Murat Yılmaz

Murat Yılmaz

Katil dur!

Katil dur!

Osmanlı’da (Devleti Aliye’de), kadıların suçluyu belirlemek için, bazen kendilerine öz yöntemler kullandıkları, günümüze kadar aktarılarak gelmiştir.

Bu yöntemlerden bir tanesi şöyle rivayet edilmiştir;

Kasabanın birinde bir cinayet işlenmiştir.
Zanlı çok, delil yok.
Kadı Efendi 10 kadar zanlıyı bir araziye toplar, karşıdaki bir kayayı hedef olarak gösterir ve koşun der.
Gurup koşmaya başlar, daha mesafenin ortasında, gür bir ses:
“Katil dur” diye bağırır, bir kişi zınk diye durur, diğerleri devam eder.
Duran gerçek katildir, bir anlık gaflete düşmüş ve içinde sakladığı cinayetin bilinçaltına verdiği etki ile durarak kendini ele vermiştir.
Suçunu itiraf eder ve idam edilir!

Bugün bu duruma “suçluluk psikolojisi” denir, vicdan denir.

İşte bu suçluluk psikolojisi ile, son iki gündür, meydana gelen olaylar, olacak olanların da işaret fişeğini ateşlemiş durumda.

Peki ne oldu?
İsminin artık herkes tarafından bilinen, CHP li Belediye Başkanı ekseninde dönen, Rüşvet, yolsuzluk, ihale çetesi, Savcılık tarafından patlatıldı, sonunda malum Belediye Başkanı tutuklandı.
Gözaltı ve tutuklama, yeterli delil olmaksızın uygulanmaz, uygulanamaz.
Bu da bir nevi, şahsın suçluluğunun ilk göstergesidir.
Söz konusu olan olayda olduğu gibi!

Peki CHP’nin tutumu ne, nasıl oldu?

Böylesi adi bir vakayı ve potansiyel suçluyu, aynı PKK üyesi birini savundukları gibi canhıraş savundular, savunuyorlar.
Ama bu kez bununla kalmadı.
Özgür Özel, “Savaş ilanını gördük, iktidarı devretmeye hazır olsunlar” gibi, salt hamaset ve popülizm kokan bir cümle sarfetti.
Yarın için tüm Milletvekillerini İstanbul’a çağırdı, ve strateji üretme derdine girdi.

Asıl dikkate çeken ise Ekrem İmamoğlu’nun verdiği bir iki demeç oldu.

Ne demişti?
“Beni istemeyenler, doğrudan bana gelsin, çevremdeki dostlarım ile uğraşmasınlar.”
“Bana dokunmak kolay değil, 16 milyona dokunmak demektir.”
E şimdi bu, tam da “katil dur” denildiğinde duran katilin hali ruhiyesi değil de ne?

Çiğ mi yedin ki, karnın ağırıyor?
Dostların, terörist, Rüşvetçi, yolsuzluk yapanlar mı?
Eğer öyleyse, demezler mi; “Bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim,” diye?
Elbette derler!

CHP’nin acil eylem planında, şu anda Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı aday olarak deklare edip, bir nevi dokunulmazlık sağlamak.
Ama bu işler böyle olmaz.
CHP için, CHPliler için özel bir kanun, ya da dokunulmazlık yok!
Suç varsa, ceza da var, adalet de tam olarak bu.
Artık kibir mi dersiniz, yersiz özgüven mi dersiniz, cahil cesareti mi dersiniz, bilemem.
Ancak İBB tarihin en büyük soygunu ile karşı karşıya.

Özgür Karabat’ın iltisaklı olduğu şirkete verilen milyarlarca lira, ve karşılığında her gün cayır cayır yanan otobüsler...
Kültür AŞ’den para kulelerine istiflenen paralar...
Adrese teslim sayısız ihaleler...
Birilerine peşkeş çekildiği malum bin küsür lüks araç...

İBB kadrosundan çıkan teröristler, terör seviciler...

Saymakla bitmiyor.
Peki, bütün bunlar oldu bitti, ama bir bedeli olmayacak mı sanıldı acaba?
Ben yaptım oldu mentalitesi mi bu?
Yapılmayan hizmetleri, iflas eden iştirakleri saymıyorum bile.
Bunların hesabını vermeyeceğini mi sandı acaba, geybedeki büyük turplardan birisi?
Eğer öyleyse, bu şahıs/lar, Türk devletini hiç tamamışlar, ya da kendilerini hala sahte bir elitizmin, dokunulmaz varisleri sanıyorlar.
Ama kazın ayağı pek öyle değil.

Evet, devlet bazen uyku taklidi yapar. Seyreyler, bekler, ve fakat vakti, zamanı gelince, asla unutmadığını, demir yumruğu ile gösterir.

Ve o zaman artık her şey için çok geçtir.
Şimdi çemberin gittikçe daraldığını görenler, kıytırık yerel seçimlerde biraz teveccüh görüp, kendini iktidar olduk sananların, belli ki etekleri zil çalıyor, paçaları tutuştu ki, serseri mayına dönmüş vaziyetteler.
Damoklesin kılıcı, üstlerinde sallanıyor ve indikten iniyor.
Amiyane tabir ile “yandı gülüm keten helva.”
Ve ben, az buçuk bu devleti tanıyor isem, şunu çok rahat diyebilirim ki, artık her şey için çok geç.
Nedamet içinde.
Önce meydan okuyup, sonra tıpış tıpış meydan okuduğun bakanın ayağına gitmek de, mutlak sondan korumayacaktır.
Her şeyin bir bedeli var.
Şimdi hesap zamanıdır.

 

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet