AJANSLAR -
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. "Eğer terörsüz bir siyaset, ülke, gelecek hususunda herkes ittifak halindeyse elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız ve buradayız" diyen Bahçeli, Abdullah Öcalan için "Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın" ifadelerini kullandı.
"Yapacağız, başaracağız" diyerek enflasyonun tek haneye inmesi, kişi başına düşen milli gelirin 25 bin dolara çıkması gibi vaatler sıralayan Bahçeli, tepkiler üzerine geri çekilen kredi kartı limiti haracı için de "Her vatandaşımızdan bir bahaneyle 750 lira almak yerine tüm vatandaşlarımıza artan zenginlikten hakkaniyetli pay veren bir Türkiye'ye ulaşmak hayal değil, ulaşılacak bir hedeftir" dedi.
Bahçeli, 'Yenidoğan çetesi' soruşturmasına dair tartışmalarda istifa etmesi gerektiği söylenen Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'nu savundu. "Sağlık Bakanımızın istifasını isteyenlerin, bebeklerin hakkını savunmak gibi bir dertleri yoktur. Bunların işleri güçleri yalandır, nifaktır. Sağlık Bakanımızı, İstanbul İl Müdürlüğü görevinden itibaren konuyla ilgili sergilemiş olduğu dürüst, ilkeli, tavizsiz ve sağlam duruşundan dolayı tebrik ediyorum" sözlerini sarf etti.
Fethullah Gülen'in ölümü için "Bu teröristin Türkiye’de gömüleceği bir toprak yoktur. Nerede Türkiye düşmanlığı yaptıysa orada çürüyüp gitmelidir" dedi.
Seçimlerin zamanında yapılacağını söyleyen Bahçeli, “Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir” diyen İstanbul Barosunun yeni başkanı İbrahim Kaboğlu'nu hedef aldı: "Uyarıyorum, baş olan ayaklar tek dursun, akıllı olsun, ayranımızı kabartmasın, asabımızı bozmasın, milletin sabrını yanlışa yormasın, bayramlık ağzını da daha fazla açtırmasın."
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Kitabın ortasından konuşacağım
"Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ve kurtuluş fikri olan Türk milliyetçiliğinin tarihin kaygan ve kaypak zemininde sağlam ve sağduyulu duruşun adresi olarak varlığını güçlü şekilde ibra ve ibraz etmesi artık kaçınılmaz aşamaya gelmiştir. Belki bugünden sonra tarihin akışı daha farklı olacaktır. Belki bugünden sonra ülkemin şafağı bir başka sökecektir. Belki bugünden sonra Türkiye'nin prangaları tamamıyla kırılacaktır.
Türk ve Türkiye yüzyılı yürüyüşüne hız vermenin zamanıdır. Bugün kitabın ortasından ve hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak nitelikte konuşacağım. Muazzez milletimizin ayak bağlarını kalıcı olarak çözmenin kim bilir belki de ilk adımını atmış olacağım."
Öcalan için 'umut hakkı'
"Birinci hüküm cümlem şudur: TBMM’de her meselenin ele alınıp milli ve müşterek akılla çözümü mümkün ve hatta mecburidir. Eğer terörsüz bir siyaset, terörsüz bir ülke, terörsüz bir gelecek hususunda herkes ittifak halindeyse o halde değil elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız ve buradayız.
Geçen haftaki grup konuşmamda demiştim ki; “Türkiye’ye getirilirken, 'her türlü hizmete hazırım' diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.” Bu çağrımın içyüzünü henüz anlamayan, anlasa bile işine gelmediğinden saptırmaya çalışanlar çok sayıdadır.
Türk ve Türkiye Yüzyılında terörü sıfırlamak, milli birlik ve beraberliği çelikleştirmek amacına matuf ikinci hüküm cümlem şöyledir: Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.
Türkiye ve Türk milleti için her fedakârlığı yapmaya, her çileye katlanmaya, lazım gelen her adımı atmaya kararlıyız, inançlıyız, tarih huzurunda diyorum ki, yeminliyiz. 'Yeni Yüzyıl, Yeni Hayat, Yeni Türkiye' temelinde bagajları boşaltalım ve milli ülküleri hep birlikte yakalayalım.
