Ekonomik Pandemi ve Devletleştirme..
Bir hastalığın "Pandemi" olabilmesi için üç şart vardır.
Bulaşıcı olması,
Daha önce maruz kalınmamış bir özellik taşıması,
İnsanlar arasında kolayca ve devamlı yayılabilmesi…
Neden "Ekonomik Pandemi" dedim.?
Geçmiş dönemin en büyük krizi 1929’da, ABD’de yaşanan "Büyük Buhran"dır.
Virüsle başlayan ve önümüzdeki aylarda iyice görünürlük arz edecek olan ise "tarihin en hızlı ve en derin" krizi olmaya namzettir.
Pandemik koşullara uyarladığımızda;
Bulaşıcı mıdır.?
Evet.
Kolayca yayılabilir mi.?
Evet.
Daha önceki maruz kalınanlardan farklı mıdır.?
Evet.
Sınırların kapatılması, ihracatın durması ve böylelikle tedarik zincirinin kopması üretimi durdurdu.
Bu süreç "arz şokunu" getirdi.
Keza, virüsün "yayılma hızı" karşısında aciz kalan devletler süreci kontrol altına alana kadar insanların "evde kal"masını istediler.
Bu da gelir kaygısı içinde harcamanın kısılmasına ve sonuç olarak "talep şokuna" sebebiyet verdi.
Hem arz hem de talep kanadını tırpanlayan,
Küresellik arzeden,
Hızla yayılan ve yayılma hızı ekonomi dışı bir parametreye (virüse) bağlı olan bugünkü kriz o yüzden "Ekonomik Pandemi" niteliğindedir.
Daha söylenecek pek çok şeyle birlikte ekonomistlerce de ağız birliği içinde dillendirilen bu durum, tarihin örneğine şahit olmadığı,
Virüsün kontrol altına alınmasından sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı,
Ekonomik ve siyasi ilişkilerin yeniden tanımlanacağı,
Kısaca ve özetle, yeni bir dünya düzeninin zorunluluk olacağı bir gerçektir.
Ekonomik İlişkilerin yeniden tanımlanması ve Devletleştirme…
Bu yeni dönemde pek çok noktada, değişim dayatması ve dönüşüm yaşanacağı aşikar.
Ama şuanda "Devletleştirme" konusuna değineceğim.
Türkiye ve diğer ülkeler şimdiden planlama ve değerlendirme çalışmalarına başladılar bile…
Kaldı ki bu konunun çalışılması kaçınılmaz ve olmazsa olmazlıktır.
Peki devletleştirme hangi sektörleri kapsayabilir.?
Gıda,
Sağlık,
Temizlik,
Lojistik, havacılık ve ulaşım,
Turizm,
Ve bazı iletişim faaliyetleri.
"O halde KİT’leri neden özelleştirdik" dediğinizi duyar gibiyim.
Çünkü bu özeleştiriyi ben de yapıyorum.
Fakat bir dönem "özelleştirme" furyası, küreselleşme dalgasının karşı konulmaz gerçeği haline gelmişti.
Ama bugünleri öngörüp akıllı-akılcı, stratejik, ihtiyatlı ve öngörülü olunabilirdi ve gerekirdi.
Ama maalesef bu olmadı, olamadı.
Bunun doğru veya yanlışlığını ne kadar konuşsak boş.
Rüzgar tersine döndü ve şu veya bu boyutta, hiçbir ülkenin buna karşı koyabileceğini sanmıyorum.
Devletleştirmede kriter ne olabilir.?
Gıda Arz Güvenliği için doğrudan ve dolaylı kalemler,
Sıradan görünen ama kriz anlarında stratejik niteliği öne çıkan ürünler,
Tıbbi ve Temizlikle alakalı üretim mekanizmaları.
İstihbarat ve Kamu Güvenliği ile ilgili iletişim şirketleri.
Bunların yanında;
Talep azalması ve hatta olmaması nedeniyle iflas riski taşıyan, istihdam kaybı ve işsizlik ihtimali artan ve dolayısıyla da vergi veremeyecek hale gelecek havacılık, turizm ve ulaşım şirketleri de zorunlu olarak "devletleştirilebilecek" hatta bunu sahipleri talep edebilecektir.
Durum kaçınılmaz halde ve "Virüs Pandemi"siyle ortaya çıkan "Ekonomik Pandemi" ülkemizi ve dünyayı hızla planlamaya ve devletleştirmeye götürüyor.
2020 başında özel sektör olarak yıla başlayan bazı firmaların, seneyi devlet kurumu olarak bitirdiğini görürsek şaşırmayalım.
Bu arada; "devletleştirme" olurken, yoğun şekilde şirket satışları görebiliriz.
Ve hatta hiçbir dönemde olmadığı kadar çok olduğunu müşahede edebiliriz.
Avrupa, Amerika, Çin gibi ülkelerdeki küresel şirketler de dahil buna.
Virüs Salgını öyle bir hal aldı ki; yarattığı algı, korku, panik ölümcüllüğünün çok ötesine geçti.
Sanki yeryüzü ve insanlık bunu bekliyormuş gibi.
Sanki insanı görmezden gelen, geliri bölüşmeyip sefaleti bölüştüren ve kar maksimizasyonunu herşeyin önünde tutan sistemin iflasına; "virüs" ve "virüsle" ortaya çıkan, etkisi ve boyutu virüsü aşarak mevcut ekonomik çarkın dişlilerini durduran "birikmiş korku ve panik" sebep olacaktır.
Belli mi olur; şuanda salgın olan virüs, doğacak sonuçlar itibariyle sempatikleşebilir.
Hani ayette buyurulur ya; "sizin için şer görünende hayır, hayır görünende şer olabilir" diye…
Mevla görelim neyler,
Neylerse güzel eyler…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Kadir coşar
Ebru Aygün
Ufuk Ayvacı
Barış
Taner Taf
Emrah
Kemal B.
hadi ersak.tarsus
Sevgi alçı Demir