CHP'nin türban düşmanlığı..
Değerli dostlarım, sevgili okurlarım,
Türkiye 2023 hedeflerine içerde ve dışarda sağlam adımlarla ilerlerken, bir dünya ülkesi olma yolunda mücadele ederken maalesef ki içerden muhaliflik adına yapılanlar hepimizi hayretlere düşürmekte, üzmektedir.
Bugün iki önemli gündemden bahsetmek istiyorum.
CHP eski milletvekili Fikri Sağlar, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında, "Türbanlı bir hakimin karşısına çıktığım zaman adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var." diyerek büyük tepkiler çekmişti.
CHP'ye soruyorum sizin bu milletin kılığı, kıyafetiyle derdiniz nedir? sizin insanların inançlarıyla ve bu inancı yaşamasıyla derdiniz nedir?
Sırf inancı gereği başında örtü olduğu için karalarını sorguladığınız hakim, bir hristiyan olsaydı, bir hindu olsaydı düşünceleriniz yine aynı olacak mıydı?
Biliyorsunuz ki Avrupa'da resmi kurumlarda bile insanları inançlarını yansıtan kıyafetlerle görebilirsiniz. Bu faşist, ayrımcı ve ötekileştirici söylemler yıllardır dilinizden düşmeyen laiklik, medeniyet, uygarlık, Avrupailik söylemlerinizle zıt değil mi?
Yoksa sizin sorununuz sadece islamla mı?
Bir hakim, bir memur açık olabilir, kısa etekli olabilir, örtülü olabilir önemli olan onun mesleki yetkisidir, mesleki yeterliliğidir. Siz bu medeni bakışa ne zaman sahip olacaksınız?
Sebebi her ne olursa olsun bizler artık bıktık. Başörtülü görünce ikinci sınıf muamelesi yapmanızdan, bu milletin öz be öz vatandaşlarını aşağılamanızdan bıktık.
Bu kısır tartışmaların kimseye faydası yok, ülkemiz dünya devleriyle aynı arenada mücadele verirken, hayallerinde bir dünya devleti olmak varken ve istikrarla bu hedefe odaklanırken, bu tarz çirkin ifadelerin ortaya atılması masum görülemez. Niyet ne olursa olsun bunlar karanlık, kirli düşüncelerin dışa vurumudur.
DARBE ÇAĞRISI
Evet dostlarım CHP eski milletvekilinin açıklamaları gündemden düşmemişti ki bir başka skandal yine aynı cenahtan farklı kişilerden geldi.
Bir programa konuk olan Eski Genel Kurmay başkanı "Eğer Menderes erken seçim yapsaydı darbe olmazdı." diyerek Erdoğan'a gönderme yapıyor, bir yandan yapılan darbenin doğru olmadığını ifade ederken bir yandan da erken seçim yapmadığı için Sayın Menderes'i suçlayarak darbeyi meşrulaştırıyor.
Yine aynı programda konuşan Can Ataklı ise çok daha vahim ve kabul edilemez ifadelerle resmen darbe çağrısımda bulunuyor.
Can Ataklı'nın sözleri aynen şu şekilde:
"Darbe ihtimalini en az görenlerdenim. Bugünün koşullarında darbe yapabilecek kabiliyet yok. Bana göre darbe yapmak çok zor. Recep Tayyip Erdoğan'ın gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin olması lazım. Büyük bir doğal afet, büyük bir deprem, başka bir doğal felaket… Çok büyük sel, çok büyük yangınlar… Hani Avustralya'yı yakan yangın vardı ya o kadar büyük yangınlar, deprem, çok büyük can kaybına yol açacak sel felaketi gibi… Kendisine oy verenlere ekmek veremeyecek kadar ağır bir ekonomik kriz olursa... Ama en korkutucu olan Türkiye'nin bir askeri başarısızlık elde etmesi."
Bu yetmiyor, üzerine Sayın Erdoğan'a oy veren halkı "Erdoğan'a destek veren cahilleştirilmiş, yoksullaştırılmış halk" ifadeleriyle aşağılıyor.
Seçim olursa Erdoğan bir daha asla gitmezmiş. Hani halkçıydınız. Hani milletin iradesine saygı nerde, hani demokratik seçme özgürlüğüne saygı? İşinize gelmediği zaman ne demokrasi kalıyor ne laiklik ne halkçılık.
Evet dostlarım, yıllardır bu millet bu darbe çığırtkanlarına cevabını sandıkta vermiştir ve yine verecektir. Maalesef ki ülkemizin en büyük sorunu kendi halkına, milletine, devletine düşman aydın geçinen bu kesimdir.
Muhalif olmak başkadır, maşa olmak başkadır. Yıllardır bir ip dahi üretemeyen, heykelden başka icraati olmayan, sadece kılık kıyafete, insanların inancına, şekline takan muhalefetimiz bizim açık yaramızdır.
Son olarak üstad Necip Fazıl'ın bir dizesiyle kapatmak istiyorum;
"Siz uzaya mekik gönderdiniz de başörtüsüne mi takıldı?"
Allah'a emanet olunuz!
