Bayram değil seyran değil, Papa Irak'ta ne arıyor!..
Papa Francis Irak'ta…
Uzun denecek kadar; 4 günlük bir ziyaret.
İlk defa bir Papa Irak'ı ziyaret ediyor.
Irak'ta gittiği/gideceği yerler ve görüşmeleri;
Başkent Bağdat ve devlet yetkilileri,
Irak'taki Şiilerin dini sembolü Ayetullah Ali Es-Sistani,
Ezidiler ve Sincar,
Erbil'de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi,
Son olarak da Musul'u ziyaret ve Vatikan'a dönüş…
İlkler beni hep şaşırtır ve dikkatimi çeker.
Bu da böyle,
Bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü misali…
Aynı kaygı/endişe ve şüpheyi Papa'nın Birleşik Arap Emirlikleri ziyareti ve yaptığı görüşmelerle ilgili de hissetmiştim.
Eminim bu ziyaretin o ziyaretle doğrudan bir ilişkisi ve sanki tamamlayıcı niteliği var.
Belki hatırlarsınız;
2 yıl önce Papa, Birleşik Arap Emirlikleri'ni ziyaret etmişti.
Burada Mısırlı Ezher Şeyhi Ahmet et Tayyip ile görüşmüştü.
Peki neden BAE kontrolüne tabi olmayan çoğunluktaki Dünya Müslüman Alimler Birliği ve onun başkanı Yusuf el Kardavi ile değil de Birleşik Arap Emirlikleri kontrolündeki Ezher Şeyhi ile görüşmüştü.
Birleşik Arap Emirlikleri bağımsız hareket edebilen bir devlet mi?..
Mümkün değil,
Devletimsi bir devlet ve devlet görünümlü bir peyk/Truva Atı ve birilerinin kullandığı aparat gibi bir olgu.
Hal böyleyken şimdi de Irak ziyaretinde, özellikle Şii lider Sistani ile görüşmesinin amacı acaba İran'ın dini otoritesi Ayetullah Hamaney'i bypass etmek ve denklemin dışına atmak mı?..
Düşünün bakalım,
Ezher Şeyhi Ahmet et Tayyip Sünnileri temsil ediyor, Sistani de Şii'leri.
Acaba kontrolde bir Şii'cilik ve kontrol edilen bir Sünnicilik yaklaşımı mı?..
Bir nevi, anti Amerikancı Sünni ve Şii liderliğin ötelenmesi/dışlanması/etkisizleştirilmesi mi?..
Biraz daha geniş yelpazeden bakarsak;
Trump döneminde başlatılan bir süreç vardı.
"İbrahim Anlaşması" denen bir süreç.
Birleşik Arap Emirlikleri'nden Prens Zayed ve Suudi Arabistan prensi Salman'ın başrol oynadığı bir süreç.
Hani, BAE/Bahreyn/Fas/Sudan/Suudi Arabistan gibi ülkelerin İsrail'le ilişkilerini normalleştirdiği gelişmeleri getiren durum.
Tüm bu Arap ülkelerinin İsrail'in kucağına koştuğu bir anlaşma; İbrahim Anlaşması…
Adeta İsrail'in emrine girdiği anlaşma…
Bugün Papa'nın Hz. İbrahim'in doğduğu Ur şehrini ziyaret etmesini de düşünürsek taşlar daha da yerine oturuyor.
Ve de, Papa'nın sürekli "İbrahim/İbrahimîlîk" vurgusunu da düşünürsek; neyin ne olduğu, neden kaygılanılması gerektiği ve bu seyahatin "normal/rutin/spontane" bir seyahat olmadığını daha iyi görür ve anlarız.
Acaba diyorum,
Hani Bağdat'ta "Yeşil Bölge" var ya; merkezi yönetimin yer aldığı ama aslında ABD'lilerin kontrol ettiği…
Bu seyahatin amacı da, onun gibi bölgesel/tüm Ortadoğu'yu kapsayan yeni bir "Yeşil Bölge" mi oluşturmak?..
Yani, Bağdat'ı Yeni dünya düzeninin "Yeni Merkezi" mi yapmak?..
Neden böyle düşünüyorum?..
Çünkü olayın ülkemizi de etkileyen önemli noktaları var.
Papa'nın Sistani görüşmesi ve Kuzey Irak ziyareti ülkemizle doğrudan ilintilidir.