Üçüncü hüküm cümlem de şu şekildedir: Diyarbakır annelerinin sessiz çığlığı duyulmalı, evlatlarıyla buluşmaları sağlanmalı, hepsinin yüzü güldürülmeli, sorunun kaynağı olanlar harekete geçmelidir. Bilinmelidir ki, uzattığım elin bir mesajı da budur."
Enflasyonun tek hanelere gerileyeceğine inancım tartışmasızdır
"Türkiye'nin çözemeyeceğiz, altından kalkamayacağı hiçbir sorunu yoktur. Bunlardan birisi olan Türkiye ekonomisi çok şükür şiddetli fırtınayı atlatmıştır. Enflasyon ve hayat pahalılığı her insanımızı haklı olarak rahatsız etmektedir. Bu konudaki şikayet ve sızlanmaları ortadan kaldırmak başlıca görevimizdir. Bunun yanı sıra gelir dağılımı adaletsizliği canımızı sıkan başka bir konudur. Enflasyonla mücadele kesintisiz sürmektedir ve desteğimiz tamdır. Enflasyon rakamının tek hanelere gerileyeceğine inancım ve itimadım tartışmasızdır."
Vaatler vaatler: yapacağız, başaracağız…
"Her vatandaşımızdan bir bahaneyle 750 lira almak yerine tüm vatandaşlarımıza artan zenginlikten hakkaniyetli pay veren bir Türkiye'ye ulaşmak hayal değil, ulaşılacak bir hedeftir. Emek ve alınteri bizim vazgeçilmez değerimizdir. Her insanımız emeğinin karşılığını alacak, evini huzur içinde geçindirecek, borç kıskacına düşmeyecek, zorunlu harcamalarını endişesiz karşılayacaktır. Aziz milletimin ve tarihin huzurunda diyorum ki bu hedefleri gerçekleştirmek sadece boynumuzun borcu değil, siyasi ve insani şeref kurumuzdur. Yapacağız, başaracağız. Cumhur İttifakı olarak hayat pahalılığını bitireceğiz. Kayıt dışılığa neşter vuracağız. Enflasyon canavarının boğazına urganı geçireceğiz. Yapacağız, başaracağız. Dik baş, tok karın ve mutlu yarın amacından asla geri dönmeyeceğiz. Yapacağız, başaracağız. Muhalefetin çizdiği asılsız ve karamsar tabloları başlarına külah diye geçireceğiz. Yapacağız, başaracağız. Kişi başına düşen milli geliri 25 bin dolara çıkmış lider ülke Türkiye'ye hep birlikte ulaşacağız. Çılgın Türklerin neler yapacağını tüm dünyaya göstereceğiz."
Yenidoğan çetesi: 'hangi ceza adaletin tecellisini sağlayabilir?'
"Bebeklere, çocuklara, kadınlara, masum ve mazlum her insana kastedenler esfeli safilindir (aşağıların en aşağısı). Yeni doğan bebekleri Sosyal Güvenlik Kurumundan günlük 8 bin lira alabilmek için yoğun bakımda tutup ölümlerine neden olan, pasif ötenaziye başvuran, insanın aklına getiremeyeceği, kalbinin kaldıramayacağı yöntemleri kullanarak cinayet işleyen yaratıklar sadece sağlık çalışanlarımızın değil insanlığın yüz karasıdır. 'Yenidoğan çetesi' denilerek dünyaya gelen her bebeğe aslında haksızlık yapılıyor. Bunlar olsa olsa tıbbi artık, ölüm ve soygun çetesi, kana susamış katiller güruhudur. Bir insan daha fazla nasıl alçalabilir? Para için bebekleri ölüme mahkum eden, üstelik bunu güle oynaya karşılıklı mavralarla yapan namussuzlara verilecek hangi ceza vicdanların fırın gibi sıcaklığını soğutabilir? Hangi ceza adaletin tecellisini sağlayabilir? Hangi ceza yüreklere su serpebilir?"
Sağlık bakanını savundu"Sağlık Bakanlığı vaziyete zamanında müdahil olmuştur. Görevi suistimal, savsaklama, kötüye kullanma diye bir şey de söz konusu değildir. Teftiş mekanizması gecikmeksizin çalıştırılmıştır. Adli süreç zamanında işletilmiş, polis ve jandarmamız eşgüdüm halinde suçluların peşine düşmüştür. Peki Sağlık Bakanımızın istifasını istemek hangi akla hizmettir? Sağlık alanındaki parlak gelişmeleri karalamak nasıl bir politik angajmanın ürünü, kimlerin talimat ve tembihidir? Yargıya taşınmış ağır ve vahim bir olayı anında istismar etmek, siyasete pervasızca malzeme yapmak, art niyetlilik hatta ahlaksızlık değil midir? Sağlık Bakanımızın istifasını isteyenlerin, bebeklerin hakkını savunmak gibi bir dertleri yokyur. Bunların işleri güçleri yalandır, nifaktır. Sağlık Bakanımızı, İstanbul İl Müdürlüğü görevinden itibaren konuyla ilgili sergilemiş olduğu dürüst, ilkeli, tavizsiz ve sağlam duruşundan dolayı tebrik ediyorum. Bebek katillerinin en ağır şekilde cezalandırılmalarını bekliyor, MHP'yi karalayan, ülkücüleri kötüleyen şerefsiz bir suçlunun tehditleri karşısında üstlendiği görevin itibarını koruyan Cumhuriyet Savcımız Yavuz Engin'i gönülden kutluyor, alnından öpüyor, Allah sayılarını artırsın diyorum."
Seçimler zamanında yapılacaktır"Türkiye'de güven bunalımı yoktur. Bunayan ve Türkiye'ye cephe olan bulaşık tipler vardır. Alayının hüvviyetleri bellidir. Seçimler zamanında yapılacaktır. Herkes siyasi hesabını buna muvaffık yapmak durumundadır."
Kaboğlu'nu hedef aldı: 'baş olan ayaklar akıllı olsun'
"İstanbul 1 No'lu Baro Başkanlığı seçimlerinde KHK ile ihraç edilmiş ne idiği belirsiz eski bir CHP milletvekilinin başkan seçilmesi, yaptığı konuşmasında, anayasanın ilk 4 maddesine olumlu manada dokunmayı telafuz etmesi, skandal olmasının ötesinde yeni bir tuzağın kurulduğunu göstermektedir. İçi dışı fitne fesat kumkumasına dönen bu zatın anayasanın ilk dört maddesine nasıl dokunulacağını açıklaması, böyle bir teşebbüs halinde nelerin yaşanıp yaşanmayacağını kokuşmuş ideolojik süzgecinden geçirmesi ikaz ve tavsiyemizdir. Uyarıyorum, baş olan ayaklar tek dursun, akıllı olsun, ayranımızı kabartmasın, asabımızı bozmasın, milletin sabrını yanlışa yormasın, bayramlık ağzını da daha fazla açtırmasın."
Gülen'in ölümü: 'türkiye'de gömüleceği bir toprak yoktur'
"Yapılan hiçbir ihanet, hiçbir kötülük kimsenin yanına kalmaz, yarına da bırakılmaz. FETÖ elebaşına bile dünya kalmadı, kendi topraklarında, casusluk eğitim aldığı ülkesinde Allah’a hesap vermek üzere öldü gitti. Dileğim Allah’ın azabıyla kahrolması, hıyanetini, müşrik ve münafık emellere hizmetinin bedellerini tek tek ödemesi, cehennemde ebediyyen yanmasıdır. Bu teröristin Türkiye’de gömüleceği bir toprak yoktur. Nerede Türkiye düşmanlığı yapmışsa orada çürüyüp gitmelidir."
