Ucuz tatilin adresi Belgrad'a gitmek için 10 neden

1- Sırbistan, Türk vatandaşlarının vize almasına gerek olmadan, sadece pasaportlarıyla rahatça seyahat edebilecekleri ülkelerden biri. Bordo pasaport sahibi Türk vatandaşları Sırbistan’a 180 gün içinde 90 günü aşmamak kaydıyla vizesiz giriş yapabiliyor. Vize ücreti ödemek, gerekli evrakları toparlamak, randevu almak, mülakat yapmak, parmak izi vermek gibi gereklilikler yüzünden, seyahat etmeyi zahmet çekmeye dönüştüren bu işlerin hiçbiriyle uğraşmak zorunda kalmadan Sırbistan’a gidebilirsiniz. 2- Sırbistan’ın başkenti Belgrad, İstanbul’dan iki saatlik bir uçuş mesafesinde yer alması sebebiyle dolu dolu bir hafta sonu için değerlendirilecek en yakın Avrupa şehirlerinden biri. İstanbul’dan düzenlenen direkt uçuşlar sayesinde, cumartesi sabahı Belgrad’a gidip, pazar akşamı dönerek tam iki gün dolu dolu zaman geçirme imkânı sunan birden fazla havayolu alternatifiniz mevcut. Biz yine de seyahatinize bir gün daha ilave etmenizi ve iki gece üç gün olacak şekilde bir planlama yapmanızı tavsiye ederiz ki, şehrin tadını doya doya çıkarabilin. 3- Şu dönemde diğer şehirlere kıyasla ucuz bilet bulabileceğiniz ender yerlerden biri. Biletinizi seyahatinizden en az dört-beş ay öncesinden alırsanız, diğer Avrupa şehirlerine hatta Türkiye içindeki birçok şehre kıyasla çok daha az ödeyebilirsiniz. Biz ocak ayında mart ayı için yapacağımız Belgrad seyahati biletlerini 450 TL’ye aldık. Bir iki yıl önce bu fiyatın yarısına da Belgrad’a gidilebiliyordu. Son dönemlerde sıkça denk geleceğiniz kampanyaları takip ederek ve resmi tatiller dışında az yoğun olan dönemleri tercih ederek uygun fiyatlı bilet yakalayabilme ihtimaliniz hâlâ var.

4- Sırbistan’a giriş ve çıkışlar çok pratik, zahmetsiz ve hızlı. Nikola Tesla Havaalanı’na indikten sonra çok kısa bir pasaport kontrolünden sonra ülkeye sorunsuz giriş yapıyorsunuz. Uçaktan indiğinizde neden geldiğinizi ve ne kadar kalacağınızı soran memurlardan geçip, birkaç dakika içinde pasaportunuzu damgalattıktan sonra da ülkeye hızlı bir giriş yapmış oluyorsunuz. Yine de yanınızda kalacağınız otelin rezervasyon bilgileri ve dönüş biletinizin çıktısı bulunsun ki, olası bir sıkıntı yaşamayasınız. 5- Havaalanı şehir merkezi arası ulaşım oldukça kolay ve ücretsiz. Genellikle havalimanından şehir merkezlerine ulaşmak biraz zahmetli olur ancak Belgrad’da hem havalimanı şehirden çok uzakta değil hem de şehir merkezine giden otobüsler hemen terminalin çıkış kapısında hazır bekliyor. 6- Şehir merkezinde uygun fiyatlı ev kiralayabilir ya da hostellerde kalabilirsiniz. Biz Belgrad’ın en işlek caddesi olan Knez Mihailova caddesi üzerinde kiraladığımız ev için iki kişi iki gece 50 Euro ödedik ki fiyat/ performans açısından oldukça makuldü. Konaklamayı daha ucuza getirmek isterseniz hostelleri veya eski şehir merkezi dışında yer alan evleri de tercih edebilirsiniz. Ancak şehir merkezine yakın bir bölgede konaklamanız hem şehir içi ulaşım hem de gezilecek yerler açısından daha pratik bir çözüm olacaktır.

7- Şehirde görülmesi gereken her yer yürüyerek ulaşılabilecek mesafede yer alıyor. Belgrad’da görülmesi gereken en önemli yerlerinden birbirine en uzak noktada yer alan Kalemegdan ile şehrin ikonik simgelerinden biri olan Saint Sava Katedrali arası 40 dakikalık bir yürüyüş mesafesinde. Bu iki yapı arasında görülmesi gereken her yeri tek tek gezmek isterseniz tüm şehri bir günde tamamlayabilirsiniz. Şehir oldukça düz ve yürümeye elverişli. 8- Belgrad’ın turistik noktaları dışında kafe, bar ve restoranları başlı başına bir tecrübe. Bu şehirde birçok kafe dışarıdan ne olduğunu anlamadığınız dükkânlar olarak görünüyor. Bazılarının sokak aralarına atılmış masa ve sandalyeleri, eğer hava biraz da serinse, boş dolayısıyla pek dikkatinizi de çekmiyor. Ancak içeri girdiğinizde hem dekorasyon hem hizmet hem de sunum olarak resmen sizi büyülüyor. Biz hafta sonu boyunca girebildiğimiz kadar mekana girdik. Hatta bazılarında sırf içeriyi görmek için espresso içip çıktığımız bile oldu. Fark ettiğimiz ilk şey hepsinin kendine has bir tarzı, bir atmosferi olduğuydu. Çalışanlar oldukça güler yüzlü, yardımsever ve misafirperver davrandı. Eski şehir merkezinde neredeyse herkes İngilizce konuşuyor dolayısıyla dil sorunu da yaşamıyorsunuz. 9- Yapılacak çok şey olsa da Belgrad’da zaman çok yavaş akıyor. Her yere yürüyerek 5-10 dakikada ulaşabilmek o kadar zaman kazandırıyor ki, ne yapsak da biraz daha zaman geçse diye düşünüyorsunuz. Ülkemizde büyük şehirlerde yaşayanların günlük hayatta fark etmeden çok fazla zaman kaybettiği ulaşım, kalabalık, park yeri bulmak gibi sorunların hiçbiri burada yok. Bütün günü dolu dolu yaşasanız, her katedrale girseniz, aynı gün içinde iki müze gezseniz de henüz akşam olmadığını fark ediyorsunuz. Zaman o kadar yavaş akıyor ki burada geçirdiğiniz iki gün bir haftalık bir tatil gibi hissettiriyor.

10- Gece hayatı durmak bilmiyor. Özellikle Skadarska caddesinde yer alan geleneksel restoranların, ki bunlara kafana diyorlar, dışındaki mekanlar Meksika, İtalyan ve Çin mutfağı ağırlıklı. Sabah kahvaltı da yapabileceğiniz bir kafe, akşam üzeri bir restoran sonra da bara dönüşüyor. Dolayısıyla menüler kahveden kokteyllere, tatlılardan ana yemeğe kadar oldukça geniş. Bir çok mekanda akşam yemeği eşliğinde canlı müzik yapan küçük gruplar çıkıyor. Gruplar bahşiş usulü çalışıyorlar, bu yüzden mekanda canlı müzik var diye fiyatlar artmıyor ya da giriş ücreti almıyorlar. Gece belirli bir saatten sonra barlara giriş yapamıyorsunuz. Çünkü ya tıka basa dolu oluyorlar ya da kapatmak üzere oldukları için kimseyi içeri almıyorlar. Haliyle bu saatten sonra eğlenmek için gece klüplerine yönelmeniz gerekiyor. Zaten Belgrad’ın en popüler olduğu konu da gece hayatı. Şehirde Brankov denilen bölge gece klüpleri ile dolu. Bazı gece klüplerine giriş için önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Belgrad’da özellikle haftasonlarında sabaha kadar eğleneceğiniz garanti zaten buraya haftasonu tatili için gelenlerin çoğu da tam olarak bu sebepten dolayı Belgrad’ı tercih ediyor.