Kripto paralarındaki dramatik düşüş ve gıda krizindeki ürkütücü durum!..
Gıda Krizi, nihayet The Economist dergisine de kapak oldu.
Derginin yayınlanacak sayısının kapağında kuru kafa şeklinde simgelenen buğday başakları var.
Başlık ise, "Gıda Krizi/Felaketi geliyor".
Tanıtım ise şöyle;
"Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte gıda krizi kapıda,
Savaş, kırılgan bir dünyayı kitlesel açlığa doğru itiyor. Bunu düzeltmek herkesin işi".
Keza, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri aynı tehlikeye işaret ediyor ve Amerika Dışişleri Bakanı önümüzdeki kısa süre içinde 40 milyon insanın açlıktan ölebileceğine parmak basıyor.
Gıda üzerine çalışma yapan bir kuruluş ise, küresel ölçekte sadece 10 haftalık/iki buçuk aylık buğday kaldığını dile getiriyor.
Hal ve ahval buyken,
Gıda sıkıntısı her geçen gün büyürken,
Ve her geçen gün, gündem gıda krizi olurken, soru şu:
Ne olacak/neler olmayacak/hangi sıkıntılar yaşanacak?
Arkadaşlar,
Pandemi sürecine girildiğinde demiştim ki; Kovid virüsünün ölümcüllüğü ile, oluşan korku/kaygı ve panik arasında astronomik bir fark var.
Şimdi de öyle,
Evet, bir gıda krizi var mı,
Var.
Fakat daha ilginç bir şey daha var.
Kısmen başlayan ve muhtemel olarak artacağı öngörülen ve hatta bilinçli şekilde yaratılan Gıda Krizine dair oluşan panik, krizin kendisinden daha büyük/tedirgin edici ve kaygılandırıcıdır.
Yakın zamanda bir yazımda, Hindistan'ın buğday üretimine dair kötü iklim koşulları nedeniyle yüzde 25 daralma yaşanacağını söylediğinden bahsetmiştim.
Bence iklim koşulları bahane,
Hindistan stok yapıyor.
Neden?
Çünkü öngörülen/yaratılan panikten halkının en az etkilenmesini sağlamak için.
"Merak etmeyin, buğday stoklarımız dolu ve yeterli seviyede" demek için ve ithalatçı ülkelere bir mesaj olsun diye öylesi bir tavır sergileyip açıklamada bulundular.
Arkadaşlar,
İnsan öyle bir varlıktır ki; ürkmesi hiçbir başka canlıya benzemez.
Korku/Kaygı ve panik algısı oluştuğundan itibaren, durumun gerçek veya değil olmasının bir önemi kalmıyor.
Algı, gerçeğin ötesine geçiyor.
Hele bir de, kısmen de olsa kriz/üretim azalması veya kıtlık emaresi görülürse; seyreyle sen gümbürtüyü…
Şuanda her ikisinin bir arada işlediğini/işletildiğini görüyorum,
Ve maalesef The Economist gibi yaklaşık iki yüz yıldır hayatta olan ve küresel ölçekte etki yaratan/manipülasyon ve spekülasyon yapabilen bir derginin kapağının da böyle çıkması asla tesadüfi değildir.
Hepiniz şahitsiniz,
Son iki senedir yazmaktan ben yoruldum,
Küresel kontrollü bir kaos oluştuğuna/oluşturulduğuna, yeni bir düzen ve ekonomik sisteme doğru gidişe parmak bastım.
Gıda krizinden dem vurdum ve hazırlıklı olunması gereğini haykırdım.
Hele de son yazılarımda, krizler içinde en büyük krizin, insan denen varlığın "yeme-içme" eylemiyle alakalı olduğunu söyledim.
Hazırlıklı olan/hazırlanan ülkelerin bu süreci en az hasarla atlatabileceğini defalarca yazdım.
Hadi buyurun,
Dolu dizgin ilerliyoruz!..
Şimdi bu şekilde gündeme gelen sorun, senenin sonunda gece-gündüz konuşulan en başat konuşulan sorunların en babası haline gelecektir!
