Heba ettiniz!

Daha yayın esnasında yapılan kayırmalar, ekran ve kamera hileleri, bu yayına bir şaibe düşürmeyi başarmıştı ki, moderatör Küçükkaya ile CHP adayının sadece iki gün önce, The Marmara otelinde bir araya geldiklerinin görüntüleri, tüm medya ve sosyal medya ya düştü ve gündemi sarstı!

Bu saatten sonra, kime ne uyduruk açıklama yapar iseniz yapınız.

Hiç kimse soruların daha önceden İmamoğlu na verilmediğine inanmaz, inandıramazsınız! 

O tren kaçtı beyler.

Zaten CHP adayının önünde iPad ile kiminle bağlantılı olduğu da muamma.

Muhtemelen Küçükkaya ile de irtibatlı bir halde idiler.

Bunu ben söylemiyorum, yayını izleyen ve aklı başında hemen herkes aynı şeyi söylüyor.

Bu ara, Binali Yıldırım beyi bu yayına hazırlayanlar, derhal istifa etmelidir.

Bir insan, bu kadar yalnız ve hazırlıksız böylesi bir kumpasın içine atılmaz ki! 

Zaten Binali beyi bilenler bilir. 

Yayının başında, bu kumpası çok iyi görüp, sinirlendiği anlar olmuştu. 

Bunlara rağmen ise devlet terbiyesi almış bir adamın refleksleri ile kötü oyuna, güler yüz ile karşılık verdi. 

Velhasıl, tüm bu kayırmalara, hilelere rağmen, rakibine üstünlük sağladı ve ironik sözler ile de sakin ama keskin ifadeler ile Küçükkaya’ya da İmamoğlu’na da hak ettikleri cevapları sıraladı. 

Yani, gerçekten heba ettiniz, içinize işlemiş hilebazlık, doymak bilmeyen ihtirasınızın yüzünden, koca bir proğramı heba ettiniz.

Ve tüm hilelerinize rağmen:
Veri tabanı kopyalama skandalını itiraf etmek durumunda kaldı İmamoğlu. 

Kıvırmak istese de gafı ile “… zaten yapamadık, yetişmedi” diyerek, önceden dizdiği yalanları, yine kendi ağzı ile ekarte ederek, itiraf etti!

FETÖ sorusuna da 80 Milyon insanın gözüne baka baka yalan söyledi! 

Peki, alakan yoktu da be adam, STV de çalışan ikizin miydi?

Ekrem Dumanlı ve birçok FETÖ işletmesini “destek” amaçlı ile dolaşan sen değildin de dublörün müydü?

Üniversite yıllarında kimin yurdunda kaldın?

Yalancılık bu kadar mı ayağa düştü?

“Yaptıklarım, yapacaklarımın teminatıdır” diyorsun ya!

Beylikdüzü’nde 37 vaadinin sadece iki tanesini yapmışsın, o da Büyükşehir Belediyesi sayesinde. 

Yani beş senede hiçbir icraatın yok. 

Zaten çok ta iyi biliyorsun ki, İBB’ye 10 sene çivi çakmasan, halkla ilişkiler ile işi götürürüm, diyorsun, hesabın bu. 

Ama kimse kusura bakmasın, bu iş o kadar da kolay olmayacak.

Valiye hakaret ettin. Tartışma götürmez görüntüler var.

Ancak yine inkar ettin, yine yalan söyleyen oldun.

Artık sadece Ordu Valisinden değil, koca milletten özür dilemen gerekiyor.

Fakat, çok bekleriz biz bu özürü.

Çünkü sosyal medyada ki terör estiren trolleri bir yandan, kendi bir yandan, bu hakaret işinde, İmamoğlu’nu haklı gördükleri gibi, bir de kahraman ilan etmiş bulunuyorlar.

Yani edepsizlik, küfürbazlık ve dahi yalancılık, o cenaha göre gayet normal bir şey olmuş. 

Velev ki bir de muhattabı karşı kutuptan ise. 

Yazık, milyon kere yazık.

Her fırsatta sevdiğinizi iddia ettiğiniz bu vatanın, bu devletin bir onur makamına yapılan bu hakareti, şerefli polislerine yapılan hakaretleri, mübah görüyor iseniz ya bu milletin evladı değilsiniz ya da bu vatana kastınız olmalı.

Çünkü Vali de Polis de Sayın Erdoğan’ın değil, bu devletin, bu milletindir. 

‘Partizanlık yapmayalım’ diye bir söz ortaya attı ya CHP’nin adayı, işte o an ‘pes doğrusu’ dediğim an oldu.

Beyefendi bir kafasını kaldırıp da Bolu’dan Ankara’ya yürüyen işçileri görmüş müdür acaba?

Hani şu salt AK Partisi zamanında işe alındıkları için ekmeğinden edilen işçilerden bahsediyorum?

Mersin, Adana, Antalya, Bilecik, Ankara!

Durumlar aynı!

Pardon da bu partizanlık değil de nedir? 

Hem de 31 Mart öncesi, “bir işçi kardeşim çıkarılsa, beni bulacak” diyen CHP’nin Genel Başkanına rağmen olmadı mı bunlar?

İşte o Bolu şu işçiler de şimdi kendini bulmaya gidiyorlar.

Ben şahsen, kendisinin o insanların karşına çıkacak yüzü de cesareti de olduğuna inanmıyorum.

Bir ihtimal, 23 Haziran’dan önce ulaşabilirlerse, mecburen karşılarına çıkacak, iki üç göz boyası çekecek, 23 Haziran’dan sonra da unutacaktır.

Neden mi?

Fıtratı bu da ondan!

Gelelim şu “Herşey çok güzel olacak” olan FETÖ sloganına!

FETÖ’nün firari hain, hergele trolü Emre Uslu’nun icadı olduğunu bir kenara bırakalım… ama olmuyor, bırakamıyoruz işte, yine de deneyelim.

Yıllardır yönettiğiniz Belediyeler de niçin hiçbir şey çok güzel değil?

Bakırköy ve Şişli Belediyeleri neden aylardır işçilerinin maaşlarını veremiyor?

Niçin buraları çöp götürüyor?

İzmir, amiral geminiz!

Foseptik çukuru kokusu bir yana, yıllardır yapamadığınız Metro bir yana, yahu, Ege’nin incisi olan koca İzmir, mahrumiyet bölgesi birader.

Aydın, Muğla, Bodrum?

Durum aynı.

Didim?

Acaba Didim de haciz edilmeyen bir Belediye eşyası kaldı mı?

Tatil beldesi diye geçen yer, 1970’lerde kalmış, vakit durmuş adeta. 

Yani İstanbul’da çok güzel olacak da referans gösterdiğiniz bu yerlerde neden her şey çok berbat?

Beşiktaş ve Ataşehir Belediyelerine yolsuzlukdan kayyum atanmadı mı?

Evet, oraların ve saydığım tüm yerlerin seçmenleri, ideolojik olarak oy veriyor. Mantıklı veya hizmet kalitesine bakarak değil.

Onun için de ne yaparsanız yapın, hatta ne yapmazsanız yapmayın, bu durumun değişmeyeceğini siz de biliyorsunuz. 

Rahatlığınız ondan.

Ama burası İstanbul.

Burada bu oyun tutmaz beyler. Tutmaz.

Yeri gelmişken bizim cenahtaki küskünlüklere de iki çift lafım var.

İnsan, insana küser, davaya küskünlük olmaz, olamaz!

Hani kibirli dediğiniz AK Partisi teşkilatı var ya, bu CHP’nin kibri yanında, gerçekten de mütevazilik ve tevazu abidesi kalır.

Bunu, bugün e kadar görmedi iseniz, görme sorunu yaşıyorsunuz demektir.


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam 
OGÜNhaber