Başkan'lığa giden yolculuk başladı..
İktidar partisi için daha yoğun çalışma süreci başlamıştır.
Yeni anayasa teklifini ve kapsadığı Başkanlık sistemini güncel kaygılardan uzak ve öngörülü bir perspektifle uzun yıllara matuf olacak şekilde hazırlamak zorundadır.
Yeni Yönetsel sistem, kurumsallığı esas alan ve taraflı tarafsız herkesçe bir şekilde kabul görecek nitelikte yapılandırılmalıdır.
Parlamenter sistemin aksaklıklarını ortadan kaldıracak, sistemsel-yönetsel boşluklara sebebiyet vermeyecek, devlet yönetiminin sürekliliğini esas alacak uygulamalar temel prensip ittihaz edilmelidir.
Koalisyon yönetimlerinin ülkemize verdiği zararlar ve yönetim krizleri dikkate alınmalı, Erk’lerin birbiriyle uyumu ve ayrılığı temel prensip olmalıdır.
Güçler ayrılığı ve dengesi mutlak gerekliliktir. Devletin temel dinamiğini oluşturan Yasama, Yürütme ve Yargı gücü birbirinden bağımsız olmalı ama aynı zamanda, ülke ve millet menfaatleri boyutunda uyumla işlemelidir.
Yeni Anayasa’da yapılacak Başkanlık düzenlemesi bir rejim değişikliği değildir. Yönetsel sistem değişikliğidir. Karşı olanların “Türkiye’de rejimi değiştiriyorlar” söylemi yanlış, art niyetli ve zihin karıştırıcı bir söylemdir. Başkanlık sisteminin böyle olmadığı açık, net, şeffaf şekilde halka anlatılmalıdır.
Başkanlık Sistemi’nin Erdoğan’la özdeş bir yönetsel sistematik olmadığı; devlette “ebed müddet ilişkisi” olduğu anlatılmalı, Erdoğan’nın şahsına yönelik muhalefetin bu sisteme karşıtlığa dönüşmesine ve bu yüzden ortaya çıkacak aleyhtarlığa karşı ciddi çalışmalar yapılmalıdır.
Başkanlık sistemine dair temel parametreler, ana özellikler ve sistemin içeriği açık ve aleni şekilde anlatılmalıdır. Halkın manipüle edilmesine fırsat verilmemeli, konuyla ilgili her husus, herkesin anlayacağı şekilde izhar ve izah edilmelidir.
Parlamenter sistemin sıkıntıları anlatılmalı, 1980 darbe Anayasa’sının gelişimin önündeki takoz boyutu dile getirilmeli ve Başkanlıkla sistem tıkanıklıkların izalesi açıklanmalıdır.
Etnik ve mezhebi açıdan farklı motifleri barındıran ülkemizde sisteme karşı çıkanların dile getirdiği “ülke eyaletlere ayrılacak” gibi gerçeklikten uzak, dezenformasyona matuf söylemlerin boşa çıkartılması ve ülke dinamiklerinin temel ölçüt olacağı aşikare gösterilmeli ve anlatılmalıdır.
Coğrafyamızın ve devlet geleneğimizin tarihsellik boyutuyla Başkanlık sistemine yatkınlığı ve geçmiş devlet pratiklerimizin benzerliği dikkatlere sunulmalıdır.
Başkanlık sistemi ne getirecek..
Başkanlıkla ülkemizde temsilde adalet maksimize olacak, yönetimde istikrar ve kurumsallaşma sağlanacaktır.
Geçmiş koalisyon dönemlerinde olduğu gibi istikrarsızlık sistemsel olarak mümkün olmayacak, yönetsel boşluklar oluşmayacaktır.
Meclis gerçek işlevini sürdürecek, bütün kesimler temsil edilecek, Yürütme organı Yasama’dan çıkmayarak güçler arasında bugün kavramsal söylemden ibaret olan bağımsızlık, esasta ve ideale yakın nitelikte tesis edilecektir.
Seçilmişler asli fonksiyonlarını icra etmek boyutuyla hareket edecek olup; yasama organı ve üyeleri -milletvekilleri-, işlev ve işlem olarak asıl konumuna gelecektir.
