Temizlik Avcıları..
Öncelikle, TLC’nin programlarını sık sık izlerim.
Ağır Yaşamlar’ın, emlak programlarının, belgesellerinin, gece yarısı yayınlanan cinayet programlarının ve Temizlik Bağımlıları’nın (Amerikan) versiyonunun sıkı takipçisiyim.
Hatta, Temizlik Bağımlıları’nın Türkiye versiyonu, kesinlikle yapılmalı diye eşimle paylaşmıştım.
Türk versiyonunu görünce sevindim ve ilgiyle izledim.
Programın içeriği:
Temizlik Avcıları; Temizliği, düzeni takıntı haline getiren, her gün temizlik yapmadan duramayan ve temizliğe saatlerini harcayan bu üç kişinin, hiç tanımadıkları kişilerin darmadağınık ve uzun süredir el değmemiş evlerine misafir olarak gidip, evleri pırıl pırıl bir hale getiriyorlar.
Anlayacağınız bal dök yala oluyor.
Temizliğe giden bu 3 kişiyi aşırı sevimli ve sempatik buldum.
Programın Türk versiyonunu da beğendim.
Fakat, yerli versiyonu, orijinaline göre biraz farklı.
Özünde aynı şey yapılsa bile bazı farklar var.
Sıralarsak;
Orijinalinde; her bölüm başka temizlik takıntısı olan kişileri izliyoruz.
Yerli versiyonunda ise; her seferinde aynı ekip temizliğe gidiyor.
Orijinal Temizlik Bağımlıları’nda evi temizlenen kişinin de takıntısı ele alınıyor.
Bu obsesyonun, geçmişte yaşadığı bir travmadan mı ya da hangi sebepten kaynaklandığı işleniyor.
Kısacası birbirlerine bir nevi terapi yapmaya çalışıyorlar.
Son olarak da, orijinal Temizlik Bağımlıları’ndaki evler, bizim Türk evlerinden çok daha pis gözüküyor.
(Milletimiz adına da bu güzel bir şey.)
Haftanın Filmi: Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile
Film, 1974-1978 yılları arasında 30’dan fazla genç kadını öldüren ve Amerika’nın gelmiş, geçmiş en ünlü seri katili olan Theodore Robert Bundy’nin hayatını anlatıyor.
Ted Bundy’i, Zac Efron canlandırırken, Ted Bundy’nin uzun süreli kız arkadaşı olan Elizabeth Kloepfer’e ise, Lily Collins hayat veriyor.
Filmin diğer oyuncu kadrosunda;
Emmy Ödüllü Amerikalı sinema oyuncusu ”In the Line of Fire” ve “Places in the Heart” filmleri ile iki kez Oscar'a aday olan John Malkovich, “The Big Bang Theory” dizisindeki “Sheldon Cooper” rolü ile tanınan ve geniş hayran kitlesi olan Jim Parsons’ın yanı sıra Haley Joel Osment, Kaya Scodelario gibi önemli isimler yer alıyor.
Aylar önceki yazılarımın birinde Ted Bundy’nin gerçek kayıtlardan oluşan belgeselinden de bahsetmiştim.
Belgeselinde orijinal kayıtlardan kendisini izleyince, filmde; Zac Efron’un, Ted Bundy’i bir başka anlatmaya çalışmış olduğunun izlemine kapıldım.
Filmi izlerken aslında Ted Bundy katil değilmiş de sanki ona komplo kurulmuş hissi veriyordu.
Yani işlediği cinayetlerin uyarlaması filmde yer almıyor.
Normal görünümlü bir Ted Bundy izliyorsunuz.
Masum ve kız arkadaşını çok seven bir adam.
Belgeselde Ted Bundy’nin kendisini oldukça egolu, şımarık bulmuştum.
Zac Efron ise Ted Bundy’nin bu karakteristik özelliklerine yer vermemiş.
Aslında anlatmak istenen tam da buymuş.
Çünkü film, Ted Bundy’nin kız arkadaşının gözünden anlatılıyor.
Kız arkadaşı Elizabeth, yakışıklı, kültürlü, merhametli görünen ve çok aşık olduğu bu adamın seri katil olmasına bir türlü inanamamış.
Filmde beni ayrıca en çok şaşırtan oyuncu Jim Parsons oldu.
Ben komedi dışında da varım diyordu resmen.
