En Baba Sendikacı; Nazım Tur
Merhaba Sevgili Ogün gazetesi okurları yeni bir haftada daha sizlerle beraber olmanın huzur ve mutluluğu ile bu haftanın ''Bir Portre''sine başlıyoruz.
EN ''BABA'' SENDİKACI
En uzun süre sendika başkanlığı görevinde bulunan, babacan tavırlarıyla dikkat çeken eski DokGemi-İş Sendikası Genel Başkanı Nazım Tur, sendikacılığın ve parti çalışmalarının başı çektiği dünyevi işlerinin yanı sıra ahretlik çalışmaları ile de gönüllerde taht kurmuştu.
Nazım Tur'u gençlik yıllarımda 1982 yılında tanımak kısmet oldu bana. O yıllarda arkadaşım Süleyman Yeşiltaş, İstinye tersanesinde ''balık adam'' olarak çalışıyordu, bir gün aramızda muhabbet ederken ''dünyevi işler ile uğraşmaktan ahreti unutuyoruz, biraz hayırlı işler yapalım,rahmetli babam Kavacık'ta Hasan Yavuz Cami'nin yapımında olsun Kastamonu'da yine cami yapımlarında hayırları olmuştu.
Böyle bizim de çorbalarda tuzumuz olsun'' diye aramızda konuştuğumuzda, Süleyman, İstinye tersanesinden tanıyıp çok sevdiği Sendika Başkanı Nazım Tur'a konuyu anlatınca o da; hemen benim evin orada, Çubuklu Beşevler semtinde bir cami temeli attık, gelsin arkadaşın burada hayırını tamamlasın, bizlerde duacı oluruz demiş.
Bu vesile ile tanışmak nasip olmuş idi Nazım Tur ile daha sonra da Çubuklu Beşevler Cami'nin tüm yapım ve bitim aşamalarında beraber olduk. Allah nasip etti ve Nazım Ağabeyin katkı ve vesilesi ile buraya güzel bir cami yaptık.
BEŞEVLER CAMİ
Tabii bu caminin yapımında burada oturan tüm Beşevler sakinlerinin, özellikle de Allah gani gani rahmet eylesin buranın güzel insanları Halil Oral, Muharrem Uludağ, Mehmet Oral, Osman Uzuner, Bayram Karakaya,Çakır Karakaya, Çetin Biçer ile yeni rahmetli olan ancak haberini alamadığım için cenazesinde bulunamadığım Asiye Karakaya ablamız ve şu an hatırlayamadığım nice rahmetli dostlarımın da büyük katkıları vardı. Şimdi inanıyorum ki bu güzel insanlar Yüce Allah'ın huzurunda bu fani dünyada yaptıkları ibadet ve hayırlar ile huzur içindedirler.
Tabii Allah ömür versin, yaşayanlardan ise benim can dostlarım Sami Biçer, Cemil Karakaya, Zeki Kandiç, Abdullah Oral ve Ahmet Öztürk'ün de büyük katkıları olmuştu. Tabii Sami Biçer dostumu da bir gün ''Bir Portre'' yapacağım Allah'ın izni ile onlar sayesinde o kadar güzel duyguların varlığını hissettim ki hepsini tek tek sayfalarca anlatabilecek kadar tanıyor ve çok seviyorum, bu yurdumun can insanlarını, onlardan karşılıksız saf temiz sevgiyi öğrenme şansını yakaladım ben. Ayrıca buraya katkıları olan ismini şimdi hatırlayamadığım birçok büyüğüm ve kardeşlerimi de sevgi ve saygı ile anıyorum.
Bu güzel insanları yad etmeden de yazıma devam edemedim, zira rahmetli Nazım Tur'un da hepsi can kardeşleri ve dostları idi.
NAZIM TUR CADDESİ
Bu yıllardan başlayan dostluğumuz ta ki onu kaybettiğimiz 2004 yılına kadar devam etti Nazım Ağabey ile. Öyle güzel ve sevgi dolu bir can insandı ki anlatamam dostlarım sizlere. Çok düzgün bir aile yapısı vardı.
Ben uzun yıllar kurban bayramlarında kurbanımı hep Nazım Ağabeyin evinin bahçesinde keserdim ve hemen oracıkta kesemeyen insanlara dağıtılırdı. Bu semti görüp buranın insanlarını tanısanız yardımlaşmanın, sevginin, komşuluğun, dostluğun ne olduğunu daha iyi anlarsınız sevgili okurlar.
Nazım Ağabeyin vefatından sonra vefa örneklerini gösterip yaşadıkları semtin caddesinin isminin ''Nazım Tur Caddesi'' olmasını sağladılar.
Nazım Ağabey ile yıllar içinde iki can dost olarak devamlı görüştük, zaten aile gibi idik, benim bir sıkıntım olsa onu arardım, oda beni arardı.
Bu güzel dostluk son nefesini verdiği günlere kadar sürüp durdu.
Ne günler geçirdik onunla 1980 ihtilalı, Özal dönemleri... Ben Demokrat partili idim o ise Refah partili idi, ama bu hiç aramızda sorun olmadı.
OY İSTEDİ
Bir gün Refah Partisi'nden Milletvekili adayı olduğunda,annemi ziyarete gelip bana oy vereceksin dediğinde, annem düşünmeden tabi ki Nazım oğlum demişti.
Aslında Demokrat partili bir kadındır annem ve babamdan gelen vasiyete rağmen onu kıramamıştı.
O gün Nazım Ağabeyin yüzünde ki mutluluğu hiç unutamam.
Daha sonra ki yıllarda ise Tayyip Bey'in İstanbul Belediye Başkanı olması onu çok mutlu etmişti.
Tayyip Beyi çok severdi, aynı gençlik kollarında yıllarca beraber olmuşlardı ve Tayyip Beyin zekâsı ve liderliğine hayrandı.
Sendikacılığına gelince Nazım Ağabey en uzun sendika Başkanlığı yapmış çok sevilen bir sendikacı idi, doğru bildiğini söyleyen asla riyakârlığı sevmeyen bir insandı.
Sendikaya bağlı işçi kardeşlerime göre, tam bir işçi babası ve gerçek hak savunucusu, bir yiğitti o.
BAŞBAKAN'IN YANINDA
Nazım Tur, Ak Parti'nin kuruluşunda gerçekten kendince iyi bir misyon yüklendi. Hiç düşünmeden Tayyip Bey'in yanında yer aldı.
Bu yüzden Saadet Parti camiası ona kırıldı ama o Tayyip Beyi gerçekten çok seviyordu.
1983 yılında Sayın Başbakan ile bendenizde onun sayesinde tanışmış idim. Nazım Ağabey Ak Parti'den bir dönem aday oldu ancak istediği yerden aday yapılmayınca, Tayyip Beyi de zorda bırakmamak adına siyasetten vazgeçerek sendikacılığa devam etti.
Nedenini sorduğumda ise bana ''Tayyip Bey benim can kardeşim, bu ülkenin ona ihtiyacı var bu neden ile benim Mecliste olmama gerek yok, siyaset zor ve meşakkatli bir iş, herkes liderden bir şey bekler, ben bu beklentisi olanlardan olmamalıyım, ona zorluk değil kolaylık göstermeliyim'' demişti. O gün daha çok saygı duymuştum canım ağabeyime.
MARANKİ HOCA
Bir gün Ankara'da buluşmuş idik, Türk İş'in toplantısı varmış ben de o sırada Ankara'da idim. Buluştuğumuzda yanımda Bingöl Milletvekili olan yine sevgili ağabeyim Mahfuz Güler vardı. Meğer onlar çok eski dostlar imiş ve bir sohbete koyuldular ki sormayın, onların bu güzel sohbetlerini dinlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım.