Herkes bunu görecek ve yaşayacaktır!..
***
Diğer bir konu Kripto Para
Defalarca öngörü ve bilgilerimi paylaşarak kaygılarımı, endişelerimi yazdım.
Kazanıyor gibi görünseniz de,
İşin sonunda kaybın çok muhtemel olduğunu söyledim.
Hatta bazı okurlarım şiddetle karşı çıktı.
Yanlış düşündüğümü ve düşüncelerime katılmadıklarını söylediler.
İşte geldiğimiz nokta,
"Kripto Paralar 7. Haftayı da kayıpla kapattı ve piyasadan yaklaşık bir trilyon dolar silindi"
Nisan başında 2.1 trilyon dolar olan kripto para piyasasının toplam değeri şimdi 1.2 trilyon dolar.
Sadece ben değil; yorumlarıyla genel-geçer kabul gören tüm değerlendirme kuruluşlarının da tespitleri negatif.
Bundan sonrasına dair ışık görebilen yok.
Tablo ortada,
Artık pek de söylenecek bir şey yok.
Sonuç:
Pandemiyle birlikte her şey kötüye gitmeye başlamıştı.
Gün be gün daha da kötüleşti,
Bitti mi veya bitiyor mu?
Maalesef hayır…
Küresel ekonomi bir süre daha kötüye gidecek ve özellikle gelişen ülke ekonomileri daha da etkilenecek.
Gıda krizi daha da derinleşecek,
Ve halklarda panik havası artacak!..
Bir nevi kısır döngü gibi; kriz paniği, panik krizi tetikleyecek,
Ülkelerde yönetim değişiklikleri, dramatik kaybedişler, iflaslar,
İç çalkantılar, sokak hareketleri ve kargaşalar,
Ve bunun sonunda, devletlerin güvenlik sağlama amaçlı sert kamusal müdahaleleri görülecek,
Bu ise hiçbirimizin şahit olmak istemeyeceği durumların yaşanmasına sebebiyet verecektir!..
Nereye kadar?
Zaman vermek çok zor ama bu senenin geri kalanı ve 2023'te kayda değer bir düzelme beklemiyorum!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Derginin yayınlanacak sayısının kapağında kuru kafa şeklinde simgelenen buğday başakları var.
Başlık ise, "Gıda Krizi/Felaketi geliyor".
Tanıtım ise şöyle;
"Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte gıda krizi kapıda,
Savaş, kırılgan bir dünyayı kitlesel açlığa doğru itiyor. Bunu düzeltmek herkesin işi".
Keza, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri aynı tehlikeye işaret ediyor ve Amerika Dışişleri Bakanı önümüzdeki kısa süre içinde 40 milyon insanın açlıktan ölebileceğine parmak basıyor.
Gıda üzerine çalışma yapan bir kuruluş ise, küresel ölçekte sadece 10 haftalık/iki buçuk aylık buğday kaldığını dile getiriyor.
Hal ve ahval buyken,
Gıda sıkıntısı her geçen gün büyürken,
Ve her geçen gün, gündem gıda krizi olurken, soru şu:
Ne olacak/neler olmayacak/hangi sıkıntılar yaşanacak?
Arkadaşlar,
Pandemi sürecine girildiğinde demiştim ki; Kovid virüsünün ölümcüllüğü ile, oluşan korku/kaygı ve panik arasında astronomik bir fark var.
Şimdi de öyle,
Evet, bir gıda krizi var mı,
Var.
Fakat daha ilginç bir şey daha var.
Kısmen başlayan ve muhtemel olarak artacağı öngörülen ve hatta bilinçli şekilde yaratılan Gıda Krizine dair oluşan panik, krizin kendisinden daha büyük/tedirgin edici ve kaygılandırıcıdır.
Yakın zamanda bir yazımda, Hindistan'ın buğday üretimine dair kötü iklim koşulları nedeniyle yüzde 25 daralma yaşanacağını söylediğinden bahsetmiştim.
Bence iklim koşulları bahane,
Hindistan stok yapıyor.
Neden?
Çünkü öngörülen/yaratılan panikten halkının en az etkilenmesini sağlamak için.
