Aslında bu kez siyasetin dışında bir yazıyı kaleme almak istedim. Ancak Türkiye'de size 'Köşe yazarı' demişler ise öyle aklınıza göre yazı yazamazsınız.
Aslında bu kez siyasetin dışında bir yazıyı kaleme almak istedim. Ancak Türkiye'de size 'Köşe yazarı' demişler ise öyle aklınıza göre yazı yazamazsınız.
Şu an, dünyadaki olup bitenler, Türkiye'nin içinde bulunduğu hengameler, neredeyse birebir 150 sene önce tarihin yazdıkları ile aynı.
Dante'nin meşhur romanı vardır, 'İlahi Komedi' diye. Dünya klasiklerinden sayılır. Aslında ne İlahidir ne de komedi.
Yıllardır, uzun yıllardır, Batı dünyası, bilhassa da 'dost ve müttefik' bildiklerimiz, Türkiye'yi içine kapanmaya, iç siyasete mahkum ederek, başımıza onca derdi bela ederek, bu kez ülkenin gerek uluslararası arenada, gerek ise ekonomik sahada, bir arpa boyu yol almamızı engellediler.
Evet, polisimin yanındayım, hele ki Twitter'daki marjinallerin baskısına boyun eğerek, sadece işini yapan iki yiğit açığa alınıyorsa, külliyen polisimin yanındayım!
Türk askerinin paralı askerler için çok uygun bir takma adı var; Moneyca!
Neymiş efendim memleket hareketi imiş! Safi rüzgar. Hatta ileri gidiyorum, İnce'nin Macronlaşma ümidi. Ancak ne burası Fransa ne de Muharrem İnce asla Macron değil!
Sanırım, tarihin tesadüflere asla yer bırakmayan bir şey olduğunu hepimiz biliyoruz, idrak ettik.
Eskiden meşhur magazin programlarının kulakları tırmalayan anonslarını hatırladınız mı? "Olay, olay, olay!" "Şok, flaşhaber!"
Ne demişti Neşet Ertaş: "Kadın İnsan, biz ise İnsanoğlu!"