Koca koca reytingler..
Dizinin kadrosunda Hakan Yılmaz, Evrim Alasya, Pelin Öztekin, Ferdi Sancar, Tuğçe Karabacak, Selin Uçer, Sertan Erkaçan ve Rüzgar Aksoy yer alıyor.
Gül Abus’un senaryosunu yazdığı diziyi, Osman Taşçı yönetiyor.
Dizinin başı, kült filmlerden biri olan “Kırmızılı Kadın” filmini hatırlattı.
Fakat dizi ilerledikçe kendine özgün bir senaryoya sahip olduğunu gördüm.
Tüm bölümleri, ilk bölüm gibi aynı heyecanıyla gidecek görünüyor.
Bölüm hikayesinin içindeki gelişen olaylar, ana konusu olan aldatma hikayesinin içinde gayet güzel işlenmiş.
Senaryonun çatısı sağlam kurulduğu için işlenecek bir çok hikayesi var.
Görüntü, mekanların seçiciliği, mahalle sahnelerinin sıcaklığı diziye olumlu yansımış.
Son zamanlarda izlediğim en iyi yerli komedi dizi diyebilirim.
Her karakteri içinize alıyorsunuz.
Oyuncu kadrosu muhteşem olmuş.
Mesela dizinin en kötü karakteri olan Sude’yi ele alalım:
Sude, evli bir adamı baştan çıkarmaya çalışan, çirkef, kendi çıkarı için her türlü kötülüğü yapacak bir karakter.
Ama Tuğçe Karabacak (Sude) canlandırırken sevimli ve komik olmayı başardığı için nefret edecekken sempati duyabiliyorsunuz.
Tabi bunun yanı sıra en çok sevdiklerime değinecek olursak;
Hakan Yılmaz (Ahmet), heyecanlı, gömlek üstü ceketiyle, evli ve çocukları olan orta yaşlı bir aile babası, nasıl “acemi çapkın” olunuru çok güzel canlandırmış.
Ferdi Sancar (Şahin), Ahmet’in yakın arkadaşı. Dominant bir karakter olan Nilgün’le evli. Neredeyse Uzman çapkın.
Karda yürüyüp, izini belli etmeyenlerden.
En çok güldüğüm sahneler Şahin karakterine ait. Fanlarının çoğalacağına inanıyorum. Diziye büyük renk katmış.
Ve dizinin bana göre en başarılı oyuncusu Müjgan karakteriyle Evrim Alasya.
Müjgan, çocukları ve çok sevdiği eşiyle mutlu mesut yaşarken kocasının onun aldattığını öğreniyor.
İlk iki bölümde kocasını terk etmek yerine evliliğini kurtarmaya çalışan bir kadını izliyorsunuz.
Aslında büyük bir dramı var, aldatılan kadını canlandırıyor ama bunu komedi dilinde anlatıyor.
Oynanması çok zor olan bir karakterin üstesinden başarıyla gelmiş.
Hayranlık duymamak elde değil.
Yeni başlayacak olanlar için dizinin genel konusu ise şöyle;
Üç çocuk annesi olan Müjgan, kocası Ahmet ile birlikte sakin ve düzenli bir hayat yaşamaktadır.
Mali müşavir olan Ahmet sabah sekiz, akşam beş çalışan iyi bir aile babasıdır.
17 yıl aynı yastığa baş koyan Müjgan ile Ahmet'in evliliği, Ahmet'in genç ve güzel bir kız olan Sude ile karşılaşmasıyla çatırdamaya başlar.
Müjgan başlangıçta kocasının kendisini aldattığına ihtimal vermez.
Ancak kocasının da her geçen gün değiştiği gözünden kaçmamaktadır.
Sude genç, güzel, hırslı ve zengin bir koca üzerinden istediği yaşama kavuşmak isteyen bir kadındır.
Müjgan, yakın arkadaşları Nilgün ve Canan'ın desteğini alarak çetin bir mücadeleye girer.
Üç kadın aşk, sadakat ve evlilikleri üzerinden hayatlarını sorgularken, o güne kadar farkına varmadıkları bütün gerçeklerle yüzleşirler. “
Reytingleri de oldukça başarılı olan bu diziyi kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.
Haftanın Filmi: Pablo Escobar’ı Sevmek
Narcos dizisini izlemeyen kalmamıştır sanırım.
Kolombiya’nın unutulmaz uyuşturucu karteli olan Pablo Escobar’ın hayatı işlenmişti.
Escobar’ı canlandıran Wagner Moura, neredeyse ikizi kadar bire bir canlandırmıştı.
Deyim yerindeyse Escobar’ı, Escobar’dan daha iyi anlatan bir performans göstermişti.
Narcos dizisinden sonra Escobar’ın hayatına değinen bir de film çekildi.
Filmin başrollerini Javier Bardem (Pablo Escobar) ve Penelope Cruz (Virginia Vallejo) paylaşıyor.
Açıkçası filmi ön yargılı izlemeye başladım. Bahsettiğim gibi Wagner Moura’dan sonra Escobar’ı başkasından izlemek aynı keyfi verir mi diye?
Aynı hazzı alamasam da Javier Bardem’in de oyunculuğunu hiçe saymak haksızlık olur.
Canlandırdığı karaktere zaman zaman İspanyolcasını kattığı, dramı, korkuyu, öfkeyi, acımasızlığı ve sevgiyi yansıtmayı başarmış.
Tüm bunlara rağmen Wagner Moura’nın performansı hala gözümde birinci, maalesef Javier Bardem üstüne geçemedi.
Penelope Cruz ise gerçekten çok başarılı bir oyuncu.
Filmde Escobar’ın metresi, televizyonda haber programı sunucusu olan Virginia Vallejo karakterini canlandırıyor.
Narcos dizisinde de Virginia karakteri vardı. Dediğim gibi Narcos dizisindeki Escobar’ı beğeniyor olsam da, bunda filmdeki Virginia karakterini daha çok beğendim.
Penelope Cruz olağanüstü bir performans çıkarmış.
İzlemeye değer doğrusu.
Filmin genel konusu ise şöyle:
Televizyon sunucusu Virginia’nın gözünden Pablo Escobar’ın uyuşturucu ticaretini nasıl yönettiğini, ikisinin arasındaki aşkı ve Escobar’ın yakalanmasına kadar olan süreci anlatıyor.
Haftanın Dizisi: Making a Murderer
Bir Netflix belgesel dizisi.
Gerçek hikaye ve gerçek insanların olduğu bir dizi.
160 dönüm araba hurdalığına sahip bir ailenin oğlu olan Steven Avery, 1985 yılında cinsel saldırı nedeniyle, 18 yıl hapiste kaldıktan sonra suçu bir başkasının işlediği kanıtlanınca özgürlüğüne kavuşur.
Hapiste kaldığı yıllar için Polis Teşkilatı ve savcılara büyük tazminat davası açtıktan kısa bir süre sonra yeni işlenen bir cinayetten yargılanmaya başlar.
Bu cinayeti gerçekten işledi mi?
Amerikan Hukuk Sistemi düzgün çalışıyor mu?
Amerikan Polis Teşkilatı cinayeti masum bir adamın üstüne yıkabilir mi?
İftiralar, komplolar...
Tüyler ürpertici olaylar zinciri. Soluksuz izledim.
10 bölümden oluşan biyografik belgesel türünde olan bu diziyi kaçırmayın.
İzleyeni bir o yana bir bu yana savuran, biraz önce “suçsuz” diye düşünürken, biraz sonra “acaba” dedirten, gizemini her bölüm koruyan gerçek bir hikaye.
Tavsiye ederim.
Herkese iyi haftalar, iyi seyirler..
Gül Abus’un senaryosunu yazdığı diziyi, Osman Taşçı yönetiyor.
Dizinin başı, kült filmlerden biri olan “Kırmızılı Kadın” filmini hatırlattı.
Fakat dizi ilerledikçe kendine özgün bir senaryoya sahip olduğunu gördüm.
Tüm bölümleri, ilk bölüm gibi aynı heyecanıyla gidecek görünüyor.
Bölüm hikayesinin içindeki gelişen olaylar, ana konusu olan aldatma hikayesinin içinde gayet güzel işlenmiş.
Senaryonun çatısı sağlam kurulduğu için işlenecek bir çok hikayesi var.
Görüntü, mekanların seçiciliği, mahalle sahnelerinin sıcaklığı diziye olumlu yansımış.
Son zamanlarda izlediğim en iyi yerli komedi dizi diyebilirim.
Her karakteri içinize alıyorsunuz.
Oyuncu kadrosu muhteşem olmuş.
Mesela dizinin en kötü karakteri olan Sude’yi ele alalım:
Sude, evli bir adamı baştan çıkarmaya çalışan, çirkef, kendi çıkarı için her türlü kötülüğü yapacak bir karakter.
Ama Tuğçe Karabacak (Sude) canlandırırken sevimli ve komik olmayı başardığı için nefret edecekken sempati duyabiliyorsunuz.
Tabi bunun yanı sıra en çok sevdiklerime değinecek olursak;
Hakan Yılmaz (Ahmet), heyecanlı, gömlek üstü ceketiyle, evli ve çocukları olan orta yaşlı bir aile babası, nasıl “acemi çapkın” olunuru çok güzel canlandırmış.
Ferdi Sancar (Şahin), Ahmet’in yakın arkadaşı. Dominant bir karakter olan Nilgün’le evli. Neredeyse Uzman çapkın.
Karda yürüyüp, izini belli etmeyenlerden.
En çok güldüğüm sahneler Şahin karakterine ait. Fanlarının çoğalacağına inanıyorum. Diziye büyük renk katmış.
Ve dizinin bana göre en başarılı oyuncusu Müjgan karakteriyle Evrim Alasya.
Müjgan, çocukları ve çok sevdiği eşiyle mutlu mesut yaşarken kocasının onun aldattığını öğreniyor.
İlk iki bölümde kocasını terk etmek yerine evliliğini kurtarmaya çalışan bir kadını izliyorsunuz.
Aslında büyük bir dramı var, aldatılan kadını canlandırıyor ama bunu komedi dilinde anlatıyor.
Oynanması çok zor olan bir karakterin üstesinden başarıyla gelmiş.
Hayranlık duymamak elde değil.
Yeni başlayacak olanlar için dizinin genel konusu ise şöyle;
Üç çocuk annesi olan Müjgan, kocası Ahmet ile birlikte sakin ve düzenli bir hayat yaşamaktadır.
Mali müşavir olan Ahmet sabah sekiz, akşam beş çalışan iyi bir aile babasıdır.
17 yıl aynı yastığa baş koyan Müjgan ile Ahmet'in evliliği, Ahmet'in genç ve güzel bir kız olan Sude ile karşılaşmasıyla çatırdamaya başlar.
Müjgan başlangıçta kocasının kendisini aldattığına ihtimal vermez.
Ancak kocasının da her geçen gün değiştiği gözünden kaçmamaktadır.
Sude genç, güzel, hırslı ve zengin bir koca üzerinden istediği yaşama kavuşmak isteyen bir kadındır.
Müjgan, yakın arkadaşları Nilgün ve Canan'ın desteğini alarak çetin bir mücadeleye girer.
Üç kadın aşk, sadakat ve evlilikleri üzerinden hayatlarını sorgularken, o güne kadar farkına varmadıkları bütün gerçeklerle yüzleşirler. “
Reytingleri de oldukça başarılı olan bu diziyi kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.
Haftanın Filmi: Pablo Escobar’ı Sevmek
Narcos dizisini izlemeyen kalmamıştır sanırım.
Kolombiya’nın unutulmaz uyuşturucu karteli olan Pablo Escobar’ın hayatı işlenmişti.
Escobar’ı canlandıran Wagner Moura, neredeyse ikizi kadar bire bir canlandırmıştı.
Deyim yerindeyse Escobar’ı, Escobar’dan daha iyi anlatan bir performans göstermişti.
Narcos dizisinden sonra Escobar’ın hayatına değinen bir de film çekildi.
Filmin başrollerini Javier Bardem (Pablo Escobar) ve Penelope Cruz (Virginia Vallejo) paylaşıyor.
Açıkçası filmi ön yargılı izlemeye başladım. Bahsettiğim gibi Wagner Moura’dan sonra Escobar’ı başkasından izlemek aynı keyfi verir mi diye?
Aynı hazzı alamasam da Javier Bardem’in de oyunculuğunu hiçe saymak haksızlık olur.
Canlandırdığı karaktere zaman zaman İspanyolcasını kattığı, dramı, korkuyu, öfkeyi, acımasızlığı ve sevgiyi yansıtmayı başarmış.
Tüm bunlara rağmen Wagner Moura’nın performansı hala gözümde birinci, maalesef Javier Bardem üstüne geçemedi.
Penelope Cruz ise gerçekten çok başarılı bir oyuncu.
Filmde Escobar’ın metresi, televizyonda haber programı sunucusu olan Virginia Vallejo karakterini canlandırıyor.
Narcos dizisinde de Virginia karakteri vardı. Dediğim gibi Narcos dizisindeki Escobar’ı beğeniyor olsam da, bunda filmdeki Virginia karakterini daha çok beğendim.
Penelope Cruz olağanüstü bir performans çıkarmış.
İzlemeye değer doğrusu.
Filmin genel konusu ise şöyle:
Televizyon sunucusu Virginia’nın gözünden Pablo Escobar’ın uyuşturucu ticaretini nasıl yönettiğini, ikisinin arasındaki aşkı ve Escobar’ın yakalanmasına kadar olan süreci anlatıyor.
Haftanın Dizisi: Making a Murderer
Bir Netflix belgesel dizisi.
Gerçek hikaye ve gerçek insanların olduğu bir dizi.
160 dönüm araba hurdalığına sahip bir ailenin oğlu olan Steven Avery, 1985 yılında cinsel saldırı nedeniyle, 18 yıl hapiste kaldıktan sonra suçu bir başkasının işlediği kanıtlanınca özgürlüğüne kavuşur.
Hapiste kaldığı yıllar için Polis Teşkilatı ve savcılara büyük tazminat davası açtıktan kısa bir süre sonra yeni işlenen bir cinayetten yargılanmaya başlar.
Bu cinayeti gerçekten işledi mi?
Amerikan Hukuk Sistemi düzgün çalışıyor mu?
Amerikan Polis Teşkilatı cinayeti masum bir adamın üstüne yıkabilir mi?
İftiralar, komplolar...
Tüyler ürpertici olaylar zinciri. Soluksuz izledim.
10 bölümden oluşan biyografik belgesel türünde olan bu diziyi kaçırmayın.
İzleyeni bir o yana bir bu yana savuran, biraz önce “suçsuz” diye düşünürken, biraz sonra “acaba” dedirten, gizemini her bölüm koruyan gerçek bir hikaye.
Tavsiye ederim.
Herkese iyi haftalar, iyi seyirler..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.