'Ateş Terörizmi' - Yanan ormanlarımız ve neden Hatay seçildi..!
Terörle mücadele etkin şekilde sürüyor.
Ciddi sonuçlar alındı ve alınıyor.
Tıpkı 1990 ve 2000’lerin başarılı mücadele dönemlerinde olduğu gibi…
Bu "etkin mücadele", Terör Örgütünü/Örgütlerini (Özellikle PKK) teknolojik, siyasi ve ekonomik etkinlik bakımından tüketiyor.
Devletin yeni mücadele konseptiyle güçten düşen, güç kaybeden ve belini doğrultamayan terör örgütü farklı terör yöntemlerine yöneliyor.
Bunu geçmişte de görüp, gözledik.
Nedir bunlar.?
Daha az maliyetli, daha az teknoloji gerektiren, az kişiyle yapılabilen ve planlama gerektirmeyen eylemler.
Bunun en büyük örneği de "Ateş Terörizmi".
Yani Çevreye dönük saldırılar.
Yani "Orman Yangınları"
Amaç ise; doğayı, yani ormanlarımızı bir silah olarak kullanmak.
Özellikle farklı ve birbiriyle bağlantısızmış gibi bölgelerde bu tarz çevresel terörizasyonla, çatışma ve terör eylemlerinden uzak nüfusu da çatışmanın parçası haline getirmek, korku yaşatmak, sonuç olarak; devlete ve topluma zarar vermek hedeflenmektedir.
Adeta devletin etkin mücadelesi nedeniyle yapamadıkları, bilindik eylemlerini ikame edici ve ses getirici olmak istemektedir.
Bu terör yöntemini ülkemizde, genelde turizm mevsimi ve bölgelerinde bir silah olarak kullanan örgüt; devletin hem ekonomisine ve hem de turizm sayesinde oluşan “uluslararası güvenlilik/güvenlik” algısına darbe vurmayı amaçlamıştır.
Ben bu "Çevre Terörü-Ateş Terörizmini" küresel bazda planlanıp, icraya koyulan "Kaos" senaryosundan ayrı ve bağımsız görmüyorum.
Avusturalya'da bir yıla yakın süren yangınları da,
ABD'deki yangınları da,
Zaman zaman Avrupa ve Ortadoğu’nun kimi ülkelerinde yaşananları da bu “Kontrollü Kaos” un bir enstrümanı olarak düşünüyorum.
Hatay'daki yangına gelince…
Önce Trafo'dan kaynaklı denildi.
Ama sonra işin terör boyutu gün yüzüne çıkmaya başladı.
"Ateşin Çocukları İnisiyatifi" denen bir terör grubu üzerinden PKK üstlendi.
Bu yangın çok boyutlu incelenmesi gereken bir vakıa…
Birincisi; Zayıflayan terör örgütü her yola başvurabilir. Ki başvurdu da…
İkincisi; Devletin etkin mücadelesi örgütü gerçekten perişan etmiş,
Üçüncüsü; Terörizasyonun her alana sirayet edebilirliği konusunda ciddi bir uyarı,
Dördüncüsü, güncel ve konjonktürel boyutu ise; neden Hatay, neden Belen, Neden Arsuz/İskenderun..?
Hatay/bölge dün de stratejik idi,
Bugün yaşanan bölgesel kriz, çatışma ve vekalet savaşları nedeniyle çok daha stratejik.
Üstelik otuz yılı aşkındır Amanoslar'da "uyur" halde ama zaman zaman eyleme geçen terör unsurları bahse konu "Etkin Mücadele" ile iyice minimizeleşip, elimine edildi.
PKK/YPG'nin hedeflediği "Kuzey Suriye Koridoru"nun liman ulaşımı için oldukça önem arzeden bu bölgedeki zayıflama, örgütü iyice hırçınlaştırdı.
Çünkü yıllar yılı Suriye'nin Afrin bölgesinde beslenen, eğitilen ve palazlanan teröristler bu bölge üzerinden ülkemize geçerek katliamlarda bulundular.
Diğer bir neden ise, eylemin Belen ilçesinde yani "Belen Geçidinde" olmasıdır.
Burası adeta tarih var olduktan beri hep önemli olmuş, hep stratejik bir rol üstlenmiştir.
Belen Geçidi Anadolu'yu Ortadoğu'ya bağlayan en önemli karasal geçittir.
Keza, Hatay'ın demografik yapısındaki çeşitlilik de nazarı dikkate alındığında ve coğrafi konumla birlikte değerlendirdiğimizde rastgele ve tesadüfen seçilmiş bir hedef olmadığı aşikardır.
Konuya dair söylenecek daha çok, hassas nokta var.
Ama şimdi başka bir boyuta geçmek istiyorum.
Anlaşılan odur ki; Yeni Dünya Düzeni tarafları "Büyük Sıfırlama" için "Kaos" sürecinde her türlü doneyi kullanabilecekler ve olmaz-o kadarı da olamaz denen her silahı sahaya sürecekler.
Bu artık anlaşıldı…
Hal böyleyken toplum ve millet olarak tedbir, bilinç ve hassasiyeti maksimum düzeye çıkartmamız şart.
Öyle görünüyor ki; Hatay'daki yangınlar ilk ve tek olarak kalmayacak.
(Umarım ve inşallah terörizesi de spontane olanı da bir daha asla yaşanmaz)
Ama uyanık olmak evladır.
Bu nedenle de köşeye sıkışan, etkinliği azalan ve imkanları dibe vuran terörün farklı yol ve yöntemlere başvurabileceği artık belli.
Özellikle devletin ilgili ve yetkili kurumlarının bu konu ve alınması gereken yeni önlemlere, yeni strateji ve adımlara ivedilikle başlaması şarttır.
Herkesin, tüm canlıların ve hatta bu alçaklığı-caniliği irtikap eden "ateş teröristlerinin" bile ihtiyacı olan ormanları korumak zorundayız.
Buna mecburuz.
Bir bina patlatılabilir, yakılabilir, vurulabilir, yıkılabilir. Ama yerine bir yılda daha güzeli yapılabilir, ikame ve telafisi olabilir.
Lakin bir ağacın, yeşilin, ormanın telafisi için yıllar, on yıllar gerekir.
Hatta çok üzgünüm ki; telafisi mümkün değildir.
Ne gerekirse yapılmalı; Ormancıların yanında sadece Ormanlarımızın güvenliği ve terör saldırılarından korunması için gerekiyorsa Orman Polisleri, Orman Jandarmaları, Orman Güvenlik Görevlileri tez zamanda teşekkül ettirilmelidir.
Emniyet, MİT, Jandarma'da "Ateş Terörü ve Orman Güvenliği" departmanları kurulmalıdır.
Ormanlarımız kesinlikle bir "Ulusal Güvenlik Meselesidir"
Bir orman yangını bireysel ve toplumsal boyutta öyle çok zarar, ziyan ve kayıplara sebebiyet veriyor ki…
Sosyal, psikolojik, ekonomik, stratejik, iklimsel ve daha burada sayamadığım nelere nelere zarar vermektedir; bir düşünün…
Hele bu terör aracı olarak çıkartılmışsa; çok daha beter durumla karşı karşıyayız, demektir.
"Ateş Terörü"nün küresel, bölgesel, terör ve kaotik boyutları bundan sonra çok daha dikkatle ve günün parametreleriyle yeniden, radikal ve kurumsal mücadele şeklinde hemen-acilen-vakit kaybetmeksizin ele alınmalıdır.
Yoksa ciğerlerimiz yanmaya, huzurumuz kaçmaya, ruhumuz darlanmaya, nefesimiz kesilmeye devam eder.
Not: Yazımız yayına girerken Osmaniye'den de bir yangın haberi geldi. Düşünmek bile istemiyorum ama bunun da teröristlerce çıkartıldığı düşüncesindeyim.
Bu bağlamda Hatay, Osmaniye ve ülkemizin muhtelif yerlerinde çıkan yangınlardan dolayı devletimize, milletimize ve özellikle de bölge halkına geçmiş olsun diliyorum. İhmal ve duyarsızlık nedeniyle sebebiyet verenleri Allah ıslah etsin.
Sabotaj ve terör amaçlı yakanlar ise kahr-u perişan olsun.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
A. K.
Avni
Ahmet K.
Zümrüt
Mine Girgin
Fatih Sarul
Senra M..
Ali Açık
Fuat G.
Semih Kara