Erdoğan ve Bahçeli görüştü ama nece görüştü?

Erdoğan ve Bahçeli görüştü ama nece görüştü?

Öncelikle bir tespitimi paylaşmak istiyorum.
Cumhurbaşkanımız hemen her fırsatta,
Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemini savunurken,
“Ülkemiz koalisyonlardan çok çekti ama şimdi bakın; tek yumruk halinde güçlü bir iktidar sistemi var” diyor.
Ama son zamanların Erdoğan-Bahçeli ilişkisine ve görüşme şekillerine baktığımızda,
Cumhur İttifakı’nın bir koalisyona ne kadar benzediğini görebiliyoruz.
Hem de limonî ve görüş ayrılıkları hissi oluşturan bir koalisyon görüntüsü...
Demek ki neymiş?
Kafa yapısı değişmezse,
Sistem ne olursa olsun objektif uygulanmaz ve kurumsallaşma öncelenmezse,
Hangi sistem gelirse gelsin, bir öncekinden bir farkı ve artısı olmayabiliyormuş!
Görüşmeye gelince;
Açıkçası Erdoğan tarafından Bahçeli’nin şifrelerinin tam çözülemediği için bu görüşmenin yapıldığı kanaatindeyim.
Valla Bahçeli muamma gibi,
Şifre içinde şifre; çözebilen beri gele…
Sanki Sümela’nın Şifresi…
İktidar tarafından birkaç karşı hamle yapılsa da tam mutmain olunmamış olmalı ki Bahçeli’nin gözlerine bakarak sormak, duymak ve görmek ihtiyacı hissedilmiş…

Bir tasavvurda bulunacak olsak,
Ve görüşmeye dair bir senaryolama yapsak Erdoğan ve Bahçeli arasında şöyle bir diyalog geçmiş midir ki acaba:

—Sayın Bahçeli!
Onu bunu,
Şarkıyı, şifreyi boşver,
Ne diyeceksen şimdi ve gözlerime bakarak söyle!

—Sayın Erdoğan!
Yeterince açık olduğumu ve diyeceklerimi dediğimi düşünüyorum.
Beni öteleyen bir oyun planı içinde olursan, olacakların fragmanını gösterdim!

—Sayın Bahçeli!
Seni ötelemek da ne kelime…
Ben ne yapıyorsam ittifakımız adına yapıyorum ve yapacağım!

—Sayın Cumhurbaşkanım!
Ama kuşlar bana öyle söylemedi!
Farklı hazırlıklar içinde olunduğunuza dair sağlam bilgi geldi!

—Devlet Bey!
Yav!
Şarkılardan al haberi dedin,
Aldık,
Ama sonra şiirlerle geldin,
Çırpınırdı Karadeniz dedin; üç dakika boyunca dinlettin!
Şimdi de kuşlar diyorsun.
O halde al sana şarkılı cevap:
“Of of…
Hislerimle oynuyorsun
Gırgır geçip duruyorsun
Neden böyle yapıyorsun, offf!..”
Ama ben anlayacağımı anladım.
Ne desem ikna olmayacaksın,
Sen zaten gitmeyi çoktan kafana koymuşsun da bir sebep arıyormuşsun…
Ülkeyi bir erken seçime götürmekte kararlısın.
Tamam, bir erken seçim olsun.
Ama yapılması gereken bazı hazırlıklar var.
Senin çıkışların, benim planlarımı bozuyor.
Bari bu süreçte hiç olmazsa İttifak içinde çatlak algısı oluşturmayalım ve muhalefetin güçlenmesine fırsat vermeyelim!

—Sayın Cumhurbaşkanım!
Ben, senin beni sevme ihtimalini sevmiştim.
Halbuki,
“İçindeki beni söküp atmışsın bir çırpıda, öyle çıkmışsın yollara.
Yolun sonunun nereye varacağına bakmadan...
Benden kaçmak olsun yeter!..
Kendini haklı çıkaracak bahaneler üreterek, her saniye uzaklaşmışsın. Affet, bu kadar çok sevdiğini fark edemedim!”
Güven denen şey ruh gibidir,
Ruh bedenden çıktı mı; vakit tamamdır!
Sadece devlet bakidir diğer herkes ve her şey fani!
Ülkemiz için hayırlısı neyse o olsun Sayın Cumhurbaşkanım!

Görüşme oldu,
Bir açıklama olmadı.
Ama hala “ihtilaf olabilir” yorumları,
Ve iktidar cenahından “ihtilaf yok” savunusu geliyor.
Neden acaba?
Neyse ne!
Ama garip ve bulanık bir hava olduğu gerçek…
Ya bilinçli yaratılan bir hava,
Veya katı bir “Omerta”!
Yani “Suskunluk Yemini” var!
Fakat saklanamayan, gizlenemeyen bir şey daha var:
“Hiçbir şey yoksa bile kesin bir şeyler vardır” babında; “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” veya “Artık mızrak çuvala sığmıyor” havası var…

Demem o ki;
Üç vakte kadar Türkiye’de bir erken seçim var.
Belki Mart’tan sonra ama Mayıs’tan önce mi desem,
Belki Nisan’dan sonra ama Haziran’dan önce mi desem bilemedim ama Haziran’ı geçmez!

*************

Bahçeli için Yeni Albüm listesi
Birincisi Ferdi Tayfur’dan:
Susadım çeşmeye, varmaz olaydım
Elinden bir tas su içmez olaydım
Yolum düştü köyünüzden geçmez olaydım
Gelmez olaydım, güzel yüzüne bakmaz olaydım…

İkincisi İbrahim Tatlıses’ten:
Sevmek dedin sevmedik mi
Aşka boyun eğmedik mi
Bütün kötü huyları hatta güzel dostları
Senin için terk etmedik mi!

Üçüncüsü Barış Manço’dan:
Zehra seni çok seviyoruz
Bir türlü sana "Git!" diyemiyoruz
Ama artık anla be Zehra…

***************

Tebrikler AKP Elazığ İl Başkanı’na
Sunucu:
Başkanım,
İşe alımlarda referansı olmayanlar alınmıyor?
AKP İl Başkanı:
İlçelerde herhangi bir kurumda alım olduğunda inisiyatifi ilçe başkanlarına bıraktım.
Sunucu:
Başkanım, ilçe başkanı referans oluyor, adaletsiz değil mi?
İl Başkanı:
Eee…
O kadarı da olacak canım…

İl başkanı ve söyledikleri günlerdir haberlerde,
Hem de kınama yorumları eşliğinde…
Ben, Başkan Bey’i takdir ve tebrik ediyorum.
Kapalı kapılar ardında başka, ekranlarda başka davranmamış,
Takiyye yapmamış,
Kıvırmamış, demagojiye kaçmamış,
Olanı olduğu gibi söylemiş,
Ve tebrikleri hak etmiş!..
Nasıl söylemiş bunu peki?
Parti büyüklerinden fırça yememiş midir?
Kesin fırça yemiştir,
Bunca yıldır nakış nakış işlenen inkar psikolojisini bir hamlede nasıl yerle bir edersin diye belki affa bile mazhar olup görevden azledilebilir.
Nasıl söyleyebildiğine gelince;
Ya çok saf biridir; boşluğuna denk gelmiştir,
Ya delikanlı biridir; olanı olduğu gibi söylemiştir,
Ya da Bursa’da kadın müdür yardımcısının kapısını tekme ve baltayla kırarak içeri giren müdüre verilen ikramiye ve üstün hizmet belgesini gördüğü ve pervasızlığın ödüllendirildiğini duyduğu için “sürsün bu hayasızca akın” düşüncesiyle yeni bir akım başlatmak istemiştir!

***********

Komik Adam
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek:
“OECD ülkeleri arasında en düşük vergi yüküne sahip 3'üncü ülkeyiz!”
Sen böyle dersen,
Soru sormak da bizim hakkımız.
—Sayın Bakan!
Birincisi;
Bu söylediğine gerçekten kendin de inanıyor musun?
İkincisi;
OECD ülkeleri içinde bazı firmaların vergi borcunu 20-30-40 defa silen kaç ülke var?
Veya öyle bir ülke var mı?
Varsa Türkiye kaçıncı sıradadır?

Yemin ederim bu Mehmet Şimşek çok komik bir adam.
Daha önce de bütçe açığının nedeni olarak EYT’yi göstermişti!
Yahu Muhterem!
Ekonomist birisin, siyasete dalıyorsun,
Siyaset bilmiyorsun, siyasetçi gibi lafazanlığa kalkıyorsun.
Ama sadece günah galerisine gönüllü figüran oluyorsun!
Halbuki sen de biliyorsun ki,
Şuanki Türk Ekonomisi, kumarhane ekonomisi!
Bırak başkaları üflesin,
Başkaları sallasın,
Sen yüzüne-gözüne bulaştırıyorsun!
Bırak, iti öldüren sürüsün!
Hayati’si var, Nebati’si var, Berati’si var; sana mı kaldı yahu!
Heterodoks desinler, Ortodoks desinler, Kartezyen desinler, Artezyen desinler,
Eklektik desinler!
Kim ne derse desin ama sen deme,
Sus,
Yapabileceğin işi yapamamaya veya yapıyormuş gibi yapmaya devam et!
Komik oluyorsun!

Kim Kime, Niçin ve Ne Zaman Demiş?
Bir ülkede huzur, sükun ve güvene bir siyasi parti sahip çıkarsa,
Onu kendi tekeline alır ve kendisini devletle özdeştirirse;
Bu tek partiye gider!..
Huzur sükun ve güven madem devletin işidir; o halde, siyasi parti kendisini devletin yerine koymamalıdır!
Eğer huzur, sükun ve güven bir siyasi partinin işi ise,
Başkalarının işi değil deniyorsa,
O zaman huzur, sükun ve güveni zaten sağlayamazsınız!

Bir parti olarak sükunu çeşitli şekillerde sağlayabilirsiniz;
Sükunu zorla sağlarsınız,
Sükunu herkesi susturarak sağlarsınız,
Veya depolitizasyonla da sağlarsınız!
İşte o zaman bir ülkenin halkı nemelazımcılığa vurur
hiçbir şeye karışmaz,
Ve ne olursa olsun, olur!
Sükunun böyle sağlandığı toplum dinamizmasını yitirir!”

Bu sözleri kim demiş?
Süleyman Demirel
Kime demiş?
Turgut Özal’a
Ne zaman demiş?
1987 yılında
Niçin demiş?
Demek ki aksi bir durum görmüş ve söyleme gereği hissetmiş de demiş…

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Egemen
    Kaleminize sağlık
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı