Erkenci Kuş izleyicilerle buluştu
Öncelikle dizinin şarkısı süper olmuş.
Şarkının sözleri içinizde sıcacık bir etki bırakıyor. Demet Özdemir’in sesine bayıldım.
Can Yaman ve Demet Özdemir’in enerjisi diziye yansımış.
Belli ki ikisi birbiriyle çalışmaktan keyif almışlar.
Demet Özdemir çok sevimli, mimiklerini güzel kullanıyor, romantik-komedi bir kez daha ona çok yakışmış.
No 309 dizisinden sonra güzelliğin, sempatikliğin yanına bir de kendine güvenen bakışlar eklenmiş.
İşte şimdi oldu diyorum.
Can Yaman bu rol için haftanın beş günü boks ve crossfit yapmış.
Güçlü duruşu ona ayrı bir karizma katmış.
Saçlarını uzatması ise yüzüne olgunluk vermiş.
Diğer dizilerindeki görünüşünden çok farklıydı.
Sanki önceki dizilerimde küçüktüm, şimdi büyüdüm imajına sahip olmuş.
Dizideki karakterinin komediden ziyade romantik tarafı daha çok etkiliyor.
Özellikle Demet Özdemir’le olan sahneleri keyifli kılıyor.
Erkenci Kuş senaryosu bir Romantik-Komedi hikayesi.
Bildiğimiz türden ama içindeki küçük sürprizler gizemli hale getirmeyi başarmış.
Demet Özdemir ve Can Yaman’ın yanı sıra (Anne) Özlem Tokaslan, (Baba) Berat Yenilmez ve Ceycey karakterini canlandıran Anıl Çelik’in oyunculuklarını çok sevdim.
Reytingleriyle ilk haftaya başarılı bir giriş yaptı.
Survivor Program’ı bittikten sonra daha da artacağını düşünüyorum.
Ama senaryosuna dair ufak tefek eleştirilerim olacak.
Bunları alt alta sıralarsak:
Karakterlerin analizini iyi yapmak gerekir.
Altı doldurulmuş, yaşayan yani inandırıcı karakterler olmalı.
Karakter bunu bu yüzden yapar, izleyiciye de sebebi şu, şu şu’dur diyebilmelidir.
Medeni bir aile gibi görünen ebeveynler kızını zorla evlendirmeye çalışır mı?
Daha doğrusu kızları bu blöfü görür mü?
25 yaşına gelmiş olan karakter, (Sanem) anne ve babasını iyi tanımıştır herhalde?
Bir işe girmek için sebep arıyorsak babasının borcu yeterlidir bence.
Hikayede Zebercet kısmına çok fazla değinilmiş.
Fotografik hafızaya sahip olan bir kişi ya Harvard’a girer, ya da Türkiye diyorsan da ODTÜ gibi başarılı üniversitelerin birinden mezun olur.
Sanem’in, arkadaşı Ayhan’ın dalga geçtiği türden bir üniversiteden mezun olması ne kadar doğru olabilir?
Suits dizisindeki fotografik hafızaya sahip olan Mike Ross karakteri Harvard Üniversitesi Hukuk Bölümü’nü kazanmış.
Başkalarının adına da sınavlara girdiği için okuldan atılmıştı.
Ve bu yüzden mezun olamamıştı.
Sanem karakteri yazılırken biraz eksik kaldığını düşünüyorum.
Dünyadaki ekolojik dengesizlik, kurumsal hayata karşı durmak için babasının bakkalında çalışması çok inandırıcı gelmiyor.
Moda, lüks yaşam gibi ona yapay gelen şeyleri sevmeyen Sanem, moda dergisinin tüm sayfalarını ezbere biliyor ve kendisi de moda sayfalarını aratmayacak tarzda uyumlu kombinlerle giyiniyor. Hele her kıyafetine uygun
olarak, özelikle seçtiği, o pantolon kemerine taktığı eşarplar, bir moda yaratma çabası değilse ne?
Fotografik hafıza olağanüstü ama iş yerinde kimin onu öptüğünü bulmak için, sakallı kişilerin isimlerini unutmasın diye avucunun içine not alıyor.
E nereye gitti fotografik hafıza..
Bunun dışında senaristlerden birisi belli ki Friends dizinin izleyicisiymiş.
Sanem karakteri işe başlamadan önce ajansın insan kaynakları yöneticisiyle mülakattayken, yöneticinin masasında çocuğunun fotoğrafı gözüne takılır.
