Dijital pazarlamada 'hiper kişiselleştirme'

Dijital ortamın yaygınlaşması, geleneksel medya kanallarından yeni medya kanallarına hızla geçiş sağlamamız çoğu sektörde yenilikleri de beraberinde getirdi. Bu sektörlerden biri olan pazarlama alanında 'kişiselleştirme', müşteri odaklı bir kavram olup, marka değerini yükseltmek amacıyla uygulanan bir stratejidir. Ancak günümüzde dijital pazarlamanın ivme kazanması ve her konuda içerik üretiminin artmasıyla 'klasik kişiselleştirme' stratejisi yetersiz kalmıştır.

Marka iletişiminde geçmiş dönemlerinde genel olarak tek kanal kullanılırken, şu anda çok kanallı bir iletişim yolu tercih edilmektedir. 'Hiper kişiselleştirme' bu doğrultuda ortaya çıkmış bir kavramdır.

Müşteri, kendini değerli hissetmek, ihtiyacı olana hemen ulaşmak ve hızlı çözümler görmek ister. Kişiselleştirilmiş içeriklerle markayı diğer markalardan ayrıştırır. 'Hiper kişiselleştirme' kavramı, çoklu iletişim kanallarını kullanarak, müşteri davranışlarını tek bir hedef olarak alıp, müşteri hakkındaki datalara (verilere) göre hareket eder. Müşterinin ihtiyacının ne olduğu, ihtiyacının hangi zaman diliminde ve hangi kanal aracılığıyla ulaştırılacağı önemli noktalar iken, asıl amaç gerçekten dönüş sağlayacak bölümlemeler yaparak müşteriyi odak noktası olarak belirlemektir. 'Hiper kişiselleştirme' kavramını yapay zeka, data, yeni medya kanalları, otomasyon, arama motoru optimizasyonu gibi kavramlardan ayrı tutamayız.

'Hiper kişiselleştirme' kavramının işleyişini gündelik hayatımızda birçok farklı markada görmek mümkün. Netflix, Youtube gibi platformlar izlenilen içeriğe göre yeni içerik önerilerinde bulunuyor. Spotify, en çok dinlediğiniz müzik türüne göre önerilerle geliyor. Arama motorlarında yaptığınız bir 'siyah elbise' araması, günlerce karşınıza reklam olarak çıkabiliyor. Dijital çağda 'zaman' kavramı bu denli önemliyken 'Chatbot' kavramı ortaya çıkıyor ve bu sohbet robotları müşterinin bilgiye daha hızlı ulaşmasını sağlıyor.