yenilenmiş konsept görüşmelerine değinmek istiyorum.
Mesela,
Bu bağlamda, Erdoğan'ın Hatay ziyareti dönüşü seçimin de kaderini etkileyecek boyutta derin/derinlikli ve oldukça önemli bir istişare yaptığını işittim.
Ki, bu duyumları bana duyuranlar Erdoğan'ın görüşme yaptığı çevrelerin Uluslararası ekonomi ve finans konusunda siyasal belirleyiciliğe dahi muktedir bir lobi/fon ve etkinlik sahibi kimseler olduğunu söyledi.
Hemen içeriyi iyi bilen dostlarla ve dış kaynaklı irtibatlarımla iletişime geçtim.
Genelde sessiz duran/yüzeye çıkmayan ama kulakları iyi işiten bu dostlar; konuya dair teyit edici söylemlerde bulundular.
Hatta daha ileri giderek ay sonuna kadar Erdoğan'ın kabine başta olmak üzere; bazı önemli kurumlar da dahil, pek çok değişikliğe gideceğini,
Yeni ve ümit verici isimleri görevlere getireceğini,
Yapılacak seçimlerde halkın teveccühünü kazanacak isimleri milletvekili listesine koyacağını, kuvvetli bir duyum olarak vurguladılar.
Sadece bu kadar mı?
Hayır.
Bunların yanında seçimden önce ve sonra olmak üzere, Türkiye'ye çok ciddi miktarda bir finansal transferi mümkün kılacak görüşmeler yapıldığından da bahsettiler.
Ama görüşülen uluslararası ekonomi ve finans patronlarının ihtiyatlı davrandıklarını,
Gidişata bakarak ve yapılan görüşmeler sonrası ortaya çıkan mutabakata ne kadar riayet edilip edilmeyeceğine göre hareket edeceklerini de, bir gözlem olarak ifade ettiler.
Keza, istişare ettiğim dostlar Millet İttifakının da aynı uluslararası çevrelerle iletişim ve diyalogda olduklarını,
Ama beklenen tutarlılık ve güven ortamı tesis edildiğinde Erdoğan'la yürümeye öncelik vereceklerini düşündüklerini söylediler.
Farklı söylemlerle olsa da konuştuğum bu dostların ortak tespiti şu idi;
"Uluslararası etkinlikteki bu ekonomi ve finans patronları Türkiye'nin daha büyük bir krize girmesini istemiyor.
Kaldı ki, yaşanacak daha olumsuz durumlar onlar için de istenen bir süreç değil.
Fakat bu insanlar son derece sakin, yapacakları ve yaptıkları ülkesel projeksiyonlarda tekli hareket etmezler ve mutlaka alternatifli/çok planlı çalışırlar.
Türkiye için de, bir B-C planları var ve sanıyorum ki bundan Erdoğan'ın da bilgisi var.
Ki, bunu da gizlemezler ve söylemekten de imtina etmezler.
Bu yüzden, Erdoğan'la yaptıkları görüşmelerde ihtiyatlılar ve atılacak adımları görüp ona göre karar verecekler…"
Tekrar söylüyorum; bunlar sadece duyumlarım ve dostlarla istişarenin hakkını ve hatırını gözetmek babında ve yazabilirsin dedikleri için bunları dile getiriyorum.
"Peki, ya sen ne düşünüyorsun,
Bahsettiğin bu konuda fikrin nedir?" derseniz:
Bahsedilen uluslararası gücün etkinliğini,
Ekonomi ve finans konusunda küresel bazda belirleyiciliğini,
Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde, ülke siyasetini dahi belirleyecek bir etkiye sahip olduklarını/olabildiklerini ben de biliyorum.
Bu minvalde,
Erdoğan'ın, suyun gözü/kaynağı olan bu çevrelerle anlaşması ve karşılıklı "kazan-kazan" sürecinin başlaması Türkiye için oldukça güzel ve faydalı olacak diye düşünüyorum.
Bu güzel ve faydalı durum, hem ülkesel ve hem de Erdoğan için siyasal açıdan olacaktır.
Ve ben, seçime beş kala Erdoğan'ın bu mutabakata varacak adımları atacağı kanaatindeyim.
Dostlar, görüşmelerin hafta içinde de devam edeceğini ama çok da uzun sürmeyeceğini,
Seçim arifesinde olunduğu için, Türkiye ve Erdoğan'ın pek de zamanının kalmadığını,
Bu nedenle de, en başta bahsettiğim ilginç ve radikal değişikliklerin peş peşe veya bir anda gelebileceğini söylediler.
Bakalım görelim,
Nihayetinde şunun şurası seçime neredeyse 60 gün kaldı.
Hadi hayırlısı!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Fakat seçime kadar yaşayacağımız süreci/seçim sonuçları ve sonrasını gördüğünüzde, eminim bu söylemime siz de hak vereceksiniz!
Bu durumun anlam ve ehemmiyetinin ve seçimin ne kadar kritik olduğunun Erdoğan da farkında.
Bu yüzden de olağanüstü bir yoğunluk içinde.
"Nedir bunlar" derseniz?
Küresel krizle beraber ülkemizin de birkaç yıldır yaşadığı ekonomik sıkıntılar hepimizin malumu.
Yaklaşmakta olan seçimler de işin cabasıydı.
Ama bir de, yüreğimizi yaktığı kadar ülkemizin ekonomik ve siyasal dengesini de sallayan ve her şeyi alt üst eden öyle büyük bir deprem oldu ki; bu durum, özellikle Erdoğan için ekstra hamleler gereğini doğurdu.
Neler bunlar?
Farklı/ilginç/manidar ve radikal adımlar içeren gelişmelerin masada olduğuna dair duyumlar alıyorum.
Bahsettiğim gibi, pek çok boyutu olan bu gelişmelerin bir vechesine; uluslararası finans ve ekonomi çevreleriyle oluşturulmaya çalışılan yeni konsensüs ve yenilenmiş konsept görüşmelerine değinmek istiyorum.
Mesela,
Bu bağlamda, Erdoğan'ın Hatay ziyareti dönüşü seçimin de kaderini etkileyecek boyutta derin/derinlikli ve oldukça önemli bir istişare yaptığını işittim.
Ki, bu duyumları bana duyuranlar Erdoğan'ın görüşme yaptığı çevrelerin Uluslararası ekonomi ve finans konusunda siyasal belirleyiciliğe dahi muktedir bir lobi/fon ve etkinlik sahibi kimseler olduğunu söyledi.
Hemen içeriyi iyi bilen dostlarla ve dış kaynaklı irtibatlarımla iletişime geçtim.
Genelde sessiz duran/yüzeye çıkmayan ama kulakları iyi işiten bu dostlar; konuya dair teyit edici söylemlerde bulundular.
Hatta daha ileri giderek ay sonuna kadar Erdoğan'ın kabine başta olmak üzere; bazı önemli kurumlar da dahil, pek çok değişikliğe gideceğini,
Yeni ve ümit verici isimleri görevlere getireceğini,
Yapılacak seçimlerde halkın teveccühünü kazanacak isimleri milletvekili listesine koyacağını, kuvvetli bir duyum olarak vurguladılar.
Sadece bu kadar mı?
Hayır.
Bunların yanında seçimden önce ve sonra olmak üzere, Türkiye'ye çok ciddi miktarda bir finansal transferi mümkün kılacak görüşmeler yapıldığından da bahsettiler.
Ama görüşülen uluslararası ekonomi ve finans patronlarının ihtiyatlı davrandıklarını,
Gidişata bakarak ve yapılan görüşmeler sonrası ortaya çıkan mutabakata ne kadar riayet edilip edilmeyeceğine göre hareket edeceklerini de, bir gözlem olarak ifade ettiler.
Keza, istişare ettiğim dostlar Millet İttifakının da aynı uluslararası çevrelerle iletişim ve diyalogda olduklarını,
Ama beklenen tutarlılık ve güven ortamı tesis edildiğinde Erdoğan'la yürümeye öncelik vereceklerini düşündüklerini söylediler.
Farklı söylemlerle olsa da konuştuğum bu dostların ortak tespiti şu idi;
"Uluslararası etkinlikteki bu ekonomi ve finans patronları Türkiye'nin daha büyük bir krize girmesini istemiyor.
Kaldı ki, yaşanacak daha olumsuz durumlar onlar için de istenen bir süreç değil.
Fakat bu insanlar son derece sakin, yapacakları ve yaptıkları ülkesel projeksiyonlarda tekli hareket etmezler ve mutlaka alternatifli/çok planlı çalışırlar.
Türkiye için de, bir B-C planları var ve sanıyorum ki bundan Erdoğan'ın da bilgisi var.
Ki, bunu da gizlemezler ve söylemekten de imtina etmezler.
Bu yüzden, Erdoğan'la yaptıkları görüşmelerde ihtiyatlılar ve atılacak adımları görüp ona göre karar verecekler…"
Tekrar söylüyorum; bunlar sadece duyumlarım ve dostlarla istişarenin hakkını ve hatırını gözetmek babında ve yazabilirsin dedikleri için bunları dile getiriyorum.
"Peki, ya sen ne düşünüyorsun,
Bahsettiğin bu konuda fikrin nedir?" derseniz:
Bahsedilen uluslararası gücün etkinliğini,
Ekonomi ve finans konusunda küresel bazda belirleyiciliğini,
Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde, ülke siyasetini dahi belirleyecek bir etkiye sahip olduklarını/olabildiklerini ben de biliyorum.
Bu minvalde,
Erdoğan'ın, suyun gözü/kaynağı olan bu çevrelerle anlaşması ve karşılıklı "kazan-kazan" sürecinin başlaması Türkiye için oldukça güzel ve faydalı olacak diye düşünüyorum.
Bu güzel ve faydalı durum, hem ülkesel ve hem de Erdoğan için siyasal açıdan olacaktır.
Ve ben, seçime beş kala Erdoğan'ın bu mutabakata varacak adımları atacağı kanaatindeyim.
Dostlar, görüşmelerin hafta içinde de devam edeceğini ama çok da uzun sürmeyeceğini,
Seçim arifesinde olunduğu için, Türkiye ve Erdoğan'ın pek de zamanının kalmadığını,
Bu nedenle de, en başta bahsettiğim ilginç ve radikal değişikliklerin peş peşe veya bir anda gelebileceğini söylediler.
Bakalım görelim,
Nihayetinde şunun şurası seçime neredeyse 60 gün kaldı.
Hadi hayırlısı!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Mustafa Öz
Yaşar Kara
Nihat Çolak S.
Murat Öz
Abdullah
Taha Çokuz
Mutlu Hakan
Ali Er
Ömer T.
Neslihan