Orta Doğu'nun ne kadar bir 'gayya kuyusu', ne kadar bir 'bela' ve ne kadar bir 'batak' kaynağı olduğunun artık herhalde herkes farkına varmış oluyor.
Orta Doğu'nun ne kadar bir 'gayya kuyusu', ne kadar bir 'bela' ve ne kadar bir 'batak' kaynağı olduğunun artık herhalde herkes farkına varmış oluyor.
Ne yazık ki; İslam dünyası bir bayrama daha yine acılar içinde giriyor. Gerçekten de, İslam ülkelerinden bazıları, ya "istilâ altında" ya da "yok olma" tehdidi altında çırpınıyor, çatışıyor, savaşıyor.
Orta Doğu'yu kana bulayan, çoğu 'diktatör' olsa da, liderlerin hunharca öldürülmesine, ülkelerin ve ailelerin çökmesine neden olan sözde 'Arap Baharı' ne yazık ki hükmünü acımasız bir şekilde hâlâ icra ediyor.
Hakk'ın rahmetine kavuşan dünya çapında efsanevi boksör Muhammed Ali'nin Ramazan-ı Şerif'in 1. gününde ruhunu şad ve anıları yad etmek insana büyük heyecan veriyor.
Bir asır geçmiş olmasına rağmen, Doğu sınırlarımızda yaşanan 'tehcir' ve 'mukatele'de meydana gelen zorunlu ölümleri, büyük abartıyla bir 'soykırım' gibi gösteren Ermeni yalanının sürdürülmesine göz yuman hür dünyanın davranışını şiddetle protesto etmek gerekiyor.
Kim ne derse desin; Yüce dinimizi kendilerine kalkan kullanan kanlı terör örgütü, IŞİD vahşi ve acımasız eylemlerine devam ediyor.
Ne yazık ki; artık Orta Doğu ile Türkiye birbirine çok benziyor.
Ne yazık ki 'Mezhep Kavgaları' pimi yine çekilmek isteniyor. Üstelik bu kez, Türkiye'nin de salgına bulaşmasına çaba gösteriliyor.
Bütün dünyayı endişeye düşüren, uçak düşürme operasyonunda 'tansiyon' düşer gibi bir görüntü veriyorsa da, Rusya'nın sert 'misilleme' yapacağı bekleniyor.
5 yıl kadar öncesine bakıldığında; Suriye Esad'ın 'dikta' denilecek bir yönetimiyle fakat 'bağımsız' olarak kendi yağı ile kavrulan ülke görünümü veriyordu.