Şehzade Orhan Osmanoğlu

Şehzade Orhan Osmanoğlu

Hayrettin Karaca'yı kaybettik, mekânı cennet olsun..

Değerli dostlarım, bugünkü yazımı geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz ülkemizin önemli değerlerinden Hayrettin Karaca’ya ayırmak istiyorum.
Hayrettin Karaca'yı kaybettik, mekânı cennet olsun..
22 Ocak günü toprağa verilen Karaca için öncelikle ailesine, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Allah mekanını cennet etsin. Ülkesi ve insanlık için yaptığı çalışmalar çok önemlidir. Değerleri ise dilerim gelecek nesillere aktarılır.

Hayrettin Karaca, Ellili yaşlarında, Türkiye'nin ilk özel Arboretumunu kurdu. Yurtiçi ve yurtdışında gezdiği her yerden tohumlar topladı, botanik bahçelerini gezdi, bağlantılar kurdu. Bugün Yalova'daki Karaca Arboretumu, dünyanın her yerindeki botanikçiler tarafından bilinmektedir.

O, aynı zamanda modern zamanın dervişlerindendi. Mütevazi ruhu insanlığa faydalı olabilmek için çabalardı. Hayatından bazı kesitleri burada sizlerle de paylaşmak isityorum.

Kırmızı süveteri delik deşik olmasına rağmen hala üzerinde, ayakkabısı da yamalı. Sökük paltosunu, pantolonunu, yakalarını ters yüz ettiği gömleklerini yıllardır kullanıyor. 10 yıldır hiçbir şey almamış üzerine. Karaca markasının ve Tema Vakfı'nın kurucusu Hayrettin Karaca: "Param var ama tüketmeye hakkım yok." diyerek "Al tüket ve yok et!" diyen tüketim toplumuna açtığı savaşla gurur duyuyor.

Komşuya ver…

Dünyada tüm insanları doyuracak kadar yiyecek olduğunu ama gözü aç olanları doyuracak hiçbir şeyin olmadığını söyleyen Karaca, Türkiye’de bir zamanlar fakirleri aç bırakmayan kültürün nasıl yok olduğunu hüzünlenerek anlattı. Televole kültürünün karşısında birtakım değerlerin yok olduğunu söyleyen Karaca, çocukluk günlerinin "komşuyu aç bırakmayan" kültürünün yeniden dirilmesiyle, açlıkla savaşılabileceğini söyledi: "Dünya ikiye bölünmüş artık. Gözü açlar ve karnı açlar. İşte o gözü açları doyurmayacağız. Bunların farkına küçükken vardım. Dilim, kültürüm gidiyor. Bağımsız bir Türkiye değiliz artık. En büyük acımız geri getiremediğimiz o kültürümüzdür." diyen Karaca şöyle konuştu:

"Ben bir kasaba çocuğuyum. Varlıklı bir ailenin çocuğuydum. Ama herkes eşit şartlarda oynardı sokakta. Bütün çocuklar gibi ben de yalınayak oynardım. Akşam olduğu zaman annem seslenirdi, avucuma bir kap sıcak yemek koyarlardı. Kulağıma eğilip, 'Komşu anneye götür.' derdi. Etrafımızda bizi duyacak kimse yoktu ama bu bana verilen 'Aman kimse görmesin Hayrettin!' mesajıydı. Komşu annenin yağını, odununu kim alır, kimse bilmezdi. Paylaşma düzeni vardı, o kültürdü. Savaştan çıkmış bir Türkiye’de ‘fakirim’ diyen çoktu ama 'açım' diyen yoktu. Oradan aldım bu kültürü. Kaybolan budur, giden budur. Ama Anadolu’yu gezerken görüyorum ki, bu değerleri hala yaşatanlar var.”

Utanıyorum…

Tüketim toplumunun rezalet hale geldiğine Akmerkez’in önünden geçmeye utanıyorum. Nedir bu ışıklar, bu rezalet? 'Yılbaşı' demek, 'Al, tüket, yok et, yaşamı mahvet!' demek. O yüzden bu yırtık kazağı gururla taşıyorum üzerimde. Global ekonomi insanları kullanıyor. Ama bakın beni kullanamıyor çünkü izin vermiyorum. Çok da mutluyum. Bunu elimden hiçbir güç alamaz. İnanç her şeyi halleder." dedi.

"Açlıktan ölen her çocuğun katilleri vardır." diyen Karaca, ihtiyacından çok tüketerek sınıf atlamaya çalışanları suçladı. Karaca: "Bugünkü tüketim iki katına çıktığı gün, belki dünyada yaşam olmayacak. En büyük tehlike gıdada. Bir Amerikalı çocuk doğduğunda 30 çocuğa eşdeğerde dünya nimetlerini alıp götürüyor." diyerek dünyanın düştüğü durumu gözler önüne seriyor.

TV seyretmiyor…

Cep telefonu kullanmadığını, 5 yıldır TV izlemediğini belirten Karaca: "Okumakla mükellefim. Olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu var. Malını mülkünü verirsin orada biter borcun. Mesela Yalova’daki botanik bahçemi vakıf yaptım ama borcum bitmedi topluma. Şimdi borcumu bilgi sahibi olarak ve bunu aktararak ödüyorum. Okumak ibadettir."

Oğlunu, eşini ve annesini kaybeden Hayrettin Karaca: "Acılar karşısında isyan ederek hiçbir şey kazanamazsınız, elde olan bir şey değil çünkü bu. Ben acıyı da, mutluluğu da kabulleniyorum. Ama acılar hafızadan hiç çıkmaz." dedi.

185 milyon Afrikalı her gün açlıktan ölme riski ile yaşıyor…

Dünyanın durumunu değerlendiren Karaca şu yorumlarda bulunuyor: "Birleşmiş Milletler 2004 Kalkınma Raporu’na göre, Afrika’da 323 milyon insan, günde 1 dolardan az bir gelirle geçimini sağlıyor. Temiz su kaynağından mahrum 273 milyon kişi bulunmakta. İlkokul çağında okula gidemeyen 44 milyon çocuk var. Yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölüm riski altında yaşayan Afrikalıların sayısı 185 milyon. Her yıl beş yaşının altında ortalama beş milyon çocuk ölüyor. Zengin ülkeler yıllık gelirlerinden yüzde 0,7’sini kurtarma amaçlı projelere yönlendirseler bu sorunların hepsi ortadan kalkabilir."

"Bir" çok güçlüdür…

"Benim de vardı 40 tane kravatım. O zaman 30 yaşındaydım. Ben de tükettim ama bilerek yapmadım bunu." diyen Karaca: "Artık farkına vardım bunun. Ne zaman alışveriş yaptığımı hatırlamıyorum, kendime sadece kitap alıyorum. Nedir benim ihtiyacım? Doymam, sağlığım, barınmam, kuşanmam; bunun dışında hiçbir şey tüketmeye hakkım yok. Gömleklerim var, yakası çevrilmiştir. Ayakkabılarıma bakarsanız, altı yamalıdır. Dokuz senedir bu pantolonu giyerim, paltom yırtıktır. Param var ama tüketmeye hakkım yok! Bunu herkes yapabilir. 'Bir' çok güçlüdür. Her şey 'bir' ile başlar.  Bir yoksa iki olmaz. Ben de yakınlarıma örnek olmaya çalışıyorum." diyor.

Tema Vakfı Yayınları’ndan çıkan “Dünyanın Durumu 2004” raporlarını yorumlayan Karaca şu tespitlerini aktarıyor:

– Dünyada makyaj malzemesi için yapılan harcama 18 milyar dolar. Dünyadaki tüm kadınların üreme sağlığı için gerekli para 12 milyar dolar.

– Avrupa ve ABD'de evde beslenen hayvanların mamasına harcanan para 17 milyar dolar. Dünyada açlığın ve yetersiz beslenmenin sona erdirilmesi için gerekli para 19 milyar dolar.

– Parfüme harcanan para 15 milyar dolar. Evrensel okur-yazarlığın sağlanması için gereken yıllık ek yatırım 5 milyar dolar.

– Deniz seyahatlerine harcanan para 14 milyar dolar. Dünyada herkese temiz içme suyu sağlanması için gerekli para 10 milyar dolar.

– Avrupa’da dondurmaya harcanan para 11 milyar dolar. Her çocuğun aşılanması için gerekli miktar 1,3 milyar dolar.

– Satışa hazır 1 ton altın elde etmek için 300 bin ton atık üretilir. Başka bir deyişle altın bir alyans için ortaya çıkan atık miktarı 3 tondur. Bu atıkların çoğu siyanür ve kimyasal maddelerdir...... ".

Evet Değerli dostlarım Sayın Hayrettin Karaca’yı, "Toprak Dede"yi kaybettik. Dilerim onun izinden giden faydalı bir gençlik yetişir ve dünya adına biraz olsun umutlanırız.

Tekrar ve tekrar başımız sağolsun. Allah'a emanet olunuz!

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı Evden eve nakliyat