Uzun zamandır siyasette etik dışı hadiseler görüyoruz. Muhalefetin Erdoğan düşmanlığı üzerine kurduğu ittifakın her şeyi mubah görerek hemen hemen her fırsatta türlü entrika girişimleri hepimizin malumudur. Erdoğan liderliğindeki AK Parti'nin kesintisiz 17 yıllık iktidarı boyunca Türk siyasi hayatında birçok hadiseye şahitlik ettik. Çoğu zaman akla ziyan uygulamaları hep beraber yaşadık.

AK Parti'nin henüz ilk döneminde başlayan baskı ve demokratik yapıya aykırı uygulamalar, partiden ayrılarak ANAP çatısı altında Erkan Mumcu liderliğinde bir araya gelen vekiller… 2007 Cumhurbaşkanı seçimlerinde meclisi kilitleme olayı…

Cumhuriyet yürüyüşleri adı altında milletin iradesinin hiçe sayılması… E-Muhtıra ve AK Parti'ye açılan kapatma davası...

Daha sayarak bitiremediğimiz nice hadiseler… Tabi ki bitmedi! Erdoğan ve Partisi dış etkenlerle mücadele ederken içeride de ciddi ihanetler yaşadı; 2007 seçimlerinde milletvekili adayı olmayan Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Erdoğan karşıtlarının Cumhurbaşkanı adayı olarak seçilmiş ve Erdoğan sonrası hesapların yapıldığı tezgahın ilk halkası olarak hafızalarda yer edindi.

Sırasıyla birçok tezgâh yürürlüğe kondu. O günden bugüne AK Parti ile yollarını ayıran Erkan Mumcu, Abdulatif Şener ve İ. Naim Şahin çeşitli partiler kurup başına geçtiler, fakat muvaffak olamadılar.

Hep bir oyun kurgulandı. Hep Erdoğan üzerine hesaplar yapıldı. Son yıllarda ise acımasız ve akıl dışı birçok engelleme ve Erdoğan'ı devirme planları yapıldı.

Gezi olayları ile başlayan ekonomiye darbe girişimi, 17-25 Aralık hadisesi akabinde FETÖ’nün hain darbe girişimi… Bütün bunlar hep art arda devreye sokulan planların birer parçası idi.

Peki bitti mi? Tabi ki bitmedi. Muhalefet hiç boş durmadı, demokratik seçim yerine türlü entrikalara baş vuran muhalefet en son cumhurbaşkanlığı, genel ve yerel seçimlerde Erdoğan düşmanlığı üzerine kurulan konsorsiyum… Hülleci vekiller ile CHP'nin İyi Parti'ye can suyu olması, üstelik en ağır olanı ise Erdoğan'ın kardeşim dediği Abdullah Gül'ün Erdoğan'a karşı aday olmak istemesi ve gereken şartlar oluşmadığı için bundan vaz geçmesi olayıydı.

Yerel seçimde de aynı oyun kurgulandı: Ne kadar benzemez varsa bir araya geldi. Terör örgütleri ile dahi flört edilerek İstanbul ve Ankara'da seçimler muhalefetin lehine sonuçlandı. Aslında 17 yılda o kadar çok hadise yaşadık ki... Say say bitmeyen oyunlar ve entrikalar hız kesmeden devam ediyor. Erdoğan'ı devirme hırsı tavan yapmış durumda. Aynı tezgah ve film serileri art arda gösterime sunulmaya devam ediyor. Şimdi gösterime hazırlanan birkaç film serisi daha var gibi görünüyor...

Davutoğlu Partisini kurdu, Babacan ardından geliyor. Hülleci vekillere alışık olan Meral Akşener daha dün geçici seçim hükümeti kurulurken kendisine bakanlık teklifi götüren Davutoğlu'nu reddetmişti. Bugün ise Davutoğlu'na hülleci vekil teklifinde bulunuyor. Neden mi: Çok açık; Erdoğan düşmanlığı...

Peki siyasetin yüz karası milletvekili pazarlıklarının yapıldığı Güneş Motel hadisesini bileniniz var mı? Maalesef benzeri hadiseleri son 17 yılda çok gördük... Şimdi bütün bunları anlatmışken şu konuya da değinmeden geçemeyeceğim. Hali hazırda AK Parti içerisinde de bana göre hala ihanet devam etmektedir. Son yerel seçimlerde ahbap çavuş ilişkisi ile belirlenen adaylar… Menfaatçı, çıkarcı siyasi cambazlar ve benzeri birçok argümanın bir araya geldiği hadiseler zinciri…

Tabi buna Erdoğan'ın etrafına çelikten zırh ören çıkarcı zevatı da eklemek gerekir. Cumhurbaşkanı çok uyanık olmak zorundadır. Dün olduğu gibi ihanet ve tezgah bugün de devam etmektedir. Cumhurbaşkanı temizliğe ilk önce en yakınındaki isimlerle başlamalıdır. Dost görünür düşmanları iyi ayırt etmelidir. Eyvah demeden, Büyükşehirlerdeki seçim mağlubiyeti genel yönetime yansımadan müdahale edilmez ise yarın çok geç olacaktır diye düşünüyorum...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "Bu davaya zarar veren ailemden dahi olsa ilişiğimi keserim" sözünü yerine getirmesini bekliyoruz...

Son bir söz "Taklitler ancak ve ancak asıllarını yansıtır..."

Selam ve dua ile...