Haftalardır, günlerdir, ruh çağırma seansları gibi, virüs çağırma seansları yapan, türlü hastalıklı beyinler, bu kadar bu ülkeye düşman olan bir güruh var bu ülkede!
Gözlerini nefret bürümüş, hırs bürümüş, çirkin ve kirli amellerine ulaşmak uğruna, her türlü felakete sevinen, bunu fırsata çevirmeye kalkan, akbaba zihniyetli birileri, maalesef var bu ülkede!
Hatta, eminim ki, “Ah şöyle iyi bir felaket olsa da tekrar tribünlere oynasak” diyenler, şu an çılgınca eğleniyordur.
Mübalağa falan da etmiyorum.
Muhalefet partilerinin bugüne kadar sergiledikleri performansa bakın, yeterli!
Hele de halkımızın için de o birileri var ki….
İşte onlara, en ağır hakaretler bile iltifat olur. Güzelleme olur.
Kim mi?
Fırsatçılar!
Ellerine geçen her fırsatta, bir liralık malı 10, 20, hatta yüz liraya satacak kadar alçak olan, helali, haramı hiçe sayan, “ne vurursam kardır”, diye bekleyen haramzadeler!
Şimdiden 5 ₺lik maskeyi 300₺ye satmak, dezenfektan malzemesini aynı fahiş fiyatlara getiren ve netice de kolonya ve tabii ki de gıda maddelerinde utanmadan, hiçbir dayanağı olmadan fahiş fiyat arttırmaları yapan, namus, şeref ve ahlak yoksunu fırsatçılar!
Biz millet olarak bunlar ile çok uzun senelerdir tanışıyoruz tabii!
Ben şahsen Kıbrıs Barış harekatı sonrasında, ülkemizin maruz kaldığı ambargo zamanından beri tanıyorum kendilerini.
Stokçuluk yapıp, bire bin katarak sarıp, süte, benzine, gaz yağına su karıştırıp insanları aldatanları dolandıranları,
Terazilerini hileleyip haksız kazanç elde edenleri,
Pirince taş basanları, odunu, kömürü, ıslatıp da satanı, günlük lazım olan ne varsa, on yerine bine satanı…
Seksen öncesi de sonrası da her ellerine geçen fırsatta, insanımıza, açık, bariz kazık atan bu çakal takımını hep gördük!
En son dolar krizinde karşımızda idiler ve o zaman yaptıkları vurgun, bugün halen devam etmektedir!
Sanki bu alçak çakallar yetmiyor imiş gibi, bir de siyasi fırsatçılar var ki, onlar bu kazıkçılardan da bin beter.
Her şehid haberine çalıp oynayan, her toplumsal olayı fırsata çevirmeye kalkan, uluslararası sorunlardan bile, salt Sayın Erdoğan’ı sorumlu tutan, artık bunu hastalık haline getirmiş bir güruh!
EyvAllah, yanlış olanı eleştirin, herkes eleştirsin, ki biz de eleştiriyoruz ve bu işe de yarıyor. Ama, bunu siyasi amaç, hatta tek siyaset haline getirmek, başka da hiçbir iş yapmamak, en küçük olayı bile, alabildiğine abartarak servis etmek, hastalık değildir, ihanet değildir de nedir?
Kendi hırs ve hedefleri için, ülkenin başına bir şeylerin gelmesini beklemek, Nekrofilliktir, vampirliktir!
Bundan başka hiçbir siyaset üretememek de acizliktir!
İşte herkes gözü ile görüyor, kazandıkları belediyelerde nasıl çakıldıklarını.
Bırakın bir proje üretmeyi, iyi, kötü çalışan sistemleri bile işleyemez hale getirdiler. Yüzlerine, gözlerine bulaştırdılar.
İşleri, güçleri, biraz ve ucuz PR manevraları ile günü kurtarmak.
Peki şimdi başınız göğe erdi mi?
Boyunuz uzadı mı?
“Yaşasın koronavirüsü geldi” diye kırk takla atacaksınız nerde ise.
Hele A. Şener denen siyasetçi müsveddesi, kalkıp da “virüs hükümeti düşürecek, güzel yarınlara günaydın” gibi, ancak bir müptezelin yazabileceği bir tweet atmaz mı.
Buna diyecek laf dahi bulamıyorum ben.
Şimdiye kadar, bu virüs meselesinden kaç hükümet düşmüş be hey vatandaş?
Tabii, tüm bu iğrençlikler silsilesine taç takacak birileri olmalı değil mi.
Yani tüm alçakların bile önünde saygı ile eğildiği birileri olmazsa olmaz değil mi?
İşte o da çıktı!
FETÖcü firari hain alçak Emre Uslu!
Hapishanelerin derhal boşaltılmasını, en kritik noktalar olduğunu yazmış ve siyasi mahkumların derhal salıverilmesini beyan etmiş!
Evet, yine şerefsizlik de en ön sırayı kimseye bırakmamış, FETOŞ’un eniği.
Yalnız mesele şu:
Kimmiş bu siyasi hükümlüler?
Eğer kastettiği FETÖcü mahkumlar ise orada siyasi mahkum yok, aşağılık suçluların da en aşağılığı “vatan hainleri” ve darbeciler var.
HDPKK’lıları işaret ediyor ise orda da “siyasi hükümlü” yok.
Ya terör faaliyetinden ya vatana ihanetten, ya da adi suçtan mahkum olanlar var.
Yani bu alçak, nereden tutarsa elinde kalıyor.
Tekrar ediyorum: bu adi fırsatçıları, sözümona tüccar ve esnafları, “iş insanlarını” bu millet unutmayacaktır, unutmamalı da!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam!