Rusya'ya enerji (Doğalgaz ve petrol) kozunu kullandırmayacaklardır!..

Rusya'ya enerji (Doğalgaz ve petrol) kozunu kullandırmayacaklardır!..
Ukrayna işgaliye Rusya'ya yaptırımlar geldi,
Bu yaptırımların etkileri kendini göstermeye başladı bile…
Kimi yorumculara göre bu sene sonu itibariyle Rus ekonomisinin beşte bir oranda küçüleceği bile değerlendiriliyor.

Peki, Rusya buna karşı ne gibi önlemler aldı?
—Öncelikle, değeri düşen Ruble için, yüzde 10 olan faizleri yüzde 20'ye çıkartıldı,
—İhracat yapan Rus firmalarına, döviz gelirlerinin yüzde 80'ini Dolar ve Euro'da tutmak yerine ruble ile değiştirmeleri emredildi,
—Ama en önemlisi, Rusya sattığı doğalgazın bedelinin Ruble olarak ödenmesini şart koştu.
Ama bir de, istisna oluşturarak.

Nedir bu?
Dost ülkeler kendi para birimlerinden alabilecek ama düşman ülkeler ruble olarak ödeme yapacak.

Peki bu düşman ülkeler kim?
Ukrayna işgali nedeniyle Rusya'nın karşısında olan tüm Avrupa ülkeleri ve bu konuda Amerika'nın yanında duran diğer ülkeler…
Ve bu bağlamda, kendince bir Ruble-Altın standardı oluşturdu.

Neye dayanarak?
Elindeki enerji kozuna,
Özellikle Avrupalıların doğalgaz konusunda muhtaç durumlarından istifadeyle…

Özetle ne diyor Rusya?
Benden petrol/doğalgaz veya gıda alacak olanlar, 15 Nisan'a kadar benim Merkez Bankama gelecek ve hesap açacak,
Alacakları malın bedelini de, ya altın veya ruble olarak ödeyecek!..
İşin özeti bu.

Bizdeki bazı ekonomi yorumcuları diyor ki;
"Bu durum Türkiye için bir fırsat,
Ama bu durumu kullanamıyoruz,
Halbuki doğalgazdan petrole ve hatta buğday/arpa/Ayçiçek yağı ve mısıra kadar pek çok ürünü daha avantajlı şekilde elde edebiliriz."
Ve, Rusya'nın bu atraksiyonunu müthiş bir başarı ve karşı hamle olarak değerlendiriyorlar.

Allah aşkına her şey bu kadar basit mi,
Sizce, bu ekonomist arkadaşların yorumladığı Rusya'nın bu adımını kendileri görüyor da, "Doların Sahipleri" görmüyor mu,
Veya öngöremediler mi!...

Arkadaşlar,
Yapmayın lütfen,
Etmeyin…

Para savaşında/yeni düzen sürecinde Rusya'ya bu kadar anlam/önem ve belirleyicilik atfederek, çok büyük hesap ve değerlendirme hatası yapılıyor.
Ben de buradan iddia ediyorum ki; Rusya'nın bu hamlesi elinde patlayacak.
Ve önümüzdeki günlerde "Doların Sahipleri" öyle hamleler yapacak ki; Rusya'nın attığı bu adım ve aldığı önlemler ölü doğmuş olacaktır.

Buradan sesleniyorum,
Rusyacılıkla Türk Ekonomisi asla düzlüğe çıkamaz.

Nisan'ın ikinci yarısından itibaren Rusya daha da yalnızlaşacak ve hatta hiçbir ülke Rusya ile ticaret yapmaya cesaret bile edemez hale gelecektir.

Bu bağlamda Türk devlet yönetiminin Amerika ve Avrupa ile bozulan ilişkileri düzeltici adımlarını doğru ve öngörülü buluyorum.
Bu adımlar, ilişkileri daha geliştirici ve artırıcı bir ivmeye kavuşur ve tutarlılık arz ederek yürütülürse, işte o zaman Türkiye için yeni fırsatlar doğabilir.

Şunu kimse sakın unutmasın;
Rusya, ya istenen noktaya gelecek,
Ya da gelecek…

Bunun için Ukrayna merkezli her türlü enstrüman ve algı operasyonları kullanılmaktan imtina edilmeyecek.
Bunların doğruluğunu veya uydurma olup olmadığını tartışmanın bile bir gereği yok.

Hatırlayın,
"Sorularla Ukrayna İşgali" başlıklı yazımda, bazı soru işaretlerine ben de dikkat çektim.
Ama Rusya yırtınsa da/bazı şeyleri ben yapmadım dese de/bazı Ukrayna şehirlerinde olanlar algı operasyonu diye çırpınsa da ve hatta Rusya karşıtı blokta yer alan bazı ülkeler olayların oluşuna dair şüphe duysa da; kimse, Rusya'nın yanında yer almayacak/alamayacak ve koalisyonun kararları doğrultusunda hareket edecek/etmeye mecbur kalacaktır.

Defalarca dedim,
Rüzgara tükürmenin bir gereği yok.
"Ama efendim, rüzgar da bu yönden esmemeliydi veya bu bir suni rüzgar…" gibi sözleri duyar gibiyim.

Velev ki öyle,
Ve, velev ki bu iddia doğru…
Hadi buyurun ve değiştirin rüzgarın yönünü o halde,
Veya, siz Rusya'nın yaptığı birkaç hamleyle rüzgarı tersine çevireceğini mi düşünüyorsunuz!..

Dar düşünceler, dar görüşler!..
Geçin bunları geçin; vakit kaybetmeyin/kaybettirmeyin!..

Bizim yapmamız gereken ne Rusya'ya ekstra bir anlam atfetmektir, ne de Rusya'nın yalnızlaşmasından istifade etmektir.
Yapmamız gereken hızlıca ve akıllıca yeni konsepte ve yeni oluşturulan paradigmaya göre konumlanmak ve daha önemlisi içeride buna uygun yapılanmaya gitmektir.

Nedir bunlar?
—Ekonomik reform ve yapılanma,
—Tarımsal reform ve yapılanma,
—Başlayan ve başarıyla yürütülen diplomasinin devamı ve muhtemel koşullara adaptasyonuna dönük reform ve yapılanma.

Yoksa, "vay efendim Rusya bir fırsatmış,
Aman efendim, Rusya yeni bir para sistemiyle doları mahvedecekmiş,
Yok efendim, Rusya üzerinden fırsatları değerlendirmeliymişiz…" gibi anlık gelişmelere bel bağlamak, bize sadece hüsran getirir ve inanın, yine treni kaçırtır.

Başarımızın ve/veya krizden fırsatlar edinerek çıkabilirliğimizin anahtarı, yeni konsepte uygun/öngörü ve kriz hafızası olan/küresel ekonomik pratiğe sahip kadrolar oluşturarak bir an evvel, en hazır hale gelmemizdedir.

Vakit kaybetmeye tahammülün olmadığı,
Dahili reformların en radikal şekilde ve ivedilikle yapılması gerektiği,
Amerika/Avrupa ile, dolayısıyla da "Güç ve Akıl" sahipleriyle en doğru ve ülkesel menfaatleri maksimize edecek, uluslararası boyutta özgüven sahibi kişilerin yönetimde olması gereken bir süreçteyiz.

Şahsen, Erdoğan'ın da tüm bunların ve muhtemel gelişmelerin hangi cihette oluşacağı konusunda/esen rüzgarın niteliğiyle alakalı/yeni düzenin kimlerle tesis edileceğine dair, artık zihninin berraklaştığı ve ona uygun adımlar atacağı inancı, bilgisi ve düşüncesindeyim.

Sıkıntıların azalmasının,
Ve başarının sırrı buradadır!..



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Ertan karaman
    Kaleminize sağlık
  • Fatih özer
    Bugün geldiğimiz noktada, aslında yıllardır süregelen bir sürecin sonuçlarını en ağır biçimde yaşıyoruz. çoğu ülkede kırsal nüfus düşüyor, doğal olarak tarım yapacak çiftçinin sayıları da bu oranda düşmeye devam ediyor. fakat türkiye bu noktada, artan döviz kurlarının akabinde "üretmek yerine ithal edelim" zihniyetinde olduğu için 1 kilo domatese 32 lira veriyor.
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı