İngiltere'den notlar..
Tarih boyunca İmparatorluk kurmuş, güç sembolü olmuş bir millet. Türk milletiyle bazen dostluk bazen hasım ilişkileri olan İngiltere.
Aramızdaki tarihe dayanan hasımlık, düşmanlık bir yana kabul etmeliyiz ki İngiltere geçmişte de bugün de önemli bir devlettir. Bizim asıl ilgilenmemiz gereken mesele düşmanca bakış açısını bırakıp onların bu noktaya nasıl geldikleri, nasıl böyle ilerledikleridir.
İngiltere'deki gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki öncelikle halk arasında insanların dinleri hususunda her hangi bir ayrımcılık yok. Burada ülkeye göç etmiş olan her hangi bir ırka ya da dine mensup vatandaş rahatlıkla dinini, düşüncesini yaşayabiliyor, bunu kıyafetlerine yansıtabiliyor, toplumda bir rahatsızlık söz konusu değil. Aynı şekilde müslüman aileler de islamiyeti istedikleri gibi yaşıyor, ibadetlerini yerine getiriyor hatta şeriat'ten bahsediyorlar.
Bu noktada söylediklerim yanlış anlaşılmasın, altından birşeyler çıkarılmasın, elbette ki ben İngiltere'yi dost olarak görmüyorum, tarih boyunca Türk devletlerinin yıkılmasında etkileri olmuş, Osmanlı'nın yıkılması için çok ciddi çalışmalar yapmış bir millet. Sultan Abdülhamid Han İngilizleri rakip olarak görmüştür, onlarla çok uğraşmıştır. Elbette biz de hala rakip olarak görmekteyiz.
Benim dikkat çekmek istediğim nokta onları bulundukları noktaya getiren sistemi iyi anlamamız gerektiğidir. Gelişmelerinin sebepleri, kaynakları, demokratik uygulamaları hayata geçirebilmiş olmaları, ticarette dürüst olmaları …
Ben burada çok farklı gruplardan, dinlerden insanlarla görüştüm. Kıbrıs Türkü, Afgan, Hint müslümanları ile görüştüm onlara İngiltere'de dinlerini yaşama konusunda her hangi bir baskı görüp görmediklerini namazlarını, ibadetlerini rahat yapıp yapamadıklarını, her hangi bir yerde dinlerini istedikleri gibi anlatıp anlatamadıklarını sordum. İnanılmaz cevaplar aldım. Herhangi bir baskı söz konusu değil, istedikleri kitabı bastırabiliyorlar, istedikleri eleştiriyi yapabiliyorlar ama Kraliçeye asla küfretmek yok.
Ekonomi konusunda da geçimlerini sağlamak için her bireyin çalışması gerekiyor, çalışan için de gelir yeterli. Avrupa'nın en pahalı ülkelerinden biri, özellikle Londra'da yaşamak çok pahalı.
Burada yaşayan özellikle Afgan Müslümanların Türklere teveccühleri çok fazla. Türkiye'yi dizilerden tanıyorlar. Payitaht Abdülhamid olsun, Diriliş Ertuğrul olsun inanılmaz bir etki bırakmış üzerlerinde. Çocuklarına Ertuğrul adını koyuyorlar, hatta dizideki kıyafetlerden çocuklarına giydirenler var. Kendilerine sorduğum zaman kendilerinin İngiliz olduklarını söylüyorlar. Neden Pakistanlı demiyorsunuz dediğimde "Biz burada doğduk, büyüdük orası bizim baba-dede memleketimiz" diyorlar. Ama Müslümansa hemen Müslüman olduğunu belirtiyor. Hristiyan olanlar dinlerini öncelikli belirtmiyorlar ancak onlar da kendilerini İngiliz olarak ifade ediyorlar. Zenciler de var aynı şekilde kendilerine Afrikalıyım demiyorlar, İngiliz olduklarını söylüyorlar.
Bu yazımdan bir hayranlık besleme algısı çıkarmayın, biz ülke olarak İngiltere ile karşılaştırıldığımızda hangi konularda onlardan geriyiz, hangi konularda onlardan öndeyiz bunları iyi araştırmamız eksiklerimizi tamamlamamız gerekiyor.
