Trump, attığı bir imza ile herşeyin hal olacağını sandı herhalde.
Trump, attığı bir imza ile herşeyin hal olacağını sandı herhalde.
Maalesef dünden beri değil, 15 Temmuz’dan bu yana, bürokrasinin orta ve üst kademesi, anlaşılabilmesi güç bir havaya büründü. İşleri adeta rölantiye alarak, hatta savsaklayarak, hatta umursamazlığa vurarak, hem devletin önemli projelerini ve hem de halkın, iş ve ticaret dünyasının ataklarını bir şekilde engellemekteler.
Demokrasiler iki ana eksen ile yaşar: İktidar ve muhalefet. İkisi de halkın iradesini simgeler.
Şüphesiz ben bir ilahiyatçı değilim. Dolayısı ile haddimi bilirim, burada dini bir yazı yazacak değilim. Ancak konu günümüz ile o kadar ilişik ki. Yazmadan geçemedim.
Bu aralar biraz gündemden düştü, FETÖ ile mücadele ve gelinen son durum. Ancak şunu belirtmek isterim ki PKK ile mücadele de FETÖ ile mücadeledir.
Son üç günde olup bitenler, yine baş döndürücü hızla gelişti. Bir baktık ki, Suriye meselesi bitti, bitiyor. DEAŞ iptal oldu, YPG’nin ipi çekildi!
Daha düne kadar, mesela Amberin Zaman tarafından ‘hür dünyanın lideri’ olarak pohpohlanan Merkel, 50 gün süren koalisyon görüşmelerini sonuçsuz olarak bitirdi. Daha doğrusu bitiren, favori partnerleri FDP Partisi oldu!
Hepimizin malumu bir terbiyesizlikti, NATO’nun Trident Jawel tatbikatında meydana gelen menfur olay. Bir yanda Atatürk bir yanda Sayın Cumhurbaşkanı hedef olarak hazırlanmıştı.
Son beş yılda, Suriye ve Irak başta olmak üzere, pek çok sorunlu ülkeden, Batı’ya doğru bir göç akımı var. Başta ülkemiz olmak üzere, komşu ülkelerde ve İtalya da, bu dalga ciddi boyutlara ve bunun beraberinde sorunlara yol açtı, açıyor ve açacaktır da!
Eski Türkiye, tek gidişi, tek gelişi olan, sollamaya kalkmanın ölüm tehlikesi ihtiva ettiği, tehlikeli virajların bol olduğu, engebeli bir yoldu. Sürekli bir yerlerde durma zorunda kalıyor, trafiğin açılmasını beklemek durumunda kalınıyordu.