Bu konu, zaten “Dünya beşten büyüktür!” manifestosu ile aslında konuşulmaya başladı. Tabii, tuzu kuru olan Batı ülkeleri tarafından değil. Çünkü onlar için durum zaten süt liman.
Bu konu, zaten “Dünya beşten büyüktür!” manifestosu ile aslında konuşulmaya başladı. Tabii, tuzu kuru olan Batı ülkeleri tarafından değil. Çünkü onlar için durum zaten süt liman.
Bir bitmedi değil mi, eleştiri üzerine eleştiriniz? Hatta level atladınız bu kez.
Dün yaşanan değişik bir hareketlilik, Fırat’ın doğusuna düzenlenecek olan muhtemel operasyonun son safhalarına gelindiğinin habercisi oldu.
Kısa bir süre önce, Sayın Erdoğan, İdlip’de yaşanan insanlık dramını işaret ederek, bir açıklama yapmıştı.
Türk milleti, manevi ve milli değerleri yüksek bir millettir. Her şeyinden vazgeçse de maneviyatından, dininden vazgeçmez.
Eğer ki AK Partisinin geleceğine mezar taşı koymak istemiyorsanız, asla ve kata, İstanbul’a kayyûm meselesini aklınızdan dahi geçirmeyin.
Açıkça söylüyorum ki, Diyarbakır’da tarihi bir fırsatı kaçırmak üzereyiz. Çünkü Diyarbakır’da iş başında olan bürokrat takımı, maalesef boş, beleş insanlardan oluşmakta.
Günün birinde, İstanbul da taksiye bir ABD’li biner ve şoförden biraz kenti tanıtmasını ister. O esna da Avrasya tünelinin yanından geçerler, turist de sorar bu ne diye.
Bendeniz elli yaşında bir insanım ve takriben 30 küsür yıldır da bir şekilde siyasetin içindeyim. Şanslı sayılırım, çünkü tarihe kendini yazdırmayı başarmış birçok insan ile haşır neşir olmak nasip oldu.
Hatırlamayacak kimse yoktur, Gezi Parkı vandalizmini. Hani güya üç beş ağaç için şehri ateşe veren eşkıya bozuntularını.