Elbette bizden geride oldukları konular da var. Bunlardan en önemlisi sağlık sektörü. Bu alandaki icraatleri çok eksik. Türkiye'de bu konuda çok çok daha ileride.
Burada bu konuda yetkili bir kişi ile konuştuğumda 6.5 milyon kişinin ameliyat için sıra beklediğini söyledi. Böyle gelişmiş, 56 milyon nüfusu olan, 130.279 km² topraklara sahip bir ülkede hastane mi eksik diye sordum. Hastanelerinin olduğunu ama yetersiz olduğunu söyledi. Pandemi sürecinde de resmen çuvalladılar, çok fazla kayıpları oldu. İngiltere pandemi döneminde Türkiye'den yardım almış. Türkiye orada bir çok çalışmalar yapmış.
Daha İngiltere ile ilgili sorduğum sorular, aldığım cevaplar çok. Bunları tek bir yazıya sığdırmam mümkün değil. İnşallah bunları ara ara gözlemlerimi de ekleyerek sizlere aktaracağım.
Bir başka husus da buradaki Müslümanlarda yardım konusunda çok ciddi bir istek var. Burada Osmanoğlu Yardımlaşma Derneğimize bir ofis açma konusunda da görüşmeler yaptık ancak parasal mevzularda devletin çok sıkı soruşturması var. Olur mu olmaz mı bunu araştırıyoruz.
Şunu da fark ettim ki buradaki Müslümanlarda inanılmaz bir uyanış var gayret var. İnanıyorum ki islamiyetin tekrar uyanışı buradaki kardeşlerimizle olacak, İslamın Osmanlı döneminde atılan tohumların semeresi bugün alınıyor diye düşünüyorum. Onlardaki samimiyet ve gayret, geleceğe dair bizleri de umutlandırdı.
Evet dostlarım, İngiltere ziyaretimizi sonraki yazılarımda da sizlere aktarmaya devam edeceğim, görüş ve önerilerinizi, düşünce ve yorumlarınızı bana ogünhaber.com ve sosyal medya hesaplarım üzerinden iletebilirsiniz.
Allah'a emanet olunuz !
Aramızdaki tarihe dayanan hasımlık, düşmanlık bir yana kabul etmeliyiz ki İngiltere geçmişte de bugün de önemli bir devlettir. Bizim asıl ilgilenmemiz gereken mesele düşmanca bakış açısını bırakıp onların bu noktaya nasıl geldikleri, nasıl böyle ilerledikleridir.
İngiltere'deki gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki öncelikle halk arasında insanların dinleri hususunda her hangi bir ayrımcılık yok. Burada ülkeye göç etmiş olan her hangi bir ırka ya da dine mensup vatandaş rahatlıkla dinini, düşüncesini yaşayabiliyor, bunu kıyafetlerine yansıtabiliyor, toplumda bir rahatsızlık söz konusu değil. Aynı şekilde müslüman aileler de islamiyeti istedikleri gibi yaşıyor, ibadetlerini yerine getiriyor hatta şeriat'ten bahsediyorlar.
Bu noktada söylediklerim yanlış anlaşılmasın, altından birşeyler çıkarılmasın, elbette ki ben İngiltere'yi dost olarak görmüyorum, tarih boyunca Türk devletlerinin yıkılmasında etkileri olmuş, Osmanlı'nın yıkılması için çok ciddi çalışmalar yapmış bir millet. Sultan Abdülhamid Han İngilizleri rakip olarak görmüştür, onlarla çok uğraşmıştır. Elbette biz de hala rakip olarak görmekteyiz.
Benim dikkat çekmek istediğim nokta onları bulundukları noktaya getiren sistemi iyi anlamamız gerektiğidir. Gelişmelerinin sebepleri, kaynakları, demokratik uygulamaları hayata geçirebilmiş olmaları, ticarette dürüst olmaları …
Ben burada çok farklı gruplardan, dinlerden insanlarla görüştüm. Kıbrıs Türkü, Afgan, Hint müslümanları ile görüştüm onlara İngiltere'de dinlerini yaşama konusunda her hangi bir baskı görüp görmediklerini namazlarını, ibadetlerini rahat yapıp yapamadıklarını, her hangi bir yerde dinlerini istedikleri gibi anlatıp anlatamadıklarını sordum. İnanılmaz cevaplar aldım. Herhangi bir baskı söz konusu değil, istedikleri kitabı bastırabiliyorlar, istedikleri eleştiriyi yapabiliyorlar ama Kraliçeye asla küfretmek yok.
Ekonomi konusunda da geçimlerini sağlamak için her bireyin çalışması gerekiyor, çalışan için de gelir yeterli. Avrupa'nın en pahalı ülkelerinden biri, özellikle Londra'da yaşamak çok pahalı.
Burada yaşayan özellikle Afgan Müslümanların Türklere teveccühleri çok fazla. Türkiye'yi dizilerden tanıyorlar. Payitaht Abdülhamid olsun, Diriliş Ertuğrul olsun inanılmaz bir etki bırakmış üzerlerinde. Çocuklarına Ertuğrul adını koyuyorlar, hatta dizideki kıyafetlerden çocuklarına giydirenler var. Kendilerine sorduğum zaman kendilerinin İngiliz olduklarını söylüyorlar. Neden Pakistanlı demiyorsunuz dediğimde "Biz burada doğduk, büyüdük orası bizim baba-dede memleketimiz" diyorlar. Ama Müslümansa hemen Müslüman olduğunu belirtiyor. Hristiyan olanlar dinlerini öncelikli belirtmiyorlar ancak onlar da kendilerini İngiliz olarak ifade ediyorlar. Zenciler de var aynı şekilde kendilerine Afrikalıyım demiyorlar, İngiliz olduklarını söylüyorlar.
Bu yazımdan bir hayranlık besleme algısı çıkarmayın, biz ülke olarak İngiltere ile karşılaştırıldığımızda hangi konularda onlardan geriyiz, hangi konularda onlardan öndeyiz bunları iyi araştırmamız eksiklerimizi tamamlamamız gerekiyor.
Elbette bizden geride oldukları konular da var. Bunlardan en önemlisi sağlık sektörü. Bu alandaki icraatleri çok eksik. Türkiye'de bu konuda çok çok daha ileride.
Burada bu konuda yetkili bir kişi ile konuştuğumda 6.5 milyon kişinin ameliyat için sıra beklediğini söyledi. Böyle gelişmiş, 56 milyon nüfusu olan, 130.279 km² topraklara sahip bir ülkede hastane mi eksik diye sordum. Hastanelerinin olduğunu ama yetersiz olduğunu söyledi. Pandemi sürecinde de resmen çuvalladılar, çok fazla kayıpları oldu. İngiltere pandemi döneminde Türkiye'den yardım almış. Türkiye orada bir çok çalışmalar yapmış.
Daha İngiltere ile ilgili sorduğum sorular, aldığım cevaplar çok. Bunları tek bir yazıya sığdırmam mümkün değil. İnşallah bunları ara ara gözlemlerimi de ekleyerek sizlere aktaracağım.
Bir başka husus da buradaki Müslümanlarda yardım konusunda çok ciddi bir istek var. Burada Osmanoğlu Yardımlaşma Derneğimize bir ofis açma konusunda da görüşmeler yaptık ancak parasal mevzularda devletin çok sıkı soruşturması var. Olur mu olmaz mı bunu araştırıyoruz.
Şunu da fark ettim ki buradaki Müslümanlarda inanılmaz bir uyanış var gayret var. İnanıyorum ki islamiyetin tekrar uyanışı buradaki kardeşlerimizle olacak, İslamın Osmanlı döneminde atılan tohumların semeresi bugün alınıyor diye düşünüyorum. Onlardaki samimiyet ve gayret, geleceğe dair bizleri de umutlandırdı.
Evet dostlarım, İngiltere ziyaretimizi sonraki yazılarımda da sizlere aktarmaya devam edeceğim, görüş ve önerilerinizi, düşünce ve yorumlarınızı bana ogünhaber.com ve sosyal medya hesaplarım üzerinden iletebilirsiniz.
Allah'a emanet olunuz !
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Mehlika
Halil İbrahim kekeç