
Yakınlardaki ormandan kurumuş meşe dallarını keserek tarifi bana ait olan Gouda peynirli antrikot pişirmekle başlıyoruz maceramıza. Sırt çantamızda iki parça antrikot, çeyrek teker Gouda peyniri, mor soğan, maydanoz ve köy ekmeğimiz var. Önce kamp ateşimizi güçlü bir şekilde yakarak ızgara telimizi iyice kızdırıyoruz. Bu işlemi yaptıktan sonra antrikotumuzun iki yüzünü üç dakika kadar mühürledikten sonra kesme tahtasının üzerine alıyoruz. Daha sonra pişmiş taraflarını üste getirip, üç dilim Hollanda Gouda peynirini etin arasına koyarak soğan halkalarını peynirin üzerine alıyoruz. Yoğun aroması olan Gouda peynirine, saplarından ayrılmış maydanoz yapraklarını da ekledikten sonra, diğer parça etimizin pişmiş bölümünü üstüne kapatıyoruz. İçerisindeki malzemelerin yerinde durması için, 6 - 7 adet kürdanla etleri birbirine tutturuyoruz. Tekrar kızdırdığımız mangal ızgaramızın içine koyup, güçlü kamp ateşinde, çift taraflı olarak beş dakika daha pişiriyoruz. Fotoğrafta görülen bu manzaranın yanına üzüm şıramızı da ekleyip, kızarmış köy ekmeği ile afiyetle servise hazırlıyoruz. Sadece kuş seslerinin duyulduğu Eski Karaağaç’ta (Leylek Köyü), Halilbey Adası manzarasına karşı geçirmiş olduğumuz güzel maceralardan biriydi. Bir sonraki maceramızda zeytin bahçeleri içerisinde 2 bin yıllık bir hikâye ile burada olacağız. Esenlikler diliyoruz.