Gerek değerli büyüklerimiz, gerek duayen üstadlar, gerek acizane biz, pek çok kez makalelerde dile getirildi. 'Bu dönem Milli Mücadele dönemi' diye!
Ve bugün görüyoruz ki, tüm bu yazılanların fazlası var eksiği yok. Tüm cephelerden hunharca, gözü dönmüşçe, açık açık, aleni saldırıyorlar. Pervasızca, küstahça tehditler savuruyorlar!
Faizleri arttırın, Erdoğan’ı susturun, Suriye den çekilin, Şangay dan vaz geçin, S400’leri almayın, Başkanlık sistemini kaldırın, hatta hükümet istifa etsin, mutabakat hükümeti kurulsun...
Yani kısaca demek istiyorlar ki, bizim kölemiz olun!
Yoksa ne mi olacak, Dolar 10 TL olacak. Ekonominizi yerle bir edeceğiz!
Hadi ya!
Peki neyin pahasına yapacaksınız bunu?
Kendi şirketleriniz S.O.S. veriyor, daha şimdiden. “Mal satamıyoruz diye”! Bu ilerde daha da kötü olmayacak mı acaba?
Kendi ekonomileriniz etkilenmeyecek mi? Birbiriniz ile zaten ekonomik savaşlar içinde değil misiniz siz? Bunu bilmiyor muyuz, görmüyor muyuz?
Hadi bir hafta, hadi bir ay daha dayandınız diyelim. Türkiye ile sıkı alışveriş yapan yüzlerce dünya markası size dur demeyen mi?
Satışları gerilediğinde, karları yok olduğunda, onlara ne kadar söz geçirebileceksiniz ki siz!
Bizim ekonomimize siz bizden daha mecbursunuz!
Bu millet on yıllarca, Şahin’e, Kartal’a, Toros’a bindi! Gık demedi! Kellogs yerine peynir ekmek yedi, umurunda olmadı, ancak şimdi VW’si ayrı, Chevrolet’i ayrı, Opel’i ayrı, Nestle’si ayrı, Türkiye pazarı olmadan durabilecekler mi?
Diyelim ki durdular, Türkiye pazarı için çalışan istihdamları kapı önüne koymayacaklar mı?
Bu madalyanın iki yüzü var!
Bizim milletimiz çabuk alışır! Ya sizin şirketleriniz, milyarlarca kazanç eksikliğine alışır mı?
Yahu 15 Temmuz da canımızla savunduğumuz vatanımızı, devletimizi, 24 Haziran da Dolar’a mı teslim edeceğimizi sandınız siz?
Hadi bu dış mihraklar neyse, işlerini yapıyorlar. İçimizde bu duruma, adeta Nirvana’ya ermişcesine sevinenlere ne diyeceğiz? Aklıma tek bir şey geliyor; Ciğerleri de, şeref’leri de 1 Dolarlık insanlar!
Zira tek kendi istedikleri olsun diye, ülkenin zayıflamasına sevinenler, ancak hain ve şerefsiz olabilirler!
CHP’si, İP’i, mipi, hep bir ağızdan, biz gelelim, ertesi gün Dolar düşecek diye taahhütler ediyorlar. E tabii, bilgiyi içerden almışlar, çünkü bu operasyon, bunlara seçim yardımı için yapılan bir operasyon!
Elbette gelirlerse ertesi gün düşecek!
CHP demişken, seçimlere kadar dayanabilecek mi acaba CHP, zira iç kavgalar aldı başını yürüdü. Kapı dışarı edilenler, itiraflara başladı. Kısacası CHP tam bir cadı kazanı. Biraz garipsediğim tek şey ise Eren Erdem’in patlattığı bombalardan sonraki hem CHP de, hem de yargı daki sessizlik!
CHP de kimse çıkıp, yalanlama yapmıyor. Peşin kabul edildi tüm suçlamalar galiba. Hatta tam bu sıralar Bülent Tezcan, “Belgeleri Erdem’e gazeteci iken verdim, hangi namuslu siyasetçi bu belgeleri bulursa açıklar” diye bir demeç verdi ve olayı kabul etti.
Birincisi belge dediğin devlet sırrı!
İkincisi vatana ihaneti “Bu iş bu kadar basit” diyerek geçiştirmeye çalışmak, pişkinliğin zirve yapmış hali dir!
Umarım Türk Adaleti tez elden gerekeni yapacaktır!
Aslında bu olay bizlere şunu da göstermiş oldu ki, CHP açıkça Türk Devleti için bir güvenlik riski teşkil etmektedir. Şimdi bu konuda tabii çok spekülasyon yapılabilir. Ancak benim şahsi görüşüm de bu FETÖ’nün tasfiye planıdır!
Akşener ve Partisini daha fazla parlatmak için tezgah edilmiş bir plandır. CHP’yi barajı anca geçebilecek oranlara getirip, CHP’nin yerine bizzat kurdukları ve direkt yönettikleri İP’yi Ana muhalefet partisi pozisyonuna taşıyabilme çabasıdır!
İster inanın ister inanmayın, CHP’nin Genel Başkanlık koltuğunu işgal eden zatın da buna rızası vardır. Hoş olmasa da pek önemli değil, işi birkaç belge, bir iki kasede bakar!
FETÖ demişken
Malum, 17/25 ve 15 Temmuz’dan sonra kaçabilen FETÖ’cülerin büyük bir bölümü Almanya’da iltica talebinde bulundu. Özellikle de büyük metropollerde iz kaybetme peşindeler!
Aldığım sağlam bilgiler, bunların tamamen paranoyak olduklarını, Türk olan herşeyden ve herkesten, Besmele duymuş şeytan gibi kaçtıklarını naklediyor. Durumları perişan!
Aldıkları ancak sosyal yardımlar ile Almanya gibi bir yerde ancak kıt, kanat geçirebiliyorlar. Türkiye de sürdürdükleri sefadan çok uzak bir hayat yaşamak zorundalar ve resmen sürünüyorlar.
Evet, Alman makamları onlara her türlü kolaylığı sağlada da, koruyup kollasa da, bunu ancak işlevleri bitene kadar yapacaklardır. Tüm bu ayrıcalıklara rağmen, Türkiye de alıştıkları zevk-i sefadan çok ama çok uzaktalar!
Eee, ne demişler, alma mazlumun ahını, çıkar aheste, aheste. Benim şahsi görüşüm beter olun inşaAllah!
Kendinizi Altın nesil olarak gördünüz, bir şerefsiz ahlaksız haine bel bağladınız, yüzbinlerce belki de milyonlarca insanın haklarını yediniz, Vatanınıza ihanet ettiniz!
Şimdi hem vatansızsınız, hem milletsiz. Gölgenizden bile korkar haledesiniz. Müstehaktır size!
Bu hususta bilgi akımları devam edecek. Bizlere ulaştığınca biz de yazacağız.
Evet, tam bir Milli Mücadele içindeyiz. Şimdi safları sıklaştırma zamanıdır!
Kişisel çıkarlar ile oportünist düşünceler ile şahsi ihtiraslar ile oyalanacak vakit değildir. Dört elle Vatanı müdafaa etme vaktidir! Dik durma vaktidir. Dik duran Sayın Cumhurbaşkanımızın ve arkadaşlarının yanında olma vaktidir!
24 Haziran günü oylarımızla Sayın Cumhurbaşkanı’nı Başkan yapıp, Cumhur ittifakını Parlamento da ezici çoğunluğa taşıma vaktidir!
Zira Başkanlık sistemini şirketsel düşünecek olursak, bir Lean Management yönetimi gibi değerlendirmeliyiz!
Yani karar mekanizmalarının kısa yollu olduğu, anında ve tesirli reaksiyonlar gösterebilme kabiliyetli bir sistem. Başkanlık etrafında ve nezdinde kurulacak olan kurumlar ile yönetmenin, yasamadan daha otonom, dolayısıyla daha efektif olacağı bir sistem!
Çünkü açıkçası, eski Türkiye’nin bıraktığı köhne yasalar, bürokratik saçmalıklar ve eski sistem ile çok üstün gayretler sarf ederek, pek çok yasa değişiklikleri ve reformlar sonucu, 15 senede anca bu duruma gelinebildi ise de, artık bu gömlek bu ülkeye beş beden küçük geliyor!
Geçmişi unutmadan, daha hızlı ama emin adımlar ile yürüyebilmek için yeni sistem şart oğlu şart. Zaten seçimlerin öne alınmasının asıl sebebi de işte bu eski Türkiye’nin yaşattığı tıkanıklıklardır!
24 Haziran akşamı, İnşaAllah ülke ve millet olarak çok daha güzel geleceklere yelken açacağız EvvelAllah!
Yeter ki şimdi dik duralım ve bu çirkin operasyonları da göğsümüzde kıralım!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam