​Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ve Afrika faaliyetleri

Merhaba sevgili OGÜN okurları bu Bir Portremizde Sayın Cumhurbaşkanımızın Afrika seyahatinden yola çıkarak, kendilerine arz edilmiş Afrika ve Paralel yapı dış ülkeler raporundan alıntılar da yaparak sizlere konuyu anlatacağım.
​Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ve Afrika faaliyetleri
Bilindiği gibi Paralel Yapı, yapılanmasını önemli ölçüde ülkemizde planlamış ve başlatmış, daha sonra 90'lı yılların ikinci yarısından itibaren ise Pennsylvania’ya taşınarak, Türkiye’ye ve Türk Milletine yönelik plan ve kumpaslarını buradan yönetmeye sevk ve idare etmeye başlamıştır. 

Bu noktada “dışarı”, “dış” gibi kavram ve olgulara dikkat çekmek istiyorum. Konunun uzmanlarının bu “dış” kelimesinin değişik anlam ve boyutlarının dikkatle üzerinde durmaları gerekmektedir. Ülkemize karşı tasarlanan düşmanca ve hasmane  tüm kurgularda anahtar kelime olarak seçilebilecek ve birçok boyutta çok farklı anlamlar ifade edebilecek “dış” kavramı üzerinde durmaları mutlak gereklidir.

Paralel Yapının ülkemizde (birçok sebepten dolayı çok titiz ve her alanda etkin sonuç alıcı diyemesek de) samimi, dürüst vatan evlatlarının vermiş olduğu mücadele sonucunda, çok büyük bir hareket alanı ve etkinlik kaybetmiş olduğu ve her geçen günde etki alanının daraldığı gözlenmektedir. Ancak, Paralel Devlet Yapılanmasının bu “dış” faktör nedeni ile faaliyet bütününün ne kadarına tekabül etmekte olduğu, gerçek boyutları tam anlamıyla ortaya konamadığı için  bir oran söylenemese de,  bir zarar gördüğü ve küçülme yaşadığı muhakkaktır.

Ancak, bu durum Pennsylvania’nın çok aşırı umurunda olmadığı intibaı oluşturulmaya gayret edilmektedir. Türkiye’yi hareket alanı olarak bu aşamada kaybedilmiş olarak görme, umursamama gayreti ön plana çıkmaktadır. Paralel yapının mevcut organizasyon yapısında sağlanan desteğin kesilmemesi ve kaynak akışının, ilk canlılık seviyesine yeniden erişilebilmesi hayali ile çok büyük gayretler ve yeni kumpaslar içerisine girilmektedir.

Tatbiki hala başlangıçta belirtilen “dış” anahtar kelimesinin üzerinde tam anlamıyla durulması ve bütün irtibat ve boyutlarının ortaya çıkarılması gerekmektedir. Bu kelime kapsamına birçok “dış” içeren kavram ve kurum girmektedir. Bunların her birisi ayrı bir uzmanlık tezi olacak kadar derin ve girift bir yapı  olduğu ve başlangıcından beri bu şekilde tasarlandığı kesindir. Ama bu durum bir kader ve değiştirilemez, tespit edilemez değildir.

Burada Paralel yapı’yla ilgili, “dış” kelimesinin  sadece Afrika boyutu üzerinde durmaya gayret edeceğiz. Afrika, Paralel Devlet Yapılanması açısından adeta cennet gibi bir hareket ve faaliyet alanı oluşturmakta, hiçbir kısıt ve sınır olmadığı gibi, yapısal olarak tüm şartların maalesef Paralel Devlet Yapılanmasının arzu ettiği her türlü kumpas, proje, gibi hayallerin gerçekleşmesine imkân verecek nitelikte olduğu görülmektedir. Çünkü Türkiye ve Türk Milleti kıtada çok yakinen ve olumlu  tanınmakta, çok büyük sempati ve sevgi duyulmakta, ancak kıta ve Türkiye birbirini fiziken tanımamaktadır. Bu başka bir manada çok büyük bir alan boşluğu anlamına da gelmektedir. 

İşte tam da  kıta ve ülkemiz arasındaki hissi  pozitivizmi fark eden paralel yapı birçok değişik gerekçe ve “dış” etkiler ile Asya-Türk Cumhuriyet’lerinde yayılan PDY uzantısı yapılanma ve kurumlarını çok hızlı bir şekilde 2000’li yıllarda Afrika’ya taşımaya başlamışlardı. Yeni rota olarak tercih edilen Afrika için  gücünün çok büyük bir kısmını  teksif etmeye başladı. 

Tabii ki, burada kara kıtanın (Afrika) içinde bulunduğu zor şartlar, fakirlik ve “Batı” ya bağımlılığa duyulan antipatinin yanı sıra;  Türk milletinin kıtada kolonyal (kolonileşme ve sömürgecilik) bir geçmişinin olmaması dolayısıyla olumsuz bir maziden ari olması, ülkemiz ve milletimizin mazlum ve masumları sahiplenme şeklinin kıtada örneklerinin yaşanıyor ve biliniyor olmasından ortaya çıkan olumlu hava, kıtada hızlı bir şekilde STK’lar aracılığı ile yaygınlaşmaya ve yaşanmaya başladı. Bu  nedenle ortaya çıkan Türkiye ve  Türk Milletine yönelik bu olumlu atmosfer ve eğilimin Türk Devleti, Makamları ve “dış” ile ilişkili kurumlarından ve milletimizden önce, tüm getirisinin PDY uzantıları tarafından fark edilip kendi emel ve sinsi amaçları doğrultusunda semirilmesi kullanılması gerçeğiyle yüz yüzeyiz.

PDY uzantısı yapı, her Afrika ülkesinde bu acımasız ve insafsız her türlü insani duygudan uzak, “çift yönlü” kullanım ile, gerek Türk Milletinin bölgeye yönelik masum, mazlum, zor durumdaki Afrika’ya yönelik yardım ve onların geçmişten gelen yaralarını sarma, yanında olma özelliğini Türkiye’de yönlendirip kullandığı gibi; Kara kıtadaki mağdur insanların zor durumları ile ülkemize yönelik olumlu ve müspet hissiyatını Türk Milleti adına hasis emelleri doğrultusunda semirerek çift yönlü kazanım olarak kendi ihanet içeren hanelerine eklemişlerdir.

Bu noktada PDY farklı şekillerde bu şefkat görünümlü sömürülerini ifa etmektedirler.

Yapılan okullar ve bölge ülkelerinin önde gelen eşrafının çocuklarının okutulması, Türkiye’de hibe edilen kurbanların bölgeye götürülerek emelleri doğrultusunda kullanılması, bazen kurbanların kesilmeyerek kurbanlıkların çıkar için hediye edilmesi, oradaki işlerine yarayacağını düşündükleri kişilerin kişisel masraflarının karşılanması, Türkiye’deki hayırseverlerin “himmet”lerinin nakdi hibe olarak kullanılması, aşı, ilaç, giyecek, yiyecek vb. gibi kampanyalarla göz boyayıcı faaliyetler bu kesimin kullandığı enstrümanlar olmuş ve olmaktadır. Türkiye’den Tuskon aracılığıyla götürülen iş adamlarına yapılan göz boyamalarla toplanan himmetler buralarda adeta ülkeye ihanet emelleri için kullanılan araca dönüşmüş haldedir. Tv programları ve yaptıkları “Türkçe olimpiyatları” gibi aktiviteler ise tamamen algı oluşturma amaçlı imajlama faaliyetleri için birer vitrin olmuştur.

2014 yılında Sayın Cumhurbaşkanı’mızın katılımlarıyla gerçekleştirilen  Afrika-Türkiye zirvesinde Cumhurbaşkanı’mızın bu yapı ile ilgili açık izahatları bazı Afrika ülkelerinin konuyla ilgili uyanmasına, bazı ülkelerin temkinli olma ve en azından PDY uzantılarını inceleme altına almaya vesile olmuş ise de; bu konuda “dış” kurumlarımızın umursamaz veya ilgilenmez tarzı beklenen etkili neticeyi vermemiştir. Ama yine de Afrika’da yaklaşık 35 ülkede var olan yapılanmanın Türkiye’de olduğu gibi, erimeye başladığını söyleyebiliriz.

PDY’nın Afrika uzantısı odaklar,  Cumhurbaşkanı’mızın 2014 Afrika seyahatini ve buradaki görüşmelerini takiben önceleri bulundukları ülkelerde Cumhurbaşkanı’mızla ilgili olmadık hakaretler, tezviratlar içeren hayali karalama amaçlı, müstear isimlerle makaleler yazarak Türkiye ve Türkiye’deki yürütülen mücadele ile ilgili karalama kampanyaları yapmaya başlamışlarsa da; Afrika halkları nezdindeki Türkiye imajı bundan etkilenmemiştir. Paralelcilerin buradan arzu edilen sonuçları oluşturmaması onlarda bir şok etkisi yapmıştır.

Tabii ki, bu süreç içerisinde;  bizim “dış” ile ilişkili kurumlarımızın neler yaptığı, ne tür tedbirler aldığı, devleti nasıl bilgilendirip, tehlikelere karşı nasıl uyardığı, bu tür yaşanan olaylarla ne ölçüde vakıf olup ilgilendiği ve ne tür önlemler alarak hükümete sunduğu, milli değerlerimizi bu ihanet kumpas çetesine karşı nasıl koruyup kolladığı bilinemese de, bu durumun çok ayrı ve derin bir konu olarak incelenmesi, doğrudan ve dolaylı PDY’nin dış destek ve destekçileri açısından önemli ve aydınlatıcı olacağı kesindir.

Bugün itibariyle, Türkiye sınırları içerisinde faaliyetleri ciddi şekilde kıskaca alınan ve kaynakları kontrol edilen PDY,   “dünyada tek ülke Türkiye değil, Dünya bizim” anlayışı ile tüm uzantı ve mensuplarını cesaretlendirerek ayakta kalmaya ve müntesiplerine güven telkin etmeye başlamıştır.

Adeta Türkiye’de kafamız eziliyor olsa da biz tüm dünyada(Amerika-afrika-asya-uzakdoğu-güney asya-avrupa) ihanetlerimize devam edebiliriz diye varlık iddiasında bulunmaktadırlar. Zaten ülkemizde haklarında tutuklama ve yargılama gibi muhakeme süreci başlatılanların çeşitli dış ülkelere kaçması da bunun en belirgin işaretidir. Bu nedenle, mevcut zayıflamış hali ile dahi Afrika PDY’nin en önemli ve en etkin faaliyet alanıdır. 

PDY’nin Afrika ülkelerinde bu denli etkin olmasındaki önemli sebepleri  şöyle sıralayabiliriz;

- Afrika’nın ülkemizi temsilde en zayıf kıta olması, mevcut temsilciliklerin Afrika’da tanınırlık, bilinirlik ve temsilcilikler olarak faaliyetlerinin Milletimizin buralardaki itibar seviyesi ile aynı düzeyde olmamasından kaynaklanan büyük alan boşluğu,

- Afrika’daki birçok ülke ve milletin Türkiye’yi bir bütün olarak algılaması ve son iki yılda Türkiye’de yaşanan olayların gerçek boyutunun farkında olmaması, bu hususların ilgili otorite ve halka anlatılamaması veya duyarsız kalınması,

- Kıtada çok düşük bedeller ve ucuz menfaatler ile kamuoyunda istenen haberlerin rahatlıkla yayınlanabiliyor, programlar yapılabiliyor olması,

- Halkın zaruret ve ihtiyaçları nedeniyle dışarıdan gelen ve samimi olduğunu sandığı herkese kolaylıkla uzanması ve olumlu reaksiyon göstermesi,

- İhtiyaç ve beklentinin tahmin edilenin çok ötesinde her türlü kullanıma uygun olması,

- Türkiye’de bir şekilde hukuki sorunu, adalet ve kolluk kuvvetleri ile problemi olan PDY mensubu kimselerin, Kıta’daki birçok ülke ile hukuki tanınırlık anlaşmamızın bulunmaması nedeniyle Afrika ülkelerinde çok daha kolay korunup muhafaza edilebiliyor olması,

- Halkın şiddetli şekilde üniversite eğitiminin öneminin farkında olmasına rağmen, mağduriyetten ötürü kendi ülkelerinde dahi okuma imkânlarının bulunmamasından yararlanarak, zeki ancak okuyamayacak derecede fakir öğrencilerin bursla Türkiye’ye eğitime gönderilerek, ileride maksat doğrultusunda kullanılabilecek yeterli Afrika kökenli insan gücünün oluşturulması imkânının çok kolay temin edilebilmesi,

- Türkiye Cumhuriyeti temsilciliklerinin Türk Milletini ve Türk Devletini bulunulan ülkede temsil ve anlatımda PDY uzantısı kurumların çok çok gerisinde kalması nedeniyle, PDY yapısı bu kurumların Türkiye’nin temsilciliği gibi algılanması ve bunun oluşturduğu itibar ve kredibilitenin PDY uzantısı kurumlar lehine kullanılması,

Şeklinde sıralamak mümkündür. Bu gerekçelerin daha fazla artırılarak uzatılması mümkün ancak bunlar temel ve önemli olanlarıdır.

