Reel Sektörün acil sıkıntı ve sorunlarına dair..
Kamu kurumlarını zehirlediği gibi Reel sektörü de kendi usul ve yöntemleriyle; tehditle, şantajla, yılan gibi sinsice, yıllar boyunca zehirledi ve maalesef kısmen de olsa devam ediyor.
15 Temmuz sonrası FETÖ’cü şirketlere el konuldu. Bu olmazsa olmaz bir devlet refleksidir ve tavizsiz yürütülmelidir.
Ama bunun yanında ortaya çıkan ve göz ardı edilmemesi gereken yeni sorunlar ortaya çıkmaya başladı.
FETÖ’cüler haricinde ve dışında yer alan Reel Sektör ciddi sıkıntı yaşıyor. Bunun nedenlerini daha önce birkaç yazımızda dile getirmiştim. Ama umulan ve beklenen düzelme olmadığı ve yüzyüze sohbet ettiğim firma sahiplerinin ızdıraplarını dinlediğim için bu konuya yeniden ve acil dikkat çekmek istiyorum
Daha önce Firmalar üstüne karabasan gibi çöken FETÖ baskısı gizli, sinsi, dolaylı ve daha mütecaviz şekilde devam ediyor. Ellerindeki ekonomik enstrümanlarla Devleti zora sokmak için Firmaların batağa ve batırılmasına sebebiyet verecek bilinçli bir eylemsellik gösteriyorlar.
Bazı Özel Bankalar üzerinden kredilerin geri çağrılması ve yeni kredi taleplerinde gösterdikleri zorluklar kullandıkları en önemli yöntem.
Firmaların ihracaat bağlantılarını sabote etmek, başka ülkelerde kendilerinden olmayan firmaları kötülemek, karalamak ve ticari suikastlar yapmak.
Küçük ve Orta Ölçekli Firmaların ve hatta Büyük Şirketlerin, ekonomik dengelerinin sarsılmasına, kısa ve orta vadeli piyasa ve pazar işlemlerinin sekteye uğramasına sebebiyet verecek kredi ve döviz manipülasyonları.
Ekonomi Kurum ve Kuruluşları ve Kamu bankalarında FETÖ temizliği gereği şekilde yapılmadığı ve halen etkinliği sürdüğü için özel sektörü rahatlatıcı insiyatif alma refleksine engel olunması.
Kritik bir yıl yaşamış olmamıza rağmen, Firmalar üzerinde denetim ve vergi baskısının devam etmesi, Hükümetin aldığı kararların gereği şekilde uygulanmaması. Kısaca Ekonomik Bürokratik Oligarşinin FETÖ’sel refleksle devamının engellenememiş olması. Hala Mali Denetim Birimlerinin “gizli ve sinsi FETÖ”cüler tarafından özel sektörü baltalama aracı olarak kullanılması.
Para piyasalarında kriz algısının dillendirilmesi, manipülasyon ve “sanal ekonomik algı”larla “Mali Öngörülmezlik” korku ve tedirginliğinin pompalanması. Bunun sonucunda “Ekonomik Durağanlık” amaçlanarak “yerli ve milli” ve de “GayrıFETÖ’cü” Firmaların zora sokulması.
Dile getirdiğimiz bu sorunlara karşı çözüm önerilerine gelince;
Özel Sektörün rahatlaması için Hükümet ciddi tedbirler aldı ve almaya devam ediyor. Vergi ve Kredi kolaylıklarına dair her türlü kararları alarak piyasaları rahatlamaya azami gayret gösterdiği hepimizin malumudur.
Ama ne var ki; Cumhurbaşkanı’mızın da sürekli dile getirdiği “Bürokratik Oligarşi” rezerv ve setler koymaya devam ediyor. Hükümet kararlarının pratiğe dönüşmesi konusunda yokuşa sürme gibi bir refleks ortadadır. Bu bağlamda; uygulamaya dair ciddi ve zecri tedbirlerin de alınması
şarttır.
Özel Bankaların, devletin imkan ve yetkileri çerçevesinde, net ve sert şekilde dikkatinin çekilmesi, Reel Sektörü sıkıştıracak eylemlerden acilen vazgeçmesi için ciddi uyarılar yapılması ve aksi takdirde kanuni yaptırımlara gidilmesi şarttır.
Eş zamanlı olarak; Ekonomi Bürokrasisinin inisiyatif noktalarındaki FETÖ’cüler ivedilikle temizlenmelidir. Bu noktada, FETÖ’cü olmayan ama Reel Sektörü ve ekonomik gidişatı rahatlatıcı kararlar alma konusunda, korkak davranarak, irade ve inisiyatif kullanmayanlar da pasifize edilmelidir. Taşın altına elini sokacak, cesur, kararlı ve liyakat sahibi, vatansever ekonomi yöneticilerine acil yetki verilmelidir.
