SEYYAH DERGİSİ OCAK 2019 -
1980’li yılların başında Birinci Özal Hükümeti ile özellikle kıyılarda başlayan kitlesel turizm hareketi, bugün üzerine çok da bir şey koymadan devam ediyor. O yıllarda olağanüstü güzellikteki Akdeniz ve Ege kıyıları, doğal cazibesiyle Avrupalı turistleri yeni bir destinasyon olan Türkiye’ye çekmeye yetmişti. Yıllar içinde, güzel koylar milyonlarca yatak kapasitesine sahip beş yıldızlı otellerle doldu, taştı. Altyapılara kazma vurulmadan üst yapıda çok katlı binalar birbiri ardına dizildi. Otel sayısı arttıkça turist sayısı da arttı, ama turizm yapmak her geçen yıl zorlaştı.
Krizler, her şey dâhil sistemi, turiste davranış şekli, haksız rekabet, ürün geliştirememe ve daha onlarca neden, turizmde bir kısır döngü yarattı. Şu anda yurtdışından hâlâ turist çekebilmemizin en önemli nedeni olarak tek ve en büyük kozumuzun “ucuz bir her şey dâhil sistemi”ne sahip olmamız gösteriliyor. Olabilir.Kısa bir turizm yazısında nedenleri tek tek ele alıp anlatmak zor olur. Bunu kısa yoldan söylemek lazım: Turizmde “devrim” yapmak gerekiyor. Bu devrim, “turizm anlayışı”nın değişmesi anlamına geliyor. Tek başına her şey dâhile bağlanan ve turist getirmesi için de uçak başına binlerce dolar ödenen sistem, “sürdürülebilir turizmi” nereye kadar taşır? Turizm devriminin nasıl yapılması gerektiğini sektöre ve devlet yöneticilerine bırakıp, bir öneriyle bu düşünceye örnek vermek isterim.
Turizmde Devrimin İlk Adımı: Şehir Vergisi
ABD’den Çin’e birçok ülkede uygulanan bir vergi türüdür “şehir vergisi”. Konaklama yaptığınız tesiste faturaya ek olarak yüzde üç ile beş arasında bir vergi ödersiniz. İngilizcesi “city tax” olan bu vergi, 100 avroluk bir konaklamada üç veya beş avrodur yani. Bu vergi, konaklama yapılan tesis tarafından müşteriden tahsil edilir ve doğruca o kentin belediyesine aktarılır. Amaç, yerel yönetimlerin kentin temizliği, altyapısı, yeşil alanları, ulaşımı ve benzer hizmetleri için o kentin ziyaretçilerinin de katkısını almaktır. Yani, o kenti yalnızca yaşayanların değil, turistlerin de kullandığı mantığından çıkmıştır bu vergi.
Ne kadar önemli olduğunu da şöyle anlatalım:
Marmaris’in kış nüfusu, 95 bin civarında. Kentin yerel yönetiminden sorumlu olan Marmaris Belediyesi’ne, merkezi bütçeden bu nüfusa göre, ayda bir milyon TL kadar yardım geliyor. Ancak Marmaris bir yıl boyunca ortalama olarak 1-1,5 milyon da ziyaretçi alıyor. Yani ilçe nüfusunun 10 katından daha fazla misafir ağırlıyor. Ama bu ziyaretçilere karşılık belediye bütçesine aktarılan hiçbir ekstra kaynak yok. Belediye aynı sabit bütçesiyle kente gelen turistlerin bıraktığı çöpü toplamak, yıpranan yeşil alanların bakımını yapmak, aynı sayıdaki personeli ile tüm hizmetleri
sürdürmek zorunda kalıyor. Bu durum Bodrum’da da, Antalya’da da, Çeşme’de de aynı… Şimdi bir hayal kuralım birlikte dilerseniz. İstanbul’un sabit nüfusu 20 milyon ve her yıl bunun 10 katı kadar, yani 200 milyon ziyaretçi ağırlıyor. Sizce bunun altından nasıl kalkar İstanbul Büyükşehir Belediyesi? İşte turizm merkezi olan kıyı belediyelerinde böyle vahim bir durum var ve yıllardır hiç kimse bu soruna el atmıyor. Kıyı belediyeleri aslında mucize gibi bir hizmet veriyorlar. Türkiye’de uygulanmaya başlarsa “şehir vergisi” turizm devriminin önemli bir adımı olur. O zaman bu kentlerimiz hem hizmet kalitesini arttırabilir, hem de turizmin çeşitlendirilmesine katkı yapacak ürünler yaratabilir. Kış turizmi, alternatif turizm, macera parkları, bisiklet ve yürüyüş yolları, kent müzeleri, kamp alanları, botanik bahçeler vs...
Şehir vergisi ayrıca destinasyon bazlı tanıtımda da yerel yönetimlere kaynak yaratır, merkezi yönetimin elini rahatlatır. Böylece her bölge, tanıtım işini kendisi yürütmeyi sağlayacak bir gelire sahip olur. Ayrıca her turist en az 3-5 avro gelir getireceği için, ülkemizdeki tüm yerel yönetimler turist çekebilmek için, müthiş bir rekabete başlar. Bu da elbette ülkeye kazandırır. Örneğin Marmaris bir milyon turist karşılığında belediyeye beş milyon avro katkı sağlarsa bu parayı hem kenti geliştirmede kullanır hem de daha fazla turist çekip daha fazla gelir elde etmeye çalışır. Turizm devrimine şehir vergisiyle başlamak hem devlete hem yerel yönetimlere hem de turizmcilere bir sonraki adım için cesaret verecektir. Çünkü bundan herkes kazançlı çıkacak. Öyleyse bu devrimi neden gerçekleştirmiyoruz?
Turizmde devrim gerekli
Dört bir yanı turizm kokan ancak bunu bir türlü gerçek kapasitesinde kullanamayan ülkemizde turizm yeniden yorumlanmak zorunda.
Yorum Yazın