Düşünün;
Sistani ve Haşdi Şabi denen örgütün Türkiye lehine bir hareket ve fikri asla yok/olmadı da..
Hele de son zamanlarda Irak'ın kuzey bölgesinde PKK'ya yaptığımız sınır ötesi operasyonları düşünürsek,
Haşdi Şabi Örgütünün Sistani'nin emriyle kurulduğunu hatırlarsak,
Ölen Kasım Süleymani'nin eğitip organize ettiği bu örgütün Sistani'nin dini motivasyon ve kutsallaştırmasıyla oluşan bir güç olduğunu dikkate alırsak,
Şimdiyse PKK mücadelesi bağlamında Sincar'ın temizlenmesi ülkemiz için büyük önem taşımasına rağmen son günlerde Türkiye'ye dönük Haşdi Şabi tehditlerini de göz önünde bulundurursak;
Papa'nın Sincar'ı ziyareti ve PKK ile kolkola olan Haşdi Şabi üyeleriyle görüşmesi ve hatta örgütün Hristiyan kolu İncil Tugayları elebaşı Reyyan Keldani'ye kendi tesbihini armağan etmesi manidar/oldukça manidar ve mutlak dikkate alınması gereken bir adımdır.
Bu arada Papa'nın Katoliklerin ruhani lideri, yeni ABD Başkanı Biden'ın da koyu bir Katolik olduğunu düşünürsek; hiçbir şey tesadüfi/iyi niyetli/manevi gibi gelmiyor/gelmemeli de…
Asla aklıma/mantığıma sığmıyor.
Yok efendim, Papa Hazretleri ve tüm önceki Papa'ların tek bir niyeti ve duası varmış.
"Barış ve Huzur…"
Külahıma anlatsınlar.
Ben tesadüflere inanmam ve Papa'nın Irak ziyareti ve görüşme trafiğini de asla masumane bulmadım/bulmam da…
Yahu 84 yaşında bir Papa ve 90 yaşında Şii lider görüşme yapıyor.
Maske/mesafe gibi tedbirler sıfır.
Sistani İran'daki Şii otoriteyle uyuşmayan birisi,
Irak'taki en güçlü dini otorite…
Hal ve ahval böyleyken; döner döner yine ve yeniden sorarım; "Bayram değil seyran değil, Papa Irakta ne arıyor..." diye!..
Türkiye'nin başta Erdoğan olmak üzere bu ziyareti, görünen/görünmeyen amaç ve sonuçlarını büyük bir ciddiyetle takip ettiği kanaatindeyim.
Bu ziyaretle Türkiye/İstanbul'un bölgesel güç/merkez algısını zayıflatmaya dönük düşüncelerin ve Bağdat'ı yeni merkez yapma bağlamındaki gizli niyetlerin doğru okunduğu inancındayım.
Hele de bu ziyaret sonrası, Erdoğan ve ekibinin Yeni dünya düzeni dizaynırları/ABD ve Batı ile daha farklı diplomasi ve angajmanlar içinde olabileceği fikrindeyim.
Özellikle Erdoğan gibi deneyim ve tecrübesi zirveye gelmiş bir liderin bu ziyareti pas geçmeyeceğine ve bir taşla birkaç kuş vurmak amacına dönük olduğunu gözlediğine kuşkum yok.
Papa üzerinden birinci hamle Birleşik Arap Emirlikleri ziyareti ve yaptığı görüşmelerdi.
Ve ülkemiz aleyhine tezahür ettirilmek istenen planlarla doluydu.
İkinci hamle ise, Irak ziyareti ve kanımca bunun da ana konusu sadece ne İran, ne Irak'ın bütünlüğü, ne Suriye ve ne de İsrail'in bölgesel güvenliğidir.
Ana hedef Türkiye'dir ve verilmek istenen esas mesaj ülkemize, ülkemizin merkezi/başat aktör olması boyutunadır.
Yoksa Papa/ABD ve Batı'nın gittiği yerlere nasıl bir "Barış ve Huzur" götürdüğünü Irak/Libya/Afganistan/Sudan/Nijerya/Somali/Doğu Akdeniz/Yemen ve Suriye'de gördük.
Götürdükleri tek şey; sadece istikrarsızlık/kan/gözyaşı ve terörizasyon…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Uzun denecek kadar; 4 günlük bir ziyaret.