Tıpkı geçen yıllar gibi ve bir gün Nazım Ağabey beni arayıp, sana bir dostumu tanıştıracağım dedi ve iş yerime uğradılar. Yanında Prof. Dr. Ahmet Maranki hoca vardı.
Ahmet hoca ile de bu vesile ile tanışmak kısmet oldu. O gün Nazım Ağabeyin şeker hastalığı nedeni ile sürekli insülün kullanmak zorunda olduğunu öğrendiğimde çok üzülmüş idim, ancak Nazım Tur hayatında hiç sigara ve içki içmediği halde, şeker rahatsızlığından değil, kanser illetine yakalanarak hakkın rahmetine kavuştu.
57 YAŞINDA VEFAT ETTİ
2003 yılında Kastamonu Araç'ta bir sağlık ocağı ve çeşme yaptırmıştı ve benden de katkı istemiş idi, elimden geldiğince bir yardımda ben yapmıştım.
Rahatsızlığı sırasında evde yatarken aradığımda ''Bak kardeşim bu dünya fani, kimseye kalmayacak bu dünyada güzel şeyler bırakarak Allah'ın huzuruna çıkmalı. Senin gibi dostların sayesinde Araç'ta ki sağlık ocağını ve çeşmeyi bitirdik şükür, Allah ömür verirse daha çok yapılacak hayır işlerimiz var'' demişti, ama yaratan Nazım Ağabeye de birçok iyi kulu gibi kısa ömür vermişti ve 2004 yılında daha 57 yaşında aramızdan aldı bu güzel insanı.
Evet, sevgili okurlar Nazım Ağabey gibi birçok can dostumu çok erken yaşlarda kaybettik. Bazen gerçekten Allah iyi kullarını erken mi alıyor yanına demekten kendimi alamıyorum.
Haftaya yeni ''Bir Portre''de buluşmak üzere sağlıcakla kalın.
CRA 31.Mart.2009 Salı - 14:27:00
Gazete baskısı için tıklayınız..
EN ''BABA'' SENDİKACI
En uzun süre sendika başkanlığı görevinde bulunan, babacan tavırlarıyla dikkat çeken eski DokGemi-İş Sendikası Genel Başkanı Nazım Tur, sendikacılığın ve parti çalışmalarının başı çektiği dünyevi işlerinin yanı sıra ahretlik çalışmaları ile de gönüllerde taht kurmuştu.
Nazım Tur'u gençlik yıllarımda 1982 yılında tanımak kısmet oldu bana. O yıllarda arkadaşım Süleyman Yeşiltaş, İstinye tersanesinde ''balık adam'' olarak çalışıyordu, bir gün aramızda muhabbet ederken ''dünyevi işler ile uğraşmaktan ahreti unutuyoruz, biraz hayırlı işler yapalım,rahmetli babam Kavacık'ta Hasan Yavuz Cami'nin yapımında olsun Kastamonu'da yine cami yapımlarında hayırları olmuştu.
Böyle bizim de çorbalarda tuzumuz olsun'' diye aramızda konuştuğumuzda, Süleyman, İstinye tersanesinden tanıyıp çok sevdiği Sendika Başkanı Nazım Tur'a konuyu anlatınca o da; hemen benim evin orada, Çubuklu Beşevler semtinde bir cami temeli attık, gelsin arkadaşın burada hayırını tamamlasın, bizlerde duacı oluruz demiş.
Bu vesile ile tanışmak nasip olmuş idi Nazım Tur ile daha sonra da Çubuklu Beşevler Cami'nin tüm yapım ve bitim aşamalarında beraber olduk. Allah nasip etti ve Nazım Ağabeyin katkı ve vesilesi ile buraya güzel bir cami yaptık.
