Yeter ki, akıllı/akılcı olalım, fırsat bizden yanadır!..

Yeter ki, akıllı/akılcı olalım, fırsat bizden yanadır!..

Türkiye, geçtiğimiz Ekim ayında Amerika'dan 40 adet F-16 satın almak için başvuru yapmıştı.
İletilen teklif mektubunda, Türkiye'nin sahip olduğu 80 adet F-16 uçağının modernize edilmesi talebi de yer alıyordu.
Tabi Amerika'dan ses-seda çıkmamıştı.
"ABD bürokrasisinde onay süreci işliyor" klişesiyle, adeta sümen altı edilmişti.

Neden?
Çünkü Türkiye'nin Rusya'dan S-400 alması ve F-35 uçak programından çıkartılmasıyla ilişkiler gerginleşmiş ve hatta kopmuş gibiydi.
Gerilim bir türlü de düşmedi,
Hatta konu, 10 Mart'ta Erdoğan-Biden görüşmesinde bile gündeme geldi ama Amerikan cenahından olumlu bir karşılık gelmedi.

Ta ki, Rusya'nın Ukrayna işgaline kadar…
Ama dün medyaya bir haber düştü,
Türk-Amerikan ilişkilerinde yumuşamaya dair…
Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin talep ettiği F-16 uçaklarının satışıyla ilgili ABD Kongresi'ne bir mektup göndermiş.

Mektupta Türkiye'nin gereken bedeli ödediği,
Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satışının ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarıyla uyumlu olacağı ve NATO'nun uzun vadeli birliğine hizmet edeceğine inanıldığı belirtiliyordu.

İlginç değil mi…

Hatırlarsınız,
Yazılarımda "ülkeler arası ilişkiler menfaat üzerine kuruludur" diye hep söylüyorum.
"Dün dündür bugün de bugün" yaklaşımı…
Aslında olması gereken ve hatta olan da budur.
Amma velakin, kazançlı çıkmak şartıyla…

Rusya'nın Ukrayna işgali ile ilgili yazdığım bazı yazılarda "…eğer ki, Türkiye bu durumu "akıllı/akılcı" değerlendirir, süreci iyi yönetir ve vakti geldiğinde nerede duracağını iyi ve doğru bilirse; küresel ekonomik krize rağmen an itibariyle güncel ekonomik sıkıntılar yaşasa da, ileriye dönük çok daha kazançlı çıkabileceğine" dair vurgular yaptım.
Çünkü şuana kadar yürütülen ve benim de takdir edip olumlu bulduğum "denge politikası" da, bir noktaya kadar olacaktı/olabilirdi…

Evet, bir savaş/işgal ve hatta insanlık suçu işlenimi var.
Maalesef oldukça dramatik/trajik ve yürek paralayıcı…
Kimse yanlış anlamasın ve beni acımasızlıkla suçlamasın ama hayat devam ediyor.

Bizler, bireyler olarak üzülebilir/ağlayabilir hatta Ukrayna ve diğer savaş coğrafyalarındaki dramlara kahrolabiliriz.
Ama devletlerin böyle bir lüksü yoktur.
Devletler ağlayamaz, üzüntü ve hırsla hareket edemez.
Aksi takdirde, üzüldüğü dram ve trajedilerin kendi ülkesinde de yaşanması muhtemel hale gelir.
Çünkü devletler güçlü kalmak zorundadır.

Yeniden konumuza dönersek;
Bugüne dek yürütülen "denge politikasını" nasıl olumlu bulduysam, başlayan bu yeni sürece de, o kadar olumlu bakıyorum.
Olması gerekenin olmaya başladığı,
Daha doğrusu olmaya başlama sinyallerinin geldiği kanaatindeyim.

Arka kapı diplomasi çok önemlidir.
Ki, bu başlayan sürecin de arka kapı diplomasi ve farklı ilişkilerin yürütümü sonucu oluştuğuna eminim.
Daha önemlisi, Türkiye'nin küresel gerçeklik ve belirleyicilik noktasında artık "Güç ve Aklın" kimde olduğuna dair daha net algılarla hareket ettiğini düşünüyorum.
Düşünmek de değil; sanırım biliyorum.

Son dört-beş yıldır yazılarımda, Putin'in göründüğü ve düşünüldüğü gibi bir güç olmadığına hep vurgu yaptım.
Adeta bugünlerin taşlarının döşenmesi için "yol verildiği", vakti gelince de yol veren "Güç ve Aklın", "…hele bir dur bakalım Putin Efendi; böyle dolu dizgin nereye gidiyorsun…" kabilinden sert bir uyarı yapacağına emindim.
Hatta uyarı da değil; tokatlayacağına/kıvrandıracağına/güçten düşüreceğine ve dize getireceğine emindim.