İlk defa bir Papa Irak'ı ziyaret ediyor.
Irak'ta gittiği/gideceği yerler ve görüşmeleri;
Başkent Bağdat ve devlet yetkilileri,
Irak'taki Şiilerin dini sembolü Ayetullah Ali Es-Sistani,
Ezidiler ve Sincar,
Erbil'de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi,
Son olarak da Musul'u ziyaret ve Vatikan'a dönüş…
İlkler beni hep şaşırtır ve dikkatimi çeker.
Bu da böyle,
Bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü misali…
Aynı kaygı/endişe ve şüpheyi Papa'nın Birleşik Arap Emirlikleri ziyareti ve yaptığı görüşmelerle ilgili de hissetmiştim.
Eminim bu ziyaretin o ziyaretle doğrudan bir ilişkisi ve sanki tamamlayıcı niteliği var.
Belki hatırlarsınız;
2 yıl önce Papa, Birleşik Arap Emirlikleri'ni ziyaret etmişti.
Burada Mısırlı Ezher Şeyhi Ahmet et Tayyip ile görüşmüştü.
Peki neden BAE kontrolüne tabi olmayan çoğunluktaki Dünya Müslüman Alimler Birliği ve onun başkanı Yusuf el Kardavi ile değil de Birleşik Arap Emirlikleri kontrolündeki Ezher Şeyhi ile görüşmüştü.
Birleşik Arap Emirlikleri bağımsız hareket edebilen bir devlet mi?..
Mümkün değil,
Devletimsi bir devlet ve devlet görünümlü bir peyk/Truva Atı ve birilerinin kullandığı aparat gibi bir olgu.
Hal böyleyken şimdi de Irak ziyaretinde, özellikle Şii lider Sistani ile görüşmesinin amacı acaba İran'ın dini otoritesi Ayetullah Hamaney'i bypass etmek ve denklemin dışına atmak mı?..
Düşünün bakalım,
Ezher Şeyhi Ahmet et Tayyip Sünnileri temsil ediyor, Sistani de Şii'leri.
Acaba kontrolde bir Şii'cilik ve kontrol edilen bir Sünnicilik yaklaşımı mı?..
Bir nevi, anti Amerikancı Sünni ve Şii liderliğin ötelenmesi/dışlanması/etkisizleştirilmesi mi?..
Biraz daha geniş yelpazeden bakarsak;
Trump döneminde başlatılan bir süreç vardı.
"İbrahim Anlaşması" denen bir süreç.
Birleşik Arap Emirlikleri'nden Prens Zayed ve Suudi Arabistan prensi Salman'ın başrol oynadığı bir süreç.
Hani, BAE/Bahreyn/Fas/Sudan/Suudi Arabistan gibi ülkelerin İsrail'le ilişkilerini normalleştirdiği gelişmeleri getiren durum.
Tüm bu Arap ülkelerinin İsrail'in kucağına koştuğu bir anlaşma; İbrahim Anlaşması…
Adeta İsrail'in emrine girdiği anlaşma…
Bugün Papa'nın Hz. İbrahim'in doğduğu Ur şehrini ziyaret etmesini de düşünürsek taşlar daha da yerine oturuyor.
Ve de, Papa'nın sürekli "İbrahim/İbrahimîlîk" vurgusunu da düşünürsek; neyin ne olduğu, neden kaygılanılması gerektiği ve bu seyahatin "normal/rutin/spontane" bir seyahat olmadığını daha iyi görür ve anlarız.
Acaba diyorum,
Hani Bağdat'ta "Yeşil Bölge" var ya; merkezi yönetimin yer aldığı ama aslında ABD'lilerin kontrol ettiği…
Bu seyahatin amacı da, onun gibi bölgesel/tüm Ortadoğu'yu kapsayan yeni bir "Yeşil Bölge" mi oluşturmak?..
Yani, Bağdat'ı Yeni dünya düzeninin "Yeni Merkezi" mi yapmak?..
Neden böyle düşünüyorum?..
Çünkü olayın ülkemizi de etkileyen önemli noktaları var.
Papa'nın Sistani görüşmesi ve Kuzey Irak ziyareti ülkemizle doğrudan ilintilidir.
Düşünün;
Sistani ve Haşdi Şabi denen örgütün Türkiye lehine bir hareket ve fikri asla yok/olmadı da..
