Erken seçim kararı alındığı günden beri, milletin içindeyim. Çay eşliğinde muhabbetler, ayak üstü sohbetler ile sokağın nabzını tutmaya çalışıyorum.
Elbette sosyal medyada da paylaşılanları gözlemliyorum, kendimce yorumlayama çalışıyor, bu işlerin erbabları ile istişareler yapıyorum.
Başta belirtmek gerekir ki, muhalefetin hali darmaduman ve içler acısı.
Doğrusunu söylemek gerekirse, canım Türkiye’min böylesi bir muhalefeti hakettiğini düşünmüyorum, üzülüyorum. Çaresizlik içinde, tek bildikleri Erdoğanfobya olan bir takım mihraklar, bir araya gelmeyi dahi beceremediler. Bunu dahi yüzlerine, gözlerine bulaştırdılar!
CHP Genel Başkanı, siyasi iflasını ilan etti!
“Bir partinin genel başkanıyım, 80 milyonu kucaklayamam, onun için aday olmuyorum”
Baştan sonuna kadar hezimet dolu ve kendi kendine tezat olan şu cümleye bir bakar mısınız Allah aşkına!
Yani demek istiyor ki; “Bana oy vermeyen hiç kimse ile işim olmaz. Benim gibi düşünmeyen herkesi ötekileştiririm!”
Ve bu zat, bu ülkenin Ana muhalefet lideri oluyor maalesef.
Hani derler ya, özürü kabahatinden beter diye, işte bu cümleler tam da bu sözün canlı ispatı. Siz bir siyasi partinin başında olacaksınız, ama sizden olmayan herkesi dışlayacaksınız.
Ülke yönetimine en tabii aday sizin olmanız gerekiyor iken de işte tam bu talihsizliği bir de korkaklığınıza bahane olarak öne sürüyorsunuz!
Bir diğer yanda ise, Gezi olaylarından beri, hep yanlış tarafta olan ya da dilsiz şeytan olmayı yeğleyen, bununla beraber de tüm sempatileri kaybeden Mr. Rose var tabii..
Kendini bir yere taşıyabilecek bir gücü bulamadıktan sonra, açıklama yaparak siyasi ve şahsi kariyerini çöpe atan adamdır Mr. Rose!
Kendisine, bir insanın gelebileceği en onurlu ve şerefli görevleri layık gören adamın karşısına aday olarak çıkmayı düşünmesi dahi, içindeki sinsiliğin, hırsın, ihtirasın ve kibrin eseridir!
Kendi kendini halk nezdinde sıfırlamıştır. Artık siyasi bir mevtadır!
Uzun zamandır görmediğim tüm siyasi çirkinlikleri bir haftada yaşadım!
CHP’nin vekillerine reva gördüğü köle muamelesini, Mr. Rose’un manevralarını seyretmek zorunda kaldım!
İster istemez rahmetli Kemal Sunal’ın ZÜBÜK filmi geldi aklıma. Yalan, dolan, kirli pazarlıklar… Hepsi sadece iki hafta içinde oldu, bitti!
Milletimiz bu olup bitenleri gayet görüyor. Her şeyin farkında ve de kafalarında bu rezaletin faturasını kestiler bile!
Bir aday dahi çıkartmaktan aciz Ana muhalefet, zelil durumda. Kendi içlerinde adam yok, dışardan onların maşası olmak isteyen de kimseyi bulamıyorlar.
Buna milletimiz de elbette kayıtsız kalmayacaktır. Ancak hükümetin de hemen bir takım şeyleri hazırlaması elzem!
İnsanların akıllarında ciddi sorular var ve bu soruları, geride tereddüt bırakmamak şartı ile gidermesi lazım hükümetimizin!
Döviz kurları ne olacak?
Yakıt fiyatları ne olacak, nasıl düşürülecek?
FETÖ ile mücadelede hangi yollara daha gidilecek?
Milletimizin bu haklı sorularına, meydanlarda ve medyada açık ve net cevaplar gerekiyor. Bu ara önümüzdeki seçimlerin de ehemmiyetini çok iyi anlatmamız gerekir!
Çünkü belkide hiç olmadığı kadar kritik bir dönemin içindeyiz. Tüm vesayet zincirlerinin birer, birer kırıldığını gözlemliyoruz!
Bu seçimler sadece ülkemizi, köhneleşmiş ve içinde binbir risk barından eski parlamenter sistemden kurtarmak, ülkemiz için çok daha hayırlı ve daha uygun bir sistemi inşa etmekle kalmıyor!
Hayır!
Ortadoğu da yeni bir zamanın da önünü açıyor. Sınırların yeniden çizileceği, güçlerin yeniden paylaşıldığı bir dönemin tam da içindeyiz ve ülke olarak, devlet olarak, millet olarak son derece de avantaj sahibiyiz!
İşte şimdi yapılacak bu seçimler ile avantajları kazanca yahut da kayıba çevirecek bir seçimdir!
Olympus dağı ile Hira dağının çocukları arasında yaşanan ezeli rekabetin finalini belirleyecektir. Hak ile Batılın kavgasında ki muzafferi belirleyecektir!
Yani sadece Türkiye’nin değil, tüm Ortadoğu’nun ve dahi tüm ümmetin gelecek 100 yılına ışık tutacaktır bu seçimler. Bundan dolayı da, asla oportünist veya ideolojik sebepler ile değil, bu saydıklarımızı göz önünde bulundurarak kullanmamız gerekir oylarımızı.
Ve sadece Sayın Cumhurbaşkanını ilk turda seçtirmeklede yetinmeden, Milletvekili seçimlerinde de, yine mutlak ve ezici çoğunluğu çıkartabilmemiz gerekiyor. Yeni Meclis 600 vekilden oluşacak ise, hedefimiz en az 400 Milletvekilinin AK Partili olmasıdır.
Unutmayalım ki, sadece kendi ülkemizin değil, yüzmilyonlarca mazlumun da kaderleri bu seçimlere bağlıdır!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam