AK Parti Kongresi ve parti içi kliklerin sonu…
23 Şubat…
Ak Parti Büyük Kongre tarihi…
Yazılanları/konuşulanları/iddiaları işittikçe Erdoğan’ın kongreyi neden öne çekip şubata aldığını çok daha iyi anlıyorum.
Eskiden de bakan toto oynanır,
Bazı isim öne çıkarılır,
Bazı isimler gözden düşürülmeye çalışılırdı…
Daha önceleri muhalefet kaynaklı manipülatif haberler yapılır ve iktidarın yıpratılması hedeflenirdi.
Ama bu defa sadece muhalefet değil, Parti içinde kendini klik sananların/Erdoğan etkisini unutanların ve kendinde bir varlık olduğunu düşünenlerin manipülasyonu gemi azıya almış vaziyette…
Mesela,
Geçen gün bir gazete haberinde şöyle diyordu:
“Beş bakan değişebilir…”
Kim bu bakanlar?
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan,
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum,
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu,
Ve bir isim daha…
Peki, bu bakanların özellikleri ne?
Kabinenin en başarılı bakanları ve hatta ilk beşe giren dört bakan olmalarıdır.
Arkadaşlar!
Ben de bilirim ki elmalı ağaç taşlanır.
İyi/doğru ve güzel iş yapanlar eleştirilir.
Ben bu bakanların da üzerine gidilmesi veya eleştirilmesine bir şey demiyorum.
Fakat bu kadarı da olmaz yani!
Neredeyse dört önemli sorunumuz var ve bunlarla başa çıkabilecek dört başarılı bakanın hedefe koyulması pek de öyle tesadüf değil…
Hatta “Görevden alınabilir/değiştirilebilir.” gibi söylemde bulunan bu aklı evveller var ya, bunların siyasal tasavvurları ve bilinçaltlarında Erdoğan sonrası AK Parti hayali yatıyor.
Maşallah, hepsi çok akıllı ya!..
Bu tarz saray entrikasına girenlere söylenecek çok söz var ama sanıyorum ve inanıyorum ki Şubat Kongresi ve sonrasında en güzel cevabı/cezayı ve hatta şamarı Sayın Cumhurbaşkanı verecektir.
Erdoğan’da, Büyük Kongre öncesi ilginç bir sessizlik var.
Adeta, “Herkes, eteğindeki taşları döksün; kimin ne niyeti varmış sergilesin de görelim.” dercesine….
Bu durumu ve böylesi bulanık görünen ama Erdoğan’ın kontrolü altında olan havayı daha önceleri de çok gördük.
Benim bildiğim Cumhurbaşkanımız sağ gösterip sol vurmayı çok iyi bilir.
Emin olun bu defa da öyle olacak,
İktidarın yüz akı olan isimleri medyanın malzeme yapmasına meydan vermeyecek,
Ve siyaset denen mefhumun nasıl olması gerektiğini, parti içi kliklere ve diğer tüm muhalefete çok iyi gösterecektir.
Bu arada,
Kimileri, bu ve benzeri haberlerin çıkmasını “false flag/sahte bayrak” tarzı, ters psikoloji yapmak olarak dile getiriyor.
Adına ne denirse densin,
Şu amaçla veya bu maksatla, ne için olursa olsun bu isimleri yıpratmaya dönük söz ve eylemler en basitinden insafsızlık/vicdansızlık ve devlet adamı kıymeti bilmemektir!
Sağlık Bakanı’na, adam daha koltuğa oturur oturmaz saldırmaya başladılar,
Hakan Fidan, Suriye konusunda olabilecek en iyi senaryoyu uygulayıp maksimum verimlilik ve pozitif gelecek projeksiyonu yapma sürecinin mimarı konumundayken, azledilecek/görevden alınacak söylentilerini yaymaya başladılar.
On bir ilimizin yaşadığı deprem ve sonrasında yeniden inşa safhasını en iyi yürütecek bilgi/birikim ve deneyime sahip olan Murat Kurum’u hedef tahtasına koydular.
Mehmet Şimşek’in ise ekonomi için ne anlama geldiğini ve nasıl bir gereklilik içerdiğini söyleme gereği bile hissetmiyorum…
Sonuç:
Temel bir yanılgı var,
Genellemeci bir yanılgı desek daha doğru olur:
“Uzun iktidarlar sonrası parti içi kavgaların/ihtilafların/klikleşmelerin; kısaca böyle şeylerin olması kaçınılmazdır.”
Arkadaşlar!
Ak Parti iktidarlarını genel-geçer kalıplarla,
Erdoğan’ı ise klişe ve tarihsel örneklemeci yaklaşımlarla değerlendirirseniz doğru çıkarsama yapamazsınız.
Dikkatinizi çekeyim,
“İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder.” diye bir klişe vardı.
2019’da AK Parti İstanbul’u kaybetti ama 2023’te Türkiye’yi yine kazandı.
Yani?
Yani bir klişeyi ve yerleşik kanaatin pek de doğru olmadığını ispatladı.
Demem o ki;
Uzun süreli iktidarda kalmak,
Metal/mental yorgunluk,
Seçmen bıkkınlığı gibi yakıştırma ve benzetmeler sonucu yapılan çıkarsamalar çerçevesinde, Ak Parti ve Erdoğan konusunda genelleme yapmayın.
Çünkü yanlış sonuca varıyorsunuz/vardınız/varırsınız.
Ben inanıyorum ki,
Erdoğan, bu defa da şaşırtacak/hem de hiç olmadığı kadar çok şaşırtacak,
Ve beklenenden ziyade en beklenmeyenleri yaparak “değişim” denen olgunun nasıl olacağını ve nasıl algıya dönüştürüleceğini çok iyi gösterecektir.
En çok şaşıran ve hevesi kursağında kalanlar ise parti içi klikler veya kendini bir klik gibi görme cüreti gösterip taht kavgası edebileceğini sananlar olacaktır.
Ak Parti Kongresi ve olacaklara dair önümüzdeki günlerde yazacağım yazıyla daha somut projeksiyon yapacağım.
Şimdilik bu kadar…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Mustafa
Armağan C.
Dursun
S. H.
Ümit Yılmaz