Büyükanıt ile mezara giden sır..
Ülkemizin demokrasi ve insan hakları alanında, iç ve dış vesayeti kaldırma mücadelesinde aldığı yol hiç de kolay olmadı.
Bu konuda mücadele verenlere şükranlarımı sunarım. Sivil ve Asker şehitlerimize Allah dan rahmet dilerim...
Vesayet rejimi, Askeri hegemonya ve bütün bunların getirdiği siyasi krizler vs. sayacak bir çok etken. Türkiye kuruluşundan itibaren son bir kaç yıla kadar çözümsüzlükler ve akla ziyan meselelerle sekteye uğratılmıştır. Mesela her Cumhurbaşkanı seçimleri yaklaştığında Meclis çeşitli enrikların odak noktası oluyor ve meclisin seçtiği Cumhurbaşkanı baskılar, tehditler veya benzeri olaylar ışığında seçilirdi. Bu kısır döngü 2007 yılına kadar sürdü. 2007'de İktidar partisi AK Parti Meclisteki çoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda Cumhurbaşkanı'nı seçme hakkını elinde tutmaktadı. Fakat bu iş öyle kolay değildi. Askeri vesayet, sözde aydın kesim ve yargıdaki örümceklenmiş anlayış eşi başörtülü bir Cumhurbaşkanı istememekteydi. Meclis'in çaresiz bırakılma gayretleri, genel kurula girişi engellenen vekiller, demokrasiye kilit vurulması ve benzeri bir çok hadiseyi sayabiliriz..
Tabi bu kadar yıldan sonra bu yazıyı neden kaleme aldığımı merak edeniniz mutlaka vardır. Hemen anlatayım. Malumunuz o kritik dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'tı. Kendisi geçtiğimiz günlerde vefat etti. Büyükanıt 2006, 2008 yılları arasında Genel Kurmay Başkanlığı görevinde bulunmuştur. Göreve geldiğinde, Siyasi iktidarla çok iyi geçinen Hilmi Özkök Paşa'nın aksine Büyükanıt'tan çok şey bekleyen sözde ulusalcı, aydın kesimin iştahı kabarmış ve sancılı bir döneme girilmiştir. AK Parti'nin Abdullah Gül'ü aday olarak açıklamasından sonra adeta kıyamet koparılmış ve E-Muhtıra, Dolma Bahçe görüşmesi. Ardından gelen erken seçim...
Bu sancılı süreçte Türkiye çok badireler atlatmış ve sekteye uğratılan Demokrasi derin yaralar almıştır. İşte bütün bunları değerlendirdiğimizde, Sabih Kanatoğlu'nun da 367 garabetiyle Cumhurbaşkanı seçilmemiş ve 2007 genel seçimine gidilmiştir. Sonuç olarak MHP'nin meclise girmesi ile Devlet Bahçeli'nin kararlı duruşu sonucu Gül Çankaya köşküne çıkmıştır.
Bu dönemin en etkili aktörlerinden biri olan Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ben kaleme aldım dediği E-Muhtıra ve Dolma Bahçe görüşmesi hala gündemdeki sıcaklığını korumaktadır. Dolma Bahçe görüşmesinin ardından çok yorumlar yapıldı ve Başbakan Erdoğan ile Büyükanıt'ın arasında neler geçtiği veya neler yaşandığı çok merak edilmektedir. Bu görüşmenin içeriğine dair detayların kendisiyle mezara gideceğini belirten Büyükanıt sözünde durdu ve sırları kendisiyle beraber mezara gitti...
Büyükanıt eşinden 4 gün sonra yaşama veda etti. Dönemin en etkili ismi ve askeri diktanın son mirasçılarından. Bu gün itibari ile arkasından konuşmanın doğru olmuyacağı görüşümü belirterek. Başta ailesi olmak üzere tüm yakınlarına baş sağlığı diliyorum....
Selam ve dua ile....
Vesayet rejimi, Askeri hegemonya ve bütün bunların getirdiği siyasi krizler vs. sayacak bir çok etken. Türkiye kuruluşundan itibaren son bir kaç yıla kadar çözümsüzlükler ve akla ziyan meselelerle sekteye uğratılmıştır. Mesela her Cumhurbaşkanı seçimleri yaklaştığında Meclis çeşitli enrikların odak noktası oluyor ve meclisin seçtiği Cumhurbaşkanı baskılar, tehditler veya benzeri olaylar ışığında seçilirdi. Bu kısır döngü 2007 yılına kadar sürdü. 2007'de İktidar partisi AK Parti Meclisteki çoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda Cumhurbaşkanı'nı seçme hakkını elinde tutmaktadı. Fakat bu iş öyle kolay değildi. Askeri vesayet, sözde aydın kesim ve yargıdaki örümceklenmiş anlayış eşi başörtülü bir Cumhurbaşkanı istememekteydi. Meclis'in çaresiz bırakılma gayretleri, genel kurula girişi engellenen vekiller, demokrasiye kilit vurulması ve benzeri bir çok hadiseyi sayabiliriz..
Tabi bu kadar yıldan sonra bu yazıyı neden kaleme aldığımı merak edeniniz mutlaka vardır. Hemen anlatayım. Malumunuz o kritik dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'tı. Kendisi geçtiğimiz günlerde vefat etti. Büyükanıt 2006, 2008 yılları arasında Genel Kurmay Başkanlığı görevinde bulunmuştur. Göreve geldiğinde, Siyasi iktidarla çok iyi geçinen Hilmi Özkök Paşa'nın aksine Büyükanıt'tan çok şey bekleyen sözde ulusalcı, aydın kesimin iştahı kabarmış ve sancılı bir döneme girilmiştir. AK Parti'nin Abdullah Gül'ü aday olarak açıklamasından sonra adeta kıyamet koparılmış ve E-Muhtıra, Dolma Bahçe görüşmesi. Ardından gelen erken seçim...
Bu sancılı süreçte Türkiye çok badireler atlatmış ve sekteye uğratılan Demokrasi derin yaralar almıştır. İşte bütün bunları değerlendirdiğimizde, Sabih Kanatoğlu'nun da 367 garabetiyle Cumhurbaşkanı seçilmemiş ve 2007 genel seçimine gidilmiştir. Sonuç olarak MHP'nin meclise girmesi ile Devlet Bahçeli'nin kararlı duruşu sonucu Gül Çankaya köşküne çıkmıştır.
Bu dönemin en etkili aktörlerinden biri olan Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ben kaleme aldım dediği E-Muhtıra ve Dolma Bahçe görüşmesi hala gündemdeki sıcaklığını korumaktadır. Dolma Bahçe görüşmesinin ardından çok yorumlar yapıldı ve Başbakan Erdoğan ile Büyükanıt'ın arasında neler geçtiği veya neler yaşandığı çok merak edilmektedir. Bu görüşmenin içeriğine dair detayların kendisiyle mezara gideceğini belirten Büyükanıt sözünde durdu ve sırları kendisiyle beraber mezara gitti...
Büyükanıt eşinden 4 gün sonra yaşama veda etti. Dönemin en etkili ismi ve askeri diktanın son mirasçılarından. Bu gün itibari ile arkasından konuşmanın doğru olmuyacağı görüşümü belirterek. Başta ailesi olmak üzere tüm yakınlarına baş sağlığı diliyorum....
Selam ve dua ile....
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
