Kültür Turizmine her sene talep artıyor bu sene yoğunluk nasıldı?
“Kültür turizmine ilgi gittikçe artıyor. Bu sene bu yoğunluğu neredeyse zirvede yaşadık. 16’sı yurt dışı, 8’i yurt içi, 6’sı kişiye özel olmak üzere toplam 35’ten fazla ülkede 30 gezi, 515’ten fazla gezgin ile Uganda’dan Çin’e, Güney Afrika’dan Japonya’ya, Sivas’tan Isparta’ya dünyanın her köşesinde çok yoğun operasyonlar geçirdik. Tabii ki bu kadar talebin olması bizi çok mutlu ediyor. Türkiye’de sürdürülebilir turizm alanında fark yaratacak en önemli dal kültür. Kültür derken sadece ölü kültürden yani somut kültürden bahsetmiyorum. Soyut kültürden de bahsediyorum.”
Bayramda yurtiçi mi yoksa yurtdışı mı daha fazla talep gördü?
“Aslında böyle bir ayrım yok. Kültür gezisi yapmak isteyen kişiler hem yurt içini hem de yurt dışını keşfetmek istiyor. Kültür gezisi yapmak isteyenlerin artması için bizim de çabamız çok fazla. Yıllardır yapılan geziler ile ilgiyi yurt içine yönelik olarak fazlasıyla arttırdık. Örneğin geçen sene Tunceli gezileri yaparak gözleri oraya çevirdik ve şimdi o bölgede otel bile bulmak zorlaştı. Hiç unutmuyorum bölgeden birisinin söylediği şu cümleyi: “Önce turlar bölgeye bir girsin sonrası akıp gelecek.” En son Kurban Bayramı’nda düzenlediğimiz yurt içi gezilerle birçok insanın kendi ülkesini keşfetmesini sağladık. Odağımızda her zaman yüreğimizde yanan heyecan var, bunu düzenlediğimiz her geziye yansıtmaya çalışıyoruz.”
Peki kültür turizmine olan bu ilginin sebebi ne?
“Talebin en büyük nedeni, gezen kişilerin algılarını açmak istemeleri. Görmüş olmak için değil, sindirmek için gezmek istemeleri. Bunu kurum felsefesi, memnuniyet yüksekliği, operasyonel titizliği ve bilgili rehberler takip edince formül oluşuyor. Kültür turizmine yönelik talebi karşılamak için gezinin her detayını düşünen, şeytanın gör dediğini gören, satır aralarını okuyan profesyonel turizmciler var. Geziye gidecek kişi için bu büyük bir rahatlık oluyor. Bu durumda gezginlerimiz memnuniyetlerini paylaştıkça daha çok kişi geliyor ve talep her geçen gün artmış oluyor.
En kuvvetli reklamımız, gezginlerimizin birbirleri arasında paylaştıkları cümleler. Bunun ne kadar değerli olduğunu turizmciler çok iyi bilirler. Satın alınamayacak bir pazarlama unsuru, yürekten çıkan en samimi sözler. Biz hiçbir zaman gezginlerimize sadece kültürel miras anlatmadık, aynı zamanda bir farkındalık ve sahiplenme bilincini de yavaş yavaş aşılamaya çalıştık.
Türk gezgininin gezmeyi bilmediği algılarından biz buralara geldik ve bu çok fazla insanda farklı bir seyahat etme bilinci yarattı.”