Aynen de öyle oldu,
Daha da çok şey olacak.
Belki de bu süreç Putin'in yönetsel hayatının sonunu getirecek!..

İşte bu noktada, Türkiye'nin/Türk diplomasi yapıcıları ve uygulayıcılarının "asıl nerede konumlanmaları" gerektiği konusunda, kafalardaki sisin dağılmaya başladığı kanaatindeyim.
Ama uyarmalıyım ki; henüz bir şey olmuş değil.
Sinyal çakılıyor ve manevra gözlemi yapılıyor.

Bu bağlamda,
Türk-Amerikan ilişkileri konuşulduğu ve başlandığı gibi sürerse, Türkiye'nin kazançlı çıkacağına kuşkum yok.
Ama defalarca söylediğim gibi, Avrasyacı fanteziden/tarihsel nostaljiden/müzmin ABD ve Batı aleyhtarlığından uzak bir yaklaşımla,
Akıl ve akılcılık içeren gerçek bir "kazan-kazan" refleksiyle…

Eğer, Türk politika yapıcıları bahsettiğim bu aklı selimle davranırsa, işte o zaman göreceğiz ki; tüm dünyayı sarsan/karartan ve yarına dair öngörü bile yaptırmayan bu süreç, Türkiye için gerçek bir fırsata dönüşecektir.
Ama karşılıklı güven,
Tutarlılık,
Ve soğukkanlı diplomasi esas alınmak kaydıyla…

Daha ileri bir şey söyleyeyim,
Hani, F-35 programından çıkartılmıştık ve F-16 talebimiz bekletiliyordu ya,
Türkiye bu süreci iyi yönetirse, bırakın talep edilen F-16 alımını ve modernizasyon desteği alabilmeyi,
Bırakın F-35 programına yeniden dahil edilmeyi;
Bunları elde edeceği gibi, "ekonomik/siyasi/askeri" çok daha ileri imkanlara kavuşacaktır…

Enerji kavşağı olmak mı dersiniz,
NATO'da, çok daha etkinlik kazanmak mı dersiniz,
Bu ana dek Çin'in elinde bulunan "üretim-tedarik ve lojistik" fonksiyonlarının bir kısmının Türkiye'ye aktarılması mı dersiniz,
Ne derseniz deyin; Türkiye'nin, "yeni düzen"in çok daha aktif/gerekli ve önemli bir coğrafyası olması çok muhtemel ve imkan dahilindedir.

Sonuç:
Akıllı olmalıyız,
Akılcılıktan uzaklaşmamalıyız,
Doğru safta ve tarafta yer almalıyız,
Ve en önemlisi; güven ve tutarlılık sergilemeliyiz.
İşte o zaman, kazanan olabiliriz!..


Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Utku
    Necip Bey o konulara girmez Cengiz Bey :)
  • Necip UYSAL
    Saygıdeğer Cengiz Abi. Yazılarınızı ilgiyle okuyor, analizlerinizi hayranlıkla takip ediyorum. Lakin akılcılıkla, güven ve tutarlılıkla tezat birçok uygulamamız yok mu? En basit ve günceli “Kaşıkçı cinayeti dosyasının iadesi” önümüzde duruyor. Merkez bankası rezervlerinin satılmaması konusunda işin ehli insanların tavsiyeleri görmezden geliniyor. Ve daha saymadığımız/sayamadığımız niceleri. Bardağın dolu tarafını görmüyor değilim ancak sizce de eleştirilmesi ve değiştirilmesi gereken politikalarımız yok mu? Düne ait dahiyane/akıllıca üretilen çözümler bugün karşımıza sorun/sorunlar olarak çıkmıyor mu? Kaderimiz buymuş demekten başka bir çıkış bulamıyorum. Sürçülisan ettiysem affola.
  • Murat
    Kaleminize sağlık Cengiz abi
  • Ahmet Ay
    Doğru tespit, doğru yorum, doğru çözümler. Elinize, dilinize sağlık. Cumanız mübarek, dualarınız kabul olsun.
  • Ali Ç.
    Çok güzel, gerçekçi ve doyurucu bir değerlendirme. Kaleminize sağlık.
  • Mehmet Çetinkaya
    Ülkemizin ilerşyexdönük morale ger zamankinden çok ihtiyacı var. Harika bir yazı.
  • Mehmet Köle
    Kaleminize yüreğinize sağlık
  • Şakir dere Vanlı
    Eğer okunuyor ise büyüklerimizce müthiş tesbitler
  • Ertan karaman
    Kaleminize sağlık.
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı