Ya tutarsa...
Yerel seçim yaklaştıkça ana muhalefet partisi mensupları, yapmış oldukları gezilerde deyim yerindeyse atıp atıp duruyorlar. Nasıl olsa bir karşılığı yok, atış serbest.
Bu durum aklımıza Nasreddin Hoca’nın bir hikayesini getiriyor. Hepiniz bilirsiniz Nasreddin Hoca bir gün elinde yoğurt çömleği, oturmuş gölün kıyısına, elindeki kaşıkla çömlekten yoğurdu alıp göle bırakıyormuş.
Oradan geçmekte olan bir köylü Hoca’yı bu halde görünce sorar “Hocam ne yapıyorsunuz orada öyle elinizde yoğurt çömleğiyle?”
Hoca gayet ciddi bir şekilde köylüye dönerek “Göle yoğurt çalıyorum (mayalıyorum)“ diye cevaplar.
Bunu duyan köylü şaşkınlık ve hayretle “Yahu Hocam siz aklınızı mı kaçırdınız hiç koskoca göl yoğurt tutar mı?" Deyince Hoca meşhur cevabını verir; “Ya tutarsa.!”
Önce “Osmanlı’da banka mı var para bassın?” diyerek büyük bir cehalet örneği sergileyen ana muhalefet lideri, henüz bu gaf gündemden düşmeden yeni Zelanda’da yapılan vahşi terör saldırısı üzerinden İslamı ve müslümanları hatalı göstermesi atmanın da ötesine geçen büyük hatadır hatta kabahattır. Mübalağa yeteneğine saygı duyuyoruz ama bu kadar da fazla ama.
Yine geçtiğimiz gün seçmenin yüzüne bakarak söylediği “Hatay’da baraj yok !” sözüyle yine bir gafa imza atmıştır.
Nasıl olsa seçmen dinliyor ben atayım da ya tutarsa hesabı.
Yeri geldiğinde bol bol atarlar, boş vaatlerde bulunurlar. Hatırlarsanız yine “Kim ne vaad ediyorsa, biz iki katını veririz, bir anahtar veren olursa biz iki anahtar veririz” diye bol keseden atıyorlardı. Bu size göre siyasetin bir parçası mı? Bu gerçekten gerekli mi?
Değişen bir şey yok hala aynı, bol keseden atalım da ya tutarsa! Ama o gün, günü kurtarmaya çalışanlar yerle yeksan oldu. Efsane oldular. İbret alınmazsa tekerrür eder tarih. Bunlar tekrar düşünmeniz yeterli nedenler değil mi?
Bu zihniyet artık çürüdü ve ancak mizah dergilerinde kaldı. Bunların dışardan bakan biri olarak soruyorum; kulağa nasıl geldiğini biliyor musunuz? Ana muhalefet bu noktaya gelmemeli idi.
Bırakın artık bu bol keseden atmaları, halk proje istiyor.
1- Yapacaklarınızı anlatın. Elinizde alt yapı mevcut. Akademisyenleri harekete geçirin.
2- Anket şirketlerine kime oy vereceksinin ötesinde sorular sordurun, ufkun ötesine bakın çok şey göreceksiniz, çıkın mağaradan. Hayal gücü halüsinasyona dönmüşlerden kurtulun.
3- Çarşaf listeyi yasalaştırmaya çalışın, siyaseti smokin kuyruğunun peşindeki rant peşinde olanlardan kurtarın. Yeni kelimeler, yeni cümleler, yeni kavramlar keşfedin.
4- İhale yasasına neşter atılmasını sağlayın. Partiler yasasını revize ettirmeye çalışın, dünyada yaşanan gelişmelere uyum sağlanması için sıkı takip edin. Rüşvetin kanallarını yasalarla kapatmaya çalışın, siyaseti define avcılığına dönüştürmeye
çalışanların önünü kesin.