Şu an paralel yapı Orta ve Kuzey Afrika’da “Hira” adı altında yeni bir kavram geliştirmiş olup, derlenip toparlanma, yeniden onarma ve mücadeleye kalınan yerden devam için mekân olarak Afrika’yı seçmiş bulunmaktadır. 

Halen PDY’nin bulunduğu yaklaşık 35 Afrika ülkesi içerisinde en etkin olunan ülkeler Nijer, Nijerya, Kenya, Etiyopya, Çad ve benzeri halkın belirli bir kesiminin çok fakir olduğu ülkelerdir.

Burada esas olarak, halkın en alt en fakir kesiminden belirli bir eleme ile tercih edilen öğrencilerin, bursla Türkiye’ye gönderip yüksekokul okuması amaçlanmakta ve bu şekilde belirli bir toparlanma ve iyileştirme sürecinden sonra başlatılacak yeni mücadele sürecinin en önemli unsurları olarak kullanılacağı tahmin edilmektedir.

Özel yöntemlerle seçilen bu öğrenciler, hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, Türk dili, ilahiyat gibi özel seçilen bölümlere ve Türkiye’de paralel yapının kendi uzantısı özel veya vakıf Üniversitelerine kayıt ettirilmektedir. Bu ülkelerin tamamı Türkiye’ye giriş için vizeye tabi olup; gerek vize sürecinde vize veren Büyükelçiliklerin, gerekse YÖK tarafından öğrenciliklerinin kabulü aşamasında bir sorunla karşılaşmamış olmaları ise ayrı bir sorun ve değerlendirme konusudur.

Buradaki temel sorun, ülkelerin en fakir kesiminden seçilen öğrencilerin bursla Türkiye’ye gönderilmesi özel mekânlarda özel yöntemlerle eğitilmeleri çok dikkat çekici bir husustur. Ancak, esas dikkat edilmesi gerekense; maddi manevi bağımlılığın ileride her türlü art niyetli amaç ve kullanıma müsait, çok genç dinamik ve kendi içimizde kendi kültürümüz ve dilimizle yetişmiş bu Afrika kökenli gençlerin ilerde PDY’nin birer tetikçisi olarak karşımıza çıkabilme riskidir.

Konunun daha net anlaşılabilmesi için bir benzetme yapılması gerekir ise, özel maksatlı yetiştirilen bu Afrika kökenli gençlerin adeta PKK’nın bu gün canlı bombaları kadar tehlike potansiyelli bir güç olduğunu söylemek mümkündür. Afrika kökenli gençliğin gelecekte içimizde PDY’nin yönlendirme ve telkinleriyle, bu millete karşı kullanılmak üzere yetiştirilmesi anlamına geldiğini düşünmek gerekmektedir. Ayrıca Türkiye olarak çok ümit bağladığımız dünyanın geleceğinin şekilleneceği Afrika kıtası ile  gelecekte Türkiye’nin  bu nedenle karşı karşıya getirilerek, Türkiye’ye hem içerden, hem dışarıdan yeni ve derin bir darboğaz  oluşturulması kuvvetle muhtemeldir.

Bir sonraki yazımda çözüm önerilerini daha açarak devam edeceğim konuya ancak dış ülkeler özelliklede AFRİKA bizden çok uzaklarda da olsa bizim için çok önemlidir. Dış dünyadaki menfaat ve sıkıntılar mutlaka bir gün İçeriği de etkiler duruma gelecektir, bu yüzden Dış işleri ve Dış dünya yaşadığımız toprakların bir bütünüdür aslında.

Bir sonraki portrede buluşmak üzere sağlıcakla kalın, Allah’a emanet olun sevgili okurlarım.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı