Devlet-Özel Sektör Ekonomi dengesi
Tabii ki Adam Smith görünmez bir elin doğa ve ekonomiyi dengeye getireceğini düşünerek, devletin rolünü bunlarla anlatmıştır…
Peki devletin ekonomideki rolü nedir? Ne olmalıdır?
- Devlet, özel sektör ile rekabet halinde midir?- Devlet, teşvikleri ile özel sektörü sübvanse mi etmektedir?
- Devlet, özel sektörü destekleyip geliştirmeke midir?
- Devlet ve özel sektör birbirini tamamlamaktamıdır?
- Devlet, özel sektörün iş yapmasını zorlaştırmakta mıdır?
- Devlet, özel sektördeki rekabeti ve serbest piyasa koşullarını bozmakta mıdır?
- Devlet, özel sektör için gerekli teknik ve hukuki altyapıyı sağlamakta mıdır?
Bu soruya genel geçer cevap bulan bir iktisatçıya henüz rastlamadım. Zira devletin rolü ülkeye, kültüre, ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyine ve durumuna, yönetim şekline, bulunduğu coğrafyaya, ülkedeki kanunlara göre değişmektedir.
Yukarıda sayılan işlevler arasında en yaygını devletin özel sektörü tamamlayıcı rolüdür. Örneğin, devlet yolları yapar, özel sektör araçları…
Veya devlet şehirleşme planları yapar, özel sektör binaları…
İçinde bulunduğumuz ekonomik darboğaz devletten, farklı beklentileri de oluşturmuştur.
Bunlardan en önemlisi; “devletin özel sektörü destekleyip geliştirmesi” olduğu düşüncesindeyim.
Çünkü ekonomik gelişmişlik yeni ve daha fazla üretebilen ve büyüyen bir özel sektörü gerektirmektedir.
Bu bağlamda, kamu politikaları özel sektöre yön veren en önemli etkenlerden biridir. Zira kamu politikaları bir şirketin muhatap olduğu vergi yükü, iş yapabilme kolaylığı, finansal kaynaklara, etkin işgücü ve altyapıya erişmesini ve hatta var olması için
gereken dürtüyü belirlemektedir.
Bu durumda “Kamu politikalarının başarısının önündeki engeller nedir?” diye sormalıyız…
Örneğin, devlet çok karmaşık bir yapı olduğu için mi politika üretmek zorlaşmaktadır?
Maalesef ki hayır,
Bu bir dayanak olmamalıdır.
Dünyadaki örnekler şunu göstermiştir ki: daha gelişmiş ülkelerde devlet yapılanması daha kalabalık ve kompleks hale gelmekte ve buna rağmen daha etkin kamu politikaları üretilebilmektedir.
Örneğin, Amerika’nın yalnızca federal düzeydeki Kongresi’nin yapısı aşağıdaki gibidir:
Temsilciler Meclisi
- 435 üye
- Her Kongre üyesinin 25 elemanı
- 20 komite
- 106 alt komite
Senato
- 100 Senato üyesi
- Her Senato üyesinin 40 elemanı
- 20 komite
- 76 alt komite
- 4 ortak komite
Toplamda: 44 komite ve 182 alt komite
Amerika’da toplamda 500.000 adet pozisyon seçimle dolduruluyor.
Bu yapı, aynı anda yürüyen 226 adet mülahaza ve müzakere süreci anlamına gelmektedir.
Peki Amerika kamu politikası üretmekte başarısız mıdır?
Ekonomik durumlarına ve özel sektörün başarısına bakacak olursak çok da kötü olmadıklarını söyleyebiliriz.
Bu durumda her zamanki gibi “etkin kamu politikası nasıl olmalıdır?” sorusuyla baş başa kalıyoruz…
Önceki yazılardan birinde bir ülkedeki know-how’ın harflere benzetildiğini ve ne kadar çok harf bilirseniz o kadar çok ve uzun kelime yazabileceğinizi aktarmıştım.
İşte devlet, kelime yazmak için gereken eksik harfleri bulmalıdır.
Bu arayış içindeyken acaba sormalı mıyız?
- Özel sektör ile nasıl iletişim kurulmalıdır (bilgi)?
- Eksiklerimiz ve bunlar tamamlandığında beklenen fayda nedir (dürtü)?
- Bir politika nasıl hayata geçirilmelidir (kaynak aktarımı)?
- Bu yapılırken yasal ve hukuki çerçeve nasıl çizilmelidir (meşruiyet)?
Kamu politikaları ile yalnızca devlet değil özel sektörün de kazanması sağlanmalı…
Devlet kar ve gelir elde etme değil, ortak finansman rolünü üstlenmeli…
Şeffaflık asli olmalı, halka sorulmalı ve onların gözü önünde yapılmalı…
Problemlerin temeline inilerek devletin uzun vadedeki etkinliği garanti altına alınmalı…
Bunları yapmıyor muyuz?
Kısmen yapıyoruz…
Ama “neyi hatalı veya eksik yapıyoruz veya neyi daha iyi yapabiliriz?” sorularını sormadan iyileşemeyiz.
Özellikle ekonomik olarak yeni bir anlayış benimsemeye çalıştığımız şu dönemde bu soruları tekrar ve tekrar sormalıyız...
Peki devletin ekonomideki rolü nedir? Ne olmalıdır?
- Devlet, özel sektör ile rekabet halinde midir?- Devlet, teşvikleri ile özel sektörü sübvanse mi etmektedir?
- Devlet, özel sektörü destekleyip geliştirmeke midir?
- Devlet ve özel sektör birbirini tamamlamaktamıdır?
- Devlet, özel sektörün iş yapmasını zorlaştırmakta mıdır?
- Devlet, özel sektördeki rekabeti ve serbest piyasa koşullarını bozmakta mıdır?
- Devlet, özel sektör için gerekli teknik ve hukuki altyapıyı sağlamakta mıdır?
Bu soruya genel geçer cevap bulan bir iktisatçıya henüz rastlamadım. Zira devletin rolü ülkeye, kültüre, ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyine ve durumuna, yönetim şekline, bulunduğu coğrafyaya, ülkedeki kanunlara göre değişmektedir.
Yukarıda sayılan işlevler arasında en yaygını devletin özel sektörü tamamlayıcı rolüdür. Örneğin, devlet yolları yapar, özel sektör araçları…
Veya devlet şehirleşme planları yapar, özel sektör binaları…
İçinde bulunduğumuz ekonomik darboğaz devletten, farklı beklentileri de oluşturmuştur.
Bunlardan en önemlisi; “devletin özel sektörü destekleyip geliştirmesi” olduğu düşüncesindeyim.
Çünkü ekonomik gelişmişlik yeni ve daha fazla üretebilen ve büyüyen bir özel sektörü gerektirmektedir.
Bu bağlamda, kamu politikaları özel sektöre yön veren en önemli etkenlerden biridir. Zira kamu politikaları bir şirketin muhatap olduğu vergi yükü, iş yapabilme kolaylığı, finansal kaynaklara, etkin işgücü ve altyapıya erişmesini ve hatta var olması için
gereken dürtüyü belirlemektedir.
Bu durumda “Kamu politikalarının başarısının önündeki engeller nedir?” diye sormalıyız…
Örneğin, devlet çok karmaşık bir yapı olduğu için mi politika üretmek zorlaşmaktadır?
Maalesef ki hayır,
Bu bir dayanak olmamalıdır.
Dünyadaki örnekler şunu göstermiştir ki: daha gelişmiş ülkelerde devlet yapılanması daha kalabalık ve kompleks hale gelmekte ve buna rağmen daha etkin kamu politikaları üretilebilmektedir.
Örneğin, Amerika’nın yalnızca federal düzeydeki Kongresi’nin yapısı aşağıdaki gibidir:
Temsilciler Meclisi
- 435 üye
- Her Kongre üyesinin 25 elemanı
- 20 komite
- 106 alt komite
Senato
- 100 Senato üyesi
- Her Senato üyesinin 40 elemanı
- 20 komite
- 76 alt komite
- 4 ortak komite
Toplamda: 44 komite ve 182 alt komite
Amerika’da toplamda 500.000 adet pozisyon seçimle dolduruluyor.
Bu yapı, aynı anda yürüyen 226 adet mülahaza ve müzakere süreci anlamına gelmektedir.
Peki Amerika kamu politikası üretmekte başarısız mıdır?
Ekonomik durumlarına ve özel sektörün başarısına bakacak olursak çok da kötü olmadıklarını söyleyebiliriz.
Bu durumda her zamanki gibi “etkin kamu politikası nasıl olmalıdır?” sorusuyla baş başa kalıyoruz…
Önceki yazılardan birinde bir ülkedeki know-how’ın harflere benzetildiğini ve ne kadar çok harf bilirseniz o kadar çok ve uzun kelime yazabileceğinizi aktarmıştım.
İşte devlet, kelime yazmak için gereken eksik harfleri bulmalıdır.
Bu arayış içindeyken acaba sormalı mıyız?
- Özel sektör ile nasıl iletişim kurulmalıdır (bilgi)?
- Eksiklerimiz ve bunlar tamamlandığında beklenen fayda nedir (dürtü)?
- Bir politika nasıl hayata geçirilmelidir (kaynak aktarımı)?
- Bu yapılırken yasal ve hukuki çerçeve nasıl çizilmelidir (meşruiyet)?
Kamu politikaları ile yalnızca devlet değil özel sektörün de kazanması sağlanmalı…
Devlet kar ve gelir elde etme değil, ortak finansman rolünü üstlenmeli…
Şeffaflık asli olmalı, halka sorulmalı ve onların gözü önünde yapılmalı…
Problemlerin temeline inilerek devletin uzun vadedeki etkinliği garanti altına alınmalı…
Bunları yapmıyor muyuz?
Kısmen yapıyoruz…
Ama “neyi hatalı veya eksik yapıyoruz veya neyi daha iyi yapabiliriz?” sorularını sormadan iyileşemeyiz.
Özellikle ekonomik olarak yeni bir anlayış benimsemeye çalıştığımız şu dönemde bu soruları tekrar ve tekrar sormalıyız...
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.