Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Endonezya’nın Bali Adası’nda düzenlenen G20 Liderler Zirvesi sonrası basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu. G20 Liderler Zirvesi’nin, Endonezya’nın müstesna ev sahipliğinde tamamlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dönem Başkanlığı görevini başarıyla icra eden Endonezya’yı tebrik ediyorum. Şahsıma, eşime ve heyetime gösterdikleri ev sahipliği için Cumhurbaşkanı Sayın Widodo başta olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi.
İstiklal Caddesi’nde pazar günü meydana gelen terör saldırısı sonrasında doğrudan telefon ve mesaj yoluyla taziye ve geçmiş olsun dileklerini ileten tüm dostlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İkisi çocuk 6 sivilin hayatını kaybettiği bu alçak saldırı terörün kanlı ve çirkin yüzünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. DEAŞ’la mücadele bahanesi altında terör örgütüne destek verenler de dökülen her damla kana ortaktır. Bölücü terör örgütü, Suriye ve Irak’ta köşeye sıkıştıkça çaresizliğini bu tür kalleş eylemlerle gizlemeye çalışmaktadır. Ne yaparlarsa yapsınlar, kimin arkasına saklanırsa saklansınlar teröristler kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaklardır” şeklinde konuştu.
Emniyet birimlerini hain saldırının faili olan teröristi ve iş birlikçilerini kısa sürede yakaladıklarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin ve bölgemizin geleceğinde terörün hiçbir türlüsüne yer olmadığının altını tekrar çizmek istiyorum. Terör tehdidini kaynağında bertaraf etme stratejimizi kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz. Tüm dost ve müttefiklerimizin de Türkiye'nin bu haklı mücadelesine samimi desteğini bekliyoruz. Bir kez daha terör saldırısında vefat eden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyor, yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Küresel ekonomideki kötüleşmenin en şiddetli vurduğu yerler kırılgan devletlerdir”
Bu seneki G20 temasının, “Birlikte Toparlanma-Daha Güçlü Toparlanma” olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede, sene boyunca bakanlar düzeyinde toplantı ve çok sayıda teknik düzeyde çalışma gerçekleştirildiğini belirterek, “Türkiye olarak bu faaliyetlere aktif olarak iştirak ettik, görüşlerimizi paylaştık. Zirve gündemine katkıda bulunduk” diye konuştu. Zirve çerçevesinde, küresel siyasi ve ekonomik görünüme ilişkin son gelişmeleri değerlendirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyamız son 3 yıldır salgınla başlayıp, sıcak çatışmalar ve bölgesel gerilimlerle daha da çetrefilli hal alan sancılı bir süreçten geçiyor. Salgın döneminde alınan katı tedbirlerin, tedarik zincirleri ile uluslararası ticaretin işleyişi üzerindeki olumsuz etkilerini halen hissediyoruz. Bilhassa aşırı yükselen enerji, gıda ve hammadde fiyatlarının, hiçbir ayrım yapmadan, tüm ekonomileri zorladığı görülüyor” dedi.
Avrupa ve ABD dahil pek çok bölgede son 50-60 yılının zirvesine ulaşan enflasyon rakamlarının, karşılaşılan sıkıntının büyüklüğünü ortaya koyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun hiçbir ülke, şimdiye kadar kendisini bu enflasyon cenderesinin dışında tutmakta başarı sağlayamadı. Alışılageldik usullerle, ezberlenmiş yöntemlerle enflasyonu düşürme formülünün ise henüz istenilen sonuçları veremediğini görüyoruz. Bu yöntemlere başvuranlar, daha da yükselen enflasyon sorunuyla birlikte istihdam kayıplarıyla da yüzleşmeye başlamışlardır” şeklinde konuştu.
“Küresel ekonomiyle ilgili giderek artan resesyon tartışmaları, yakın gelecekte bizleri bekleyen tehlikeye işaret ediyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası kuruluşların raporları ve ekonomik göstergeler, şayet bir çıkış yolu bulunamazsa, mevcut durumun kötüleşeceğini gösteriyor. Elbette, bu kriz belli bölgelerin değil, batıdan doğuya, kuzeyden güneye tüm ülkelerin krizidir. Ancak küresel ekonomideki kötüleşmenin en şiddetli vurduğu yerler, Afrika ve Asya’daki kırılgan devletlerdir. Salgın döneminde sağlık alanında ortaya çıkan gayri insani manzaralar, bugün de gıda ve enerji alanında tekerrür etmektedir” ifadelerini kullandı.
“Milli gelire göre dünyanın en fazla insani yardım yapan ülkesiyiz”
Somali’den Yemen’e, Sudan’dan Afganistan’a uzanan geniş bir bölgede milyonlarca insanın, açlık ve kıtlık tehdidiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde ekonomik kriz, özellikle Batı ülkelerinde Müslümanların yanı sıra Afrika ve Asya kökenli göçmenlere karşı nefret söylemlerini de artırmıştır. 7 milyon vatandaşı yurtdışında yaşayan bir ülke olarak, nefret söylemlerinin vardığı ürkütücü boyutları gayet iyi biliyoruz. İslam ve yabancı düşmanlığı ile mücadelede daha fazla hassasiyet gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi. Türkiye’nin, tüm insanlığın huzurunu, barışını ve refahını etkileyen bu sınamalar karşısında üzerine düşeni yerine getirmenin çabasında olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgın döneminde, toplam 161 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbı yardım malzemesi göndererek nasıl ihtiyaç sahiplerinin yanında olmuşsak, bugün de tüm gücümüzle barışın, refahın ve adaletin tesisi için samimiyetle gayret gösteriyoruz” diye ekledi.
Türkiye’nin millî gelire göre dünyanın en fazla insani yardım yapan ülkesi olduğunu da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaklaşık 5 milyon yerlerinden edilmiş kişiye yıllardır ev sahipliği yapıyoruz. Yardım kuruluşlarımızla nerede bir ihtiyaç sahibi varsa imdadına koşuyoruz. Bölgemizdeki çatışmaları sonlandırmak ve akan kanı durdurmak için en fazla çalışan ülke konumundayız” şeklinde konuştu.
“Gıda krizinin çözümüne büyük katkı sağladık”
Ukrayna’da ihtilafın ilk gününden bu yana savaşın kazananı, adil bir barışın ise kaybedeni olmayacağı düşüncesiyle hareket ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Taraflar nezdinde bu anlayışla pek çok kolaylaştırıcı ve arabulucu nitelikte girişimde bulunduk. Tarafları pek çok defa aynı masa etrafında bir araya getirme başarısını sergiledik” dedi. Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletlerle birlikte Karadeniz’de Tahıl Koridoru’nu inşa ettiklerini de kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu şekilde gıda krizinin çözümüne büyük katkı sağladık. Şimdiye kadar yaklaşık 11 milyon ton tahılın dünya pazarına girmesini temin ettik. Mutabakatın kesintisiz işlemesi ve ayrıca tahılın Afrika başta olmak üzere en fazla ihtiyacı olan ülkelere ulaşımı için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Dünya genelinde halen her yıl 1 milyar ton gıda maddesi çöpe gidiyor”
Türkiye’nin 2015 yılında G20 dönem başkanlığı sırasında gıda güvenliğinin öncelikli konulardan biri olarak işlendiğini hatırlatan Erdoğan, “Ortak bildirimizde gıda israfının azaltılması noktasında taahhütte bulunmuştuk. Ancak dünya genelinde halen her yıl 1 milyar ton gıda maddesi çöpe gidiyor. Bir yanda dijitalleşmeyi yapay zekayı konuşurken diğer yanda 2 milyar insanın yoksulluk içinde yaşadığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Bir milyara yakın insan gece yatağa aç olarak girerken bir tarafta lüks, şatafat ve israf hakimse burada bir sorun var demektir. Hırs, tahakküm daha fazla kazanma üzerine bina edilen mevcut ekonomik mimarinin insanı ve tabiatı koruması mümkün değildir. Türkiye olarak bu adaletsiz tabloyu değiştirmeye ve gıda israfının engellenmesine yönelik faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca eşim Emine Erdoğan öncülüğünde yürüten sıfır atık projesini uluslararası arenaya taşıdık. Bu önemli projenin çevre kirliliğinin önüne geçmesinin yanında küresel bir sorun olan israfı da azaltacağına inanıyoruz” diye konuştu.
“Vatandaşlarımızın tükettiği her 100 ilaçtan 89’unu yerli üretimle sağlıyoruz”
Zirvenin bir diğer ağırlıklı gündemini de sağlık konusunun oluşturduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Bu çerçevede küresel sağlık sisteminin iyileştirilmesi üzerinde görüş alışverişinde bulunduk. Başta Afrika olmak üzere Türkiye’nin salgın sürecinde ortaya koyduğu uluslararası dayanışmayı bir kez daha muhataplarımıza anlattık. Türkiye’nin sağlık alt yapısında özellikle son 20 yılda kat ettiği mesafeyi ve sorunlara karşı geliştirdiği çözüm yollarını burada paylaşma imkanı bulduk. Sağlık hizmetlerinde Türkiye olarak gerçekten büyük bir başarı hikayesi yazdığımıza inanıyorum. Toplam 264 bine çıkardığımız hastane yatak sayımız 1 milyon 350 bini bulan sağlık personelimiz ile küresel ölçekte söz sahibiyiz. Yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz Türkovac aşısıyla dünyada Covid-19 aşısı üretebilen 9 ülke arasına girdik. Vatandaşlarımızın tükettiği her 100 ilaçtan 89’unu yerli üretimle sağlıyoruz. Kamu özel ortaklığı modeliyle inşa ettiğimiz şehir hastaneleri sağlık alanında yeni bir dönemi başlattı. Özellikle kritik salgın günlerinde devasa birer sağlık kompleksi olan bu modern tesislerin çok ciddi faydasını gördük” dedi.
Zirvede dijital dönüşüm başlığı altında ise dijital ekonominin geliştirilmesi noktasında fırsat ve tehditlerin değerlendirdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dönem başkanlığımızın öncelikleri olan küresel sağlık gıda güvenliği ve etkin göç yönetimine vurgu yaptık. G20 platformu küresel düzeyde karşı karşıya kaldığımız meydan okumalar karşısında kendisinden beklenen liderlik görevini başarıyla yürütüyor. İçinde bulunduğumuz ve küresel ölçekte yaşadığımız ekonomik sıkıntıların üstesinden de yine G20’nin kararlı etkili ve çözüm odaklı anlayışıyla geleceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.
İstiklal Caddesi’nde pazar günü meydana gelen terör saldırısı sonrasında doğrudan telefon ve mesaj yoluyla taziye ve geçmiş olsun dileklerini ileten tüm dostlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İkisi çocuk 6 sivilin hayatını kaybettiği bu alçak saldırı terörün kanlı ve çirkin yüzünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. DEAŞ’la mücadele bahanesi altında terör örgütüne destek verenler de dökülen her damla kana ortaktır. Bölücü terör örgütü, Suriye ve Irak’ta köşeye sıkıştıkça çaresizliğini bu tür kalleş eylemlerle gizlemeye çalışmaktadır. Ne yaparlarsa yapsınlar, kimin arkasına saklanırsa saklansınlar teröristler kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaklardır” şeklinde konuştu.
Emniyet birimlerini hain saldırının faili olan teröristi ve iş birlikçilerini kısa sürede yakaladıklarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin ve bölgemizin geleceğinde terörün hiçbir türlüsüne yer olmadığının altını tekrar çizmek istiyorum. Terör tehdidini kaynağında bertaraf etme stratejimizi kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz. Tüm dost ve müttefiklerimizin de Türkiye'nin bu haklı mücadelesine samimi desteğini bekliyoruz. Bir kez daha terör saldırısında vefat eden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyor, yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Küresel ekonomideki kötüleşmenin en şiddetli vurduğu yerler kırılgan devletlerdir”
Bu seneki G20 temasının, “Birlikte Toparlanma-Daha Güçlü Toparlanma” olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede, sene boyunca bakanlar düzeyinde toplantı ve çok sayıda teknik düzeyde çalışma gerçekleştirildiğini belirterek, “Türkiye olarak bu faaliyetlere aktif olarak iştirak ettik, görüşlerimizi paylaştık. Zirve gündemine katkıda bulunduk” diye konuştu. Zirve çerçevesinde, küresel siyasi ve ekonomik görünüme ilişkin son gelişmeleri değerlendirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyamız son 3 yıldır salgınla başlayıp, sıcak çatışmalar ve bölgesel gerilimlerle daha da çetrefilli hal alan sancılı bir süreçten geçiyor. Salgın döneminde alınan katı tedbirlerin, tedarik zincirleri ile uluslararası ticaretin işleyişi üzerindeki olumsuz etkilerini halen hissediyoruz. Bilhassa aşırı yükselen enerji, gıda ve hammadde fiyatlarının, hiçbir ayrım yapmadan, tüm ekonomileri zorladığı görülüyor” dedi.
Avrupa ve ABD dahil pek çok bölgede son 50-60 yılının zirvesine ulaşan enflasyon rakamlarının, karşılaşılan sıkıntının büyüklüğünü ortaya koyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun hiçbir ülke, şimdiye kadar kendisini bu enflasyon cenderesinin dışında tutmakta başarı sağlayamadı. Alışılageldik usullerle, ezberlenmiş yöntemlerle enflasyonu düşürme formülünün ise henüz istenilen sonuçları veremediğini görüyoruz. Bu yöntemlere başvuranlar, daha da yükselen enflasyon sorunuyla birlikte istihdam kayıplarıyla da yüzleşmeye başlamışlardır” şeklinde konuştu.
“Küresel ekonomiyle ilgili giderek artan resesyon tartışmaları, yakın gelecekte bizleri bekleyen tehlikeye işaret ediyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası kuruluşların raporları ve ekonomik göstergeler, şayet bir çıkış yolu bulunamazsa, mevcut durumun kötüleşeceğini gösteriyor. Elbette, bu kriz belli bölgelerin değil, batıdan doğuya, kuzeyden güneye tüm ülkelerin krizidir. Ancak küresel ekonomideki kötüleşmenin en şiddetli vurduğu yerler, Afrika ve Asya’daki kırılgan devletlerdir. Salgın döneminde sağlık alanında ortaya çıkan gayri insani manzaralar, bugün de gıda ve enerji alanında tekerrür etmektedir” ifadelerini kullandı.
“Milli gelire göre dünyanın en fazla insani yardım yapan ülkesiyiz”
Somali’den Yemen’e, Sudan’dan Afganistan’a uzanan geniş bir bölgede milyonlarca insanın, açlık ve kıtlık tehdidiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde ekonomik kriz, özellikle Batı ülkelerinde Müslümanların yanı sıra Afrika ve Asya kökenli göçmenlere karşı nefret söylemlerini de artırmıştır. 7 milyon vatandaşı yurtdışında yaşayan bir ülke olarak, nefret söylemlerinin vardığı ürkütücü boyutları gayet iyi biliyoruz. İslam ve yabancı düşmanlığı ile mücadelede daha fazla hassasiyet gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi. Türkiye’nin, tüm insanlığın huzurunu, barışını ve refahını etkileyen bu sınamalar karşısında üzerine düşeni yerine getirmenin çabasında olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgın döneminde, toplam 161 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbı yardım malzemesi göndererek nasıl ihtiyaç sahiplerinin yanında olmuşsak, bugün de tüm gücümüzle barışın, refahın ve adaletin tesisi için samimiyetle gayret gösteriyoruz” diye ekledi.
Türkiye’nin millî gelire göre dünyanın en fazla insani yardım yapan ülkesi olduğunu da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaklaşık 5 milyon yerlerinden edilmiş kişiye yıllardır ev sahipliği yapıyoruz. Yardım kuruluşlarımızla nerede bir ihtiyaç sahibi varsa imdadına koşuyoruz. Bölgemizdeki çatışmaları sonlandırmak ve akan kanı durdurmak için en fazla çalışan ülke konumundayız” şeklinde konuştu.
“Gıda krizinin çözümüne büyük katkı sağladık”
Ukrayna’da ihtilafın ilk gününden bu yana savaşın kazananı, adil bir barışın ise kaybedeni olmayacağı düşüncesiyle hareket ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Taraflar nezdinde bu anlayışla pek çok kolaylaştırıcı ve arabulucu nitelikte girişimde bulunduk. Tarafları pek çok defa aynı masa etrafında bir araya getirme başarısını sergiledik” dedi. Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletlerle birlikte Karadeniz’de Tahıl Koridoru’nu inşa ettiklerini de kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu şekilde gıda krizinin çözümüne büyük katkı sağladık. Şimdiye kadar yaklaşık 11 milyon ton tahılın dünya pazarına girmesini temin ettik. Mutabakatın kesintisiz işlemesi ve ayrıca tahılın Afrika başta olmak üzere en fazla ihtiyacı olan ülkelere ulaşımı için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Dünya genelinde halen her yıl 1 milyar ton gıda maddesi çöpe gidiyor”
Türkiye’nin 2015 yılında G20 dönem başkanlığı sırasında gıda güvenliğinin öncelikli konulardan biri olarak işlendiğini hatırlatan Erdoğan, “Ortak bildirimizde gıda israfının azaltılması noktasında taahhütte bulunmuştuk. Ancak dünya genelinde halen her yıl 1 milyar ton gıda maddesi çöpe gidiyor. Bir yanda dijitalleşmeyi yapay zekayı konuşurken diğer yanda 2 milyar insanın yoksulluk içinde yaşadığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Bir milyara yakın insan gece yatağa aç olarak girerken bir tarafta lüks, şatafat ve israf hakimse burada bir sorun var demektir. Hırs, tahakküm daha fazla kazanma üzerine bina edilen mevcut ekonomik mimarinin insanı ve tabiatı koruması mümkün değildir. Türkiye olarak bu adaletsiz tabloyu değiştirmeye ve gıda israfının engellenmesine yönelik faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca eşim Emine Erdoğan öncülüğünde yürüten sıfır atık projesini uluslararası arenaya taşıdık. Bu önemli projenin çevre kirliliğinin önüne geçmesinin yanında küresel bir sorun olan israfı da azaltacağına inanıyoruz” diye konuştu.
“Vatandaşlarımızın tükettiği her 100 ilaçtan 89’unu yerli üretimle sağlıyoruz”
Zirvenin bir diğer ağırlıklı gündemini de sağlık konusunun oluşturduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Bu çerçevede küresel sağlık sisteminin iyileştirilmesi üzerinde görüş alışverişinde bulunduk. Başta Afrika olmak üzere Türkiye’nin salgın sürecinde ortaya koyduğu uluslararası dayanışmayı bir kez daha muhataplarımıza anlattık. Türkiye’nin sağlık alt yapısında özellikle son 20 yılda kat ettiği mesafeyi ve sorunlara karşı geliştirdiği çözüm yollarını burada paylaşma imkanı bulduk. Sağlık hizmetlerinde Türkiye olarak gerçekten büyük bir başarı hikayesi yazdığımıza inanıyorum. Toplam 264 bine çıkardığımız hastane yatak sayımız 1 milyon 350 bini bulan sağlık personelimiz ile küresel ölçekte söz sahibiyiz. Yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz Türkovac aşısıyla dünyada Covid-19 aşısı üretebilen 9 ülke arasına girdik. Vatandaşlarımızın tükettiği her 100 ilaçtan 89’unu yerli üretimle sağlıyoruz. Kamu özel ortaklığı modeliyle inşa ettiğimiz şehir hastaneleri sağlık alanında yeni bir dönemi başlattı. Özellikle kritik salgın günlerinde devasa birer sağlık kompleksi olan bu modern tesislerin çok ciddi faydasını gördük” dedi.
Zirvede dijital dönüşüm başlığı altında ise dijital ekonominin geliştirilmesi noktasında fırsat ve tehditlerin değerlendirdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dönem başkanlığımızın öncelikleri olan küresel sağlık gıda güvenliği ve etkin göç yönetimine vurgu yaptık. G20 platformu küresel düzeyde karşı karşıya kaldığımız meydan okumalar karşısında kendisinden beklenen liderlik görevini başarıyla yürütüyor. İçinde bulunduğumuz ve küresel ölçekte yaşadığımız ekonomik sıkıntıların üstesinden de yine G20’nin kararlı etkili ve çözüm odaklı anlayışıyla geleceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.