Siyasi partilerde başarısız olanlar yerini bırakmak zorunda kalacak ve -her şeye rağmen- parti liderliğini sürdüremeyecektir. Böylelikle tüm partiler başarı odaklı bir iç yönetime kavuşacak, tabanın sesini göz ardı edemeyecek ve dinamik bir yönetim algısıyla hareket edecektir.
Partilerin tabanla uyumu artacak, grup ve kliklerin eline geçmesi önlenecek ve tavandan tabana genişleyen yelpaze öncelenecektir.
Yerinden Yönetim birimleri güçlenecek, merkezi yönetimin denetsel kontrol ve düzenleme kapasitesi artacaktır. Bununla yasama ve bürokratik yönetimin niteliği artacak, herkes işini ifa etmeyi temel ilke ittihaz edecek ve kriz anlarında bile sistem işlemeye devam edecektir.
En önemlisi, geçmiş yönetim pratiklerimizde, siyasi travmaya dönüşen “tek başına iktidar çıkacak mı, koalisyon mu olacak, siyasi kriz sürecine mi girdik” gibi kaygılar sona erecek; mutlaka halkın % 50’den fazlasının oyunu alarak bir başkan ve beraber çalışacağı yürütme ve bir parlamento oluşacaktır.
Başkanlık sisteminin, yönetsel istikrar açısından en büyük kazanımı budur.
Milletin kulaktan dolma bilgilere itibar etmemesi ve Başkanlığa karşı olanların zihin karıştırıcı algı operasyonları çerçevesinde söylediklerinden ziyade; değişiklik paketinin içeriğine bakması en doğru okumayı getirecektir. Bu yüzden de; önyargılardan sıyrılıp, işin özüne bakılmasını şiddetle tavsiye ediyorum.
Ne Amerikan, ne de Fransız sistemi değil “Türk Tipi Başkanlık” modelinin detaylarına bakması, ortaya koyulacak taslak ve öneri üzerinden akıl ve fikir yürütmesi en doğru kanaat ve sonucu doğuracaktır.
Başkanlık modeli ülkemize hayırlı olsun..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.
Yeni anayasa teklifini ve kapsadığı Başkanlık sistemini güncel kaygılardan uzak ve öngörülü bir perspektifle uzun yıllara matuf olacak şekilde hazırlamak zorundadır.
Yeni Yönetsel sistem, kurumsallığı esas alan ve taraflı tarafsız herkesçe bir şekilde kabul görecek nitelikte yapılandırılmalıdır.
Parlamenter sistemin aksaklıklarını ortadan kaldıracak, sistemsel-yönetsel boşluklara sebebiyet vermeyecek, devlet yönetiminin sürekliliğini esas alacak uygulamalar temel prensip ittihaz edilmelidir.
Koalisyon yönetimlerinin ülkemize verdiği zararlar ve yönetim krizleri dikkate alınmalı, Erk’lerin birbiriyle uyumu ve ayrılığı temel prensip olmalıdır.
Güçler ayrılığı ve dengesi mutlak gerekliliktir. Devletin temel dinamiğini oluşturan Yasama, Yürütme ve Yargı gücü birbirinden bağımsız olmalı ama aynı zamanda, ülke ve millet menfaatleri boyutunda uyumla işlemelidir.
Yeni Anayasa’da yapılacak Başkanlık düzenlemesi bir rejim değişikliği değildir. Yönetsel sistem değişikliğidir. Karşı olanların “Türkiye’de rejimi değiştiriyorlar” söylemi yanlış, art niyetli ve zihin karıştırıcı bir söylemdir. Başkanlık sisteminin böyle olmadığı açık, net, şeffaf şekilde halka anlatılmalıdır.
Başkanlık Sistemi’nin Erdoğan’la özdeş bir yönetsel sistematik olmadığı; devlette “ebed müddet ilişkisi” olduğu anlatılmalı, Erdoğan’nın şahsına yönelik muhalefetin bu sisteme karşıtlığa dönüşmesine ve bu yüzden ortaya çıkacak aleyhtarlığa karşı ciddi çalışmalar yapılmalıdır.