Türkiye'nin yeni bir çözüm sürecine değil ortak aklı çalıştırmaya ihtiyacı vardır
"DEM’e uzattığım el günlerdir konuşuluyor, günlerdir tartışılıyor. Dedikodu borsası rekorlar kırıyor. Önüne gelen kendi mizaç ve meşrebine göre değerlendirme yapıyor. Son iki haftadır görüş ve düşüncelerimi berrak ölçüde açıklayıp samimi niyetimi paylaşmış olsam da, birileri yine rahat durmuyor, ısrarla samanlıkta iğne arayışına, karanlıktan aydınlığa taş fırlatmaya kalkışıyor. Sözlerimin altı doldurulmalıdır diyenlerden tutun da, yeni bir çözüm sürecinin pişirildiğini iddia edenlere kadar pek çok iddia ve ifade malumlarınız olacağı üzere gündeme gelmiştir. Bir eski Meclis Başkanı işgüzarlık ve işportacılık mantığını siyaset zannederek kafasının içinde ne kadar kir pas varsa ortaya dökmüştür. 'Adına isterseniz kuşkonmaz deyin, yeni bir sürece ihtiyacımız' var sözleriyle boşa sallayıp nasıl dolu tutarım hevesine kapılmıştır. Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır ve olmalıdır."
Tek tek kürt kardeşlerimin sorununu çözmek mecburidir ama…
"Türkiye’nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür. Tek tek Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek elbette mecburidir, ama kolektif kimlik ve etnik temelde bir çözüme atıf yapmak vahim bir tehlikedir. Bu ülkede yaşayan hiçbir Kürt kardeşim sorun olarak gösterilemez. Kürt sorunu var demek, Kürtleri sorun gören sahte yüzlerin, yalan sözlerin, yıkım bekleyenlerin, küresel emperyalizme piyonluk yapanların ortak propagandasıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti asimilasyon politikasına hiçbir zaman teşne olmamış, tenezzül etmemiş, prim vermemiştir."
Tek başına silahlı mücadele terörü sona erdiremez
"Terör başka siyaset başkadır. İkisi arasına kalın bir çizgi çekilmeden, duvar örülmeden, silah dışlanmadan, en başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere, Türk vatandaşları layık olduğu insani gelişmişlik düzeyine, refah, huzur ve güvenlik mertebesine çok zor ulaşacaktır. Tek başına silahlı mücadelenin hemen hiçbir zaman terörü sona erdiremeyeceği gibi, terörün silahsız çözümü de asla yoktur. Teröristin yaşadıkları ve kabulleriyle gerçek olaylar ve olgular arasındaki çelişkiler somutlaştıkça teröristin direnci kırılacak ve silahtan uzaklaşacaktır. Tek tek teröristler üzerinde tesirli olmak, ihanetin sonunun olmadığını meşru vasıtalarla anlatmak ve açıklamak örgütteki çözülmeyi hızlandıracaktır."
Meselenin can alıcı noktası şudur: Terör örgütünün taleplerini kabul etmek tehdide boyun eğmek demektir. Üstelik yeni saldırıları kışkırtmaktan başka bir netice de vermeyecektir. Ancak silah ve şiddet karşısında toplumun boyun eğdiğini göstermek ne kadar yanlış ise, terörü yaratan ortamın iyileştirilmesi amacıyla demokratik adımları atmaktan imtina edilmesi o ölçüde hatalıdır. Medyanın tavrı ve tutumu da çok önemlidir.
Terör eylemlerinin teröristlerin bir başarısı ya da toplum açısından bir panik havası şeklinde sunulması bölücü örgütün değirmenine su taşımakla eş anlamlıdır. Teröristin moralini bozan ve direncini azaltan iki faktörden birisi, temel iddialarına yönelik kuşkular duymaya başlaması, diğeri de silahlı eylemlerin başarısızlığa mahkum olduğuna ikna edilmesidir.
Bölücü terör örgütü PKK’nın silahlı eylemleri başarısızlığa mahkumdur. Terörle hiçbir yere varılmaz, varılamaz, varılamayacaktır. Türkiye bölücü teröre asla rıza göstermeyecek, müzakere ve mütareke dayatmaları işe yaramayacaktır. Bir yanda terörle amansız mücadele ederken, diğer yanda demokratik reformların, sosyal ve ekonomik düzenlemelerin yapılması akla en yatkın seçenektir. Kürt kardeşlerimizle terör örgütü arasında hiçbir ortak taraf yoktur."