İsmail Çetin Korkmaz

İsmail Çetin Korkmaz

Helenistik (Helenizm)

M.Ö. 323 yılıyla Hellenistik çağın son büyük imparatorluğunun Roma’nın bir parçası olduğu M.Ö. 30 yılı arasındaki, Yunan medeniyetinin bütünü.
Grek uygarlığı, Grek olmayan ulusların Grek düşüncesinin etkisiyle gerçekleştirdiği uygarlığa verilen ad, Yunan kültürünün doğu kültürleriyle teması sonucu ortaya çıkan fikir, sanat ve felsefe akımı.
 
Hellenistik felsefenin en önemli özelliği, bu felsefenin konularını mantık fizik ve etik şeklinde düzenlemesidir. Mantık, Aristoteles’ten miras alınan bir tavırla, bilgi teorisini de kapsayacak şekilde, doğru bilgiye ulaşmanın yöntemi ve felsefenin vazgeçilmez aracı olarak görülmüştür. Nitekim, bu anlayışın bir sonucu olarak, özellikle Stoacılar mantık alanına çok önemli katkılar yapmışlardır. Aynı şekilde, fizik de arka planda kalıp, yalnızca etik için bir temel ve hazırlık olma fonksiyonunu yerine getirmiştir. Bundan dolayı, bu dönemde filozoflar, fizik ya da varlık alanında yeni teoriler geliştirmek yerine, Sokrates öncesi doğa filozoflarının görüşlerini aynen benimsemişlerdir. Bu dönemde yer alan dört büyük felsefe okulu sırasıyla, Akademi, Peripatetik okul, Epikürosçu ve Stoacı okuldur. Bu dört okuldan, hazcı ahlâkı ve Tanrı’nın evrene müdahalesini reddeden varlık görüşüyle Epiküros felsefesi, daha ağır basan ve döneme çok büyük ölçüde damgasını vuran felsefe olmuştur. Amaçlı bir evren anlayışıyla en yüksek insani iyi olarak, aklın doğru ve yerinde faaliyetine duyulan inanç ise, en güçlü ifadesini Stoacılar da bulmuştur. Stoacıların görüşlerinde somutlaşan bu amaçlı evren görüşü, son çözümlemede Sokrates’ten miras alınan bir görüş olarak Epiküros’un varlık görüşüyle karşıtlık içindedir.

İskender’in ölümünü izleyen döneme Helenistik Dönem (yaklaşık İÖ 300-100) denir. Bu çağda Yunan dünyası dil ve kültür birliğini, bir ölçüde de olsa sağlamıştır. Siyasal bakımdan ise, imparatorluk İskender’in üç büyük generalinin yönettiği üç krallığa bölündü. Makedonya’yı Antigonos, Mısır’ı Ptolemaios ve Suriye’yi Selevkos yönetiyordu. Yunan kentlerinden bazıları yeniden bağımsızlıklarını kazandılar. Birlikler kurarak birleştiler ve Makedonya’ya karşı konumlarını güçlendirdiler. Atina ve Sparta bağımsız kentler olarak kalırken, öbür kentlerin çoğu ya Akhaia ya da Aitolia Birliği’ne katıldı. Her birliğin, kentlerin temsilci gönderdiği bir meclisi vardı. Bu federasyonlar Yunanistan’ın bir Roma eyaletine dönüştüğü İÖ 2. yüzyıla kadar varlıklarını sürdürdü.

Bu çağda insanlar kendilerini herhangi bir kentin ya da devletin uyruğu olarak değil, dünya yurttaşı olarak düşünmeye başladılar. Stoacı ve Epikurosçu felsefeler bütün insanların kardeşliği düşüncesini işledi. Onlara göre, iyi bir yaşam onu arayan herkese açıktı. İnsan ister zengin ister yoksul, ister köle ister özgür olsun, bilgelik yoluyla erdeme ve mutluluğa ulaşabilirdi.

Çeşitli yerlerde sanatçıların geliştirdiği “okullar” ortaya çıktı. Helenistik dönemin en ünlü yapıtları arasında Melo Adası’ndaki Af-rodit heykeli ve Semadirek zaferini betimleyen heykel sayılabilir. Dönemin sanatçıları insanları, ideal tipler olmaktan çok gerçekte oldukları gibi gösterdiler. Heykeltıraşlar yoksulların ve gösterişsiz insanların, gençlerin ve yaşlıların heykellerini yaptılar. Sıradan insanları gündelik işleriyle uğraşırken betimlediler.İÖ 2. ve 1. yüzyıllarda Romalılar doğuya doğru yayıldıkça Helen krallıkları da Roma İmparatorluğu’nun topraklarına katıldılar. Yunanistan da artık Romalı bir vali tarafından yönetilen ve vergilendirilen bir Roma eyaleti oldu. İmparatorluğun doğu yarısında Yunanca resmi dil olarak kaldı; kültür de Helenistik niteliğini korudu.

Yunan sanatı, yönetimi, dini ve felsefesi Roma’nın gelişmesinde önemli rol oynadı. Romalılar Yunanlılar’ın ilk dönem ya da klasik yönetim biçimlerinden, sanatlarından ve edebiyatlarından etkilendiler. Yunan kültürünü kendi geçmişlerinin bir parçası olarak gördüler. Bu yüzden, Batı Avrupa’ya yayılan ve batı dünyasının gelişimini etkileyen Roma uygarlığı Romalı olduğu kadar Yunanlı bir kimlik de taşır.

Aristoteles'ten sonra Hellenistik felsefe, iki doğrultuda gelişmiştir. Bir yandan bir ahlak felsefesi, öbür yandan da pozitif bilimler üzerinde bilgince bir araştırma olmuştur. Platon ve Aristoteles'in okulları da (Akademia ile Lykeion) bu gelişmeye ayak uydurmuştur.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı