Epey bir zaman yazmayınca, hele de Türkiye’de yaşıyorsanız, yazacak o kadar şey birikiyor ki! Bu nedenle, dizi yazı şeklinde öncelikle seçim sürecinde partileri değerlendirmek olmak üzere gündeme iliş
Epey bir zaman yazmayınca, hele de Türkiye’de yaşıyorsanız, yazacak o kadar şey birikiyor ki! Bu nedenle, dizi yazı şeklinde öncelikle seçim sürecinde partileri değerlendirmek olmak üzere gündeme iliş
Sadece görebildiğiniz şeylere mi inanırsınız? Peki ya gördükleriniz, gerçekliğin kendisi değil de birilerinin size göstermek istedikleri ise?
Gökyüzünü karartmaz mı acaba? Yetimlerin ve dulların tasası, kardeşim ne zaman dolacak söyle, insanoğlunun çilesi. Ne zaman herkes alacak payını hürriyetten, ne zaman pervasız söyleyecek şarkısını.. (
Yazmak, risklidir. Kaleme döktüğünüz her kelime yayınlandığı andan itibaren artık tam olarak sizin olmaktan çıkar.
'Hüzün ki en çok yakışandır bize. Belki de en çok anladığımız' (Ya da) 'Ölümün anayurdu bendedir, solgun idam fermanıdır rüzgar. Bir türkünün derin ağaçlığında' (Hilmi Yavuz)
(Herkesin herkese karşı olduğu) böyle bir ortamda (üretim sürecinde) üretilenlerin akibetinin ne olacağının bilinmemesi sebebiyle, ne sanayi için (uygun) bir ortam vardır. Ne de geniş bir yaşam alanı
Üniversite yıllarında bir dostum, bir şarkının sözlerini yanlış anlayarak, 'bak Yurdal, adam ne güzel şarkı sözü yazmış, Allah var, umut var. Unutma!' demişti.
Eğer en üstün siyasal iktidar (devlet) bireylere uymaları zorunlu olan kurallar çerçevesi çiziyor ve emir veriyorsa bu noktada, bu emirlerin bireylerde yarattığı