15 Temmuz akşamı, daha hiçbir açıklama yokken, sokağa çıkıp ilçe binasına koşan biriyim. Demek ki suçluyum.
15 Temmuz akşamı, daha hiçbir açıklama yokken, sokağa çıkıp ilçe binasına koşan biriyim. Demek ki suçluyum.
Mayıs 2011 senesinde, bir ABD masalı dinledi dünya.
Eski bir yazımızda demiştik ki, “Türkler tarihi yaşamaz, bizzat yazar!” Ve bugün yine böyle oldu.
Bugünün ana başlığı bu oldu. Hem de tüm dünyada.
Barış Pınarı operasyonu, daha da evvel belirttiğim gibi, çok geç kalınmış bir harekattır.
Her seferinde aynı şeyi yaşamaktayız. Türkiye ne işe kalkışır ise kalkışsın, başta FETÖ Sosyal medya teröristleri, marjinal grup ve Kişiler, sözümona sanatçı, ünlü bozuntuları, bilmem hangi mesleğin odaları ve sol ağırlıklı siyasiler, anında ve de düzenli, koordineli bir şekilde, kara algı/ propaganda ya başlıyorlar.
Aslında bu yazıyı daha önce ve farklı yazmıştım. Ancak dün ve bugün yaşananlar doğrultusunda, yazımı tamamen revize ettim.
Türkiye çok yoğun bir ülkedir. Gündemi hiç bitmez ve an be an değişebilir.
Bu yazıda, yapılan yanlışları ve yapılması gerekenleri ele almaya çalışacağız.
Son yaşanan İstanbul depremi, maalesef bize çok acı gerçekleri gösterdi. İstanbul’un hiçbir şekilde depreme hazırlıklı olmadığını göz önüne getirdi, hemde göze sokarcasına.