İltifat olsun, gözüne gireyim diye çocuğunun ne kadar sevimli olduğunu söylerken cinsiyetini farklı söyler. Bu sahnenin aynısını Friends’de Rachel (Jennifer Aniston) yine iş başvurusundaki mülakatta yapmıştı.
Daha izler izlemez hatırladım.
Bazı yan karakterler maalesef fazlasıyla grotesk olmuş.
Özellikle Ayhan ve Zebercet karakterleri.
Yaşamıyor, tiplemeden öteye gidemiyor.
Dizinin şarkısı çok güzel ama sahnelerdeki skorlar biraz kulak tırmalıyor.
Dediğim gibi bunlar ufak tefek ayrıntılar.
İlerleyen bölümlerde umuyorum karakterler daha da oturacaktır.
Sevimli, gençlerin seveceği türden bir dizi olmuş.
Bu yaz, hatta kış sezonuna da kalabilir diye düşünüyorum.
Survivor 2018 Finalisti Adem Kılıççı
Ve Survivor 2018 şampiyonu Adem Kılıççı oldu.
Kendisi tebrik ediyorum.
Özellikle son haftalarda güzel mücadeleler verdi.
Ayrıca Nagihan Karadere’yi de tebrik ediyorum.
Bence o da kadınların şampiyonu oldu.
Önümüzdeki sene Survivor macerasını dört gözle bekliyor olacağım.
Haftanın Filmi: Ocean’8
Bir sene öncesinden haber ve tanıtımları yapılan Ocean’8 vizyona girdi.
George Clooney, Mat Damon, ve Brad Pitt’in de kadrosunda olduğu seriyi çok sevmiştim.
Kült filmler arasına girdi, sevmeyen yoktur sanırım.
Kadınlarla yapılan kadro da müthiş.
Sandra Bullock, Cate Blanchett, Anne Hathaway, Sarah Paulson, Rihanna ve Helena Bonham var.
Hepsine birbirinden ayrı hayranlık duyuyorum.
Ben de heyecanla izlemeye başladım.
Fakat sükutu hayal.
Güçlü, karizmatik erkeklerle yapılan başarılı serinin ardından güzel ve çekici kadınlarla yapılan film aynı tadı vermedi.
Hikayede bir sonraki sahneyi tahmin edebileceğimiz durağan, keyifsiz bir iş çıkmış.
Bu filmde kadınların güzelliğinden başka bir şey göremedim.
Hatta en çok beni şaşırtan Cate Blanchett oldu.
Oyunculuğunu çok beğenirim bütün filmleri efsanedir fakat bu karakteri bana oldukça itici geldi.
Sandra Bullock da çok soğuktu.
Ciddiyeti biraz fazla kaçırmışlar gibi.
Erkekler ise çocuk ruhlu oldukları için seride çok eğlendikleri belli oluyordu.
Maalesef aynı tadı alamadım.
Filmde yine klasik bir soygun yapacaklar.
Gösterdikleri planı düzgün bir şekilde işliyorlar.
Fakat diğer filmlerdeki gibi sonunda sürpriz beklemeyin alamazsınız.
Minik bir sürpriz yapalım demişler ama diğer serinin yanından bile geçemez.
Kısacası hayal kırıklığı oldu.
Umarım erkekler versiyonuna geri dönerler.
Haftanın Dizisi: Condor
Bir polisiye-gerilim türünde Amerikan yapımı dizi.
Yine derin devlet işleri konusu işleniyor.
Condor, James Grady’nin Six Days of the Condor adlı kitabından ve Lorenzo Semple Jr. ile David Rayfiel’in 1975 yapımı Three Days of the Condor filminin senaryosundan yola çıkılarak yapılmış.
Konusu ise: Bir CIA analisti milyonların hayatını tehlikeye atacak bir planı keşfeder.
Bu planı yapmak isteyenler Joe Turner’ın 11 iş arkadaşı öldürülür.
Bu ölümler analist Joe Turner’ın üzerine kalır.
Hem kendi suçsuzluğunu kanıtlama , hem de dünyayı tehlikeden kurtarmaya çalışan Joe Turner’ın Condor’daki hikayesini izleyeceksiniz.
3 bölümü yayınlanan ve 10 bölüm sürecek olan dizi, her Cuma BluTV’de yayınlanıyor.
Her an gerilimi elden bırakmayan sahneleriyle, kaliteli oyunculuklarla, merak uyandıran bölüm finalleriyle bu sezonun en iddialı işlerinden biri.
Herkese iyi seyirler, iyi haftalar dilerim.
Şarkının sözleri içinizde sıcacık bir etki bırakıyor. Demet Özdemir’in sesine bayıldım.
Can Yaman ve Demet Özdemir’in enerjisi diziye yansımış.
Belli ki ikisi birbiriyle çalışmaktan keyif almışlar.
Demet Özdemir çok sevimli, mimiklerini güzel kullanıyor, romantik-komedi bir kez daha ona çok yakışmış.
No 309 dizisinden sonra güzelliğin, sempatikliğin yanına bir de kendine güvenen bakışlar eklenmiş.
İşte şimdi oldu diyorum.
Can Yaman bu rol için haftanın beş günü boks ve crossfit yapmış.
Güçlü duruşu ona ayrı bir karizma katmış.
Saçlarını uzatması ise yüzüne olgunluk vermiş.
Diğer dizilerindeki görünüşünden çok farklıydı.
Sanki önceki dizilerimde küçüktüm, şimdi büyüdüm imajına sahip olmuş.
Dizideki karakterinin komediden ziyade romantik tarafı daha çok etkiliyor.
Özellikle Demet Özdemir’le olan sahneleri keyifli kılıyor.
Erkenci Kuş senaryosu bir Romantik-Komedi hikayesi.
Bildiğimiz türden ama içindeki küçük sürprizler gizemli hale getirmeyi başarmış.
Demet Özdemir ve Can Yaman’ın yanı sıra (Anne) Özlem Tokaslan, (Baba) Berat Yenilmez ve Ceycey karakterini canlandıran Anıl Çelik’in oyunculuklarını çok sevdim.
Reytingleriyle ilk haftaya başarılı bir giriş yaptı.
Survivor Program’ı bittikten sonra daha da artacağını düşünüyorum.
Ama senaryosuna dair ufak tefek eleştirilerim olacak.
Bunları alt alta sıralarsak:
Karakterlerin analizini iyi yapmak gerekir.
Altı doldurulmuş, yaşayan yani inandırıcı karakterler olmalı.
Karakter bunu bu yüzden yapar, izleyiciye de sebebi şu, şu şu’dur diyebilmelidir.
Medeni bir aile gibi görünen ebeveynler kızını zorla evlendirmeye çalışır mı?
Daha doğrusu kızları bu blöfü görür mü?
25 yaşına gelmiş olan karakter, (Sanem) anne ve babasını iyi tanımıştır herhalde?
Bir işe girmek için sebep arıyorsak babasının borcu yeterlidir bence.
Hikayede Zebercet kısmına çok fazla değinilmiş.
Fotografik hafızaya sahip olan bir kişi ya Harvard’a girer, ya da Türkiye diyorsan da ODTÜ gibi başarılı üniversitelerin birinden mezun olur.
Sanem’in, arkadaşı Ayhan’ın dalga geçtiği türden bir üniversiteden mezun olması ne kadar doğru olabilir?
Suits dizisindeki fotografik hafızaya sahip olan Mike Ross karakteri Harvard Üniversitesi Hukuk Bölümü’nü kazanmış.
Başkalarının adına da sınavlara girdiği için okuldan atılmıştı.
Ve bu yüzden mezun olamamıştı.
Sanem karakteri yazılırken biraz eksik kaldığını düşünüyorum.
Dünyadaki ekolojik dengesizlik, kurumsal hayata karşı durmak için babasının bakkalında çalışması çok inandırıcı gelmiyor.
Moda, lüks yaşam gibi ona yapay gelen şeyleri sevmeyen Sanem, moda dergisinin tüm sayfalarını ezbere biliyor ve kendisi de moda sayfalarını aratmayacak tarzda uyumlu kombinlerle giyiniyor. Hele her kıyafetine uygun
olarak, özelikle seçtiği, o pantolon kemerine taktığı eşarplar, bir moda yaratma çabası değilse ne?
Fotografik hafıza olağanüstü ama iş yerinde kimin onu öptüğünü bulmak için, sakallı kişilerin isimlerini unutmasın diye avucunun içine not alıyor.
E nereye gitti fotografik hafıza..
Bunun dışında senaristlerden birisi belli ki Friends dizinin izleyicisiymiş.
Sanem karakteri işe başlamadan önce ajansın insan kaynakları yöneticisiyle mülakattayken, yöneticinin masasında çocuğunun fotoğrafı gözüne takılır.
İltifat olsun, gözüne gireyim diye çocuğunun ne kadar sevimli olduğunu söylerken cinsiyetini farklı söyler. Bu sahnenin aynısını Friends’de Rachel (Jennifer Aniston) yine iş başvurusundaki mülakatta yapmıştı.
Daha izler izlemez hatırladım.
Bazı yan karakterler maalesef fazlasıyla grotesk olmuş.
Özellikle Ayhan ve Zebercet karakterleri.
Yaşamıyor, tiplemeden öteye gidemiyor.
Dizinin şarkısı çok güzel ama sahnelerdeki skorlar biraz kulak tırmalıyor.
Dediğim gibi bunlar ufak tefek ayrıntılar.
İlerleyen bölümlerde umuyorum karakterler daha da oturacaktır.
Sevimli, gençlerin seveceği türden bir dizi olmuş.
Bu yaz, hatta kış sezonuna da kalabilir diye düşünüyorum.
Survivor 2018 Finalisti Adem Kılıççı
Ve Survivor 2018 şampiyonu Adem Kılıççı oldu.
Kendisi tebrik ediyorum.
Özellikle son haftalarda güzel mücadeleler verdi.
Ayrıca Nagihan Karadere’yi de tebrik ediyorum.
Bence o da kadınların şampiyonu oldu.
Önümüzdeki sene Survivor macerasını dört gözle bekliyor olacağım.
Haftanın Filmi: Ocean’8
Bir sene öncesinden haber ve tanıtımları yapılan Ocean’8 vizyona girdi.
George Clooney, Mat Damon, ve Brad Pitt’in de kadrosunda olduğu seriyi çok sevmiştim.
Kült filmler arasına girdi, sevmeyen yoktur sanırım.
Kadınlarla yapılan kadro da müthiş.
Sandra Bullock, Cate Blanchett, Anne Hathaway, Sarah Paulson, Rihanna ve Helena Bonham var.
Hepsine birbirinden ayrı hayranlık duyuyorum.
Ben de heyecanla izlemeye başladım.
Fakat sükutu hayal.
Güçlü, karizmatik erkeklerle yapılan başarılı serinin ardından güzel ve çekici kadınlarla yapılan film aynı tadı vermedi.
Hikayede bir sonraki sahneyi tahmin edebileceğimiz durağan, keyifsiz bir iş çıkmış.
Bu filmde kadınların güzelliğinden başka bir şey göremedim.
Hatta en çok beni şaşırtan Cate Blanchett oldu.
Oyunculuğunu çok beğenirim bütün filmleri efsanedir fakat bu karakteri bana oldukça itici geldi.
Sandra Bullock da çok soğuktu.
Ciddiyeti biraz fazla kaçırmışlar gibi.
Erkekler ise çocuk ruhlu oldukları için seride çok eğlendikleri belli oluyordu.
Maalesef aynı tadı alamadım.
Filmde yine klasik bir soygun yapacaklar.
Gösterdikleri planı düzgün bir şekilde işliyorlar.
Fakat diğer filmlerdeki gibi sonunda sürpriz beklemeyin alamazsınız.
Minik bir sürpriz yapalım demişler ama diğer serinin yanından bile geçemez.
Kısacası hayal kırıklığı oldu.
Umarım erkekler versiyonuna geri dönerler.
Haftanın Dizisi: Condor
Bir polisiye-gerilim türünde Amerikan yapımı dizi.
Yine derin devlet işleri konusu işleniyor.
Condor, James Grady’nin Six Days of the Condor adlı kitabından ve Lorenzo Semple Jr. ile David Rayfiel’in 1975 yapımı Three Days of the Condor filminin senaryosundan yola çıkılarak yapılmış.
Konusu ise: Bir CIA analisti milyonların hayatını tehlikeye atacak bir planı keşfeder.
Bu planı yapmak isteyenler Joe Turner’ın 11 iş arkadaşı öldürülür.
Bu ölümler analist Joe Turner’ın üzerine kalır.
Hem kendi suçsuzluğunu kanıtlama , hem de dünyayı tehlikeden kurtarmaya çalışan Joe Turner’ın Condor’daki hikayesini izleyeceksiniz.
3 bölümü yayınlanan ve 10 bölüm sürecek olan dizi, her Cuma BluTV’de yayınlanıyor.
Her an gerilimi elden bırakmayan sahneleriyle, kaliteli oyunculuklarla, merak uyandıran bölüm finalleriyle bu sezonun en iddialı işlerinden biri.
Herkese iyi seyirler, iyi haftalar dilerim.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.