Kamu Bankaları acilen insiyatif almaya icbar edilmelidir. Aynı zamanda; Kamu Bankaları FETÖ temizliğini hızlandırmalı ve gereğini yapmalıdır. Özel Bankaların sıkıştırmasından dolayı daralan Özel Sektörü Kamu bankaları kanalıyla rahatlatmak şarttır. Bu konuda gereğini yapmayan finansal yöneticiler hemen ve şiddetle uyarılmalıdır.
Yurtdışında FETÖ’nün yaptığı “kara propaganda” ve kalleşliğe karşılık, Büyükelçiliklerimizin teyakkuza geçmesi ve özellikle Ticaret Ateşe’lerinin bu konuya dikkat kesilmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde ihracaat bağlantılarına yapılan sabotajlar firmalarımızı yurtiçinde de mağdur edecek olup, ciddi sıkıntılar ortaya çıkacaktır.
Maliye Bakanlığı’nın denetim silahı hala ve maalesef FETÖ’cü refleksle hareket eder haldedir. Hala, denetim aygıtını FETÖ silahı gibi Firmalar üzerinde tehdit unsuru olarak kullanan denetim elemanları ve FETÖ’cü ihanet zihniyeti sürmektedir. Bu noktadan hareketle; defalarca uyarıda bulundum ve yeniden uyarıyorum; bu konuda gerekenler yapılsın ve acilen yapılmalıdır. FETÖ’cü teftiş silahı susturulmalıdır.
Bunun yanında; Maliye’nin içinden geçtiğimiz kritik süreçte, bir süre, rutinin dışına çıkarak, Özel Sektöre daha toleranslı davranması için gerekli düzenlemeler yapması şarttır.
KOSGEB’in etkinleştirilmesi elzemdir. Hükümetin aldığı KOBİ hibe ve kredileri kararları, görünürde oldukça cazip görünmektedir. Ama iş bu legal imkandan istifade etmeye gelince; KOSGEB adeta işi yokuşa sürmeyi, asli görevi gibi bir zihniyetle hareket etmektedir. Firmalar “kırtasiyeciliğe” boğulmadan pratik ve hızlı şekilde gerekenler yapılmalıdır.
Gizli ve sinsi şekilde geçmiş alışkanlıklarla ve “kripto bürokrasi” elemanları kanalıyla FETÖ’nün Özel Sektör üzerindeki tehdit varlığı hızla ve şiddetle uzaklaştırılmalı ve ortadan kaldırılmalıdır. Bu konuda Devletin tüm ilgili birimleri konuyu ciddiyetle irdelemeli ve gerekli önlemleri acilen almalıdır.
Aksi takdirde birkaç defa “Mali Darbe”ye ilişkin yazılarımda dile getirdiğim gibi, ekonomik sıkıntı ve Özel Sektörün sorunlara girmesi ciddi ekonomik ve siyasi açmaza yol açacaktır.
Çünkü; ekonomi her şeydir… Siyaseti de, sosyolojiyi de, toplumsal psikolojiyi de, kişisel tercihlerimizi de doğrudan veya dolaylı etkileyen en ana unsurdur.
Hele de; Cumhuriyet Tarihi’nin en kritik sürecini yaşadığımız bugünlerde, 15 Temmuz Darbe Girişiminin yapamadığı toplumsal, siyasi ve milli tahribatı kötü giden ekonomiyle (Allah korusun) yaşayabiliriz.
Çünkü ekonomi algıdır, psikolojidir ve domino etkisi yaratacak tehlikeli bir seyir dinamiğine sahiptir. Ekonomik Zincirin bir halkasında ortaya çıkan sorun, maalesef çok kısa zamanda tüm halkalara sirayet edecek bir nitelik gösterir.
Not:
Benim görevim Sayın Cumhurbaşka'nımıza ve Devletimize çok güvenen bir yazar olarak uyarıdır. Bundan ötesi görev yetkililere düşer, yazılarımdan yada farklı şekilde FETÖ'cü oyularından kaynaklanan bazen benim Cumhurbaşkanımıza bu yakınlığımdan farklı alğı oluşturanlar olduğunu görüyorum. Defalarca yazdım,Sayın Cuhurbaşkanımıza son derece bağlı ona inanan bir vatandaşım. Hiç bir beklentim olmadı ve olmayacaktır. Yine Siyaset yapmayı düşünmedim ve düşünmüyorum. Allah'dan başka hiç bir şeyden korkmuyorum ve beni inandığım yoldan kimse döndüremeyecek,uzun yıllara dayanan tecrübe ve birikimlerimi sizlerle paylaşıyorum...Allah izin verdiği sürece acizane köşemden sizlere seslenmeye devam edeceğim.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım...
15 Temmuz sonrası FETÖ’cü şirketlere el konuldu. Bu olmazsa olmaz bir devlet refleksidir ve tavizsiz yürütülmelidir.
Ama bunun yanında ortaya çıkan ve göz ardı edilmemesi gereken yeni sorunlar ortaya çıkmaya başladı.
FETÖ’cüler haricinde ve dışında yer alan Reel Sektör ciddi sıkıntı yaşıyor. Bunun nedenlerini daha önce birkaç yazımızda dile getirmiştim. Ama umulan ve beklenen düzelme olmadığı ve yüzyüze sohbet ettiğim firma sahiplerinin ızdıraplarını dinlediğim için bu konuya yeniden ve acil dikkat çekmek istiyorum
Daha önce Firmalar üstüne karabasan gibi çöken FETÖ baskısı gizli, sinsi, dolaylı ve daha mütecaviz şekilde devam ediyor. Ellerindeki ekonomik enstrümanlarla Devleti zora sokmak için Firmaların batağa ve batırılmasına sebebiyet verecek bilinçli bir eylemsellik gösteriyorlar.
Bazı Özel Bankalar üzerinden kredilerin geri çağrılması ve yeni kredi taleplerinde gösterdikleri zorluklar kullandıkları en önemli yöntem.
Firmaların ihracaat bağlantılarını sabote etmek, başka ülkelerde kendilerinden olmayan firmaları kötülemek, karalamak ve ticari suikastlar yapmak.
Küçük ve Orta Ölçekli Firmaların ve hatta Büyük Şirketlerin, ekonomik dengelerinin sarsılmasına, kısa ve orta vadeli piyasa ve pazar işlemlerinin sekteye uğramasına sebebiyet verecek kredi ve döviz manipülasyonları.
Ekonomi Kurum ve Kuruluşları ve Kamu bankalarında FETÖ temizliği gereği şekilde yapılmadığı ve halen etkinliği sürdüğü için özel sektörü rahatlatıcı insiyatif alma refleksine engel olunması.
Kritik bir yıl yaşamış olmamıza rağmen, Firmalar üzerinde denetim ve vergi baskısının devam etmesi, Hükümetin aldığı kararların gereği şekilde uygulanmaması. Kısaca Ekonomik Bürokratik Oligarşinin FETÖ’sel refleksle devamının engellenememiş olması. Hala Mali Denetim Birimlerinin “gizli ve sinsi FETÖ”cüler tarafından özel sektörü baltalama aracı olarak kullanılması.
Para piyasalarında kriz algısının dillendirilmesi, manipülasyon ve “sanal ekonomik algı”larla “Mali Öngörülmezlik” korku ve tedirginliğinin pompalanması. Bunun sonucunda “Ekonomik Durağanlık” amaçlanarak “yerli ve milli” ve de “GayrıFETÖ’cü” Firmaların zora sokulması.
Dile getirdiğimiz bu sorunlara karşı çözüm önerilerine gelince;
Özel Sektörün rahatlaması için Hükümet ciddi tedbirler aldı ve almaya devam ediyor. Vergi ve Kredi kolaylıklarına dair her türlü kararları alarak piyasaları rahatlamaya azami gayret gösterdiği hepimizin malumudur.
Ama ne var ki; Cumhurbaşkanı’mızın da sürekli dile getirdiği “Bürokratik Oligarşi” rezerv ve setler koymaya devam ediyor. Hükümet kararlarının pratiğe dönüşmesi konusunda yokuşa sürme gibi bir refleks ortadadır. Bu bağlamda; uygulamaya dair ciddi ve zecri tedbirlerin de alınması
şarttır.
Özel Bankaların, devletin imkan ve yetkileri çerçevesinde, net ve sert şekilde dikkatinin çekilmesi, Reel Sektörü sıkıştıracak eylemlerden acilen vazgeçmesi için ciddi uyarılar yapılması ve aksi takdirde kanuni yaptırımlara gidilmesi şarttır.
Eş zamanlı olarak; Ekonomi Bürokrasisinin inisiyatif noktalarındaki FETÖ’cüler ivedilikle temizlenmelidir. Bu noktada, FETÖ’cü olmayan ama Reel Sektörü ve ekonomik gidişatı rahatlatıcı kararlar alma konusunda, korkak davranarak, irade ve inisiyatif kullanmayanlar da pasifize edilmelidir. Taşın altına elini sokacak, cesur, kararlı ve liyakat sahibi, vatansever ekonomi yöneticilerine acil yetki verilmelidir.
Kamu Bankaları acilen insiyatif almaya icbar edilmelidir. Aynı zamanda; Kamu Bankaları FETÖ temizliğini hızlandırmalı ve gereğini yapmalıdır. Özel Bankaların sıkıştırmasından dolayı daralan Özel Sektörü Kamu bankaları kanalıyla rahatlatmak şarttır. Bu konuda gereğini yapmayan finansal yöneticiler hemen ve şiddetle uyarılmalıdır.
Yurtdışında FETÖ’nün yaptığı “kara propaganda” ve kalleşliğe karşılık, Büyükelçiliklerimizin teyakkuza geçmesi ve özellikle Ticaret Ateşe’lerinin bu konuya dikkat kesilmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde ihracaat bağlantılarına yapılan sabotajlar firmalarımızı yurtiçinde de mağdur edecek olup, ciddi sıkıntılar ortaya çıkacaktır.
Maliye Bakanlığı’nın denetim silahı hala ve maalesef FETÖ’cü refleksle hareket eder haldedir. Hala, denetim aygıtını FETÖ silahı gibi Firmalar üzerinde tehdit unsuru olarak kullanan denetim elemanları ve FETÖ’cü ihanet zihniyeti sürmektedir. Bu noktadan hareketle; defalarca uyarıda bulundum ve yeniden uyarıyorum; bu konuda gerekenler yapılsın ve acilen yapılmalıdır. FETÖ’cü teftiş silahı susturulmalıdır.
Bunun yanında; Maliye’nin içinden geçtiğimiz kritik süreçte, bir süre, rutinin dışına çıkarak, Özel Sektöre daha toleranslı davranması için gerekli düzenlemeler yapması şarttır.
KOSGEB’in etkinleştirilmesi elzemdir. Hükümetin aldığı KOBİ hibe ve kredileri kararları, görünürde oldukça cazip görünmektedir. Ama iş bu legal imkandan istifade etmeye gelince; KOSGEB adeta işi yokuşa sürmeyi, asli görevi gibi bir zihniyetle hareket etmektedir. Firmalar “kırtasiyeciliğe” boğulmadan pratik ve hızlı şekilde gerekenler yapılmalıdır.
Gizli ve sinsi şekilde geçmiş alışkanlıklarla ve “kripto bürokrasi” elemanları kanalıyla FETÖ’nün Özel Sektör üzerindeki tehdit varlığı hızla ve şiddetle uzaklaştırılmalı ve ortadan kaldırılmalıdır. Bu konuda Devletin tüm ilgili birimleri konuyu ciddiyetle irdelemeli ve gerekli önlemleri acilen almalıdır.
Aksi takdirde birkaç defa “Mali Darbe”ye ilişkin yazılarımda dile getirdiğim gibi, ekonomik sıkıntı ve Özel Sektörün sorunlara girmesi ciddi ekonomik ve siyasi açmaza yol açacaktır.
Çünkü; ekonomi her şeydir… Siyaseti de, sosyolojiyi de, toplumsal psikolojiyi de, kişisel tercihlerimizi de doğrudan veya dolaylı etkileyen en ana unsurdur.
Hele de; Cumhuriyet Tarihi’nin en kritik sürecini yaşadığımız bugünlerde, 15 Temmuz Darbe Girişiminin yapamadığı toplumsal, siyasi ve milli tahribatı kötü giden ekonomiyle (Allah korusun) yaşayabiliriz.
Çünkü ekonomi algıdır, psikolojidir ve domino etkisi yaratacak tehlikeli bir seyir dinamiğine sahiptir. Ekonomik Zincirin bir halkasında ortaya çıkan sorun, maalesef çok kısa zamanda tüm halkalara sirayet edecek bir nitelik gösterir.
Not:
Benim görevim Sayın Cumhurbaşka'nımıza ve Devletimize çok güvenen bir yazar olarak uyarıdır. Bundan ötesi görev yetkililere düşer, yazılarımdan yada farklı şekilde FETÖ'cü oyularından kaynaklanan bazen benim Cumhurbaşkanımıza bu yakınlığımdan farklı alğı oluşturanlar olduğunu görüyorum. Defalarca yazdım,Sayın Cuhurbaşkanımıza son derece bağlı ona inanan bir vatandaşım. Hiç bir beklentim olmadı ve olmayacaktır. Yine Siyaset yapmayı düşünmedim ve düşünmüyorum. Allah'dan başka hiç bir şeyden korkmuyorum ve beni inandığım yoldan kimse döndüremeyecek,uzun yıllara dayanan tecrübe ve birikimlerimi sizlerle paylaşıyorum...Allah izin verdiği sürece acizane köşemden sizlere seslenmeye devam edeceğim.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım...
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.