İçişleri Bakanı Soylu'nun Peker'in eşi üzerinde yakışıksız bir çıkışta bulunması ise doğru olmamış ve edep sınırlarını aşmıştır.

Eğer Sedat Peker suçsuz ve günahsız ise Ülkeye dönüp adalet nezdinde kendisini aklamalıdır.

Ülke dışından meydan okuyup, devleti zan altında bırakacak ithamlarda bulunmak ise sadece zihinleri bulandırmaktadır.

Kapalı kapılar ardında neler döndüğünü bilemem ancak kişilerin yaşantısı, yaptığı işler ve konumları azda olsa insanlara bir sonuca varmak için fikir vermektedir.

Bugünkü hesaplaşma karanlıktan göz kırpmaktan öteye gitmemektedir.

Yaşanan hadiseler mafya, devlet hesaplaşmasına dönüşürse, kaybeden Ülkemiz olacaktır.

Her ülkede yeraltı dünyası ve karanlık yapılar vardır, meşrunun yanında gayrimeşruda hep olmuştur.

Devlet zaman zaman kontrolden çıkan bu yapılara müdahalelerdede bulunmaktadır.

Tarih bu ve benzeri bir çok hadiseye şahitlik etmekle beraber, kontrolden çıkmış bir çok yapının Devlet'e verdikleri zararında örnekleriyle doludur.

Geçmişte başta Susurluk ve Yeşil hadiselerinin gölgesinde epey hırpalanan Ülkemiz bu gün yine aynı maceralara sürüklenmek istenmektedir.

Menfaat ve çıkar ilişkileri hep olmuş ve zaman zaman bu çığırından dahi çıkmıştır.

Yeraltı dünyasının varoluş nedeni ve oluşumu her kesin malumudur.

Unutulmamalıdır ki, Devlet'in menfaatleri kişilerin menfaatlerinin üzerindedir.
Kişiler kendi menfaatleri için Devlet'i yıpratmamalıdır.

Sonuç olarak Sedat Peker'in ithamlarda bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin içişleri Bakanıdır. İddialar ispatlanmaya gebedir ve karşılıklı olarak Devlet yıpratılmadan gereken yapılmalıdır.

Son bir söz "Kişilerin aynası yine kişileri yansıtmaktadır."

Selam ve dua ile.