5- Uzlaşma ruhu ile yaklaşın, barış dili kullanın, toplumu asgarî müştereklerde buluşturmaya çalışın;işsizlik, dağılan aileler..vb ortak bir çok sorunumuz var. On binin üzerinde yetim çocuk var. Nedenlerini araştırın çözümler sunun.
6- Yeni anayasa taslak metinler sunun. Bireysel değil, toplumsal düşünen nesiller için eğitime projeler sunun.
Bunlar size fazla mı geliyor? Türk milletinin kırmızı çizgileri vardır. Din, vatan, bayrak miili birlik, ülkeye sahip çıkmak. Önce bu çizgilere riayet edin. Ezanla ve dinle dalga geçerek asla %22 ‘yi geçemezsiniz. Yerinizde sayarsınız. Çıkar bir cumhur adayı
dalga geçer “Çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş, yenmiş de yenmiş...” diye. Acaba bunca yenilginin, beceriksizliğin faturasını kim ödeyecek? Siz koltuğu koruma derdindesiniz, Devlet beka peşinde, din, vatan, bayrak, milli bütünlük peşinde. Eleştirileri not
ederseniz bir yere bu konuları tekrar konuşmak zorunda kalmayız. Biz tekrar konuşmak zorunda kalmak istemiyoruz. Hakikatte, doğruyu söylemek siyasetin ve dahi hayatın bir parçası.
Seçime mutlaka katılalım. Türkiye gerçekten beklenmedik hamleler ile bağımsızlık yolunda ciddi aşamalar katetti. Bu tekerlek tümsekte kalmamalı. Gün, Başkomutana destek günüdür. Sosyal medya sayfa arşivimiz ortada. Biz her daim yanında olduk devletimizin olmaya da devam edeceğiz. Borçları azalmış, Müslümanların ve dahi tüm mazlumların kalesi konumuna gelmiş bir durumdayız hamdolsun. Buradan geri dönemez Türkiye.
Gölgesi üzerimize düşmüş selametli günlere selam olsun. Gemimiz selamet limanına yaklaştı. Demir atma vakti geldi mi, derseniz. Biraz daha var.
Kalın selametle..
Bu durum aklımıza Nasreddin Hoca’nın bir hikayesini getiriyor. Hepiniz bilirsiniz Nasreddin Hoca bir gün elinde yoğurt çömleği, oturmuş gölün kıyısına, elindeki kaşıkla çömlekten yoğurdu alıp göle bırakıyormuş.
Oradan geçmekte olan bir köylü Hoca’yı bu halde görünce sorar “Hocam ne yapıyorsunuz orada öyle elinizde yoğurt çömleğiyle?”
Hoca gayet ciddi bir şekilde köylüye dönerek “Göle yoğurt çalıyorum (mayalıyorum)“ diye cevaplar.
Bunu duyan köylü şaşkınlık ve hayretle “Yahu Hocam siz aklınızı mı kaçırdınız hiç koskoca göl yoğurt tutar mı?" Deyince Hoca meşhur cevabını verir; “Ya tutarsa.!”
Önce “Osmanlı’da banka mı var para bassın?” diyerek büyük bir cehalet örneği sergileyen ana muhalefet lideri, henüz bu gaf gündemden düşmeden yeni Zelanda’da yapılan vahşi terör saldırısı üzerinden İslamı ve müslümanları hatalı göstermesi atmanın da ötesine geçen büyük hatadır hatta kabahattır. Mübalağa yeteneğine saygı duyuyoruz ama bu kadar da fazla ama.
Yine geçtiğimiz gün seçmenin yüzüne bakarak söylediği “Hatay’da baraj yok !” sözüyle yine bir gafa imza atmıştır.
Nasıl olsa seçmen dinliyor ben atayım da ya tutarsa hesabı.
Yeri geldiğinde bol bol atarlar, boş vaatlerde bulunurlar. Hatırlarsanız yine “Kim ne vaad ediyorsa, biz iki katını veririz, bir anahtar veren olursa biz iki anahtar veririz” diye bol keseden atıyorlardı. Bu size göre siyasetin bir parçası mı? Bu gerçekten gerekli mi?
Değişen bir şey yok hala aynı, bol keseden atalım da ya tutarsa! Ama o gün, günü kurtarmaya çalışanlar yerle yeksan oldu. Efsane oldular. İbret alınmazsa tekerrür eder tarih. Bunlar tekrar düşünmeniz yeterli nedenler değil mi?
Bu zihniyet artık çürüdü ve ancak mizah dergilerinde kaldı. Bunların dışardan bakan biri olarak soruyorum; kulağa nasıl geldiğini biliyor musunuz? Ana muhalefet bu noktaya gelmemeli idi.
Bırakın artık bu bol keseden atmaları, halk proje istiyor.
1- Yapacaklarınızı anlatın. Elinizde alt yapı mevcut. Akademisyenleri harekete geçirin.
2- Anket şirketlerine kime oy vereceksinin ötesinde sorular sordurun, ufkun ötesine bakın çok şey göreceksiniz, çıkın mağaradan. Hayal gücü halüsinasyona dönmüşlerden kurtulun.
3- Çarşaf listeyi yasalaştırmaya çalışın, siyaseti smokin kuyruğunun peşindeki rant peşinde olanlardan kurtarın. Yeni kelimeler, yeni cümleler, yeni kavramlar keşfedin.
4- İhale yasasına neşter atılmasını sağlayın. Partiler yasasını revize ettirmeye çalışın, dünyada yaşanan gelişmelere uyum sağlanması için sıkı takip edin. Rüşvetin kanallarını yasalarla kapatmaya çalışın, siyaseti define avcılığına dönüştürmeye
çalışanların önünü kesin.
5- Uzlaşma ruhu ile yaklaşın, barış dili kullanın, toplumu asgarî müştereklerde buluşturmaya çalışın;işsizlik, dağılan aileler..vb ortak bir çok sorunumuz var. On binin üzerinde yetim çocuk var. Nedenlerini araştırın çözümler sunun.
6- Yeni anayasa taslak metinler sunun. Bireysel değil, toplumsal düşünen nesiller için eğitime projeler sunun.
Bunlar size fazla mı geliyor? Türk milletinin kırmızı çizgileri vardır. Din, vatan, bayrak miili birlik, ülkeye sahip çıkmak. Önce bu çizgilere riayet edin. Ezanla ve dinle dalga geçerek asla %22 ‘yi geçemezsiniz. Yerinizde sayarsınız. Çıkar bir cumhur adayı
dalga geçer “Çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş, yenmiş de yenmiş...” diye. Acaba bunca yenilginin, beceriksizliğin faturasını kim ödeyecek? Siz koltuğu koruma derdindesiniz, Devlet beka peşinde, din, vatan, bayrak, milli bütünlük peşinde. Eleştirileri not
ederseniz bir yere bu konuları tekrar konuşmak zorunda kalmayız. Biz tekrar konuşmak zorunda kalmak istemiyoruz. Hakikatte, doğruyu söylemek siyasetin ve dahi hayatın bir parçası.
Seçime mutlaka katılalım. Türkiye gerçekten beklenmedik hamleler ile bağımsızlık yolunda ciddi aşamalar katetti. Bu tekerlek tümsekte kalmamalı. Gün, Başkomutana destek günüdür. Sosyal medya sayfa arşivimiz ortada. Biz her daim yanında olduk devletimizin olmaya da devam edeceğiz. Borçları azalmış, Müslümanların ve dahi tüm mazlumların kalesi konumuna gelmiş bir durumdayız hamdolsun. Buradan geri dönemez Türkiye.
Gölgesi üzerimize düşmüş selametli günlere selam olsun. Gemimiz selamet limanına yaklaştı. Demir atma vakti geldi mi, derseniz. Biraz daha var.
Kalın selametle..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.