Tonlamasıyla, ses tonuyla, duruşuyla, bakışıyla bir başka insan oluvermişti.
Nerede The Big Bang Theory’deki , Jim Parsons, nerede bu filmdeki Jim Parsons.
Hikayesiyle de akıcı bir film olmuş.
Bu tarz biyografik filmleri sevenlere tavsiye ederim.
Haftanın Dizisi: Chernobyl
“Chernobyl Faciası”nın, kanserin bir lanet gibi insanların üstüne çöktüğü, günümüzde dahi hala izleri silinmeyen, radyoaktif bulutların Türkiye'ye kadar ulaştığı ve bazı bölgelerde radyasyonun yedi kat arttığı açıklanan bir nükleer kaza olduğunu çoğumuz biliyoruz.
Öncelikle gençleri bilgilendirmek adına Wikipedia’daki Çernobil faciasını aşağıda alıntılıyorum.
“26 Nisan 1986 tarihinde Ukrayna’nın Pripyat şehrinin 14.5 km. kuzeybatısında bulunan Çernobil şehrinde konuşlu olan Çernobil Nükleer Santrali'nde, santralin dayanıklılığını ölçmek amacıyla yapılan bir deney esnasında meydana gelen nükleer kaza felaketidir.
Nükleer santralde meydana gelen patlama ve yangın sonrasında SSCB' ye, Avrupa' ya ve Türkiye'ye büyük miktarda radyasyon yayıldığı tespit edilmiştir.
6 Nisan 1986 Cumartesi günü 4 numaralı reaktörde yapılan sistem testi esnasında başlamıştır. Çernobil Nükleer Santrali Pripyat kenti, Beyaz Rusya idari sınırı ile Dinyeper Nehri yakınlarında bulunuyordu.
Test esnasında ani ve beklenmedik bir güç dalgalanması fark edilerek acil durum butonuna basılmıştı.
Fakat güç çıkışı daha fazla büyüyerek son noktaya ulaştığında buhar basıncı bir dizi tepkimeye neden oldu.
Tüm bu olaylar, nötron moderatör ile hava arasındaki grafitin birleşmesine neden oldu ve reaktör tutuştu.
Tutuşma ile çıkan yangın atmosfere yükseldi.
Böylece Pripyat başta olmak üzere geniş bir coğrafyaya yüksek derecede nükleer serpinti bulutu yayıldı.
Serpinti bulutu Sovyetler Birliği'nin batısı ile, buradan Avrupa'ya ve Karadeniz üzerinden Türkiye'ye sürüklendi.
1986 yılından 2000 yılına kadar Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna'da ciddi olarak kirlenmiş bölgelerden toplam 350.400 kişi tahliye edildi.” (Kaynak Wikipedia)
Chernobyl dizisi, tüm dünyada ilgiyle izleniliyor.
HBO’da yayınlanan Chernobyl dizisinin yönetmeni Johan Renck olarak karşımıza çıkarken, diziyi kaleme alan isim ise; Kimlik Hırsızı, Hangover Part II, Hangover Part III ve Avcı: Kış Savaşı gibi komedi filmlerinin yazarı Craig Mazin.
Dizinin oyuncu kadrosunda; Stellan Skarsgard, Emily Watson, Jessice Buckley ve Adam Nagaitis gibi önemli isimler yer alıyor.
Facia konulu türde yazılan dizi ve filmler; çoğunlukla gerçek dışıdır.
Kolaylıkla izlersiniz, etkilenirsiniz ama iyi ki böyle felaketler yok der ve rahatlarsınız.
Chernobyl dizisi ise tam aksine, gerçekten yaşanan bir facia olduğu için, yani bunu bile bile izlemek insanı kahrediyor.
İnsanların acı çekişi, evlerinden koparılmaları, hayvanların, bitkilerin mecburiyetten yaşamlarına son verilmesi, milyonlarca insan ölmesin diye bile bile ölüme giden işçileri izlemek kalbinizde yoğun acı hissettiriyor.
İşin başka acı tarafı ise; bu facianın etkilerinin silinip, bölgenin tekrardan insan sağlığı açısından uygun olması, tam 22000 yılını bulabilirmiş.
İnsanoğlunun sebep olduğu en kötü facialardan biridir.
Bütün dünyaya ders verir niteliğinde yapılmış bir dizi olmuş.
Etkilenmeyecek tek bir insan bile olabileceğini sanmıyorum.
Herkese iyi seyirler, iyi haftalar.
Ağır Yaşamlar’ın, emlak programlarının, belgesellerinin, gece yarısı yayınlanan cinayet programlarının ve Temizlik Bağımlıları’nın (Amerikan) versiyonunun sıkı takipçisiyim.
Hatta, Temizlik Bağımlıları’nın Türkiye versiyonu, kesinlikle yapılmalı diye eşimle paylaşmıştım.
Türk versiyonunu görünce sevindim ve ilgiyle izledim.
Programın içeriği:
Temizlik Avcıları; Temizliği, düzeni takıntı haline getiren, her gün temizlik yapmadan duramayan ve temizliğe saatlerini harcayan bu üç kişinin, hiç tanımadıkları kişilerin darmadağınık ve uzun süredir el değmemiş evlerine misafir olarak gidip, evleri pırıl pırıl bir hale getiriyorlar.
Anlayacağınız bal dök yala oluyor.
Temizliğe giden bu 3 kişiyi aşırı sevimli ve sempatik buldum.
Programın Türk versiyonunu da beğendim.
Fakat, yerli versiyonu, orijinaline göre biraz farklı.
Özünde aynı şey yapılsa bile bazı farklar var.
Sıralarsak;
Orijinalinde; her bölüm başka temizlik takıntısı olan kişileri izliyoruz.
Yerli versiyonunda ise; her seferinde aynı ekip temizliğe gidiyor.
Orijinal Temizlik Bağımlıları’nda evi temizlenen kişinin de takıntısı ele alınıyor.
Bu obsesyonun, geçmişte yaşadığı bir travmadan mı ya da hangi sebepten kaynaklandığı işleniyor.
Kısacası birbirlerine bir nevi terapi yapmaya çalışıyorlar.
Son olarak da, orijinal Temizlik Bağımlıları’ndaki evler, bizim Türk evlerinden çok daha pis gözüküyor.
(Milletimiz adına da bu güzel bir şey.)
Haftanın Filmi: Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile
Film, 1974-1978 yılları arasında 30’dan fazla genç kadını öldüren ve Amerika’nın gelmiş, geçmiş en ünlü seri katili olan Theodore Robert Bundy’nin hayatını anlatıyor.
Ted Bundy’i, Zac Efron canlandırırken, Ted Bundy’nin uzun süreli kız arkadaşı olan Elizabeth Kloepfer’e ise, Lily Collins hayat veriyor.
Filmin diğer oyuncu kadrosunda;
Emmy Ödüllü Amerikalı sinema oyuncusu ”In the Line of Fire” ve “Places in the Heart” filmleri ile iki kez Oscar'a aday olan John Malkovich, “The Big Bang Theory” dizisindeki “Sheldon Cooper” rolü ile tanınan ve geniş hayran kitlesi olan Jim Parsons’ın yanı sıra Haley Joel Osment, Kaya Scodelario gibi önemli isimler yer alıyor.
Aylar önceki yazılarımın birinde Ted Bundy’nin gerçek kayıtlardan oluşan belgeselinden de bahsetmiştim.
Belgeselinde orijinal kayıtlardan kendisini izleyince, filmde; Zac Efron’un, Ted Bundy’i bir başka anlatmaya çalışmış olduğunun izlemine kapıldım.
Filmi izlerken aslında Ted Bundy katil değilmiş de sanki ona komplo kurulmuş hissi veriyordu.
Yani işlediği cinayetlerin uyarlaması filmde yer almıyor.
Normal görünümlü bir Ted Bundy izliyorsunuz.
Masum ve kız arkadaşını çok seven bir adam.
Belgeselde Ted Bundy’nin kendisini oldukça egolu, şımarık bulmuştum.
Zac Efron ise Ted Bundy’nin bu karakteristik özelliklerine yer vermemiş.
Aslında anlatmak istenen tam da buymuş.
Çünkü film, Ted Bundy’nin kız arkadaşının gözünden anlatılıyor.
Kız arkadaşı Elizabeth, yakışıklı, kültürlü, merhametli görünen ve çok aşık olduğu bu adamın seri katil olmasına bir türlü inanamamış.
Filmde beni ayrıca en çok şaşırtan oyuncu Jim Parsons oldu.
Ben komedi dışında da varım diyordu resmen.
Tonlamasıyla, ses tonuyla, duruşuyla, bakışıyla bir başka insan oluvermişti.
Nerede The Big Bang Theory’deki , Jim Parsons, nerede bu filmdeki Jim Parsons.
Hikayesiyle de akıcı bir film olmuş.
Bu tarz biyografik filmleri sevenlere tavsiye ederim.
Haftanın Dizisi: Chernobyl
“Chernobyl Faciası”nın, kanserin bir lanet gibi insanların üstüne çöktüğü, günümüzde dahi hala izleri silinmeyen, radyoaktif bulutların Türkiye'ye kadar ulaştığı ve bazı bölgelerde radyasyonun yedi kat arttığı açıklanan bir nükleer kaza olduğunu çoğumuz biliyoruz.
Öncelikle gençleri bilgilendirmek adına Wikipedia’daki Çernobil faciasını aşağıda alıntılıyorum.
“26 Nisan 1986 tarihinde Ukrayna’nın Pripyat şehrinin 14.5 km. kuzeybatısında bulunan Çernobil şehrinde konuşlu olan Çernobil Nükleer Santrali'nde, santralin dayanıklılığını ölçmek amacıyla yapılan bir deney esnasında meydana gelen nükleer kaza felaketidir.
Nükleer santralde meydana gelen patlama ve yangın sonrasında SSCB' ye, Avrupa' ya ve Türkiye'ye büyük miktarda radyasyon yayıldığı tespit edilmiştir.
6 Nisan 1986 Cumartesi günü 4 numaralı reaktörde yapılan sistem testi esnasında başlamıştır. Çernobil Nükleer Santrali Pripyat kenti, Beyaz Rusya idari sınırı ile Dinyeper Nehri yakınlarında bulunuyordu.
Test esnasında ani ve beklenmedik bir güç dalgalanması fark edilerek acil durum butonuna basılmıştı.
Fakat güç çıkışı daha fazla büyüyerek son noktaya ulaştığında buhar basıncı bir dizi tepkimeye neden oldu.
Tüm bu olaylar, nötron moderatör ile hava arasındaki grafitin birleşmesine neden oldu ve reaktör tutuştu.
Tutuşma ile çıkan yangın atmosfere yükseldi.
Böylece Pripyat başta olmak üzere geniş bir coğrafyaya yüksek derecede nükleer serpinti bulutu yayıldı.
Serpinti bulutu Sovyetler Birliği'nin batısı ile, buradan Avrupa'ya ve Karadeniz üzerinden Türkiye'ye sürüklendi.
1986 yılından 2000 yılına kadar Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna'da ciddi olarak kirlenmiş bölgelerden toplam 350.400 kişi tahliye edildi.” (Kaynak Wikipedia)
Chernobyl dizisi, tüm dünyada ilgiyle izleniliyor.
HBO’da yayınlanan Chernobyl dizisinin yönetmeni Johan Renck olarak karşımıza çıkarken, diziyi kaleme alan isim ise; Kimlik Hırsızı, Hangover Part II, Hangover Part III ve Avcı: Kış Savaşı gibi komedi filmlerinin yazarı Craig Mazin.
Dizinin oyuncu kadrosunda; Stellan Skarsgard, Emily Watson, Jessice Buckley ve Adam Nagaitis gibi önemli isimler yer alıyor.
Facia konulu türde yazılan dizi ve filmler; çoğunlukla gerçek dışıdır.
Kolaylıkla izlersiniz, etkilenirsiniz ama iyi ki böyle felaketler yok der ve rahatlarsınız.
Chernobyl dizisi ise tam aksine, gerçekten yaşanan bir facia olduğu için, yani bunu bile bile izlemek insanı kahrediyor.
İnsanların acı çekişi, evlerinden koparılmaları, hayvanların, bitkilerin mecburiyetten yaşamlarına son verilmesi, milyonlarca insan ölmesin diye bile bile ölüme giden işçileri izlemek kalbinizde yoğun acı hissettiriyor.
İşin başka acı tarafı ise; bu facianın etkilerinin silinip, bölgenin tekrardan insan sağlığı açısından uygun olması, tam 22000 yılını bulabilirmiş.
İnsanoğlunun sebep olduğu en kötü facialardan biridir.
Bütün dünyaya ders verir niteliğinde yapılmış bir dizi olmuş.
Etkilenmeyecek tek bir insan bile olabileceğini sanmıyorum.
Herkese iyi seyirler, iyi haftalar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Evgenyouc