31 Mart Yerel seçimlerine artık saatler kaldı. Her seçimde, referandum da olduğu gibi, Necip Türk milleti, yine sandıklara gidecek ve hür iradesini ortaya koyacaktır.
Irkçılık, dünyanın her yerinde, her zaman felaketlere yol açmıştır. İnsanlık damarına çok erken enjekte edilen bu zehir, bugüne kadar, yüz milyonlarca insanın canına mal olmuş bir illettir.
Şehadetinin üzerinden tam 10 yıl geçmesine rağmen, rahmetli Muhsin Başkan’ın ölümüne sebep veren olay, olaylar, kişi, Kişiler, sinema filmlerine dahi konu olmuşken, o zamanki iktidar partisi de bu zamanki iktidar partisi değişmemişken, halen herhangi bir tatmin edici açıklama yapılmaması, doğrusu sadece onun kendi kitlesini değil, onu seven tüm sağ cenahı hem üzmekte ve hem de kızdırmakta!
Bu seçimlerin sert geçeceği belli idi. Ancak yaşadıklarımız, doğrusu benim bugüne dek şahit olmadığım bir terbiyesizlik ile saygısızlık ile utanmazlık ile insanları aptal yerine koymak ile geçti!
Batı’nın İslam ve Türk korkusu yeni bir fenomen değildir. Çok köklü ve kanlı bir tarihi vardır. Türk, kelimesi Batıda eşittir Müslüman, eşittir İslam. Şemsiye bir kavramdır.
Avrupa Parlamentosu, raportör Kati Piri’nin raporunu kabul ederek, müzakereleri de askıya alma kararı aldı. Ancak müzakere derken, acaba neyi kastettiler?
Bugün, Yeni Zelanda’da da bir katliam yaşandı, şimdilik 49 Şehid, 50 bin üstünde ağır yaralı var. Bunu yapan Haçlı, ırkçı teröristin en büyük motivasyonu ise Türk, Osmanlı düşmanlığı!
Malum, Büyük Britanya, bir referandum ile AB’den ayrılma ve bağımsız, kendi başına olmayı oylamıştı. AB’yi derin bir şoka atan bu durum, İngiltere çıkar ise ne olacak, en önemlisi ise nasıl olacak sorularına kilitlendi.
Sekiz Mart Dünya kadınlar gününü bahane eden birtakım marjinaller, ortaya çıkardıkları tablo ile pek çok insana seyretmekten bile hicap duyurdular.
Geçen günlerde Sayın Dışişleri Bakanı ve Sayın İçişleri bakanı, bir açıklama yapmışlardı. Neydi o?