Türkiye 2023 hedeflerine içerde ve dışarda sağlam adımlarla ilerlerken, bir dünya ülkesi olma yolunda mücadele ederken maalesef ki içerden muhaliflik adına yapılanlar hepimizi hayretlere düşürmekte, üzmektedir.
Bugün iki önemli gündemden bahsetmek istiyorum.
CHP eski milletvekili Fikri Sağlar, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında, "Türbanlı bir hakimin karşısına çıktığım zaman adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var." diyerek büyük tepkiler çekmişti.
CHP'ye soruyorum sizin bu milletin kılığı, kıyafetiyle derdiniz nedir? sizin insanların inançlarıyla ve bu inancı yaşamasıyla derdiniz nedir?
Sırf inancı gereği başında örtü olduğu için karalarını sorguladığınız hakim, bir hristiyan olsaydı, bir hindu olsaydı düşünceleriniz yine aynı olacak mıydı?
Biliyorsunuz ki Avrupa'da resmi kurumlarda bile insanları inançlarını yansıtan kıyafetlerle görebilirsiniz. Bu faşist, ayrımcı ve ötekileştirici söylemler yıllardır dilinizden düşmeyen laiklik, medeniyet, uygarlık, Avrupailik söylemlerinizle zıt değil mi?
Yoksa sizin sorununuz sadece islamla mı?
Bir hakim, bir memur açık olabilir, kısa etekli olabilir, örtülü olabilir önemli olan onun mesleki yetkisidir, mesleki yeterliliğidir. Siz bu medeni bakışa ne zaman sahip olacaksınız?
Sebebi her ne olursa olsun bizler artık bıktık. Başörtülü görünce ikinci sınıf muamelesi yapmanızdan, bu milletin öz be öz vatandaşlarını aşağılamanızdan bıktık.
Bu kısır tartışmaların kimseye faydası yok, ülkemiz dünya devleriyle aynı arenada mücadele verirken, hayallerinde bir dünya devleti olmak varken ve istikrarla bu hedefe odaklanırken, bu tarz çirkin ifadelerin ortaya atılması masum görülemez. Niyet ne olursa olsun bunlar karanlık, kirli düşüncelerin dışa vurumudur.
DARBE ÇAĞRISI
Evet dostlarım CHP eski milletvekilinin açıklamaları gündemden düşmemişti ki bir başka skandal yine aynı cenahtan farklı kişilerden geldi.
Bir programa konuk olan Eski Genel Kurmay başkanı "Eğer Menderes erken seçim yapsaydı darbe olmazdı." diyerek Erdoğan'a gönderme yapıyor, bir yandan yapılan darbenin doğru olmadığını ifade ederken bir yandan da erken seçim yapmadığı için Sayın Menderes'i suçlayarak darbeyi meşrulaştırıyor.
Yine aynı programda konuşan Can Ataklı ise çok daha vahim ve kabul edilemez ifadelerle resmen darbe çağrısımda bulunuyor.
Can Ataklı'nın sözleri aynen şu şekilde:
"Darbe ihtimalini en az görenlerdenim. Bugünün koşullarında darbe yapabilecek kabiliyet yok. Bana göre darbe yapmak çok zor. Recep Tayyip Erdoğan'ın gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin olması lazım. Büyük bir doğal afet, büyük bir deprem, başka bir doğal felaket… Çok büyük sel, çok büyük yangınlar… Hani Avustralya'yı yakan yangın vardı ya o kadar büyük yangınlar, deprem, çok büyük can kaybına yol açacak sel felaketi gibi… Kendisine oy verenlere ekmek veremeyecek kadar ağır bir ekonomik kriz olursa... Ama en korkutucu olan Türkiye'nin bir askeri başarısızlık elde etmesi."
Bu yetmiyor, üzerine Sayın Erdoğan'a oy veren halkı "Erdoğan'a destek veren cahilleştirilmiş, yoksullaştırılmış halk" ifadeleriyle aşağılıyor.
Seçim olursa Erdoğan bir daha asla gitmezmiş. Hani halkçıydınız. Hani milletin iradesine saygı nerde, hani demokratik seçme özgürlüğüne saygı? İşinize gelmediği zaman ne demokrasi kalıyor ne laiklik ne halkçılık.
Evet dostlarım, yıllardır bu millet bu darbe çığırtkanlarına cevabını sandıkta vermiştir ve yine verecektir. Maalesef ki ülkemizin en büyük sorunu kendi halkına, milletine, devletine düşman aydın geçinen bu kesimdir.
Muhalif olmak başkadır, maşa olmak başkadır. Yıllardır bir ip dahi üretemeyen, heykelden başka icraati olmayan, sadece kılık kıyafete, insanların inancına, şekline takan muhalefetimiz bizim açık yaramızdır.
Son olarak üstad Necip Fazıl'ın bir dizesiyle kapatmak istiyorum;
"Siz uzaya mekik gönderdiniz de başörtüsüne mi takıldı?"
Allah'a emanet olunuz!
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Mehlika
Nurhan Hanım
Nurhan
Ayşe özuzma
Seyhan Koyuncu
Dedi
Uzman Yorumcu
Saygın