BEŞEVLER CAMİ
Tabii bu caminin yapımında burada oturan tüm Beşevler sakinlerinin, özellikle de Allah gani gani rahmet eylesin buranın güzel insanları Halil Oral, Muharrem Uludağ, Mehmet Oral, Osman Uzuner, Bayram Karakaya,Çakır Karakaya, Çetin Biçer ile yeni rahmetli olan ancak haberini alamadığım için cenazesinde bulunamadığım Asiye Karakaya ablamız ve şu an hatırlayamadığım nice rahmetli dostlarımın da büyük katkıları vardı. Şimdi inanıyorum ki bu güzel insanlar Yüce Allah'ın huzurunda bu fani dünyada yaptıkları ibadet ve hayırlar ile huzur içindedirler.
Tabii Allah ömür versin, yaşayanlardan ise benim can dostlarım Sami Biçer, Cemil Karakaya, Zeki Kandiç, Abdullah Oral ve Ahmet Öztürk'ün de büyük katkıları olmuştu. Tabii Sami Biçer dostumu da bir gün ''Bir Portre'' yapacağım Allah'ın izni ile onlar sayesinde o kadar güzel duyguların varlığını hissettim ki hepsini tek tek sayfalarca anlatabilecek kadar tanıyor ve çok seviyorum, bu yurdumun can insanlarını, onlardan karşılıksız saf temiz sevgiyi öğrenme şansını yakaladım ben. Ayrıca buraya katkıları olan ismini şimdi hatırlayamadığım birçok büyüğüm ve kardeşlerimi de sevgi ve saygı ile anıyorum.
Bu güzel insanları yad etmeden de yazıma devam edemedim, zira rahmetli Nazım Tur'un da hepsi can kardeşleri ve dostları idi.
NAZIM TUR CADDESİ
Bu yıllardan başlayan dostluğumuz ta ki onu kaybettiğimiz 2004 yılına kadar devam etti Nazım Ağabey ile. Öyle güzel ve sevgi dolu bir can insandı ki anlatamam dostlarım sizlere. Çok düzgün bir aile yapısı vardı.
Ben uzun yıllar kurban bayramlarında kurbanımı hep Nazım Ağabeyin evinin bahçesinde keserdim ve hemen oracıkta kesemeyen insanlara dağıtılırdı. Bu semti görüp buranın insanlarını tanısanız yardımlaşmanın, sevginin, komşuluğun, dostluğun ne olduğunu daha iyi anlarsınız sevgili okurlar.
Nazım Ağabeyin vefatından sonra vefa örneklerini gösterip yaşadıkları semtin caddesinin isminin ''Nazım Tur Caddesi'' olmasını sağladılar.
Nazım Ağabey ile yıllar içinde iki can dost olarak devamlı görüştük, zaten aile gibi idik, benim bir sıkıntım olsa onu arardım, oda beni arardı.
Bu güzel dostluk son nefesini verdiği günlere kadar sürüp durdu.
Ne günler geçirdik onunla 1980 ihtilalı, Özal dönemleri... Ben Demokrat partili idim o ise Refah partili idi, ama bu hiç aramızda sorun olmadı.
OY İSTEDİ
Bir gün Refah Partisi'nden Milletvekili adayı olduğunda,annemi ziyarete gelip bana oy vereceksin dediğinde, annem düşünmeden tabi ki Nazım oğlum demişti.
Aslında Demokrat partili bir kadındır annem ve babamdan gelen vasiyete rağmen onu kıramamıştı.
O gün Nazım Ağabeyin yüzünde ki mutluluğu hiç unutamam.
Daha sonra ki yıllarda ise Tayyip Bey'in İstanbul Belediye Başkanı olması onu çok mutlu etmişti.
Tayyip Beyi çok severdi, aynı gençlik kollarında yıllarca beraber olmuşlardı ve Tayyip Beyin zekâsı ve liderliğine hayrandı.
Sendikacılığına gelince Nazım Ağabey en uzun sendika Başkanlığı yapmış çok sevilen bir sendikacı idi, doğru bildiğini söyleyen asla riyakârlığı sevmeyen bir insandı.
Sendikaya bağlı işçi kardeşlerime göre, tam bir işçi babası ve gerçek hak savunucusu, bir yiğitti o.
BAŞBAKAN'IN YANINDA
Nazım Tur, Ak Parti'nin kuruluşunda gerçekten kendince iyi bir misyon yüklendi. Hiç düşünmeden Tayyip Bey'in yanında yer aldı.
Bu yüzden Saadet Parti camiası ona kırıldı ama o Tayyip Beyi gerçekten çok seviyordu.
1983 yılında Sayın Başbakan ile bendenizde onun sayesinde tanışmış idim. Nazım Ağabey Ak Parti'den bir dönem aday oldu ancak istediği yerden aday yapılmayınca, Tayyip Beyi de zorda bırakmamak adına siyasetten vazgeçerek sendikacılığa devam etti.
Nedenini sorduğumda ise bana ''Tayyip Bey benim can kardeşim, bu ülkenin ona ihtiyacı var bu neden ile benim Mecliste olmama gerek yok, siyaset zor ve meşakkatli bir iş, herkes liderden bir şey bekler, ben bu beklentisi olanlardan olmamalıyım, ona zorluk değil kolaylık göstermeliyim'' demişti. O gün daha çok saygı duymuştum canım ağabeyime.
MARANKİ HOCA
Bir gün Ankara'da buluşmuş idik, Türk İş'in toplantısı varmış ben de o sırada Ankara'da idim. Buluştuğumuzda yanımda Bingöl Milletvekili olan yine sevgili ağabeyim Mahfuz Güler vardı. Meğer onlar çok eski dostlar imiş ve bir sohbete koyuldular ki sormayın, onların bu güzel sohbetlerini dinlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım.
Tıpkı geçen yıllar gibi ve bir gün Nazım Ağabey beni arayıp, sana bir dostumu tanıştıracağım dedi ve iş yerime uğradılar. Yanında Prof. Dr. Ahmet Maranki hoca vardı.
Ahmet hoca ile de bu vesile ile tanışmak kısmet oldu. O gün Nazım Ağabeyin şeker hastalığı nedeni ile sürekli insülün kullanmak zorunda olduğunu öğrendiğimde çok üzülmüş idim, ancak Nazım Tur hayatında hiç sigara ve içki içmediği halde, şeker rahatsızlığından değil, kanser illetine yakalanarak hakkın rahmetine kavuştu.
57 YAŞINDA VEFAT ETTİ
2003 yılında Kastamonu Araç'ta bir sağlık ocağı ve çeşme yaptırmıştı ve benden de katkı istemiş idi, elimden geldiğince bir yardımda ben yapmıştım.
Rahatsızlığı sırasında evde yatarken aradığımda ''Bak kardeşim bu dünya fani, kimseye kalmayacak bu dünyada güzel şeyler bırakarak Allah'ın huzuruna çıkmalı. Senin gibi dostların sayesinde Araç'ta ki sağlık ocağını ve çeşmeyi bitirdik şükür, Allah ömür verirse daha çok yapılacak hayır işlerimiz var'' demişti, ama yaratan Nazım Ağabeye de birçok iyi kulu gibi kısa ömür vermişti ve 2004 yılında daha 57 yaşında aramızdan aldı bu güzel insanı.
Evet, sevgili okurlar Nazım Ağabey gibi birçok can dostumu çok erken yaşlarda kaybettik. Bazen gerçekten Allah iyi kullarını erken mi alıyor yanına demekten kendimi alamıyorum.
Haftaya yeni ''Bir Portre''de buluşmak üzere sağlıcakla kalın.
CRA 31.Mart.2009 Salı - 14:27:00
Gazete baskısı için tıklayınız..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.