Hele de son zamanlarda Irak'ın kuzey bölgesinde PKK'ya yaptığımız sınır ötesi operasyonları düşünürsek,
Haşdi Şabi Örgütünün Sistani'nin emriyle kurulduğunu hatırlarsak,
Ölen Kasım Süleymani'nin eğitip organize ettiği bu örgütün Sistani'nin dini motivasyon ve kutsallaştırmasıyla oluşan bir güç olduğunu dikkate alırsak,
Şimdiyse PKK mücadelesi bağlamında Sincar'ın temizlenmesi ülkemiz için büyük önem taşımasına rağmen son günlerde Türkiye'ye dönük Haşdi Şabi tehditlerini de göz önünde bulundurursak;
Papa'nın Sincar'ı ziyareti ve PKK ile kolkola olan Haşdi Şabi üyeleriyle görüşmesi ve hatta örgütün Hristiyan kolu İncil Tugayları elebaşı Reyyan Keldani'ye kendi tesbihini armağan etmesi manidar/oldukça manidar ve mutlak dikkate alınması gereken bir adımdır.
Bu arada Papa'nın Katoliklerin ruhani lideri, yeni ABD Başkanı Biden'ın da koyu bir Katolik olduğunu düşünürsek; hiçbir şey tesadüfi/iyi niyetli/manevi gibi gelmiyor/gelmemeli de…
Asla aklıma/mantığıma sığmıyor.
Yok efendim, Papa Hazretleri ve tüm önceki Papa'ların tek bir niyeti ve duası varmış.
"Barış ve Huzur…"
Külahıma anlatsınlar.
Ben tesadüflere inanmam ve Papa'nın Irak ziyareti ve görüşme trafiğini de asla masumane bulmadım/bulmam da…
Yahu 84 yaşında bir Papa ve 90 yaşında Şii lider görüşme yapıyor.
Maske/mesafe gibi tedbirler sıfır.
Sistani İran'daki Şii otoriteyle uyuşmayan birisi,
Irak'taki en güçlü dini otorite…
Hal ve ahval böyleyken; döner döner yine ve yeniden sorarım; "Bayram değil seyran değil, Papa Irakta ne arıyor..." diye!..
Türkiye'nin başta Erdoğan olmak üzere bu ziyareti, görünen/görünmeyen amaç ve sonuçlarını büyük bir ciddiyetle takip ettiği kanaatindeyim.
Bu ziyaretle Türkiye/İstanbul'un bölgesel güç/merkez algısını zayıflatmaya dönük düşüncelerin ve Bağdat'ı yeni merkez yapma bağlamındaki gizli niyetlerin doğru okunduğu inancındayım.
Hele de bu ziyaret sonrası, Erdoğan ve ekibinin Yeni dünya düzeni dizaynırları/ABD ve Batı ile daha farklı diplomasi ve angajmanlar içinde olabileceği fikrindeyim.
Özellikle Erdoğan gibi deneyim ve tecrübesi zirveye gelmiş bir liderin bu ziyareti pas geçmeyeceğine ve bir taşla birkaç kuş vurmak amacına dönük olduğunu gözlediğine kuşkum yok.
Papa üzerinden birinci hamle Birleşik Arap Emirlikleri ziyareti ve yaptığı görüşmelerdi.
Ve ülkemiz aleyhine tezahür ettirilmek istenen planlarla doluydu.
İkinci hamle ise, Irak ziyareti ve kanımca bunun da ana konusu sadece ne İran, ne Irak'ın bütünlüğü, ne Suriye ve ne de İsrail'in bölgesel güvenliğidir.
Ana hedef Türkiye'dir ve verilmek istenen esas mesaj ülkemize, ülkemizin merkezi/başat aktör olması boyutunadır.
Yoksa Papa/ABD ve Batı'nın gittiği yerlere nasıl bir "Barış ve Huzur" götürdüğünü Irak/Libya/Afganistan/Sudan/Nijerya/Somali/Doğu Akdeniz/Yemen ve Suriye'de gördük.
Götürdükleri tek şey; sadece istikrarsızlık/kan/gözyaşı ve terörizasyon…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Mustafa GENÇ
MEHMET ASLAN
EROL AL.
Ömer
Mutlu E.
Fuat Yavuz
Mehmet G.
Semih K.
Ömer F.
Hüseyin Aykut