"Merak etmeyin, buğday stoklarımız dolu ve yeterli seviyede" demek için ve ithalatçı ülkelere bir mesaj olsun diye öylesi bir tavır sergileyip açıklamada bulundular.
Arkadaşlar,
İnsan öyle bir varlıktır ki; ürkmesi hiçbir başka canlıya benzemez.
Korku/Kaygı ve panik algısı oluştuğundan itibaren, durumun gerçek veya değil olmasının bir önemi kalmıyor.
Algı, gerçeğin ötesine geçiyor.
Hele bir de, kısmen de olsa kriz/üretim azalması veya kıtlık emaresi görülürse; seyreyle sen gümbürtüyü…
Şuanda her ikisinin bir arada işlediğini/işletildiğini görüyorum,
Ve maalesef The Economist gibi yaklaşık iki yüz yıldır hayatta olan ve küresel ölçekte etki yaratan/manipülasyon ve spekülasyon yapabilen bir derginin kapağının da böyle çıkması asla tesadüfi değildir.
Hepiniz şahitsiniz,
Son iki senedir yazmaktan ben yoruldum,
Küresel kontrollü bir kaos oluştuğuna/oluşturulduğuna, yeni bir düzen ve ekonomik sisteme doğru gidişe parmak bastım.
Gıda krizinden dem vurdum ve hazırlıklı olunması gereğini haykırdım.
Hele de son yazılarımda, krizler içinde en büyük krizin, insan denen varlığın "yeme-içme" eylemiyle alakalı olduğunu söyledim.
Hazırlıklı olan/hazırlanan ülkelerin bu süreci en az hasarla atlatabileceğini defalarca yazdım.
Hadi buyurun,
Dolu dizgin ilerliyoruz!..
Şimdi bu şekilde gündeme gelen sorun, senenin sonunda gece-gündüz konuşulan en başat konuşulan sorunların en babası haline gelecektir!
Herkes bunu görecek ve yaşayacaktır!..
***
Diğer bir konu Kripto Para
Defalarca öngörü ve bilgilerimi paylaşarak kaygılarımı, endişelerimi yazdım.
Kazanıyor gibi görünseniz de,
İşin sonunda kaybın çok muhtemel olduğunu söyledim.
Hatta bazı okurlarım şiddetle karşı çıktı.
Yanlış düşündüğümü ve düşüncelerime katılmadıklarını söylediler.
İşte geldiğimiz nokta,
"Kripto Paralar 7. Haftayı da kayıpla kapattı ve piyasadan yaklaşık bir trilyon dolar silindi"
Nisan başında 2.1 trilyon dolar olan kripto para piyasasının toplam değeri şimdi 1.2 trilyon dolar.
Sadece ben değil; yorumlarıyla genel-geçer kabul gören tüm değerlendirme kuruluşlarının da tespitleri negatif.
Bundan sonrasına dair ışık görebilen yok.
Tablo ortada,
Artık pek de söylenecek bir şey yok.
Sonuç:
Pandemiyle birlikte her şey kötüye gitmeye başlamıştı.
Gün be gün daha da kötüleşti,
Bitti mi veya bitiyor mu?
Maalesef hayır…
Küresel ekonomi bir süre daha kötüye gidecek ve özellikle gelişen ülke ekonomileri daha da etkilenecek.
Gıda krizi daha da derinleşecek,
Ve halklarda panik havası artacak!..
Bir nevi kısır döngü gibi; kriz paniği, panik krizi tetikleyecek,
Ülkelerde yönetim değişiklikleri, dramatik kaybedişler, iflaslar,
İç çalkantılar, sokak hareketleri ve kargaşalar,
Ve bunun sonunda, devletlerin güvenlik sağlama amaçlı sert kamusal müdahaleleri görülecek,
Bu ise hiçbirimizin şahit olmak istemeyeceği durumların yaşanmasına sebebiyet verecektir!..
Nereye kadar?
Zaman vermek çok zor ama bu senenin geri kalanı ve 2023'te kayda değer bir düzelme beklemiyorum!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Utku
Bulgurlu H.
Semih Arak