Başkanlık sistemine dair temel parametreler, ana özellikler ve sistemin içeriği açık ve aleni şekilde anlatılmalıdır. Halkın manipüle edilmesine fırsat verilmemeli, konuyla ilgili her husus, herkesin anlayacağı şekilde izhar ve izah edilmelidir.
Parlamenter sistemin sıkıntıları anlatılmalı, 1980 darbe Anayasa’sının gelişimin önündeki takoz boyutu dile getirilmeli ve Başkanlıkla sistem tıkanıklıkların izalesi açıklanmalıdır.
Etnik ve mezhebi açıdan farklı motifleri barındıran ülkemizde sisteme karşı çıkanların dile getirdiği “ülke eyaletlere ayrılacak” gibi gerçeklikten uzak, dezenformasyona matuf söylemlerin boşa çıkartılması ve ülke dinamiklerinin temel ölçüt olacağı aşikare gösterilmeli ve anlatılmalıdır.
Coğrafyamızın ve devlet geleneğimizin tarihsellik boyutuyla Başkanlık sistemine yatkınlığı ve geçmiş devlet pratiklerimizin benzerliği dikkatlere sunulmalıdır.
Başkanlık sistemi ne getirecek..
Başkanlıkla ülkemizde temsilde adalet maksimize olacak, yönetimde istikrar ve kurumsallaşma sağlanacaktır.
Geçmiş koalisyon dönemlerinde olduğu gibi istikrarsızlık sistemsel olarak mümkün olmayacak, yönetsel boşluklar oluşmayacaktır.
Meclis gerçek işlevini sürdürecek, bütün kesimler temsil edilecek, Yürütme organı Yasama’dan çıkmayarak güçler arasında bugün kavramsal söylemden ibaret olan bağımsızlık, esasta ve ideale yakın nitelikte tesis edilecektir.
Seçilmişler asli fonksiyonlarını icra etmek boyutuyla hareket edecek olup; yasama organı ve üyeleri -milletvekilleri-, işlev ve işlem olarak asıl konumuna gelecektir.
Siyasi partilerde başarısız olanlar yerini bırakmak zorunda kalacak ve -her şeye rağmen- parti liderliğini sürdüremeyecektir. Böylelikle tüm partiler başarı odaklı bir iç yönetime kavuşacak, tabanın sesini göz ardı edemeyecek ve dinamik bir yönetim algısıyla hareket edecektir.
Partilerin tabanla uyumu artacak, grup ve kliklerin eline geçmesi önlenecek ve tavandan tabana genişleyen yelpaze öncelenecektir.
Yerinden Yönetim birimleri güçlenecek, merkezi yönetimin denetsel kontrol ve düzenleme kapasitesi artacaktır. Bununla yasama ve bürokratik yönetimin niteliği artacak, herkes işini ifa etmeyi temel ilke ittihaz edecek ve kriz anlarında bile sistem işlemeye devam edecektir.
En önemlisi, geçmiş yönetim pratiklerimizde, siyasi travmaya dönüşen “tek başına iktidar çıkacak mı, koalisyon mu olacak, siyasi kriz sürecine mi girdik” gibi kaygılar sona erecek; mutlaka halkın % 50’den fazlasının oyunu alarak bir başkan ve beraber çalışacağı yürütme ve bir parlamento oluşacaktır.
Başkanlık sisteminin, yönetsel istikrar açısından en büyük kazanımı budur.
Milletin kulaktan dolma bilgilere itibar etmemesi ve Başkanlığa karşı olanların zihin karıştırıcı algı operasyonları çerçevesinde söylediklerinden ziyade; değişiklik paketinin içeriğine bakması en doğru okumayı getirecektir. Bu yüzden de; önyargılardan sıyrılıp, işin özüne bakılmasını şiddetle tavsiye ediyorum.
Ne Amerikan, ne de Fransız sistemi değil “Türk Tipi Başkanlık” modelinin detaylarına bakması, ortaya koyulacak taslak ve öneri üzerinden akıl ve fikir yürütmesi en doğru kanaat ve sonucu doğuracaktır.
Başkanlık modeli ülkemize hayırlı olsun..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.