Kanada, Kadınlarımız, VW, Ahmet Hoca, Marx, Smith
Genç ya.
Yakışıklı ya.
Havalı ya.
Koruması yok, metroya falan biniyor ya.
Sosyal medyada fenomen.
Özellikle bizim mahallede.
Yani ülkemizde.
Esiyor adam.
Özellikle kadınlar. Face’liyor, Tweet’liyor.
“Biz bu günleri görecek miyiz? Bize de böyle Başbakan nasip olacak mı?”
Hayranlık dolu cümleler.
Bakın şimdi;
Bir, adamı tanımıyor, icraatını görmeden, zarftan mazruf hakkında karar veriyorsunuz ki bu bal gibi önyargıdır.
İki, Uruguay Devlet Başkan'ı Jose Mujica icraat ve felsefe anlamında çok daha güzel bir adamdır. İlle de “Bize de nasip olacak mı?” Diyeceksek, öylesini dileyelim.
Şimdi Trudeu gibisini dileyenlere, özellikle de kadınlara ( çünkü onlar çoğunlukta ) kötü haberi vereyim. Olmaz. Bize öyleleri nasip olmaz.
Çünkü sen ey dileyen, modern, kentli, varlıklı abi!
İşe gidip gelirken toplu taşıma araçlarını kullanmaz, tuvalete bile altındaki arabayla gidecek kadar rahatına düşkünsen,
Otoparka parkedip 50 bilemedin 100 metre yürüyemeyip, havalı mekanın kapısına kadar lüks arabanla gelip anahtarı valeye uçurarak verirsen,
Pahalı,lüks araba sahibi olmanın sana kurallardan muafiyet ve geçiş üstünlüğü verdiğini düşünürsen,
Kamuya ait olan emniyet şeridini kendi özel yolun, caddeleri otoyolları yarış pisti zannedersen,
Sana metroya binen, halkın içine karışan, mütevazı Başbakan nasip olmaz.
Çünkü sen mütevazı değilsin.
Çünkü sen zenginsen halkın içine karışmıyorsun.
Yoksulsan ve halksan, ilk rüyan, ilk fırsatta zengin olup halktan kopmaktır.
Ve siz ‘Bayan!’ lar.
Hala kendine kadın diyemeyen, kadın olmaktan utanan modern ‘Bayan’lar.
Face’ine, İnsta’ sına “Bayan bayana bir kahve keyfi” falan yazanlar.
Ya da 50 civarıyken bile kadın kadına diyemeyip Kız kıza diyenler.
Kitap okumak yerine magazini tercih eden, stilden, o sese sektiren yeteneksiz güzeller.
Adam gibi filmden sıkılıp ille de sulu, dizi yıldızından çıkma kazulet oğlanla, “Beeeen ikinci günü oradaydım Vallaha (!) – ki doğrusu Vallahidir-“ nın ötesinde Gezi’yle ve siyasetle alakası olmayan kızın oynadığı sözümona romantik, sözümona komedi filmi izlersen,
Mesela Solmaz Kamuran yerine, mesela Pucca nam kızımızın edebi (!) eserlerine abanırsan,
İdolün mesela Türkan Saylan yerine Kim Kardashian olursa,
MR. Trudeu’yu kavlederken, bir filozof, bir şair, bir gönül adamı yerine bol paralı, bağrı açık, pis sakallı, it bakışlı, eli tespihli, beli silahlı kıroyu hadi kıro demeyelim ağır olmasın maçoyla izdivaç edersen,
Adama değil arabaya bakarsan, adamı değil arabayı seçersen,
Sana ait olmayanla çektiğin fotoğrafı paylaşırken gerinirsen,
Kusura bakma ama daha çok beklersin Trudeu ve benzerini.
Çünkü baylar, çünkü bayanlar,
O beğenmediğiniz yüzde yüz yerli siyasetçi profili nedendir, neredendir bilir misiniz?
Her ağacın kurdu kendi içinden olur kuzum.
VW
Volks Wagen. Yani halk arabası. Onlarca milyara satılan halk arabası.
Dümenci çıktı.
Milleti kandırmışlar.
Emisyon değerlerini gösteren yazılımda hile hurda yapmışlar.
Almanya'da CEO gitti.
Patagonya’da bile sansasyon oldu, bizde yaprak kımıldamadı.
Ne çevre, ne sanayi falan bakanlarından bir ayıplama, ne de Doğuş Oto’dan bir açıklama özür filan.
İktidara yakın olmakla alakalı değildir herhalde.
Misal Fiat’ta böyle bir sansasyon olsaydı?...
Her neyse meselem o değil.
Ben şüpheci bir adamım.
Bu işler içeriden olur.
Kapitalistin Alman’ı Türk’ü olmaz.
Ahlaklısı ahlaksızı olmaz.
Tek dert daha çok paradır.
Daha çok para için her yol mübahtır.
Bu da evrensel kuraldır.
Bilmem kaç dolardan bilmem kaç dolara düşen hisseleri kim alıyor, kim topluyor?
Bilmem kaç milyar değer kaybeden şirketten daha sonra kim bilmem kaç milyar dolar kazanacak?
Yine kendileri olmasın sakın?
Üst ve lüks segmentte bir türlü aradığını bulamayıp, orada neredeyse Mercedes’le kapışan Audi ve Porsche ( aynı firma üretiyor ) ye odaklanma ve başka numaralar olmasın?
Benimki saf komplo teorisi.
AHMET HOCA
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun seçilmiş, temiz, zararsız ‘Gençlerle Buluşma’ programını canlı izledim. Tartışma programlarına çıkmadıkları kanalda.
Kendisine ‘Başbakan'ım’ değil de ‘Hocam’ diye hitap edilmesi olumluydu.
Benim için bir insanın ‘Hocalığı’, ‘Başbakanlığı’ndan önemlidir, hacimlidir, değerlidir.
Ancak kurgu olduğu çok belliydi. Keşke olmasaydı.
Eğer kurgu değilse daha da vahim.
Vay gençliğin haline, vay benim Köse sakalım.
İtirazım siyasi duruştan dolayı değil.
Seviyeden, derinlikten ve hatta sığlıktan dolayı.
Zor soru sorun diyor ‘Hoca’.
Pırıl pırıl (!) gençlerimizden gelen soruların cevap ve içerik olarak zorluğu TEOG seviyesinde bile değil.
Haydi gazetecilerimizin her cenahtan siyasetçilerle yaptığı toplantılarda muhabbet kasaba kahvesi seviyesini geçmiyor popülizm ve Reyting kaygısından müsebbep.
Ya umudumuz gençler?
İsterim ki siyasetçilerimize
Marx’ın Kapital’i, Komünist Manifesto’su,
Adam Smith’in Ulusların Zenginliği, Mutlak Üstünlük teorisi,
Robert Torrens ve David Ricardo’nun kapitalizm izahları
Ayn Rand’ın yeni dünya üzerine görüşleri konusunda analizleri, fikirleri, düşünceleri sorulsaydı.
Keşke programlar bu entellektüel düzeyde, insan değil, olay değil, düşünce üzerinden tartışılarak yapılsaydı.
Yukarıda bahsettiklerim de ne mi?
Merak eden alsın okusun abuk diziler ve demagojik gaz veren siyasi programları izlemek yerine.
Seçimlerden önce, seçimlerden sonrasına dair Bülent Arınç şifrelerini yazacağım tarihe not düşmek adına.
Bir de küresel dünya ve göçmenlik meselesini.
Yakışıklı ya.
Havalı ya.
Koruması yok, metroya falan biniyor ya.
Sosyal medyada fenomen.
Özellikle bizim mahallede.
Yani ülkemizde.
Esiyor adam.
Özellikle kadınlar. Face’liyor, Tweet’liyor.
“Biz bu günleri görecek miyiz? Bize de böyle Başbakan nasip olacak mı?”
Hayranlık dolu cümleler.
Bakın şimdi;
Bir, adamı tanımıyor, icraatını görmeden, zarftan mazruf hakkında karar veriyorsunuz ki bu bal gibi önyargıdır.
İki, Uruguay Devlet Başkan'ı Jose Mujica icraat ve felsefe anlamında çok daha güzel bir adamdır. İlle de “Bize de nasip olacak mı?” Diyeceksek, öylesini dileyelim.
Şimdi Trudeu gibisini dileyenlere, özellikle de kadınlara ( çünkü onlar çoğunlukta ) kötü haberi vereyim. Olmaz. Bize öyleleri nasip olmaz.
Çünkü sen ey dileyen, modern, kentli, varlıklı abi!
İşe gidip gelirken toplu taşıma araçlarını kullanmaz, tuvalete bile altındaki arabayla gidecek kadar rahatına düşkünsen,
Otoparka parkedip 50 bilemedin 100 metre yürüyemeyip, havalı mekanın kapısına kadar lüks arabanla gelip anahtarı valeye uçurarak verirsen,
Pahalı,lüks araba sahibi olmanın sana kurallardan muafiyet ve geçiş üstünlüğü verdiğini düşünürsen,
Kamuya ait olan emniyet şeridini kendi özel yolun, caddeleri otoyolları yarış pisti zannedersen,
Sana metroya binen, halkın içine karışan, mütevazı Başbakan nasip olmaz.
Çünkü sen mütevazı değilsin.
Çünkü sen zenginsen halkın içine karışmıyorsun.
Yoksulsan ve halksan, ilk rüyan, ilk fırsatta zengin olup halktan kopmaktır.
Ve siz ‘Bayan!’ lar.
Hala kendine kadın diyemeyen, kadın olmaktan utanan modern ‘Bayan’lar.
Face’ine, İnsta’ sına “Bayan bayana bir kahve keyfi” falan yazanlar.
Ya da 50 civarıyken bile kadın kadına diyemeyip Kız kıza diyenler.
Kitap okumak yerine magazini tercih eden, stilden, o sese sektiren yeteneksiz güzeller.
Adam gibi filmden sıkılıp ille de sulu, dizi yıldızından çıkma kazulet oğlanla, “Beeeen ikinci günü oradaydım Vallaha (!) – ki doğrusu Vallahidir-“ nın ötesinde Gezi’yle ve siyasetle alakası olmayan kızın oynadığı sözümona romantik, sözümona komedi filmi izlersen,
Mesela Solmaz Kamuran yerine, mesela Pucca nam kızımızın edebi (!) eserlerine abanırsan,
İdolün mesela Türkan Saylan yerine Kim Kardashian olursa,
MR. Trudeu’yu kavlederken, bir filozof, bir şair, bir gönül adamı yerine bol paralı, bağrı açık, pis sakallı, it bakışlı, eli tespihli, beli silahlı kıroyu hadi kıro demeyelim ağır olmasın maçoyla izdivaç edersen,
Adama değil arabaya bakarsan, adamı değil arabayı seçersen,
Sana ait olmayanla çektiğin fotoğrafı paylaşırken gerinirsen,
Kusura bakma ama daha çok beklersin Trudeu ve benzerini.
Çünkü baylar, çünkü bayanlar,
O beğenmediğiniz yüzde yüz yerli siyasetçi profili nedendir, neredendir bilir misiniz?
Her ağacın kurdu kendi içinden olur kuzum.
VW
Volks Wagen. Yani halk arabası. Onlarca milyara satılan halk arabası.
Dümenci çıktı.
Milleti kandırmışlar.
Emisyon değerlerini gösteren yazılımda hile hurda yapmışlar.
Almanya'da CEO gitti.
Patagonya’da bile sansasyon oldu, bizde yaprak kımıldamadı.
Ne çevre, ne sanayi falan bakanlarından bir ayıplama, ne de Doğuş Oto’dan bir açıklama özür filan.
İktidara yakın olmakla alakalı değildir herhalde.
Misal Fiat’ta böyle bir sansasyon olsaydı?...
Her neyse meselem o değil.
Ben şüpheci bir adamım.
Bu işler içeriden olur.
Kapitalistin Alman’ı Türk’ü olmaz.
Ahlaklısı ahlaksızı olmaz.
Tek dert daha çok paradır.
Daha çok para için her yol mübahtır.
Bu da evrensel kuraldır.
Bilmem kaç dolardan bilmem kaç dolara düşen hisseleri kim alıyor, kim topluyor?
Bilmem kaç milyar değer kaybeden şirketten daha sonra kim bilmem kaç milyar dolar kazanacak?
Yine kendileri olmasın sakın?
Üst ve lüks segmentte bir türlü aradığını bulamayıp, orada neredeyse Mercedes’le kapışan Audi ve Porsche ( aynı firma üretiyor ) ye odaklanma ve başka numaralar olmasın?
Benimki saf komplo teorisi.
AHMET HOCA
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun seçilmiş, temiz, zararsız ‘Gençlerle Buluşma’ programını canlı izledim. Tartışma programlarına çıkmadıkları kanalda.
Kendisine ‘Başbakan'ım’ değil de ‘Hocam’ diye hitap edilmesi olumluydu.
Benim için bir insanın ‘Hocalığı’, ‘Başbakanlığı’ndan önemlidir, hacimlidir, değerlidir.
Ancak kurgu olduğu çok belliydi. Keşke olmasaydı.
Eğer kurgu değilse daha da vahim.
Vay gençliğin haline, vay benim Köse sakalım.
İtirazım siyasi duruştan dolayı değil.
Seviyeden, derinlikten ve hatta sığlıktan dolayı.
Zor soru sorun diyor ‘Hoca’.
Pırıl pırıl (!) gençlerimizden gelen soruların cevap ve içerik olarak zorluğu TEOG seviyesinde bile değil.
Haydi gazetecilerimizin her cenahtan siyasetçilerle yaptığı toplantılarda muhabbet kasaba kahvesi seviyesini geçmiyor popülizm ve Reyting kaygısından müsebbep.
Ya umudumuz gençler?
İsterim ki siyasetçilerimize
Marx’ın Kapital’i, Komünist Manifesto’su,
Adam Smith’in Ulusların Zenginliği, Mutlak Üstünlük teorisi,
Robert Torrens ve David Ricardo’nun kapitalizm izahları
Ayn Rand’ın yeni dünya üzerine görüşleri konusunda analizleri, fikirleri, düşünceleri sorulsaydı.
Keşke programlar bu entellektüel düzeyde, insan değil, olay değil, düşünce üzerinden tartışılarak yapılsaydı.
Yukarıda bahsettiklerim de ne mi?
Merak eden alsın okusun abuk diziler ve demagojik gaz veren siyasi programları izlemek yerine.
Seçimlerden önce, seçimlerden sonrasına dair Bülent Arınç şifrelerini yazacağım tarihe not düşmek adına.
Bir de küresel dünya ve göçmenlik meselesini.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.