İstanbul’un orta yerinde yapılması hedeflenen kütüphanenin kitap ve okuma kültürü çerçevesinde asıl amacına dair özellikleri yanında gençlere ve çocuklara yönelik bir cazibe merkezi olacak unsurlar da içermesi büyük önem taşıyor. Öte yandan adı her ne kadar “şehir kütüphanesi” olsa da aynı zamanda bir Türkiye kütüphanesi olarak da planlanması icap ediyor. Zira İstanbul hem tarihi derinliği itibarıyla hem de sosyolojik olarak Türkiye’nin bir özeti olması nedeniyle bu geniş çerçeveyi zorunlu kılıyor. Kütüphane her şeyden önce bir şehir kütüphanesinin tüm gereklerini yerine getirecek ve kent belleği oluşturabilecek şekilde planlanmalı. İkinci olarak “global” perspektifle planlanmalı. Gerek muhtevası itibarıyla uluslararası araştırmacılara hizmet sunabilecek kapasiteye sahip olabilmeli, gerekse kültür turizminin önemli duraklarından birisi haline gelerek İstanbul silüetinin bir parçası olacak biçimde tasarlanmalı. Üçüncüsü, dijitalleşen dünyaya uyumlu bir donanım yanında yayın dünyasında, baskı kitaba alternatif olarak yaygınlaşan “dijital hizmetler” konusunda da marka olabilmeli. Bir diğer husus, kütüphanenin gerek mimari nitelikleri, gerekse el yazması eserlerden oluşan koleksiyonları ile tarihi vasfı kazanmalı. Çağdaşlığı yanında müdavimleri üzerinde köklü ve tarihilik algısı oluşturabilmeli. İstanbul’da kurulacak şehir kütüphanesinde belirlenen bu hedefler gerçekleşirse Türkiye önümüzdeki birkaç yıl içinde iki büyük kütüphaneye kavuşacaktır.
Üsküdar’a Nur Yağdı!
Bir sözümüz vardır, “Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı” diye. Ama bu kez öyle olmadı. Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Üsküdar Antika Fuarı’na yoğun ilgi vardı.
İstanbul sonbahar ve kış aylarını son derece renkli etkinliklerle geçiriyor. Bir yanda sanat galerileri, yeni açılan müzeler, kitaplı kahvehaneler, tasarım bienalleri, müzik festivalleri, film gösterimleri, edebiyat söyleşileri ve tiyatro oyunları şehrin kültür gündemini canlandırıyor.
Bu etkinliklerin en ilginçlerinden biri, 27 Ekim - 6 Kasım tarihleri arasında Üsküdar’da yapılan Antika Fuarı’ydı kuşkusuz.
Üsküdar Belediyesi, tamamı seçkin eserlerden oluşan ve Üsküdar Antikacılar Çarşısı tarafından organize edilen fuara ev sahipliği yaptı.
Üsküdar sahilinde gerçekleştirilen etkinlik, İstanbulluların yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından ve dünyanın farklı ülkelerinden ziyaretçileri bir araya topladı. Üsküdar Antika Fuarı, 27 Ekim Perşembe günü törenle ziyarete açıldı. İstanbul’un çeşitli ilçelerinden gelen 35 antika esnafının eserlerini sergilediği etkinliğin açılış törenine Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen de katıldı. Açılışta konuşan Türkmen, “tarih ve kültür şehri” Üsküdar’da birbirinden kıymetli antika eserleri ziyaretçilerle buluşturmaktan mutluluk duyduklarını belirtti ve sözlerini şöyle devam etti: “Tarihin izlerini bugünlere taşıyan antika eserleri bu güzel atmosferde, Boğaz manzarası eşliğinde misafir etmek bizler için büyük bir keyif. Farklı yerlerden gelenzanaatkâr dostlarımız, Üsküdar sahilinde çok değerli eserleri sergiliyor. Tamamı antika eserlerden oluşan bir açık hava etkinliğinde, sizlerle birlikte olmanın kıvancını yaşıyoruz.” Açılışa getirilen 1898 model itfaiye arabasıyla yapılan animasyon gösterisi, ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Etkinliğe katılanlar, şimdiden gelecek yıl da yapılması hedeflenen Üsküdar Antika Fuarı’nın gelmesini iple çektiklerini ifade ettiler.
